Kazak Tiyatrosunda Kadın Meselesi. Cemile Kınacı
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kazak Tiyatrosunda Kadın Meselesi - Cemile Kınacı страница 10
Aymavıtulı da 20’li yıllardaki pek çok yazar gibi çok yönlüdür. Kazak topraklarında ilk defa oyun yöneten rejisör, aktör, türkücü ve dombıracı, kompozitör Aymavıtulı, edebiyatın bütün türlerinde çok sayıda eser bırakmıştır. O, Kazak Millî Tiyatrosu’nun esasının oluşturulup gelişmesine özel bir emek harcamış yetenekli bir yazardır. 20’li yıllardaki tiyatro ile drama sanatını geliştiren gerçek bir sanatkârdır (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 99-100).
Aymavıtulı, ilk dönemde sahneye konulan ilk üç piyesi Rabiyga, Mansapkorlar, Kanapiya-Şerbanu eserlerini 1916-1917 yılları arasında yazmıştır. El Korganı, Şerniyaz ve Sılan Kız ise 1920-1925 yılları içinde yazılmıştır (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 88). Aymavıtulı’nın yazdığı ve çevirdiği tiyatro eserlerinin hepsi de önce Semey’de sonra da Kazakistan’ın pek çok şehrinde, Taşkent’te, Kazakların ilk Millî Devlet Tiyatrosu’nun sahnesinin yer aldığı Kızılorda’da sahnelenmiştir (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 89).
Rabiyga, Aymavıtulı’nın önemli dramalarından biridir. Piyesin adından da anlaşılacağı üzere, hürriyet ve özgürlükten mahrum olan Kazak kadınlarının ağır hayat şartları, o dönemin taleplerine uygun şekilde dile getirilmiştir. Çatışma, piyesin merkezindeki 19 yaşındaki Rabiyga’nın koyun çobanı yaşlı bir adama zorla verilmesiyle gelişir. Piyesin sonunda kölelikten, horlanmaktan kurtulmaya karar verip etrafa lanet okuyan Rabiyga’nın davranışı romantik tavırlarla doludur. Eser, kadın eşitliği konusunda öğüt verici bir üslûpla kaleme alınmıştır.
Aymavıtulı’nın piyesleri 1920’li yılların siyasî ve sosyal hadiselerine ışık tutan eserlerdir. Bu eserlerden biri olan Kanapiya-Şerbanu, 191611 yılı Haziran fermanı üzerine Çarlık İdaresi’nin savaş meydanına göndermek üzere Kazakları cephe gerisinde çalıştırmak için savaşa alması olayı üzerine kurulmuş bir dramadır. Kazak halkını derinden etkileyen bu olayı yazar, bir Kazak ailesinin hayatı etrafında işlemiştir.
Aymavıtulı’nın konusunu dönemin tarihî hadiselerinden alan bir diğer eseri, El Korganı’dır. Jüsipbek Aymavıtulı, El Korganı’nda İç Savaş12 döneminde kimin kim olduğunun anlaşılmadığı kargaşa ortamında halk içindeki siyasî-sosyal durumu edebî bir üslûpla ve aynı zamanda tarihî gerçeklikle ortaya koymuştur (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004:125).
Aymavıtulı’nın Şerniyaz adlı draması da Kazak tiyatrosunun ilk yıllarında kaleme alınan önemli eserlerdendir. Aymavıtulı, 1925’te Şerniyaz piyesini kaleme almış, 1926 yılında ise Semey’de eser sahnelenmiştir. Piyes, iyi bir eğitim almış ancak çevresindeki kişiler yüzünden mutsuz olan Şerniyaz’ın yaşadıklarını konu olarak işlemiştir. Şerniyaz’ın derdi, halkının derdidir. Onun tek arzusu, halkına ve doğup büyüdüğü topraklara hizmet etmektir (Gücüyeter 2013b: 60-61).
Aymavıtulı’nın Sılan Kız komedisi Kazak tiyatrosunun ilk dönemlerinde sahnelenmiş, 1922 yılında ise müstakil bir kitap olarak basılmıştır (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997:110).
Aymavıtulı’nın yazdığı bütün piyesler dönemin siyasî-sosyal olaylarının ele alındığı, o dönemin güncel eserleridir. Ayrıca onun eserlerinin kendine özgü yanları da vardır. Onun bütün piyesleri sahne perdesi açıldığında, asıl kahramanların psikolojik dünyalarının ortaya konulmasıyla başlar. Hem Rabiyga hem de Kanapiya-Şerbanu adlı piyeslerde bu durumu gözlemlemek mümkündür.
Aymavıtulı’nın eserlerindeki fikir her zaman aynıdır. Onun eserlerinde eskinin geride kalışı ve yeni bir dönemin başlayışı dile getirilir. Onun piyesleri millî tiyatronun oluşmasında esas olmuş ve drama türünün de temelini atmıştır. Ancak Aymavıtulı’nın piyesleri için söylenebilecek en önemli şey, Avezulı’nın, Seyfullin’in, Kemengerulı’nın, Şanin’in ve daha pek çok yazarın piyeslerine örnek olup onların yazılmasına yol açıp Kazak dramasının oluşmasını sağlamıştır (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 128).
Ekim Devrimi’nden sonra Kazak tiyatrosunda Devrim temasının ilk olarak yükselişi Saken Seyfullin ile olmuştur. Onun Bakıt Jolına adlı piyesi 1918 yılında 1 Mayıs Bayramı’nda sahnelenmiştir. Seyfullin’in yine Kızıl Sunkarlar piyesi de Kazak tiyatrosunun ilk eserlerinden biri olup 1922’de yayınlanmıştır (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 131). Yine konu bakımından buna benzer bir eser de Jumat Şanin tarafından kaleme alınmıştır. Kazak işçilerinin ilk Devrimci adımlarını anlatan piyes, Jumat Şanin’in Şahta adlı piyesi olmuştur. Bu piyes konusu bakımından bir bakıma Saken Seyfullin’in Kızıl Sunkarlar piyesinin devamı niteliğindedir. 1928’de bu piyesin Ölimnen Ümitke adlı 4 perdeli nüshası Kazak tiyatrosunun sahnesinde sahnelenmiştir (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 91).
Modern Kazak tiyatrosunun ilk yıllarında hemen her tiyatro yazarı kendi becerileri doğrultusunda Ekim Devrimi hakkında tiyatro eseri kaleme almıştır. Bunların büyük bir bölümünde halkı yönlendiren ve öğüt veren bir üslûp hâkimdir. Bu eserlerin çoğunda zengin ve fakir olmak üzere toplumdaki iki sınıfın çatışmaları ele alınır, bu iki sınıf arasındaki mücadele sonucunda fakirlerin galibiyeti ya da Sovyet Hükümeti’nin temsilcilerinin konuya müdahil olması ile adaletli bir uygulamanın devreye girmesi eserlerde konu edilir. Bu gruptaki eserler içinde Koşmuhambet Kemengerulı’nın Bostandık Jemisi örnek gösterilebilir. Bu piyes 1919’da Akmola’da sahnelenmiştir. Yine Kemengerulı’nın Kazak kadınının geçmişteki kaygılı hayatını işleyen Altın Sakiyna ve Eski Okuv adlı piyesleri de bu gruptaki eserler içindedir (Kazak Adebiyetinin Tariyhı 7-Tom 2004: 133). Altın Sakiyna 1923’te Orınbor’da müstakil bir kitap olarak yayınlanana kadar da Kazak tiyatro repertuarında önemli bir yer tutmuştur (20-30 Yıllardagı Kazak Adebiyeti 1997: 92).
Altın Sakiyna piyesinde Kemengerulı, Ekim Devrimi öncesinde Kazak kadınının çileli ömrünü, gözyaşı dökmeden geçmeyen trajik kaderini ele almıştır. Yazar bu eserde, eski devrin ezdiği güçsüz, güveneceği ve dayanacağı kimsesi olmayan, karanlık içindeki Kazak kadınının eski devirde çektiği azabı, yarattığı canlı kahramanlar üzerinden ortaya koymuştur. Yazar eserde, geçmişin uygunsuz geleneklerini, örf âdetlerini savunan, adaletsizliği destekleyen, kadın özgürlüğü ve eşitliğini, insanî vasıfları ayaklar altına alan kötü niyetli kişilerin görgüsüzlüklerini gözler önüne sermiştir.
Genel olarak Kazak edebiyatında kadın özgürlüğü ve kadın eşitliği, Ekim Devrimi’nden sonra en çok dile getirilen konulardan biridir13. Bu konu, Kazak edebiyatındaki bütün türlerde olduğu gibi, Kazak drama ve tiyatro repertuarının ilk dönemdeki en önemli ve temel konularından biri hâline gelmiştir. Kazak tiyatrosunun ilk yıllarında bu konu üzerine yazan tiyatro yazarları ve piyesleri sahneye koyan tiyatro kadroları da konunun önemine vâkıftırlar. Ekim Devrimi sonrasında Sovyet Hükümeti’nin özellikle kadınlar konusundaki iyileştirmelerinin dönemin en güncel meselesi olduğunun da bilincindedirler. Ancak henüz Kazak tiyatrosunun ilk yılları olması ve yeterli tecrübeye sahip olunmaması sebebiyle bu ilk eserlerin edebî tarafı biraz zayıftır.
11
I. Dünya Savaşı devam ederken, 25 Haziran 1916’da Çarlık Hükümeti daha önce askere alınmayan Türkistanlılardan 19-43 yaş arasındaki erkekleri cephe gerisinde, silahsız olarak çalıştırmak üzere (siper kazma, yol açma, köprü inşası…) askere alma kararı çıkarmıştır. Alınan karara göre, Kazakistan’dan ve merkezi Asya’dan 400 bin kişi, bu rakamın içinde Kazakların yaşadığı bütün bölgelerden 240 bine yakın asker alımı planlanmıştır. Ancak o günün şartlarında Kazaklar arasından bu kadar kişinin askere alınması, sosyal ve ekonomik açıdan Kazakları felakete uğratacak bir durumdur (Kınacı 2016b: 74). Doğal olarak Kazak halkı çocuklarının savaşa götürülmesini üstelik de silahsız olarak cephe gerisinde çalıştırılmak üzere götürülmesini istememiştir. Bu durum askere alım listelerini hazırlayan yerel yöneticiler tarafından kullanılmış, bir çıkar aracı olarak değerlendirilmiştir. Yerel idareciler, listelerde yaptıkları tahrifatlarla istedikleri kişileri askere gönderirken, istedikleri kişileri listelerden çıkarıp bunun karşılığında ailelerden para almıştır. Dolayısıyla halk, hem Çarlık kanunları hem de yerel idarecilerin keyfi uygulamaları nedeniyle 1916’daki zorunlu askere alma sürecinde zarar görmüştür ve büyük bir sıkıntı yaşamıştır. Sovyet devrinde 1916 süreci ve bu süreçte halkın yaşadığı mağduriyetler Kazak edebiyatında sıklıkla işlenen konulardan biri olmuştur.
12
1917 Ekim Devrimi sonrasında 1918-1922 yılları arasında Bolşeviklerle ona muhalif olanlar arasında yaşanan iç savaştır. Beyaz Ordu kuvvetleri ile Kızıl Ordu kuvvetleri arasındaki mücadeleyi Kızıl Ordu kazanarak Rusya’da Sovyet Hükümeti’nin kalıcılığı resmileşmiştir.
13
Sovyet Devrinde Kazak edebiyatında roman türü esas alındığında da Ekim Devrimi sonrasında kadınlara verilen eşitlik ve hürriyeti dile getiren çok sayıda eser yazılmıştır. Bunların bir kısmı mesela