Jo'nun Oğulları. Луиза Мэй Олкотт

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Jo'nun Oğulları - Луиза Мэй Олкотт страница 16

Жанр:
Серия:
Издательство:
Jo'nun Oğulları - Луиза Мэй Олкотт

Скачать книгу

sevindim. Ben söyleyene kadar kontrol sizde olsun ve bu zaman zarfında bana herhangi bir şey olursa eskiden nasıl yardım ettiyseniz, bir başka haylaza da yardım edin o parayla. Bu benim vasiyetim ve hepiniz şahitsiniz. Artık kendimi daha iyi hissediyorum.” Ufak servetini taşıdığı keseyi teslim ettikten sonra bir yükten memnuniyetle kurtulurcasına omuzlarını kaldırdı Dan.

      Dan parasını almak için geri gelmeden birçok olayın başına geleceğini kimse hayal bile edemezdi hatta neredeyse gerçekten bunun son vasiyeti ve beyanı olacağını da tahmin edemezdi. O sırada Bay Laurie, paraları nereye yatıracağını açıklarken şarkı söyleyen neşeli bir ses duyuldu.

      Ah, Peggy neşeli bir kızdı,

      Heyamola, çocuklar, heyamola!

      Jack’ten bir bardak içkiyi asla esirgemezdi,

      Heyamola, çocuklar, heyamola!

      Ve Jack kükreyen denizlere açıldığında,

      Peggy de sadık bir şekilde köyün delikanlısına koşardı,

      Heyamola, çocuklar, heyamola!

      Emil gelişini hep bu şekilde duyururdu ve bir dakika sonra Nat ile aceleyle içeri girdiler. Nat bütün gün kasabada ders veriyordu ve yüzü sevinçle parlayarak bir taraftan arkadaşına bakıyor, bir taraftan da kolunu koparırcasına tokalaşıyordu. Dan, Nat’e ne kadar çok şey borçlu olduğunu minnettarlıkla hatırlayarak borcunu ödemek için biraz sert bir yol seçmişti. İki gezginin bilgi paylaşımında bulunmaları herkesi büyülemiş ve başlarından geçenleri bir çırpıda anlatmaları, oradaki acemilerle ev hanımlarını hayran bırakmıştı.

      Bu yeni katılımcılardan sonra ev, neşeli gençler için biraz küçük geldiğinden hepsi verandaya geçip basamaklara yerleştiler, hepsi gece kuşu sürüsünü andırıyordu. Ondan sonra Bay March ile Profesör çalışma odasına çekildi, Meg ve Amy konukların açlığı ve susuzluğunu gidermek amacıyla meyve ve pasta ile ilgilenmek üzere mutfağa geçtiler, Bayan Jo ile Bay Laurie uzun pencerenin yanında oturarak dışarıda süregelen sohbetlere kulak misafiri oldular.

      “İşte hepsi buradalar, sürümüzün çiçekleri!” dedi Bayan Jo, önlerindeki gruba işaret ederek. “Diğerleri ya vefat ettiler ya da dört bir yana dağıldılar ama bu yedi oğlan ile dört kız, benim istisnai huzurum ve gururum sayılır. Kate Heath’i de sayarsak hepsi toplamda bir düzine eder, bu genç hayatlara yol göstericilik yapmakla işim başımdan aşıyor.”

      “Bazılarının geldikleri yerleri düşünecek olursak ne kadar da farklı olduklarını hatırlıyorum. Ev hayatının da onları çok etkilediğini düşünecek olursak bence şimdiye kadar oldukça tatmin edici işler becerdik.” diye son derece samimi bir cevap verdi. Yeni yeni yükselmekte olan ay hepsinin kafasında eşit şekilde parlamasına rağmen Bay Laurie, onca siyah ve kahverengi kafa arasında gözleri bir tane ışıl ışıl olan kafaya takıldı.

      “Kızlar için pek kaygılanmıyorum, ne de olsa Meg onlarla ilgileniyor ve onlara karşı son derece akıllı, sabırlı ve merhametli davranıyor; ki iyi olmamaları için bir neden yok. Ama oğlanlar söz konusu olunca her geçen yıl daha çok ilgi bekliyorlar ve buralardan her ayrıldıklarında, sanki bağlarımız da biraz daha kopuyor gibi geliyor bana.” dedi Bayan Jo, iç çekerek. “Elbette ki büyüyecekler ve onların buralarda kalmaları pamuk ipliğine bağlı, gerçi onun da kopması an meselesi, tıpkı Jack ve Ned’de olduğu gibi. Dolly ve George hâlâ yuvalarına dönmeyi seviyorlar, en azından onlara sözümü de geçirebiliyorum ve bizim sevgili Franz da o kadar merhametli ki asla bizleri unutmaz. Ama dünyada şanslarını deneyecek üç tanesi için canım çok sıkkın ve onlar için endişelenmekten kendimi alamıyorum. Emil’in iyi kalbinin ona doğru yolu göstereceğinden eminim, en azından umarım ve…

      Sevimli, masum yüzlü bir çocuk gökyüzünde oturuyor,

      Zavallı Jack’in hayatına göz kulak olmak için.

      Nat ilk defa buralardan uçup gidecek ve senin çok etkin altında olmasına rağmen aslında o güçsüz biri, diğer taraftan Dan de hâlâ yabani davranıyor. Korkarım ki dünyanın kaç bucak olduğunu zor yollardan öğrenecek.”

      “O gayet iyi bir çocuk Jo. Ama bu çiftçilik projesiyle ilgili biraz pişmanlık duyuyorum. Biraz terbiyeyle centilmene dönüşebilir ve Tanrı biliyor ya, aramızda kalsaydı kim bilir ne hâle gelirdi.” diye cevap verdi Bay Laurie, tıpkı yıllar önce birlikte muzip sırlar paylaştıklarında yaptığı gibi Bayan Bhaer’in sandalyesinin üzerine yaslanarak.

      “Pek güvenli olduğunu düşünmüyorum, Teddy. Çalışmak ve onun çok sevdiği özgür hayat, iyi bir insan olmasına yardımcı olacaktır ve terbiye edilmesini ancak bu şekilde sağlayabiliriz, bir şehirde karşılaşacağı kolay bir hayatın tehlikeleriyle beraber. Onun doğasını değiştirmemiz mümkün değil. Ama kendisini geliştirmesi için ona doğru yolu göstermeliyiz. Hâlâ aklına eseni yapıyor ve bunu kontrol altına almalıyız yoksa her şey ters tepebilir. Ben bunu görebiliyorum ama bize olan sevgisi onu koruyor ve biz de o büyüyene kadar ya da yardımcı olacak daha kuvvetli bir bağa sahip olana kadar onu dizginlemeliyiz.”

      Bayan Jo, sarf ettiği sözlerinde oldukça samimiydi çünkü Dan’i herkesten daha iyi tanıdığından elindeki tayın henüz tam olarak büyümediğinin de farkındaydı. Ama yine de bir taraftan ümidini korurken bir taraftan da korkuyordu çünkü böyle bir çocuk için hayatın çok zorlu geçeceğini gayet iyi biliyordu. Bayan Jo, Dan’in tekrar kaçıp gitmeden önce sessiz bir anında kendi iç dünyasına anlık bir bakış atmasına izin vereceğine emindi ve işte yakaladığı o anda ihtiyacı olan nasihatleri veya cesaretlendirmeleri söylemekle sözünü noktalayacaktı. Böylelikle uygun zamanı beklemeye başladı, aynı anda bir taraftan da onu gözetliyordu. Umut verici bir tabloyla karşılaştığına memnundu fakat dünyanın Dan’de yarattığı hasarı algılamakta da gecikmedi. Ortalığı karıştıran “deli fişek” oğlunun başarılı birisi olması konusunda çok istekliydi çünkü diğer insanlar, onun başarısız olacağını öngörüyorlardı. Ama insanlara çamur gibi şekil verilemeyeceğini bildiği için ihmal edilmiş bu çocuğun iyi bir adama dönüşeceği ümidiyle kendisini ikna ediyordu ve daha fazlasını istemiyordu. Bu bile fazla beklenti içine girmekti, Dan tutarsız dürtülerle dopdoluydu, güçlü tutkuları vardı ve engel tanımaz doğası âdeta genlerine işlemişti. Hayatı boyunca sadece tek bir şeye düşkündü ve bunun dışında engel tanımazdı. O da Plumfield’ın hatırasıydı. O çok sadık arkadaşlarını hayal kırıklığına uğratma korkusu, prensiplerinden daha güçlü olan gururu aslında arkadaşlarının saygınlığına her daim sahip olma isteğiydi. Tüm hatalarına rağmen onlar da Dan’e hayranlık duyuyor ve seviyorlardı.

      “Canını sıkma arkadaşım, Emil vurdumduymaz bir çocuk ve her zaman dört ayak üstüne düşer. Ben Nat ile alakadar olurum, zaten Dan de doğru yolu buldu sayılır. Gidip Kansas’a bir göz atsın ve eğer çiftçi olma planları cazibesini yitirirse her zaman son çare olarak Lo’ya başvurabilir, eminim oralarda büyük işler başarabilir. İlginç olanı da o tuhaf görev için biçilmiş kaftan sayılır ve ümit ederim ki o işi kabul eder. Zalim kimselerle kavga ederek ve ezilenlerle arkadaşlık kurarak içindeki o tehlikeli enerjisini meşgul etmesini sağlayacaktır. Koyun ağılları ve buğday tarlalarıyla uğraşmaktansa bu hayat tarzı ona daha uygun gelecektir.”

      “Dediklerinin doğru olmasını ümit ediyorum. O da ne?” Ve Bayan Jo, daha iyi duyabilmek için öne doğru eğildi. Ted ve Josie’nin bağrışmaları kulağına kadar geliyordu.

      “Yabani at mı? Gerçek ve

Скачать книгу