Hz. Muhammed, Halifelik, Dört Halife ve Hz. Hasan. Hasan Yılmaz
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Hz. Muhammed, Halifelik, Dört Halife ve Hz. Hasan - Hasan Yılmaz страница 7
Müşrikler Son Saldırılarından da Sonuç Alamadı
Mekkelilerin Medine’ye karşı son saldırısı Hendek Savaşı olmuştur. Bu sefere, Kureyşliler dışında çeşitli Arap kabileleriyle Medine’den çıkarılan Beni Nadir ve o sırada Medine’de kalan Beni Kurayza Yahudilerinden oluşan kalabalık bir grup katıldı. Hayber Kalesi’nde yaşayan Nadiroğulları’nın tahriki ile Mekkelilerin topladığı asker sayısı on bin kişiye ulaştı. Ebu Süfyan’ın komutasında harekete geçen Mekkelilere karşı Hz. Muhammed daha önce Arabistan yarımadası’nda hiç kullanılmamış bir savunma yöntemine başvurdu. Azatlı kölelerden Selman-ı Farisi, memleketi İran’da gördüğü savunma yöntemini Hz. Muhammed’e anlattı. Bu yöntemi uygulayan Hz. Muhammed, Medine’nin kuzey kesiminde büyük hendekler kazdırdı. Üç bin kişinin katıldığı bu çalışma kısa sürede tamamlandı. O tarihe kadar Arabistan Yarımadası’nda toplanmış en büyük ordu ile hendeklerin önüne gelen müşrikler, ilk defa karşılaştıkları bu savunma yöntemi karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Yirmi gün boyunca sürdürdükleri kuşatmaya daha fazla dayanamayarak çıkan şiddetli bir fırtınanın ardından Nisan 627’de Mekke’ye döndüler.
Bu savaş sonrasında Medine içinde yeni bir hesaplaşma yaşandı. Medine’de kalan son Yahudi kabilesi Kurayzaoğulları, Hendek Savaşı’nda şehrin savunmasına yardımcı olmadıkları için anlaşma hükümlerini ihlal etmeleri nedeniyle kendi topraklarına gittiler. Hz. Muhammed, önce onları Müslüman olmaya davet etti. Reddetmeleri üzerine teslim olmalarını istedi. Onlar bu teklifi de reddedince bulundukları yeri kuşattı. Bir aya yakın süren kuşatmadan sonra Kurayzaoğulları eski müttefikleri Evs kabilesi’nden Sa’d b. Muaz’ın vereceği hükme razı olacaklarını açıkladılar. Sa’d savaşacak gücü bulunanların öldürülmesine, kadın ve çocukların esir edilmesine ve mallarının ganimet olarak alınmasına karar verdi. Hz. Muhammed de ihanetin cezasının ölüm olduğunu bildiren Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’a uygun düşen bu kararı uyguladı.
Müşrikler Müslümanları Tanıdılar
Muhacirlerin sekiz yıldır uzak kaldıkları vatanlarına özlem duymaya başladıkları bir dönemde, Hz. Muhammed rüyasında Kâbe’yi tavaf ettiğini gördü. Mekke’ye duyduğu özlemi gidermek isteyen Hz. Muhammed, sahabeden hazırlık yapmasını istedi. Yaklaşık bin beş yüz kişilik kalabalık bir grupla Mart 628’de yola çıkan Hz. Muhammed, Mekke’ye on yedi kilometre mesafedeki Hudeybiye’de konakladı. Mekkeliler bu gelişi bir saldırı hazırlığı zannederek Halid bin Velid komutasında iki yüz kişilik bir süvari birliğini Müslümanların üzerine gönderdiler. Hz. Muhammed, amacının Kâbe’yi tavaf etmek olduğunu anlatmak için Hz. Osman’ı, Halid bin Velid’e gönderdi. Kureyşliler Müslümanların Mekke’ye girmesine izin vermeyeceklerini, ancak Osman’ın Kâbe’yi tavaf edebileceğini söylediler. Hz. Osman bu teklifi reddedince kendisini hapsettiler. Bu gelişme ortamın gerilmesine neden oldu. Hz. Muhammed, Hz. Osman’ı iade etmedikleri takdirde Mekkeliler ile savaşacaklarını açıklayınca Mekkeliler tedirgin olup Hz. Osman’ı serbest bıraktılar. Daha sonra da Süheyl b. Amr başkanlığında bir heyet yolladılar. Yapılan müzakerelerden sonra Hudeybiye Antlaşması imzalandı. Müslümanların aleyhine hükümler içerdiği düşünülen antlaşmaya göre Müslümanlar o yıl Mekke’ye girmeden geri dönecekler, umre için ertesi yıl gelip şehirde üç gün kalabileceklerdi. Bir Mekkeli Medine’ye kaçarsa iade edilecek, Medine’den biri Mekke’ye kaçarsa iade edilmeyecekti. Anlaşmanın geçerlilik süresi on yıl olarak kabul edildi. Bu süre içinde taraflardan biri bu ittifaka dâhil olmayan bir kabile ile savaşa girerse diğeri karışmayacaktı. Diğer Arap kabileleri istedikleriyle ittifak yapabilecek, bu şartlara, tarafların dışında kendileriyle müttefik olan kabileler de uyacaktı. Müslümanların çıkarlarını göz ardı eden antlaşma ile Kureyşliler ilk defa Müslümanları kendilerine denk kabul etmiş oldular. Yapılan antlaşma İslam’ın yayılmasını önleyemedi. Mekke’nin fethine kadar geçen iki yıllık süreçte Müslümanların sayısı çığ gibi arttı.
Hükümdarları İslam’a Davet Etti
İnsanlara gönderilen son kurtarıcı olarak görevi sadece Arabistan Yarımadası’nı aydınlatmak değildi. Ona gönderilen mesajların muhatabı bütün insanlık olduğu için çağdaşı olan hükümdarları İslam’ı kabul etmeye davet etti. Bu doğrultuda Hudeybiye Antlaşması’nı yapıp Medine’ye döndükten sonra Mayıs 628’de Arabistan’daki birçok kabile reisi ile birlikte Sasani Hükümdarı II. Hüsrev Peşrev’e, Habeşistan Hükümdarı Necaşi Ashame’ye, Mısır Hükümdarı Mukavkıs’a, Gassani Hükümdarı Haris b. Ebu Şemir’e, Bizans Hükümdarı Heraklios’a ve Beni Hanife Kabilesi’ne, “Muhammed Resulullah” mühürlü birer mektup gönderdi.
Mektuplarda hükümdarlar ve kabile reisleri, unvanları ile muhatap alınmış, davet dili kullanılmıştır. Allah’ın tekliğinin kabul edilmesi istenen mektuplarda, Hz. Muhammed’in onun elçisi olduğuna inanılması istenmiştir. Kabile başkanlarına gönderilen mektuplarda İslam inancına girmeleri hâlinde can ve mal emniyetinin güvence altına alınacağına dair söz verilmiş, bazı kabilelere de toprak imtiyazı vadedilmiştir. Ayrıca yapılan daveti kabul edenlerin namaz kılmaları, zekât vermeleri gerektiği belirtilmiştir.
Sasani hükümdarı kendisine yapılan daveti hakaret kabul ederek yırtıp atarken, onun Yemen valisi Bazan ise İslamiyeti öğrenmek için Medine’ye iki elçi gönderdi. Hz. Muhammed’den dinlediği İslam inancını beğenen Vali Bazan, İslam’ı benimsedi. Onun Müslüman olması Yemen’de de etkisini gösterdi. Halk da vali ile birlikte İslam inancını tercih etti. Vali Bazan, Müslümanlığı kabul edince Medine’nin ilk valisi olarak Yemen’deki görevine devam etti.
Daha önce Mekke’den kendisine sığınan Müslümanları himaye ederek sağduyulu bir hükümdar olduğunu gösteren Habeşistan Hükümdarı Necaşi de aldığı mektuptan etkilenerek Müslüman olmayı kabul etti. Kendisine mektubu getiren elçi ile birlikte Habeşistan’da kalan son sığınmacıları da Medine’ye gönderdi.
Mısır Hükümdarı Mukavkıs ise Müslüman olmayı kabul etmemesine karşılık Hz. Muhammed’e karşı açık bir düşmanlık göstermedi. Aksine, gelen elçiyi hediyelerle Medine’ye gönderdi.
Bizans İmparatorluğu’na tabi olarak Suriye’de hüküm süren Gassaniler’in hükümdarı Haris b. Ebu Şemir de getirilen mektubu yırtıp yere atmakla kalmadı, Medine’yi de tehdit etti.
Hanifeoğulları kabilesi’nin reisi Hevze b. Ali de yapılan daveti kabul etmedi.
Bizans İmparatoru Heraklios da kendisine yapılan daveti kabul etmemiş, ancak gelen elçileri dinleyip onlara iyi davranmıştır.
Hz. Muhammed, yaptığı bu davetleri peygamberliğinin dokuzuncu yılında da devam ettirmiş ve o yıl kendisine gönderilen cizye ayetinden sonra Müslüman olmayı kabul etmeyen Yahudi, Hristiyan ve Mecusilerden cizye alınacağı uyarısında bulunmuştur.
Egemenlik Sınırlarını Genişletme Harekâtı Başlatıldı
Hz. Muhammed’in daha önceki ikazlarına bir süre uymuş gibi görünen Nadiroğulları, yerleşik bulundukları Hayber Kalesi’nde düşmanca faaliyetlerini devam ettirdiler. Yaptıkları faaliyetler tehdit boyutuna ulaştığında