Binbir Gece Masalları. Неизвестный автор
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Binbir Gece Masalları - Неизвестный автор страница 5
Meğer eşekle öküz kendi aralarında böyle konuşurken çiftçi onları kapı aralığından dinliyormuş. Ertesi gün öküzü götürmüş, boynuna sabanı asmışlar, her zamanki gibi çalışmaya zorlamışlar. Ama öküz, eşeğin tavsiyesi üzerine çalışmaktan kaçınmış ve sabanı süren işçi onu dövmeye başlayınca boyunduruğu kırıp kaçmış. Fakat adam onu yakalamış ve öldüresiye kırbaçlamış. Buna rağmen öküz kıpırdamamış ve akşama kadar yerde yatmaya devam etmiş. Sonra işçi onu götürüp ahıra bağlamış. Fakat öküz yemini yememiş; tıpkı sabahleyin yaptığı gibi… Tepinmemiş, ayağını yere vurmamış, boynuz atmamış ya da böğürmemiş. Dolayısıyla adam da meraklanmış. Öküze fasulyeleri ve samanı getirmiş. Fakat öküz sadece koklamış, sonra yatmış, yemden olabildiğince uzak durmuş ve bütün gece âdeta oruç tutarcasına aç kalmış.
Ertesi gün işçi gelip yemliğin fasulyelerle dolu olduğunu, samanın yenmediğini ve öküzün ayaklarını yayıp şişmiş karnıyla çok kötü bir hâlde yattığını görünce onun için endişelenmiş ve kendi kendine şöyle demiş: Allah biliyor ki bu hayvan mutlaka hastalandı ve dün bu sebepten tarlayı sürmedi.
Sonra çiftçinin yanına gitmiş ve olanları anlatmış: ‘Ah efendim! Öküz hasta, dün gece de bu sabah da yemini yemedi.’
Çiftçi, eşek ile öküz arasındaki konuşmaya kulak misafiri olduğu için ne olduğunu anlamış ve: ‘Alçak eşeği al, boyunduruğu boynuna geçir, sabanı da bağla ve öküzün işini ona yaptır.’ demiş.
Bunun üzerine işçi, eşeği götürmüş ve gün boyunca öküzün işini ona yaptırmış. Yorgun düştüğünde, kaburgaları ağrıyana dek ona çöp yedirmiş. eşeğin yan tarafı çökmüş ve boyunduruktan boynunun derisi yüzülmüş, akşam eve bacaklarını zorlukla sürüyerek dönmüş. Öküz ise gün boyu uzanıp yatmış, büyük bir iştahla yemini yemiş ve güzel tavsiyesi için eşeğe, başına ne geldiğini bilmeden hayır duaları etmiş.
Gece olup da eşek ahıra döndüğünde öküz ayağa kalkmış, saygıyla onun önünde durmuş ve: ‘Bütün güzellikler seninle olsun akıllı arkadaşım. Sayende gün boyu dinlendim ve yemeğimi huzur ve sükûnetle yedim.’ demiş.
Fakat eşek öfkesinden, yürek yangınından, yorgunluğundan ve yediği dayağın acısından cevap bile vermemiş. Pişmanlıkların en büyüğünü yaşıyormuş. Kendi kendine şöyle demiş:
Bu, benim başıma iyi bir tavsiye verdiğim için geldi. Huzur ve neşe içinde iken işgüzarlığım başıma bela oldu. Fakat kendi değerimin ve asaletimin farkındayım. Şairin de dediği gibi:
Solar mı reyhanın güzel rengi
Börtü böceğin üzerinde yürümesiyle
Örümceğin olsa bile evi
Düşer mi güzel reyhanın asaletine gölge
Bilirim, vardır deniz kabuğunun değeri,
Kirlenir mi güzel inci düşse bile yere?
Şimdi biraz düşünmeli ve bir oyun oynayıp durumu eski hâline döndürmeliyim. Yoksa bu gidişle öleceğim!
Öküz ona teşekkür edip dualar ederken yorgun bir hâlde yemliğine gitmiş.”
“Ah kızım!” demiş vezir. “Aklının kıtlığı seni öldürecek, otur oturduğun yerde! Hiçbir şey söyleme ve kendini tehlikeye atma. Allah biliyor ki sana bunu sevgimden ve senin için endişelendiğimden söylüyorum.”
“Babacığım!” diye cevap vermiş kızı. “Şahla evlenmeliyim.”
Vezir de şöyle cevap vermiş: “Bunu yapma!”
“Gerçekten de bunu yapacağım.”
“Eğer sessiz olmaz ve rahat durmazsan çiftçinin karısına yaptığını sana yapacağım.”
“Ne yapmış ki?”
“Öyleyse anlatayım.” demiş vezir.
“Eşeğin dönüşünden sonra çiftçi, karısı ve ailesi ile birlikte terasa çıkmış. Ayın dolunay olduğu ve ışığının her yeri aydınlattığı bir geceymiş. Teras, ahıra bakıyormuş. Çocukları etrafında oynarken çiftçi, hayvanları dinliyormuş. eşeğin öküze şunları söylediğini duymuş:
‘Anlat bakalım değerli dostum. Yarın ne yapmayı planlıyorsun.’
‘Yapacağım şey, tavsiyene uymak sevgili kardeşim, aslına bakarsan tavsiyen oldukça güzeldi, bana yatma ve dinlenme fırsatı verdi. Artık bunu yapmaktan bir saniye bile vazgeçmem. Bundan sonra bana yemeğimi getirdiklerinde yemeyeceğim, karnımı şişirip hasta taklidi yapacağım.’
Eşek kafasını sallamış ve: ‘Dikkat et öküzlerin öküzü.’ demiş.
‘Neden?’ demiş öküz.
Eşek: ‘Bil ki ben sana en iyi tavsiyeyi veriyorum. Sahibimizin işçisine şöyle dediğini duydum: Eğer öküz sabahleyin yerinden kalkıp işini yapmaz, yeminden yemezse onu kesmek üzere kasaba götür. Etini fakir fukaraya dağıt. Derisinden de kıyafet yaptır. Şimdi senin için korkuyorum. Başına bir şey gelmeden tavsiyemi dinle. Sana yemini getirdiklerinde yemezlik etme, ayağa kalk, böğür ve tepin, efendimiz seni katletmeye kararlı. Allah yardımcın olur umarım.’ diye cevap vermiş.
Bunun üzerine öküz ayağa kalkmış, böğürmeye başlayıp eşeğe teşekkür ettikten sonra: ‘Yarın seve seve onlarla gideceğim.’ demiş ve bir kerede bütün yemini yemiş, hatta yemliği bile yalamış (Bütün bunlar olurken efendileri konuşmalarını dinliyormuş.).
Ertesi gün çiftçi ve karısı, ahıra gitmiş ve oturmuşlar. Sonra işçi, öküzü almaya gelmiş. Sahibini gören öküz, kuyruğunu sallıyormuş. Bunu gören çiftçi öyle gülmüş öyle gülmüş ki sırtüstü yere düşmüş. Karısı sormuş:
‘Seni böylesine güldüren şey nedir?’
‘Ne olduğunu söylersem öleceğim gizli bir şeye gülüyorum.’
‘Ölümüne neden olacak olsa bile gülmenin sebebini bana söylemelisin.’
‘Ölmekten korktuğumdan hayvanların ve kuşların aralarında ne konuştuklarını söyleyemem.’
Bunun üzerine kadın: ‘Allah biliyor ki yalan söylüyorsun. Biliyorum, bana gülüyorsun ve şimdi niyeyse gülme sebebini benden saklıyorsun ama Allah hakkı için eğer bana sebebini söylemezsen senden boşanacağım. Seni terk edip gideceğim.’ demiş ve oturup ağlamaya başlamış.
Çiftçi: ‘Yazıklar olsun sana! Neden ağlıyorsun? Allah aşkına bu konuşmayı kes ve bana daha fazla soru sorma!’ diye cevap vermiş.
‘Bana kahkahalarının sebebini söylemelisin.’
‘Şu kadarını bil ki