Mısır mitolojisi. W. Max Müller

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mısır mitolojisi - W. Max Müller страница 8

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Mısır mitolojisi - W. Max Müller

Скачать книгу

yönlerdeki dört sütuna denk gelen bir ineğe (27. şekil) benzetilir. Aslen bir tapınak kapısına veya bir sütun üzerine çivilenmiş bir inek kafası veya kafatasıyla sembolize edilen Dendera’lı Tanrıça Hathor, gökyüzünün inek şekilli tanrıçasıyla çok eskiden özdeşleştirilmekteydi. Gökyüzüyle özdeşleştirilen pek çok diğer dişi ilah, özellikle İsis, boynuzlarıyla veya bir inek kafasıyla tasvir edildikleri resimlerde kutsal doğalarını gözler önüne sererler. Hathor’un yaygın simgesi bir insan ve bir sığır suratının ilginç bir birleşimi haline gelmiştir. Böylelikle insan ve hayvan kişileştirmesinin yan yana ne kadar uzun zamandır var olduğu hakkında bir fikir vermektedir. Her ne kadar tanrıça yalnızca gökyüzü tanrısı güneşin esas gözünü daha sıklıkla temsil ediyor olsa da gökyüzünün bir simgesi olarak bu kutsal surat, gözleri olarak güneşe ve aya sahip olduğunu iddia edebilir. İnek şeklindeki tanrıça genellikle boynuzları arasındaki güneşle, çiçekler ve bitkiler arasında belirirken gösterilir. Başka bir deyişle bu, sabahları güneşi ortaya çıkartıp akşamları onu saklayan kutsal ağacın yeşil yapraklarına yapılan bir benzetmedir. Bu bitkiler güneş tanrısının şafak vakti yükselip akşamları geri çekildiği doğu ve batı dağının duvarında belirir. Güneş tanrısı gün boyu ineğin karnının altında veya sırtının üzerinde seyahat edebilir ya da günlük ve yıllık rotasının sınırlarını simgeleyen boynuzları arasında gezinebilir. Bu, iki obelisk, iki dünya dağı veya iki ağaç ile bir analojidir. Güneşin, geceleri kutsal ineğin vücudunda kendisini sakladığı da düşünülüyor olabilir. Böylelikle akşam ineğin ağzının içine girip sabah rahminden tekrardan doğmaktadır. Dolayısıyla ağız üzerinden kurulan bir anlayışla güneş tanrısı her gece “kendisinin babası olup”, “annesinin boğası” yani kendi babası olarak adlandırılmaktadır. Bu ad ilahilerde çok sık kullanılmaktadır. Güneşin taşıyıcısı Hathor güneşle ilgili bir ilah olarak tekrardan anılabilir.

      22. şekil: Güneş teknesi ve iki kutsal ağaç

      23. şekil: Ağaçtaki ve hayat kaynağındaki ölü

      24. şekil: En büyük ilah olarak Amon “Güneş Sarayındaki kutsal Persea” üzerine kraliyete ait bir isim kaydediyor

      Gökyüzünün hanımefendisi yeşil ışınların ortasında oturan Hat-hor, kutsal ağaca oturtulabilir veya onunla özdeşleştirilebilir. Hat-hor ölü ruhları bu ağaçtan verdiği yiyecek ve içeceklerle beslemektedir ve böylelikle onlara ebedi hayatı bahşeden olarak görülür. Saçlarındaki dört adet mavi-siyah buklesi gökyüzünün bir yanından öbür yanına asılıdır veya her bir bukle bir ana yöne işaret ederek gökyüzünü biçimlendirmektedir. Kimi zaman bu bukleler semavi bir tanrı ve Hat-hor’un erkek muadili olarak Horus’a da atfedilir. Güzel ama tehlikeli, narin ama gene de güçlü gibi pek çok mitolojik imge, tüm dünyayı saran bu olay örgüsüne eklenmiş gibi gözükmektedir.

      25. şekil: Tarihi çağların başlarında Hathor sembolü

      Gökyüzünün bir inek biçiminde tasavvur edilmesi önceden bahsettiğimiz gökyüzünün bir nehir suyu veya okyanusun bir devamı olduğu düşüncesiyle de bağlantılıdır. İneğin vücudu suyu temsil eden desenlerle kaplı olabilir ve bu ilah bu şekliyle kimi zaman Meh(e)t-ueret (Grekçesi Μεθνερ) veya “Büyük Tufan” diye adlandırılır. Bu isim Hat-hor’a göre daha manalı olduğu için güneşin genellikle “büyük tufan”da (Meht-ueret) veya onunla doğduğu ya da yaratılış günü Meht-ueret’in sırtına ya da boynuzları arasına çıktığı söylenir. Bununla birlikte aynı süreç her sabah gerçekleşiyor da olabilir. Zira günlük ve evrensel süreçler her zaman paraleldir. Güneşin kadim veya günlük doğumu gökyüzündeki veya karadaki bir okyanusta mavi bir nilüfer çiçeğinden gerçekleşiyor gibi tasvir edildiğinde bile ona “Meht-ueret”in çocuğu denebilir. Sel baskınlarının her yıl belli tarihlerde olması Meht-ueret’i hasat zamanıyla da ilişkili hale getirmiştir. Benzer bir şekilde bu kozmik ineğe özellikle dünyanın yaratılışında yeni doğmuş güneş tanrısının ebesi ve koruyucusu olarak Ahet, Ahit, Ahat veya Ehat, Ehet denilmekteydi.

      26. şekil: Hathor akşam vakti batı dağına ve yeşil çalılıklara giriyor

      İnek şeklindeki Hat-hor gökyüzünün tanrıçası olarak Asyalı Gökyüzü Kraliçesi’nin pek çok işlevini üstlenip daha sonradan kadınların özel patroniçesi ve aşk, güzellik, neşe, müzik ve süs ilahı haline gelmiştir. Bu durum, Samilerin Asterte’sinin kimi zaman savaşın hanımefendisi olmasına tümüyle benzemektedir. Gördüğümüz gibi kocası genellikle gökyüzünün erkek hükümdarı Horus’tur.

      27. şekil: Kutsal ineğin boynuzları arasında güneş tanrısı

      Bu tanrıça çoğalarak özellikle her çocuğun doğumunda kehanette bulunan “yedi Hat-horlar” grubuna dönüşmüştür. Bu yedi yazgının bazı diğer topluluklar arasında, insan kaderinin burcu (özellikle talihsiz olanlar) ve hasadın habercisi Ülker takımyıldızı olduğu düşüncesi, yedi Hat-hor ineklerine boğasıyla birlikte rastladığımızda doğrulanmıştır. Zira Ülker, Taurus takımyıldızının içindedir. Bu burçlarla ilgili işaret Mısırlılara ait olmadığı için tarif ettiğimiz takımyıldızlarının birleşimi muhtemelen Asya’dan ödünç alınmıştır. Ancak Mısırlılar Yeni Krallık döneminde bunun ne ifade ettiğini anlayamamışlardır. Mısır şehirlerinde yedi Hat-hor’un ayrı şekillerinin yerini belirlemek için çok uğraşılmıştır.

      28. şekil: Ölüler kutsal ağacın arkasında Hathor ile buluşuyorlar

      Erken bir zamanda Hat-hor farklı farklı diğer tanrıçalara benzetilmiştir. Diospolis Parva şehrinin dişil ilahına ait Bat (?) ismi, benzer bir sembol veya Hat-hor’un kafasında somutlaşan bir tanesiyle yazılıdır. Daha sonraları bu sembol yüce tanrıça Hat-hor’un kendisiyle özdeşleştirilecek ve özellikle neşe saçan tanrıçanın festivallerinde kullanıldığı için bir sistrum, yani kutsal bir çıngırak olarak izah edilecektir.

      Gökyüzünün Hat-hor’un da üstlenmiş olabileceği dişi formundaki temsili başta yereldir; ancak daha sonraki zamanlarda sıklıkla güneşle ilişkilendirilen pek çok tanrıçayla özdeşleşmesine sebep olmuştur. Bu ilahlar arasında İsis (kimi zaman kardeşi ve rakibi Neftis’le), Theban, Mut ve öfkeli Tefenet vardır. Zira gökyüzünün gece hali özellikle, ismine uygun olarak, genellikle Abis tanrısı Nuu’nun (veya Nûn?) gökyüzündeki muadili, başka bir deyişle yeraltındaki okyanusun devamını oluşturan semavi su olarak anlaşılan Nut ile kişileştirilmekteydi. Nut’un, Nuu’nun eşi olduğunu umabiliriz; ancak Nut onunla bu şekilde nadiren ilişkilendirilmekteydi. Bunun yerine her sabah güneşi birlikte meydana getirdiği yeryüzü tanrısının eşidir. Benzer bir şekilde “tanrıları dünyaya getiren” sıfatıyla (yani bütün kutsal bedenleri) bütün hayatın veya en azından insanlığa geçişi şekillendiren genç nesil tanrıların anasıdır. Bu konuya daha sonra geleceğiz. Nut genellikle, yıldızlarla kaplı karanlık bir kadın olarak sırtüstü yatmış, yeryüzüne tanrısına doğru eğilirken tasvir edilir (bkz. 33, 35, 38 ve 39. şekiller). Özellikle tabutların üzerindeki cenaze tasvirlerinde, ölü ruhları yıldızlarla süslü bağrına, kollarına ve kanatlarına

Скачать книгу