Маленькие вещи. Самые известные турецкие рассказы. Уровень 1. Сами Пашазаде Сезаи

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Маленькие вещи. Самые известные турецкие рассказы. Уровень 1 - Сами Пашазаде Сезаи страница 3

Маленькие вещи. Самые известные турецкие рассказы. Уровень 1 - Сами Пашазаде Сезаи Легко читаем по-турецки

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Korku – Genç

      Mutlu – Yaklaşmak

      Hüzünlü – Solgun

      Yaşlı – Mahcup

      Rahat – Mutsuz

      Kurmak – Cesaret

      Rengarenk – Uzun

      Onay – Sıkıntı

      Uzaklaşmak – Duygusuz

      4. Что описывалось в тексте с помощью нижеперечисленных выражений? Запишите ответ по-турецки.

      pembe sisleri içinde görünen gün doğuşu gibi, ruhunu büyüleyen, bakışları çeken, ruhun selamı

      Ответ: ____________________

      5. Вставьте пропущенные вопросительные слова и ответьте на вопросы по тексту.

      Nerede, Kaç, Kimler, Neden, Nasıl

      1) Genç ____________________ yaşındaydı?

      2) Onun ailesinde ____________________ vardı?

      3) Annesile yazı ____________________ geçirdiler?

      4) ____________________ orada bu yazı geçirdiler?

      5) Kızla ____________________tanıştı?

Ответы

      1. A, D, E

      2. Yapmaktan, rağmen, sunacak, kendisiyle.

      3.

      Gururlu (гордый) – Mahcup (опозоренный)

      Kısa (короткий) – Uzun (длинный)

      Hassas (чувствительный) – Duygusuz (бесчувственный)

      Korku (страх) – Cesaret (смелость)

      Mutlu (счастливый) – Mutsuz (несчастный)

      Hüzünlü (грустный) – Neşeli (веселый)

      Yaşlı (пожилой) – Genç (молодой)

      Rahat (покой, удобство) – Sıkıntı (неудобство, проблема)

      Kurmak (строить) – Yıkmak (разрушать)

      Rengarenk (красочный) – Soluk (бледный)

      Onay (одобрение) – Red (отказ)

      Uzaklaşmak (отдаляться) – Yaklaşmak (приближаться)

      4. Kızın tebessümü.

      5.

      1) Genç kaç yaşındaydı?

      Genç yirmi yaşındaydı.

      2) Onun ailesinde kimler vardı?

      Onun aileinde annesi ve kız kardeşi vardı.

      3) Annesiyle yazı nerede geçirdiler?

      Annesiyle yazı Boğaziçi’nde geçirdiler.

      4) Neden bu yazı orada geçirdiler?

      Bu yazı orada geçirdiler çünkü doktorlar bunu önermiştiler.

      5) Kızla nasıl tanıştı?

      Arkadaşları, vapurda onları tanıştırdılar.

      Kediler

      – Hanım! En son yanıtını isterim: Ya ben, ya kediler!

      – Kediler!

      Bir kocanın ümitsizliğe kapılması, bir kadının kararsız hevesleri, evlilik sarayının çöküşü, hep bu konuşmadaydı.

      Kediler! Öyle mi? Demek ki otuz üç yıllık tek vücut olmuş beraberliğin neticesi, evlilik bilmecesinin çözümü, bu yanıt oluyor. Otuz üç sene önce, evliliğin ilk aylarında, bunu duysaydı[5]! Kendisinin kedilere, her türlü mana ve güzelliklerden yoksun, keyfî bir isteğe feda olundu. İnsanlık değerlerini ve karı kocalık şerefini ayaklar altına almak demektir. Artık bu duruma bir son vermeye karar verdi.

      Zavallı koca! Yirmi otuz kedi onu rahatsız ederler. Bu sıkıntılardan artık bıkıp usandı. Evin içinde, ev sahibinden çok ev sahibiymiş gibi yürürler. Kuyruklarını kaldırıp bu mutsuz kocaya aşağılama ile bakarlar. Bu kibirli hayvanlar, kanepelerini işgal eder, koltuk kenarında uyurlar. O senenin soğuk kışında ısınmak için ateşin karşısında yatarak düşünürler. Odalarında kulak tırmalayan sesleriyle kavga ederlerdi. Küstah tavırlarını günden güne arttırır. Çoğalan kediler, bu adama evinde oturmak için bir yer bırakmamaya başladılar.

      Bir sabah, çok erken uyandı ve iyi bir kahvaltı etmek için küçük odasına çekildi. Sokakta bir takım çocukların ağladığını duyarak pencereden dışarı baktı. Meğer kedilerin kavga sesleriymiş. Bunu anlayınca, büyük bir öfkeyle sandalyesine oturdu. Kaşının üst kısmı ve çenesi geriye doğru çekik, büyük ve biraz patlak gözleriyle bir arama hâli alan yüzünü iki yana döndürerek şaşkınlıkla çevresine bakınıyordu. Çünkü, kedinin biri ekmeğini çaldı, öteki sütlü kahvesini içti, öteki de fincanını kırdı. Kendi kendisine ümitsizlik ve şaşkınlıkla, “Kime dert anlatmalı! Bu kibirli, vefasız, nankör hayvanların, kadınlar elbet de taraftarı olur. Zâten kedi, kadındır” diyordu.

      Bir gün böyle boşu boşuna yok oluyor. Üzüntüyle başını eline dayayarak pencerenin önünde oturdu. İşte orada, duvarın altında, kahvesini içen, ekmeğini çalan, fincanım kıran, kendisini sabah keyfinden eden; evinde bütün rahat ve huzurunu ele geçiren kediler. Siyah, kar gibi beyaz, sarı benekli, parlak renkleri ve her an ve saniye renkleri değişen ışıklı gözleri. Ön ayaklarını önce ağızlarına götürüp kadınlara ait işveli bir tavırla yüzlerini temizleyerek, bir gönül rahatlığıyla sabah kahvaltısını sindiriyorlar ve öğle yemeğine hazırlanıyorlar. O anda gözlerde bir gökkuşağı meydana getiriyor.

      Evin hanımı kendisine bu yırtıcı hayvanları tercih etti. Onların ilgisiz hâlleri, öfkesine dokunarak sofaya çıktı. Orada, merdivenin orta basamaklarında, beyaz kedi vardı. Onun bıyıkları, yüzü, başı, siyah lekelere boyandı. Onu görür görmez, “Kahvemi sen içtin! Fincanımı

Скачать книгу


<p>5</p>

Форма «-sAydI» выражает, как правило, какое-либо неосуществленное действие, чаще всего относящееся к прошедшему времени («если бы»). «Bunu duysaydı» – «если бы он услышал»