Charles Darwin. George Thomas Bettany
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Charles Darwin - George Thomas Bettany страница 2
Öyle muhteşem, öyle zekice
Öyle ahenkli bir dünya oluşturabilir miydi?
1803 Yılında yayımlanan Temple of Nature kitabının 124. sayfasında yaptığı tanımlamalarsa onun ahlaki duruşunu gözler önüne serer: “Hıristiyanlığı kuran kişinin kutsal ilkeleri olan, ‘Sana yapılmasını istemediğin şeyi sen de başkasına yapma,’ ve ‘Komşunu, kendini sevdiğin gibi sev,’ bir kimsenin cömert ve ahlaklı olmak için sahip olması gereken vazifelerin tümünü kapsar. Bu vecizelere tüm uluslar tarafından uyulursa, insanlığın şu anki mutluluğu bine katlanacaktır.” Yazmış olduğu başlıca şiirsel çalışmaları iki bölüm olarak The Botanic Garden kitabında yer alır. “The Economy of Vegetation” (Bitki Örtüsünün İdaresi) başlıklı birinci bölüm 1790 yılında yayımlanmıştır. “The Loves of the Plants” (Bitkilere Duyulan Sevgi) başlıklı ikinci bölüm ise 1788 yılında, henüz birinci bölüm ortaya çıkmadan yayımlanmıştır. The Temple of Nature, or the Origin of Society9 adlı kitabıysa ölümünden sonra, 1803 yılında basılmıştır. En önemli düzyazı eserlerinden ilki, 1794 ve 1796 yılında yayımlanan iki ciltten oluşan ve ikinci cildinde yalnızca tıbbi bilgilerin yer aldığı Zoonomia, or the Laws of Organic Life10 adlı kitabıdır. İkincisiyse 1800 yılında yayımlanan Phytologia, or the Philosophy of Agriculture and Gardening11 adlı çalışmasıdır. Bütün bu kitaplar dört yapraklı formayla basılmıştır. Erasmus Darwin’in türler üzerine düşünceleri 66. ve 67. sayfalarda görülebilir.
Erasmus Darwin’in, ilk eşi Mary Howard’dan olan üçüncü oğlu Robert Waring Darwin 1766 yılında doğmuştur. Josiah Wedgwood, Erasmus Darwin’in yakın dostlarından biri olduğundan Robert henüz çocukluk yıllarında Stoke’lu Wedgwood ailesinin üyeleriyle yakın ilişkiler kurmuştur. Kaderinde doktor olmak bulunan Robert, 1779 yılında bir süreliğine Etrürya’da kaldı, Wedgwood ailesinin çocuklarıyla birlikte Warltire’dan özel kimya dersleri aldı. Bu dönemde Josiah Wedgwood şöyle yazmıştı: “Çocuklar bilgiyi inanılmaz bir istekle su gibi içiyorlar.” Robert Darwin daha yirmi yaşına gelmeden tıp diplomasını yüksek başarı göstererek Edinburgh’dan aldı. Burada Black, Cullen ve Gregory gibi eğitimcilerden ders almasının yanı sıra Leyden Üniversitesi’nde de öğrenim gördü ve Almanya’yı dolaştı. 1786 yılında babası, Robert’a Shrewsbury’de bir muayenehane açıp 20 sterlin bıraktı. Bu tutar, daha sonra Elston’ın bölge papazı olan amcası John Darwin’den gelen aşağı yukarı aynı miktarda bir parayla desteklendi. Robert, bölgedeki yoğun rekabete rağmen eline geçen bu sermayeyle işini geliştirmeyi başardı. Güçlü kuvvetli görüntüsü ve hep kullandığı sarı renkli gezinti arabasıyla Shrewsbury çevresindeki erkek, kadın ve çocukların hepsi tarafından bilinen bir sima haline geldi. Çok geçmeden kimse tıbbi kontrol için Birmingham’a gitmez olmuştu. Dr. Darwin seneler boyu Shropshire bölgesinde ismi akla ilk gelen doktor oldu, servetine servet kattı.
Oğlu Charles, babası hakkında şöyle demişti: “Ne şiir sanatına ne de mekaniğe dair doğuştan gelen bir yeteneği vardı. Bana kalırsa bilime yatkın bir zihne de sahip değildi. Philosophical Transactions adlı derginin LXXVI. sayısında ocular spectra (göz merceği spektrumu) hakkında bir makale yayımlamıştı, Wheatstone bana bu makalenin o dönem için dikkate şayan bir yazı olduğunu söyledi ama bu makaleyi yazarken büyük ölçüde dedemden yardım aldığını düşünüyorum. Babam 1788 yılında Royal Society öğretim üyeliğine kabul edildi. Neden babamın bilime yatkın bir zihne sahip olmadığını düşündüğümü bilmiyorum, çünkü kuram oluşturmaya bayılırdı, öyle keskin bir gözlemciydi ki tanıdığım hiç kimse onunla bu konuda boy ölçüşemezdi. Fakat bu yöndeki yetilerinin birçoğunu, neredeyse tamamen tıp bilimi ve insanların karakterlerinin gözlemi doğrultusunda kullandı. Tavır ve davranışlardaki bir garipliği, sezgileriyle anında fark edebiliyor, hatta olağanüstü zekâsıyla sohbet ettiği bir kişinin düşüncelerini okuyabiliyordu. Onun bu yeteneği, doktor olarak elde ettiği başarıya da kısmen açıklama getiriyor, çünkü ona inanan hastaları oldukça etkiliyordu. Babam eskiden, güven kazanma sanatının bir doktorun başarılı olmasını sağlayan başlıca etmen olduğunu söylerdi.”
Duyarlı, girişken, hoşsohbet, neşeli ve biraz da huysuz; birisine derin bir saygı duymadan o kişiyi arkadaşı olarak görmeyen, fakirlerin dostu, ihtiyaç sahiplerini herhangi bir karşılık beklemeden muayene eden, karşısındakinin duygularını paylaşan (sürekli olarak acı çeken insanlara şahit olduğundan dolayı, sahip olduğu bu özellik bir süre boyunca mesleğinden nefret etmesine neden olmuştu) bir adam… İşte Charles Darwin’in babası böyle bir adamdı. 1871 yılında yayımlanan Group of Englishmen12 adlı kitabında Bayan Meteyard13 yaşlı doktor Darwin’in Shrewsbury’deki insanların gözündeki büyüklüğünün, yorulmak nedir bilmeyen etkinliğinin ve her yere yetişme çabasının, muhteşem akşam yemeği eğlencelerinin, pek rağbet görmeyen ama hastalarını başarıyla tedavi ettiği için müsamaha gösterilen liberal görüşlerinin canlı bir portresini çizmektedir. Duygularını dışa vurmayan ve ona güçlü bir görünüm veren yüz hatları, cadde ve sokaklardan her geçişinde sanki “mermere oyulmuş” gibi değişmezdi. Çocuklara duyduğu sevgi göze çarpıyordu. “Alçak bir tonda tiz sesiyle çocuklara sorular sorar ve eğer cevaplarından hoşnut kalırsa onlarla konuşmaya devam ederdi. Zaman zaman onları kaldırıp bir sandalyeye veya masaya oturtur, sanki karakterlerini okumaya çalışıyormuş gibi elini kaldırıp kafalarının büyüklüğünü ölçmeye çalışır ve gelecekleriyle ilgili tahminde bulunurdu.”
Başarılı hekim, Holyhead yolunun yakınlarında bir arazi satın alıp sade bir tasarımı olan kare şeklinde büyük bir ev yaptırdı. Ev, Severn’den 100 metre daha yüksekte yer alan büyüleyici konumundan dolayı “Tepe Ev”14 diye anılmaya başlandı. Böylece yuvasını kuran Robert, Marylebone Kilisesi’nde evlendiği, ünlü çömlekçi Wedgwood’un en büyük kızı Susannah Wedgwood’u 18 Nisan günü evlerine getirdi.
Charles Darwin’in annesinin karakteri ve aldığı eğitim, oğlu 8 yaşındayken hayatını kaybetmesi kendisinin çocuğun yaşamına etkide bulunma şansını oldukça kısıtlamış olsa da dikkate değerdir. 1765 yılının ocak ayında Burslem’de doğmuştu, bir yaşına bastığı zaman babası onun “zarif ve hayat dolu bir kız” olduğunu söylemiş, böylece babasının en sevdiği çocuğu haline gelmişti. Eğitiminin bir kısmını Londra’da, babasının ortağı Thomas Bentley gözetiminde tamamlamıştı. Tıpkı babasında olduğu gibi Bentley’nin kalbinde de özel bir yere sahipti. Daha sonra eve dönüp erkek kardeşleriyle birlikte iyi bir tedrisattan geçerek eğitimini tamamlamıştı. Darwin’ler ve Wedgewood’lar birbirlerini devamlı ziyaret ediyorlardı; yaşlı Erasmus Darwin, genç Bayan Wedgwood’u pek sevmişti. Bayan Wedgwood, evliliğine kadar geçen sürede birçok saygın kişiyle vakit geçirerek olgunlaşmıştı, her zaman kitap okuyordu, Londra cemiyetinde edindiği tecrübeler ve İngiltere’nin birçok yerine yaptığı seyahatlerle kırsal bölge doktoru Darwin için uygun bir eşti. 1795 yılında vefat eden babasından kayda değer bir miktar paranın yanı sıra değerli birçok melekeyi de miras aldığına şüphe yok. Bayan Wedgwood ona kalan bu mirasın, dışarıya gösterdiğinden daha büyük bir kısmını oğlu Charles’a bıraktı. Bay Josiah Wedgwood’un meslek hayatı üzerine konuşmak büyük keyif verecek olsa da şimdilik bunu es geçiyoruz. Bayan Meteyard’ın Bay Wedgwood
9
İng. Doğanın Tapınağı veya Toplumun Kökeni (ç.n.)
10
İng. Zoonomi veya Organik Yaşamın Yasaları (ç.n.)
11
İng. Bitkibilim veya Tarım ve Bahçe İşleri Felsefesi (ç.n.)
12
İng. Bir Grup İngiliz (ç.n.)
13
Eliza Meteyard (1816-1879). Bu İngiliz yazar daha çok yazdığı makale, roman ve biyografileriyle tanınır. Babası da doktor olan Eliza bir zamanlar Shrewsbury’de yaşamıştı. Kadın eğitimi konusunda sesini duyuran bir kişiydi. (ç.n.)
14
Bay Woodall şöyle yazmıştı: “St. George Kilisesi’nin alçak kulesiyle aynı hizaya baktığınızda arka tarafta Tepe Ev’i görebilirsiniz. Hac yolculuklarını yapan kişiler Welsh Köprüsü’nü geçerek ana cadde üzerinden önce St. George kilisesine, sonra da sıra halinde dizilmiş evlerin bitimine kadar yürürler. At arabasıyla gidilen bir sonraki durak, yüksek kaldırımları ortadan ayıran Tepe Ev’in girişidir. St. George Kilisesi’nin yakınlarında bulunan, yeni evlerin yapıldığı kısa caddeye ‘Darwin Caddesi’ deniliyor. İngiltere’nin Shropshire yerleşiminden gelen en tanınmış ailesinin bu kasabada bulunduklarının tek resmi kanıtıdır bu kısa cadde. Üniteryen Şapeli’nde daha şahsi bir anıt da bulunuyor. Bu anıt bir plakadır ve üzerinde şöyle yazar: ‘12 Şubat 1809’da Shrewsbury’de doğan,