Dünyanın Mihveri Kadın mı Para mı?. Hüseyin Rahmi Gürpınar
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Dünyanın Mihveri Kadın mı Para mı? - Hüseyin Rahmi Gürpınar страница 13
Uzatılanı aldım. Aman Allah’ım, ne göreyim? O anda cehennemden önüme bir çukur açılmış olsaydı da bu kadar dehşete kapılmazdım. Çırılçıplak bir kadın fotoğrafı… Durumun çirkinliğini yazamam. Anlayınız. Utanç sınırını aşmadaki böyle bir atılganlık akla, hayale sığamaz. Hemen kendi kendimi tanıdım ve paraladım. Parmaklarımın arasından mukavva parçaları yere saçılırken karşımdaki kadın umutsuzluğumu artıran bir üstünlük sırıtışıyla:
‘Hanımefendimiz, boşuna zahmet ediyorsunuz. Bunun bizde klişesi var.’
Bu şantajcıların ne yapmak istedikleri anlaşılmayacak sır değildi. İstedikleri kadar fotoğraf çekebilecekleri bir klişe ile bizi soymak niyetini kurmuşlardı. İlk hamlede bunlara yenilmiş görünmek büsbütün mahvımı hazırlamak demekti. Bütün cesaretimi topladım. Gözlerimi korkutucu bir şiddetle açarak kadının karşısına dikildim:
‘Bana bak Ruhsar Hanım!’ dedim. ‘Ben, bu alçakça maksadınızın karşısında hemen silah bırakacak bir kadın değilim. Cinayetinizin cezasını çekmeden beni mahvedemezsiniz. Sizi çok uğraştırırım. Ve sonunda elinize hiçbir şey geçmiş olmaz.’
‘Sizce düzeltilmesi kolay bir meselede niçin böyle büyük üzüntülere girip de bizi de uğraştıracaksınız? Şimdilik beş bin lira sizin için önemsiz bir para, bizim için bir servet…’
Ben elimde olmayarak tekrarladım:
‘Şimdilik beş bin lira…’ ‘Evet efendim, beş bin lira sizin için bir şey değil. Biz bu parayı nihayet hesaplıca harcayacağız. Siz de birkaç yıl rahat kalırsınız.’
‘Dağa adam kaldıran eşkıyalardan ne farkınız var? Şehir haydutları!’
‘Ne yapalım efendim? Bu usulü biz çıkarmadık ortaya. En medeni memleketlerde bu işle geçinenler, yaşayanlar var.’
‘En alçak, en namussuzluk…’
‘Biz karşı karşıya namusu rafa koymuş insanlarız. Siz üstünüzden bu sıkıntıyı atmışken canınız istedikçe onu yine bir sırmalı manto gibi giyinmek istiyorsunuz.’
‘Benim suçumla sizinkinin arasında dağlar var.’
‘Uzun bir ara yok hanımefendimiz. Siz bir ihtiyarı aldatıp zengin yaşıyorsunuz. Biz bu yalanınızdan yararlanarak paranızın yüzde birinden pay koparmak istiyoruz.’
‘Hanım, ben vicdanıma karşı birtakım özürlerle hareket ediyorum.’
‘Biz de açlığın zoruyla…’
‘Her aç karnını böyle bir cinayetle doyuracaksa dünyanın hâli ne olur?’
‘Her kadın kocasını böyle aldatıp da başkalarından çocuk doğuracaksa toplum ne biçim alır?’
‘Toplum, çocuk doğurtma mevsimleri geçmiş fakat servetlerine güvenerek genç kadınlarla evlenen ihtiyarların bencillikleri sorununu çözümlesin önce…’
Beş bin lira değil, beş para vermeden o gün bu şantajcı kadını kovdum. Aramızda açılan sosyal suçluluk konusu büyük bir ateşlilikle uzamıştı. İkimiz de suçluyduk. Hangimiz daha büyük suçluyduk? Benim zararım yalnız kocama dokunuyordu. Onlar vicdanlarına karşı hiçbir çekinme duymadan, içleri sızlamadan aç kurt gibi yakalayabildiklerine saldırıyorlardı. O rezil fotoğrafı hemen kocama gönderip de beni boşatmaktan büyük bir çıkarları olamazdı. Benden para sızdırmak için daha ince yollar düşünerek şantajı uzatacaklarını biliyordum.
Edip Münir’in enişte evinden kovulduğunu, annesinin Ankara’da olduğunu biliyorum. Kendisi en adi pansiyonlarda bekâr hayatı sürüyor. Kira birikiyor. Veremeyince otel değiştiriyor. Eşya adına nesi varsa oradan oraya kaçırdığı valizin içindedir. Bunların arasında şantaj aracı olarak kullanılan fotoğraf da vardır. Şenlik Pansiyonu’ndaki son hırsızlık olayını gazetelerde okudum. Valizin komiserliğe aldırılmış olduğunu da biliyorum. Kilit açıldığı zaman bütün rezalet meydana çıkacak.
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.