Türkistan'da Büyük İsyan 1916. Baktıbek Maksütov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkistan'da Büyük İsyan 1916 - Baktıbek Maksütov страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkistan'da Büyük İsyan 1916 - Baktıbek Maksütov

Скачать книгу

şimdi ne yazık ki ta uzaklardaki ancak dağ keçisinin kendine mesken ettiği yalçın kayalar arasına, cılız fundalıklardan başka hiçbir şeyin yetişmediği çorak yamaçlara, taş yığınları arasına gitmeye mecbur oldular…”11

      İsyanı baştan ayağa kendi gözüyle görmüş 97 yaşındaki Koçkorlu ihtiyar Mambetsadık Ömüralı Uulu “Koçkor’da 1916 İsyanı Hakkında” adlı hatıratında şöyle yazmıştır:

      “1913 ve 1914 yıllarında Koçkor Köyünden başka iklim şartları nedeniyle diğer yerlerde buğday olgunlaşmadığı için Söök ile Karabuluň arasında bazen buğday da ekilen boz tarla vardı. Oraya Rusların zenginleri gelip köy kurdular. Yararlanmak için de 500 hektar araziyi de böldürmüşler, oraları önceden kullanan halk malıyla bize yanaşmasın diye çok sert yasaklar koymuşlardı. Yerli halkın hayvanları o araziye girdiğinde ise el koyup cezalandırıyorlardı. Yerli halk yalnızca arpa ekmeği yerdi, arpa yarmasından şıra içip, kesme yapmak için buğday unu aramaya atla Şamşı belini aşarak Tokmok’a ulaşırlar, buğday unu satın alırlardı, bundan dolayı epey azap çektiklerinden Çarlık yönetiminden halkın çoğu memnun değildi.”12

      Prjevalsk ve Tokmok bölgesinin ilçe idaresinin ukalâları 1881-1882 yıllarında Isıkgöl’ün güney tarafında Sarıbağış sülalesine bağlı Esengul boyunu, bununla birlikte Sarıbağış’ın Çerikçi ve Esengul boyunu Kiçikemin, Çoňkemin ve Çüy’den Koçkor’a sürmüşlerdir. Sülale reislerine itibar etmeyip onların halk nezdinde itibarlarını da zedelemişler ve küçük düşürmüşlerdir.

      “Tokmok ilçe yönetimindekiler, 1866 yılının güz mevsiminde Kırgız Sarıbağış sülalesinin en güçlü kahramanı Töregeldi Abayılda Uulu’nu Tokmok’a çağırmışlar, onu suçsuz yere dövmeleri bütün Arka Kırgızları (Kuzey Kırgızları) ve zenginlerin tesiriyle de hareket eden fakir çiftçilerin gururuna dokunmuştur. Ruslar bize buraları yurt edindirmeyecek diye büyük ve derin bir endişe içindeydiler.”13

      Çarlık yönetimi Kırgızların başka bir cesur kahraman evladı olan Buğu sülalesinin reislerinden biri Balbay Baatır’ı 1867’de içlerinden çıkan hainlerin yardımıyla Tekes’e göçtüğü yerde yakalamışlar, Vernıy (Alamatı) hapishanesine koymuşlar. Bazı bilgilere göre bu kahramana çok tesirli zehir verilmiş, böylelikle kasten öldürmüşlerdir.

      “Çarlık yönetimi, Kazak ve Kırgızların hayatını devam ettirmeleri için halkın geçim kaynaklarından biri olan topraklarını ellerinden zorla çekip aldıkları halde, onların nasıl geçineceklerine yönelik hiçbir önlem almamış, önem de vermemiş, üstelik yeni yerlere el koymayı gözetlemiştir hep. Böyle çetin bir meseleye Çarlık yönetimi ilgi duymamış, tam tersine Kazak ve Kırgız halkının ekonomik ve siyasî gelişimini dibe vurdurmaya gayret etmişler, halkı mahvetmeye çalışmışlardır.”14

      Bütün Fergana vadisince tanınmış, halk nezdinde kadir kıymet sahibi Alımbek Datka ile Kurmancan Datka’nın büyük oğlu Abdıldabek, Çarlık yönetimine karşı çıkmış, fakat denk olmayan güçlerin savaşında onlara karşı başarı sağlayamamış, yabancı ülkeye kaçmış, oralarda “milletim, vatanım” diyerek ölmüştür. Küçük oğlu Kamçıbek ise iftira sonucu Çarlık yönetimi tarafından annesi Kurmancan Datka’nın gözünün önünde dâra çekilmiştir. Datka’nın sağ kalan diğer oğulları da suçlanarak hapse atılmışlardır.

      İşte bunların hepsi Kırgız halkının Çarlık Rusyasının yönetimine olan karşı olma duygularını artırmış, on yıllarca fark ettirmeden nefretini biriktirmiştir. Çaresizlikten baş eğerek, dayanacakları başka bir şey olmadığı için boyunlarını büküp itaate mecbur oldular. Böyle bir felaket yetmezmiş gibi 1916 yılında cephe gerisindeki işler için Kırgızların askere gönderilmesi de işin cabasıydı.

      11 Ağustos 1931’de İntergelpo kulübünde işçilerin genel toplantısında Isake Uulu “1916’da Kırgızların Başkaldırısı Hakkında” başlığıyla hazırladığı konuşma metninde şöyle diyor:

      “… Bundan başka da isyan çıkmasına sebep olacak bir durum, cephe gerisindeki işler için işçi alımı (seferberlik) oldu. Emperyalistlere karşı savaşta üç yıl aralıksız savaşan Çarlık hükümeti, güçsüz kaldığından askerî gücünü artırmak için çeşitli çareler araması isteniyordu. O dönemde askerlerin önemli bir kısmı cephede savaş karargâhı kurma, siper kazma, yol düzeltme işleri vs. ile uğraşıyordu. Kısaca ifade edecek olursak, bu işlerdeki askerleri alıp savaşa göndermek için iş gücüne ihtiyaç duyuluyordu. Çarlık yönetimi, asker yetersizliğini hissettikten sonra Türkistan bölgesindeki yerli halktan yararlanmayı düşünmüştü. Bu amaçla, Çarlık Hükümetinin Savaş Bakanlığı (Harbiye Nazırlığı) Türkistan’dan 19 ilâ 43 yaş arasındaki erkekleri ağır iş gücünde kullanmak üzere 25 Haziran 1916 ‘da bir genelge yayınladı.”15

      Bu haber Kırgız ve Kazakları çok kaygılandırdı. Malımızı, mülkümüzü, soylu atlarımızı savaş için toplarlarsa, 19 yaşındaki delikanlılarımız ile 43 yaşına kadarki erkeklerimizi askerliğe alırlarsa biz ne yapacağız? Yaşlı başlı insanlar kendi hâllerine bakmaksızın savaş için gerekli hizmetleri yerine getirirse, verimli topraklarımızı da muhacirlere verdikleri için ekinimiz de olmayacağına göre, çoluk çocuk ve gençlerimiz kırılmaz mı diye akıl yürütüyorlar, bu yüzden âdeta bayılacak hâldeydiler.

      Hakikaten çocuklar babanın, kardeş ağabeyin sözünü dinlemez, dediğini yapmaz olduğu, mal değil sineğin bile olmadığı bir kaygı içinde bir vaziyette canlarından ümidi kestiler. Birbirinin sözlerini dinlemediklerinden yarasız hasta gibi oldular. Orduya işçi asker olarak gitmeyeceğiz diyenleri ise yöneticiler Karakol, Tokmok, Pişpek ve Aksuu’daki hapishanelere attırdılar.”16

      Fransız Türkolog Remi Dor, Kırgızların zorluklar içinde yaşadıkları dönem hakkında Fransızca olarak yazdığı bir makale yayınlamıştır. O eserde şöyle deniyor:

      “Kırgızlarla Kazaklar çok kötü durumda kaldıkları için isyan etmişlerdir. Birkaç hafta süreyle ilk zamanlar bir miktar başarıya ulaşan göçmen halkın isyanı sert bir biçimde kana boyanmış, Rus ordusunun silahlarıyla kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Bir bakıma önceden toprak tartışmasında içinde kin besleyen çiftçiler de öç almak için sabırsızlanıyorlardı, başka bir açıdan da kolayca ele geçirilen halkı çeşitli kötü niyetlilerin telef etmeye çaba göstermesi de işin cabasıydı.”17

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно

Скачать книгу


<p>11</p>

Cogoruda atalgan materialda. İnv. No 1519(10), 9-10 bb.

<p>12</p>

“Ala-Too” curnalı, 1992-c, No 1, 85-b.

<p>13</p>

Belek Soltonoyev, “Kızıl Kırgız tarıhı”, 2-k, 93-b.

<p>14</p>

Turar Rıskulov, “1916-cıldagı kazaktar menen kırgızdardın kötörülüşü cönündö” Ala-Too” jurnalı, 1991-c, No 8, 43-b.

<p>15</p>

Ürkün, Bişkek, 1993-c. 110-b.

<p>16</p>

Belek Soltonoyev, “ Kızıl Kırgız tarıhı”, 2-k, Bişkek, 1993 – c. 94-b.

<p>17</p>

Kırgız Madaniyatı, No 52, 1991-cılın 26-dekabrı