Küçük Beyaz Kuş. Джеймс Мэтью Барри
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Küçük Beyaz Kuş - Джеймс Мэтью Барри страница 12
“Halt etmiş o doktor!” dedim öfkeyle.
“Evet, efendim.” dedi William.
“Kahrolası hastalığı neymiş?”
“Aslında oldum olası narin bir yapısı vardı ama hayat doluydu, efendim, anlıyorsunuz değil mi ama yakın zamanda bir kız bebek doğurdu.”
“William ne yaptın sen!” dedim ama aynı anda bu baba benim işime yarayabilir diye de düşündüm. “Bebeğiniz nasıl uyuyor William?” diye sordum kısık sesle. “Nasıl uyanıyor? Banyosunu nasıl yaptırıyorsunuz?”
Sorularım karşısında şaşkına dönmüştü. O nedenle cevap beklemeksizin devam ettim, “Bu kız çocuğu sana karından mesaj getiriyor yani, öyle mi?”
“Evet, efendim. O en büyük çocuğum. Başıyla üç kez işaret vermesi karımın biraz daha iyi olduğu anlamına geliyor.”
“Üç kez baş işareti yaptı mı bu akşam peki?”
“Evet, efendim.”
“Kenar mahallelerde yaşıyorsun galiba, değil mi William?”
Arsız arkadaşımız beni etkileyebilecekmiş gibi vurucu bir bakış fırlattı ve “Drury Lane tarafında efendim, ama orası kenar mahalle değil.” dedi yüzü kızararak. İnler gibi bir sesle konuşmasını sürdürdü. “Ve şimdi ben o ölürken yanında olup onun elini tutamazsam diye çok korkuyorum.”
“Sana böyle şeyler söylememesi lazım.”
“O asla böyle şeyler söylemez zaten, efendim. Daima güçlü görünmeye çalışır. Fakat sabahları evden çıkarken onun aklından geçenleri sezebiliyorum. Ben kapının önünde durup ona bakarken o da yatağından öylece bana bakıyor. Of Tanrı’m!”
“William!”
Nihayet sinirlendiğimi anladı ve kendine özgü tarzıyla “Affedersiniz.” diyerek sanki kötü sunulmuş bir yemeği geri çeker gibi karısını masamdan çekti. William’ın varoş hikâyesini unutabilmek için bilardo oynamaya karar verdim ama oyunumu da bozdu. Ben de ona olan öfkemi ertesi gün başka bir garsondan servis isteyerek gösterdim. Fakat yine pencere kenarına oturduğumdan o küçük kızın geciktiği gözümden kaçmadı. Her ne kadar benim için hiçbir anlam ifade etmese de yemeğim bittikten sonra biraz daha oyalanarak kız gelene kadar bekledim. Bu sefer üç kez baş işareti yapmakla kalmadı, bir de şapkasıyla selam verdi. Böylece akşam yemeğimi tamamlayarak masamdan kalktım.
William sinsice yanıma geldi. “Ateşi düştü efendim.” dedi ellerini ovuşturarak.
“Kimi kastediyorsun?” diye sordum mesafeli bir şekilde. Sonra da mühim bir oyuna başlamak üzere bilardo salonuna çekildim.
Sonrasında, William’a gevezeliğini unuttuğumu gösterebilmek için kırk takla atmak zorunda kaldım. Bir defasında kız gelip sadece bir kez baş işareti verdiğindeyse o akşam yere göğe sığamadım. Ertesi akşam restoranda William yoktu ve sanırım ne olduğunu biliyordum. Fakat oldukça üzgün bir hâlde kütüphaneye geçerken William’ı orada bir merdivene tırmanmış rafların tozunu alırken buldum. Bazı üyeler ellerine kitap alıp etraftaki sandalyelerde oturur vaziyette olsalar da uyuyup kalmış olduklarından William’la ikimize kalmıştı kütüphane. O sırada merdivenden inerek bana olup biteni anlattı. Bir cemiyet mensubuna küfretmiş!
“Bütün gün ne yaptığımı bilmez bir hâldeydim, efendim, çünkü onu çok bitkin bir hâlde bırakmıştım.”
Ayağımla sertçe yere vurdum.
“Size ondan bahsettiğim için kusuruma bakmayın, efendim.” deme nezaketini gösterdi, eksik olmasın. “Fakat Irene iki saatte bir geleceğine söz vermişti. Saat dört gibi gelip de onu ağlarken bulduğumda gözüm hiçbir şey görmedi âdeta, efendim. Sendeleyerek cemiyet mensuplarından Bay B.’ye çarptım ve bana ‘Lanet olası herif!’ dedi. Evet, biraz dokunmuştum ama bu şekilde davranılmak çok canımı yaktı ve bir an kendimi kaybedip ‘Sensin lanet olası!’ dedim.”
Utanç içerisinde başını önüne eğdi. Bu sırada odada uyuyan okurlar da uykularında irkildiler.
“Derhâl restorandan uzaklaştırıldım ve kurul benimle ilgili karar verene kadar burada çalışmam söylendi. Ah efendim, Bay B.’nin önünde diz çöküp yalvarmaya bile hazırım.”
Haftada bir pound kazanabilmek için kendini bu denli alçaltabilen birini hor görmek dışında ne yapabilirim ki?
“Eğer ona işimden olduğumu söylersem ölür.”
“Bana karından bahsetmeni affediyorum.” diye gürledim imalı bir şekilde. “Tabii nazik bir şekilde konuştuğun müddetçe.” Sonra onu kaderiyle baş başa bırakıp Bay B.’yi aramaya gittim. Kendisine “Şu garsonlardan birine küfretme olayı nedir?” diye sordum.
“Onun bana küfretmesinden bahsediyorsun herhâlde.” dedi kıpkırmızı kesilerek.
“Bunu duyduğuma sevindim. Zira senin böyle nezaketsiz bir davranışta bulunduğuna inanmam mümkün değil. Fakat olayı ben ikinizin birbirine küfrettiği ve bunun üzerine senin onu azarladığın, garsonun da işten atılmak üzere olduğu şeklinde duydum.”
“Kim söyledi bunu sana?” diye sordu ödlek bir adam olan Bay B.
“Ben de kuruldayım.” dedim sıradan bir şey söylüyormuş gibi ve sonra başka mevzulardan konuşmaya başladım. Ancak bu sırada hâlâ bu konuyu düşünmekle meşgul olan Bay B. “Aslında biliyor musun, o garsonun bana küfrettiğini düşünmekle hata ettim sanırım. Yarın gidip şikâyetimi geri çekeceğim.” dedi.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.