Felatun Bey ile Rakım Efendi. Ахмет Мидхат
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Felatun Bey ile Rakım Efendi - Ахмет Мидхат страница 9
Kendisine ailece duyulan hürmet ve riayete dayanarak ve fazla gelişen muhabbet gereğince Rakım, bazen akşam yemeği için bunların evinde kalmaya başladı. Hele bir pazar günü ailece Kâğıthane’ye gidilmiş ve Rakım’ın onlara refakatinden dolayı hepsi de çok memnun olmuşlardı. Gerçi münasebet ve muhabbet yalnız bu derecede kalmadı. Mister Ziklas’ın diğer İngilizler gibi denize merakı olduğundan ve Rakım’da da bu merak ondan aşağı kalmadığından, Ziklas’ın satın aldığı iki güzel sandaldan birini Salıpazarı Limanı’nda muhafaza etmek üzere Rakım’a verdiler. Bazı pazar günleri Rakım sandalı Tophane İskelesi’ne getirerek İngilizlerle orada buluşurdu. Kadıköy’e, Adalar’a doğru çıkıp yelken açarlardı fakat bu sandal seyahatleri çeşitli yorumlara sebep olacağından bununla ilgili birkaç satır bilgi vermemiz lazım gelir.
Can ile Margrit sandal ile seyahate çıktıkları zaman kendilerine mahsus deniz kıyafetlerini giymeyi alışkanlık hâline getirmişlerdi. Ayaklarında ruganları, kafalarında gemici şapkaları vardır ki etrafına bir mavi kurdele sarılmış ve yine bir mavi kurdele çene altından geçirilmiştir. Saçlar toplanmış ve kuru kuruya taranıp omuzlar üzerine salıverilmiş. Üzerlerinde bir beyaz Frenk gömleği ki yakaları mavidir, devrik yerinde birer beyaz çapa resmi bulunuyor. Gömleklerinin kolları da mavidir. Şinelvari kısa yağmurluklarını lüzumuna göre üzerlerine alırlardı. Altlarında dizden yukarıya kısa ve beyaz bir fistan vardı. Bunun omuzlarında da mavi kurdeleden askılar bulunuyordu. Ayaklarında dizden yukarıya kadar birer beyaz çorap, bunun üzerine baldırlara kadar yükselen birer çift mavi potin… İşte bir de mavi canfesten, yarım daire şeklinde bir boyunbağı bu giysiyi tamamlardı.
Bu iki genç tayfa kürek oturaklarına oturdukları zaman Ziklas dümen tarafında kalır ve Rakım ile Mrs. Ziklas karşı karşıya otururlardı. Yelkeni fora etmek, sarmak iki genç tayfanın işi olup şayet kürek çekmek icap ederse o zaman dümenin kontrolünü Mrs. Ziklas eline alırdı; kocası, Rakım ve iki güzel tayfa da küreğe geçerlerdi. Sandalın içinde atıştırmalık pek çok şey bulunduğu gibi en âlâ arpa suları da eksik olmadığından Rakım, bu sandal seyahatlerindeki zevk ve sefaya doyamazdı. Hele rüzgâr azalıp da kürek çekmek zorunda kalındığı zaman büyük kız pruva tarafından birinci hamlada, Rakım ikincide, küçük kız üçüncüde, babaları da dördüncü hamlada bulunur, İngiliz gemicileri gibi küreklere eğilerek asıldıkları gibi ta sırtüstü yatıncaya kadar da yaslanırlardı. Küreklere asılma sırasında sırtüstü yatınca biraz yan tarafta kalsa bile Rakım kendisini büyük kızın kucağına yaslanmış ve küçüğü de kendi kucağına dayanmış görürdü ki her şeyden ziyade lezzet aldığı hâl buydu. Bu durum valide ve pederlerine bir şüphe verir miydi dersiniz?
Vay!.. Rakım’da böyle hevesler de vardı ha!..
Niçin olmasın? Size Rakım’ı, melekler gibi yemez, içmez, cinsiyetsizdir diye mi tarif ettiler? Gerçi Rakım’ın aldığı lezzet bütün bütün hissî ve vicdani idi. Bundan ötesini asla hatırına bile getirmediği için valide ve pederlerine en küçük bir şüphe dahi vermezdi.
Sandal seyahati dedik de hatırımıza geldi. Bir gün Felatun Bey, yine Mister Ziklas’ın ailesiyle sandal seyahatine çıkmıştı. O gün biraz lodos vardı Adalar’ın açıklarında da büyük dalgalar oluşmuştu. Yelken açtıkları esnada dalgaların sandalı karpuz gibi kaldırıp da yere vurması, İngilizler için büyük bir zevke vesile olduğu hâlde Felatun Bey’in kanı başına sıçramıştı ve hele bir defasında, “Anacığım! Anacığım!” diye bağırmıştı. Gerçi İngilizler önce bu bağırıştan bir şey anlayamadılarsa da beyin hâl ve tavrından onun büyük bir korkuya kapıldığını anladıkları için o günden sonra birkaç defa onun bu korkusu ile eğlenmişlerdi. Bu durum Rakım tarafından da duyulmuştu.
Söz yine Felatun Bey’e mi geldi?
Öyleyse haber verilecek ufak tefek birkaç şey daha kaldı ki şu sırada onları da söyleyelim.
Dördüncü Bölüm
Kışın gelmesiyle günler kısalmış olduğundan Rakım Efendi İngiliz kızlarının derslerini akşam saat ikiden üç buçuğa kadar tayin etmişti. Gerçi kendisi zamana riayet konusunda en az bir İngiliz kadar dikkat ettiğinden hep tam saatinde gelir, ikide derse başlardı. Ancak gerek kızlar ve gerekse valide ve pederleri ders akşamları saat yarımda gelerek yemeğe kalmasını rica ederlerdi, bir akşam Rakım yemeği bunların evinde yemek için Beyoğlu’na erken çıkma gereği duydu ve yola koyuldu.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.