Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt - Сюэцинь Цао страница 30

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

sevgili kardeşim! Nasılsın?”

      Bayan Zhou bir süre sorgularcasına onu inceledikten sonra tanıdı.

      “Liu nine! Nasılsın? Seni görmeyeli uzun yıllar oldu, az kalsın tanıyamayacaktım. İçeri buyur, otur.”

      Liu nine gülerek onu takip edip, “Yüksek makamlardaki insanların hafızaları zayıftır. Bizim gibileri hatırlamanı beklemiyordum.” dedi.

      İçeri girdiklerinde Bayan Zhou yardımcısına çay koymasını söyledi. Sonra küçük Baner’a bakıp “Ne kadar da büyümüş!” dedi. Son görüşmelerinden beri neler olduğuna dair biraz sohbetten sonra yaşlı Liu’ya ziyaretinin nedenini sordu.

      “Buradan mı geçiyordun, yoksa belli bir niyetle mi geldin?”

      “Tabii öncelikle seni görmeye geldim, kardeşim.” diye cevap verdi yaşlı Liu, yalandan. “Aynı zamanda hanımefendinin de hatırını sorup saygılarımızı sunmayı umuyoruz. Bizi ona götürürsen çok iyi olur. Ama bu mümkün değilse, belki sen ona saygılarımızı iletirsin.”

      Bayan Zhou, yaşlı Liu’nun sesinin tonundan ziyaretinin asıl nedenini tahmin etti ama geçmiş yıllarda Gouer’ın babası ihtilaflı bir arazinin satın alınmasında kocasına çok yardımcı olduğu için büyükannenin bu ricasını geri çeviremezdi. Hem zaten Jia ailesinde ne kadar önemli biri olduğunu göstermeye de can atıyordu; dolayısıyla olumlu cevap verdi.

      “Hiç merak etme, büyükanne.” dedi, gülümseyerek. “Bu kadar uzun bir hac yolculuğu yaptığına göre elbette gerçek Buda’yı görmene yardımcı olurum! Aslına bakarsan ziyaretçileri bildirmek benim görevim değil. Burada hepimizin farklı işleri var. Örneğin, kocam baharda ve güzün kiraları toplar, bunun dışındaki zamanlarda da genç beyefendilere ziyaretlerinde eşlik eder. Tüm yaptığı bu kadardır. Benim işim de hanımefendilere ve küçük hanımlara gezintilerinde refakat etmektir. Ama sen hanımefendinin bir yakını olduğuna ve yardım için bana güvenip geldiğine göre bir istisna yaparak mesajını ileteceğim.”

      “Ama bir şey daha var. Sen bilmiyorsun, son beş yılda burada bazı şeyler değişti. Son zamanlarda Wang Hanım işlerin idaresini ikinci efendi Lian’in karısına bıraktı. Onun kim olduğunu biliyor musun? Hanımefendinin ağabeyinin kızı Wang Xifeng. Biliyorsun onu çocukken Feng diye çağırırdık.”

      “Gerçekten mi?” diye bağırdı Liu nine. “Ne kadar ilginç değil mi? Yıllar önce onun için söylediklerim gerçek olmuş. Bu durumda onu da bugün görmek isterim.”

      “Tabii ki. Zaten bugünlerde ziyaretçileri o ağırlıyor. Hanımımı göremesen de onu görürsün, böylelikle onca yolu boşa gelmemiş olursun.”

      “Yardımın için çok teşekkür ederim, kardeşim.”

      “Öyle söyleme. Bilirsin eskiler, ‘Başkalarına yapılan iyilik, kendine yapılmış demektir.’ derler. Yapacağım tek şey birkaç kelime söylemek. Hiç sorun değil.”

      Bunu dedikten sonra küçük hizmetçisini yemek servisinin yapılıp yapılmadığını öğrensin diye Büyük Hanımefendi Jia’nın dairesine gönderdi. Kız onun talimatı üzerine hemen çıktı ve iki kadın sohbetlerine devam etti.

      “Bu Bayan Feng yirmiden büyük değildir. Çok becerikli bir kadın olmalı. Böyle büyük bir evi idare edebildiğine göre.” dedi Liu nine.

      “Ah, büyükanne, hiç bilmiyorsun. Çok genç olabilir ama konu iş yapmaya gelince tanıdığım herkesten çok daha iyi. Çok da güzel genç bir hanım oldu. Zeki kelimesi onun için yetersiz kalır. Konuşma konusunda on dilbaz adamı geride bırakır. Kendi gözlerinle görünce ne demek istediğimi anlayacaksın. Tek kusuru var, astlarına karşı çok sert.”

      Tam o anda hizmetçi kız geri döndü.

      “Yaşlı hanımefendi yemeğini yemiş. Bayan Lian de Wang Hanım’ın yanında.” diye bilgi verdi.

      Bayan Zhou hemen ayağa fırladı ve büyükanneyi de acele etmeye zorladı.

      “Haydi! Oradan çıkınca yemeğini yerken birkaç dakika müsait olacak. O zaman onu yakalamaya çalışalım. Bir dakika olsun geç kalırsak, iş için bir kalabalık yanına doluşuverir, içeri giremeyiz bile. Ve öğleden sonra şekerlemesi için gittiği zaman artık onu görme şansımız kalmaz.”

      İkisi de sedirden kalkıp üstlerine çekidüzen verdiler. Torununa son dakika talimatları verdikten sonra Liu nine, Jia Lian’in dairesine giden kıvrımlı yollardan Bayan Zhou’yu takip etti. Daireye gelmeden Bayan Zhou onları üstü kapalı bir geçitte bekleterek kendisi yoluna devam etti, ruh perdesinden25 dönüp avlunun kapısından girdi. Wang Xifeng’ın henüz çıkmadığından emin olunca, Xifeng’ın çok güvendiği oda hizmetçisi Pinger’yı bulup ona Liu ninenin hikâyesini baştan sona anlattı.

      “Onca yolu genç hanıma saygılarını sunmak için gelmiş. Eski günlerde hanımefendi onu sık sık görürdü, şimdi de kabul edeceğinden eminim. Onun için getirdim. Hanımın geldiğinde ona bütün hikâyeyi anlatırım. Bu işe bulaştığım için beni suçlamayacağını umuyorum.” dedi.

      Pinger onları içeri davet etti, bunun üzerine Bayan Zhou Büyükanne ile torununu almaya gitti. Ana kabul odasının merdivenlerini çıkarlarken genç bir hizmetçi girmeleri için kırmızı kapı perdesini kaldırdı. Hoş bir parfüm kokusu karşıladı onları. Liu nine bir an sanki bedeni cennete taşınıyormuş gibi hissetti. Odayı dolduran parlak ve ışıl ışıl şeylerden gözleri kamaştı. Bir süre şaşkınlıktan konuşamayıp sadece başını salladı, sonra hayranlık nidalarıyla Buda’yı andı.

      Parıldayan kabul odasından doğu taraftaki odaya geçtiler, orası Jia Lian’in kızının yatak odasıydı. Sobalı sedirin yanında duran Pinger araştıran gözlerle büyükanneyi inceledikten sonra kısaca hatırını sorup buyur etti.

      Liu nine Pinger’nın ipek elbisesine, saçlarındaki altın ve gümüş süslemelere ve bir çiçek kadar güzel yüzüne bakınca onu, kendisine çok anlatılan Wang Xifeng ile karıştırdı ve tam hanımefendi diyerek selamlamak üzereyken Bayan Zhou onu Bayan Pinger olarak tanıttı. Daha sonra Pinger ile Bayan Zhou’nun birbirlerinin dengiymiş gibi konuşma tarzlarından kızın en gözde hizmetçilerden biri olduğunu anladı.

      Liu nine ve Baner’a sobalı sedir üzerinde yer gösterildi, Pinger ve Bayan Zhou da öbür ucuna oturdular. Hizmetçiler çay servisi yaptılar. Liu nine çayını yudumlarken tak, tak, tak diye un eleme makinesinin sesini duydu. Nereden geldiğini görmek için etrafa bakınmadan edemedi. O anda odanın içindeki sütunlardan birine sabitlenmiş kutu şeklindeki aleti gördü, altından sarkan kantarınkilere benzer ağırlıklar hiç durmadan bir ileri bir geri sallanıyor, belli ki sesler onlardan geliyordu.

      “Bu da nesi?” diye sordu, merakla. “Ne işe yarıyor?”

      O tuhaf kutuyu incelerken, birdenbire sekiz dokuz kere tekrarlanan, bronz ya da bakır bir çan gibi yüksek bir dong sesi yaşlı kadını irkiltti, neredeyse gözleri yuvalarından fırlayacaktı. Tam nine bunun ne olduğunu soracaktı ki evdeki bütün hizmetçiler bağırarak koşuşturmaya başladılar.

      “Hanımefendi

Скачать книгу


<p>25</p>

Geleneksel Çin mimarisinde bir giriş kapısını korumak için ruh duvarı veya ekran duvarı olarak da adlandırılan bir ruh perdesi kullanılır. Ruh perdeleri korudukları kapının dışına veya içine yerleştirilebilir. (ç.n.)