Fergana Güzeli. Corci Zeydan
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Fergana Güzeli - Corci Zeydan страница 18
“Benden başkalarını korkutabilecek birçok şey hatırıma geliyor fakat ben korkmuyorum. Çünkü onları esaslı görmüyorum. Yeter ki sana sahip olayım. Sana sahip olmak benim tek emelimdir. Bu derece açık söylememi mazur gör. Sen de aynı hitapta bulun. Gizlenmeleri, tereddütleri katiyen sevmem.”
“Seni bütün ruhumla sevdiğimi, senin için dünyayı feda etmeye hazır olduğumu söylememi mi istiyorsun? Bunu söylemeye lüzum var mı? Susuzlardan suya ihtiyaçları olup olmadığı sorulmaz. Bir bahtsıza, ‘Saadeti temenni etmiyor musun?’ diye sual olunmaz. Saadetim, hayatım senin. Benim için her şey senin.”
Cihan sevgilisinin bu itirafını büyük bir hayranlık ve sevinçle dinledi.
“Bu hisler ve azimdeysen benim de arzu ettiğim budur. Konağın içinde Saman’ın sesini işitiyorum. İhtimal ki buraya gelir de konuşmamızı keser. İşte biz, her ikimiz bu azim ve karardayız. Babamın iyileşmesini bekleyeceğim. Onunla bu husus hakkında konuşacağım. Sonucu sana söylerim.”
Cihan, bu sözleri söyledikten sonra ayağa kalkmak üzereyken Hizran telaşla içeri girdi. Cihan onunla konuşmak için ayağa kalktı fakat Hizran hemen söze başladı:
“Saman, baban Marzban’ın yanına girmek istiyor.”
“Onunla beraber Mubez geldi mi?”
“Hayır.” Cihan başını salladı. Onun telaşla içeri girmesinden canı sıkıldı. Sonra Ay Toldı’yı göstererek:
“Ay Toldı’yı görmedin mi?” diye sordu.
Hizran biraz utanarak cevap verdi:
“Hanımcığım! Göremedim. Bu suretle telaşlı girdiğim için beni affediniz. Bütün fikrim Saman ile meşguldü çünkü baban kendi yanına onun girmesini istemiyor. Başka bir kimsenin de girmemesini ayrıca emretmiştir.”
Sonra Ay Toldı’ya doğru giderek elini öpecek gibi eline eğildi. Ay Toldı, Hizran’ın Cihan’ı pek ziyade sevdiğini bildiği için ona hürmet gösterirdi. Onu güler yüz ile karşıladı:
“Saman kendi pederinin yanına girecek diye neden bu kadar çekiniyorsun?” dedi.
“Babam dün ona gücendi çünkü kendisini Mubez’i çağırmaya göndermişken emrini yerine getirmedi. Babamı bu suretle birkaç defa gücendirmiştir.”
Cihan bunu söyledikten sonra yine Ay Toldı’ya hitaben:
“Bir an babamın yanına gitmek için bana müsaade et. Şimdi gelirim.” diyerek salondan çıktı.
16
GİZLİ İÇTİMA
Cihan, babasının odasına varınca Saman’ı kapıda gördü.
Kapı ağası uşak, onun Marzban’ın yanına girmekten menediyordu. Kendisi ise hiddetle karşılıkta bulunuyordu. Cihan ikisinin arasına girerek kardeşine sordu:
“Neyin var kardeşim?”
“Bu adam babamın yanına girmekten beni menediyor.”
“Kardeşim! Darılma; pederimiz yatakta yatıyor, hastadır. Benim de çıkmamı emretti. Yanına konak müdürünü çağırtarak bazı hususlar hakkında onunla görüşüyor. Mubez’i gördün mü?”
“Hayır, bulamadım.”
“Onu beraberinde getirmeden gelmenin babamızı darıltacağını bilmiyor musun?”
İki kardeş bu suretle konuşurken odanın içinden babalarının sesini işittiler:
“Saman’ı yanıma sokmayınız. Cihan! Sen yalnız gel.” diyordu.
Cihan, üzgün bir yüzle kardeşine dönerek yavaş bir sesle:
“Kardeşim, şimdi sen köşke git. Babamızı üzme. Ben derhâl yanına gelirim.” dedi.
Saman uymaya mecbur oldu. Köşke gitti. Cihan ise babasının odasına girdi. Konak müdürü babasının karşısında oturuyordu. Önünde birçok evrak, defter, kalem ve bir divit vardı. Babası da yatağının üzerinde oturuyordu. Yüzünün rengi uçmuş, gözlerindeki parlaklık sönmüştü. Marzban, kızını görünce ona müşfik bir gözle bakarak öfkeli olan çehresini mutlu göstermeye çalıştı. Cihan hemen babasına yaklaştı. Ellerini tuttu, öptü:
“Babacığım, şimdi kendini nasıl buluyorsun? Rahatsın, değil mi?”
Marzban kızını kucaklayıp bağrına bastı; kokladı, öptü. Cihan, babasının bu kucaklaması esnasında bir damla gözyaşının düştüğünü hissetti. Vücudu çocuğunun şefkatiyle ürperdi. Babasının kollarından kurtulunca onun yüzüne baktı. Hastanın gözleri yaşla doldu. Cihan bu manzara karşısında son derece üzüldü. Onun da gözleri yaşla doldu fakat hasta hem kendisini zayıf göstermemek hem de kızını fazla üzmemek için üzgün görünmemeye çalışarak:
“Kızım! Hamdolsun, iyiyim. Merak etme. Rahat ve saadetini temin için her şeyi yapacağım. Yanımda otur.” dedi.
Marzban bunu söyledikten sonra konak müdürüne işaret etti. Müdür çıktı. Arkasından kapıyı kapadı. Cihan babasının önünde bulunan kâğıtlarla defterlere baktı. Bunlar hakkında babasından bir şey sormayı münasip görmedi.
Marzban biraz esnedikten sonra yatakta uzanmak için kızının kendisine yardım etmesini istedi. Cihan ona yardım etti. Hasta, yatağa uzandı. Bir koluyla yastığa yaslandı:
“Kardeşin Saman’ın bu sefer de yalnız olarak geldiğini anladım. Mubez’i buraya getirmek onun işine gelmiyor. Zararı yok…”
“Babacığım! Ay Toldı, bu iş için kendi adamını gönderdi. Şimdi neredeyse gelir. Rahat olunuz.”
Cihan, babasının ne gibi bir açıklama yapacağını anlamak için hemen Ay Toldı’yı anmıştı.
Marzban:
“Ay Toldı hakikaten mert ve güzel ahlaklı bir adamdır. Bu günlerde gördüğümden dolayı son derece memnun oldum. İşte bu adam sana kardeş olmaya layıktı; Saman değil…”
Cihan sevgilisi hakkında babasının övgüyle bahsetmesinden memnun olarak evlilik işini ona açmak üzereyken perdedar uşak içeri girdi:
“Mubez geldi, Afşin de beraberindedir.”
Marzban, Afşin’in ismini işitince sevindi; birdenbire Afşin’in gelmesini beklemiyordu:
“Afşin de beraber mi?”
“Evet, efendim!”
Cihan, Afşin’in ismini işitince sevinci sıkıntıya döndü. Bu adamı görmekten kaçmak istiyormuş gibi elinde olmayarak kalktı fakat hemen kendisini toplayarak babasının emrine hazır bir vaziyet aldı. Babası:
“Kızım,