Nutuk. Мустафа Кемаль Ататюрк
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Nutuk - Мустафа Кемаль Ататюрк страница 5
“Trakya ve Anadolu millî teşkilatlarının birleştirilmesi ve millî sedayı gür sesle cihana duyuracak emin bir yer olan Sivas’ta, ortak ve kuvvetli bir heyet kurulması kararlaştırılmıştır.”
“Trakya Paşaeli Cemiyeti, yetkili olmamak üzere İstanbul’da bir heyet bulundurabilir.”
“Ben İstanbul’da iken, Trakya Cemiyeti üyelerinden bazılarıyla görüşmüştüm. Şimdi zamanı geldi. Gereken kimselerle gizlice görüşerek derhâl teşkilatı kurunuz ve yanıma da temsilci olarak değerli bir iki kişi gönderiniz. Onlar gelinceye kadar Edirne vilayeti haklarının savunucusu olmak üzere teşkilat üyelerinin beni vekil seçtiklerine dair imzaları bulunan bir vesikayı imzanızla şifreli telgrafla bildiriniz.”
“İstiklalimizi kazanıncaya kadar tamamıyla milletle birlikte çalışacağıma mukaddesatım üzerine yemin ettim. Artık benim için Anadolu’dan hiçbir yere gitmemek katidir.”
Trakya’nın maneviyatını yükseltmek maksadıyla bu talimata şu bilgileri de ilave ettim: “Anadolu halkı, baştan aşağı yek vücut bir hâle getirildi. Kararlar, istisnasız, bütün komuta heyetleri ve arkadaşlarımızla birlikte alınıyor. Vali ve mutasarrıfların hemen hepsi bizimle beraberdir. Anadolu’daki millî teşkilat, kaza ve bucaklara kadar genişledi. İngiliz himayesi altında müstakil bir Kürdistan kurulması hakkındaki propaganda ve taraftarları bertaraf edildi, Kürtler Türklerle birleşti.” (Ves. 19)
Yunan Ordusunun Manisa ve Aydın Civarını İşgali
Bu tarihe kadar, Yunan ordusunun Manisa ve Aydın civarlarını da işgal ettiğinden haberdar oldum. Fakat İzmir’de ve Aydın’da bulunduklarını bildiğin kuvvetlerin ne hâlde olduklarına dair hiçbir taraftan henüz kesin bir bilgi elde edemiyordum. Doğrudan doğruya bu kuvvetler komutanlarına da bazı emirler yazmıştım. Nihayet 29 Haziran’da, 56’ncı Tümen Komutanı Bekir Sami Bey’in iki gün önceki tarihli bir şifre telgrafını aldım.
56’ncı Tümeni, İzmir’de Hurrem Bey adında biri komuta ediyormuş. Bu zat ve İzmir’deki iki alayın kılıç artığı subaylarıyla beraber, hemen hepsi esir olmuşlar. Yunanlar bunları gemilerle Mudanya’ya nakletmişler. Bekir Sami Bey, bu kılıç artıklarının komutasını ele almak üzere gönderilmiş.
Bekir Sami Bey, 27 Haziran 1919 tarihli telgrafında, 22 Haziran 1919 tarihli iki emrimi ancak 27 Haziran’da Bursa’ya vardığında alabildiğini söylüyor ve verdiği malumat ve izahatta “Millî gayeleri gerçekleştirecek yeterli vasıtaları bulamadığımdan, tümenimi yeniden tertip ve düzene sokmayı başarırsam daha iyi hizmetler yapılmasının mümkün olacağını gördüğümden, 21 Haziran sabahı Kula’dan Bursa’ya doğru harekete mecbur oldum. Bununla beraber birçok engellere rağmen, millî hareketin memleketin kurtarılması için zaruri olduğu fikrini her tarafa yaymaya muvaffak oldum.” diyor. Düşüncelerime ve faaliyetlerime sarsılmaz imanı olduğunu bildiriyor ve bu hususta hemen teşebbüslere başladığını, Çine’de bulunan 57’nci Tümene de emir vermekliğimi ve kendisine de emir vermekte devam etmemi istiyordu (Ves. 20).
Millî Teşkilat Kurulması ve Milletin Uyandırılması
Bir hafta kadar, Samsun’da ve 25 Mayıs’tan 12 Haziran’a kadar Havza’da kaldıktan sonra Amasya’ya gittim. Bu müddet içinde bütün memlekette millî teşkilat kurulması lüzumunu bir genelgeyle bütün komutanlara ve sivil idare amirlerine bildirdim.
Dikkate değer bir noktadır ki İzmir’in ve onun arkasından Manisa’nın ve Aydın’ın işgali ve yapılan tecavüz ve zulümler hakkında henüz millet aydınlanmamış ve millî varlığa vurulan bu feci darbeye karşı açıkça, herhangi bir şekilde tepki ve şikâyet gösterilmemişti. Milletin bu haksız darbeler karşısında sessiz ve hareketsiz kalması, elbette milletin lehinde tefsir olunamazdı. Onun için milleti uyandırıp harekete getirmek lazımdı. Bu maksatla 28 Mayıs 1919 tarihinde, valilere ve müstakil mutasarrıflıklara, Erzurum’da 15’inci Kolordu, Ankara’da 20’nci Kolordu ve Diyarbakır’da 13’üncü Kolordu Komutanlıklarına, Konya’da Ordu Müfettişliğine bir genelgeyle şu yolda tebligatta bulundum:
İzmir’in ve maalesef bunu takip eden Manisa, Aydın’ın işgali, ilerideki tehlikeyi daha açık olarak hissettirmiştir. Yurt bütünlüğümüzün korunması için milletçe daha canlı olarak tepki gösterilmesi ve bunun devam ettirilmesi lazımdır. Millî hayat ve istiklalimizde gedikler açan işgal ve ilhak gibi hadiseler bütün millete kan ağlatmaktadır. Izdıraplar zapt olunamıyor. Hazmedilmesi ve dayanılması mümkün olmayan bu duruma derhâl son verilmesinin bütün medeni milletler ile büyük devletlerin adalet ve nüfuzlarından sabırsızlıkla beklendiğini göstermek gayesiyle, önümüzdeki hafta içinde ve muhtelif vilayetlere göre pazartesi başlayıp çarşamba günü müracaatın arkası alınmak üzere, büyük ve heyecanlı mitingler yapılarak, millî nümayişlerde bulunulması, bunun bütün kasaba ve köylere kadar genişletilmesi, bütün büyük devletlerin temsilcileriyle Babıali’ye uyarıcı telgraflar çekilmesi, yabancıların bulunduğu yerlerde yabancılar da uyarılmakla beraber millî nümayişlerde terbiye ve sükûnetin korunmasına son derecede dikkat edilmesi, Hristiyan halka karşı bir tecavüz, nümayiş ve düşmanlık gibi tavırlar alınmaması zaruridir. Zatıalilerinin bu fikirler etrafında hassas ve müessir bulunmaları dolayısıyla, işin iyi idare edileceği ve başarıya ulaşılacağına âcizlerinde tam bir güven vardır. Neticesinden haberdar buyrulmamı rica ederim.
Mitingler, Millî Nümayişler
Verdiğim bu talimat üzerine her yerde mitingler yapılmaya başlandı.
Yalnız birkaç yerde bazı vehimler yüzünden tereddüt edildiği anlaşılmıştır. Mesela; 11’inci Kolordu Komutanı’nın Trabzon hakkında gönderdiği 9 Haziran 1919 tarihli şifreden (Ves. 21) “Miting esnasında, Rumların münasebetsizliğine uğranılması ve hiç yoktan bir hadise çıkması düşünülerek, mitinge karar verilmişken bu kararın uygulanmadığı… miting heyetinin toplantısında Strati ve Polidis’in de hazır bulunduğu” anlaşılıyordu.
Trabzon, Karadeniz sahilinde önemli bir merkez olduğundan orada millî teşebbüs ve faaliyetler hususunda gösterilen tereddütlü hareket ve Yunanlar aleyhinde millî nümayişler yapılması görüşmelerine Strati ve Polidis Efendileri iştirak ettirmek gibi teşebbüsün ciddiyetsizliğine delalet edecek gevşeklikler, elbette ki İstanbul ve düşmanlar için pek değerli işaretler sayılır.
Verdiğim talimattaki esasları aleyhte kullanacak kadar kurnazlık gösterenler de oldu. Mesela; Sinop’a yeni tayin olunan bir mutasarrıf, orada yapılan nümayişleri bizzat idare ediyor, miting kararlarını bizzat yazıp halka imza ettirdiğini söylüyor ve bize de bir suretini gönderiyor. Bu zatın, zavallı halka gürültü patırtı esnasında imza ettirdiği uzun yazılar içinde şu satırlar gizleniyordu: “Türkler ilerleyip gelişmedi ve Avrupa medeniyetinin esaslarını kabul edemedi ve benimseyemediyse, bu da şimdiye kadar iyi bir idareye kavuşamamış olmasından ileri gelmiştir. Türk milleti ancak kendi padişahının saltanat ve hâkimiyeti altında olmak şartıyla Avrupa’nın himayesi ve kontrolüyle kurulacak bir idare ile yaşayabilir.”
Efendiler, Sinop halkı adına İtilaf Devletleri temsilcilerine verilen 3 Haziran 1919 tarihli bu muhtıranın altındaki imzalara göz gezdirirken, Müftü Vekili Efendi’nin imzasının yanında gördüğüm imza, arz ettiğim satırları yazan ve yazdıran ruhu bana keşfettirdi. O imza Hürriyet ve İtilaf Partisi İkinci