Kahramanlık Saldırısı . Морган Райс

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kahramanlık Saldırısı - Морган Райс страница 3

Kahramanlık Saldırısı  - Морган Райс Felsefe Yüzüğü

Скачать книгу

nihayet kafasını geriye attı ve korkunç bir kahkaha patlattı. Bu Gwen’in şimdiye kadar duyduğu en yüksek ve en karanlık kahkahaydı. Tüm alanı doldurması yetmezmiş gibi sanki ilerleyerek gökyüzüne uzandı.

      “Büyücü numaraların bana sökmez yaşlı adam,” dedi Andronicus. “Kudretli Argon’u bilirim. Bir zamanlar gücün vardı. Tüm adamlardan, ejderhalardan hatta gökyüzünden bile daha kudretliydi, ya da böyle söylerlerdi. Ancak artık zamanın geçti. Yeni bir zamandayız. Şimdi zaman Yüce Andronicus’un zamanı.  Sen artık başka bir zamanın, MacGil hükümdarlığının kalınıtısısın, o zamanlar ki büyü güçlü ve Halka  yenilmezdi. Fakat kaderin Halka’ya bağlı ve Halka da artık güçsüz. Aynen senin gibi. Bana meydan okuduğun için aklına şaşıyorum yaşlı adam. Şimdi bunun acısını çekeceksin. Yüce Andronicus’un gücünü artık öğreneceksin.”

      Andronicus küçümser tavrıyla kılıcını yeniden kaldırarak Gwendolyn’e doğrulttu bu sefer gözlerini Argon’a dikmişti.

      Dedi ki “ Kızı gözlerinin önünde yavaşça öldüreceğim.” “Sonra da kamburun icabına bakacağım. Ardından da yüceliğimin yürüyen bir sembolü olarak kalman için seni sakat fakat hayatta bıracağım.”

      Andronicus kılıcı kafasına indirirken Gwendolyn kendini ölüme hazırlamaya çalıştı ve vücudunu yana attı.

      Aninden bir şey oldu. Sanki koskoca bir alev topunun sesi gibi habayı kesen bir ses duydu, bu sesi Andronicus’un çığlığı takip etti.

      Gözlerini açtı, Andronicus’un acıyla buruşan yüzüne, kılıcını düşürüp yere çömelmesine inanmayan gözleriyle bakarak olan biteni izlemeye başladı. Argon öne bir adım attı ve sonra bir tane daha; mor renkli bir ışık yayan avucunu ileri uzatmıştı. Giderek büyüyen renk topu, Argon ifadesiz bir yüzle Andronicus’a doğru yürümeye ve git gide yaklaşmaya devam ederken Andronicus’u sarmaladı.

      Işık Andronicus’u içine alırken Andronicus topun içine kıvrıldı.

      Adamları nefeslerini tutmuştu ve hiç biri yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Korkmuşlardı ya da Argon onları güçsüz kılmak için bir çeşit büyü yapmıştı.

      “DURDUR!” diye bağırdı Andronicus ellerini kulaklarına götürerek. “SANA YALVARIYORUM!”

      “Kıza daha fazla zarar vermeyeceksin,” dedi Argon yavaşça.

      “Kıza daha fazla zarar vermeyeceğim!” diye tekrar etti Andronicus, transa girmiş gibi.

      “Onu şimdi serbest bırakacaksın ve halkına dönmesine izin vereceksin.”

      “Onu şimdi serbest bırakacağım ve halkına dönmesine izin vereceğim.”

      “Halkının teslim olması için onlara bir şans vereceksin.”

      “Halkının teslim olması için onlara bir şans vereceğim!” diye haykırdı. “Lütfen! Ne istersen yaparım!”

      Argon derin bir nefes aldı ve sonunda durdu. Kolunu yavaşça indirirken elindeki ışık yok oldu.

      Gwen ona sarsılarak baktı; Argon’u eylem halinde hiç görmemişti ve sahip olduğu kudreti anlamakta güçlük çekiyordu. Gökyüzünün ortadan ikiye ayrılmasını izlemek gibi bir şeydi bu.

      “Eğer tekrar karşılaşırsak yüce Andronicus” dedi Argon yavaşça, yerde yatarak sızlanan Andronicus’a “bu sefer ölümün en karanlık krallığına yapacağın yolculuk için görüşeceğiz.

      İKİNCİ BÖLÜM

      Thor İmparatorluk askerlerinden kendini kurtarmak için mücadele ediyordu, bir zamanlar kardeşi olarak gördüğü Durs’ün kılıcının onu öldürmek için kalktığını çaresizce izledi.

      Thor gözlerini kapadı ve artık zamanın geldiğini bilerek kendini hazırladı. Bu kadar aptal olduğu ve bu kadar güvendiği için kendini hırpaladı. Başından beri ona tuzak kurmuşlar kurbanlık koyun muamelesi yapmışlardı. Daha da fenası, lider olarak diğer çocuklar Thor’un rehberliğine güveniyorlardı. Sadece kendini hayal kırıklığına uğratmakla kalmamış diğerlerini de kendisiyle birlikte bela içine sürüklemişti. Saflığı, fazla güven duyması hepsinin hayatını tehlikeye atmıştı.

      Thorgin mücadele ederken, gücü çağırmak için varını yoğunu ortaya koydu ve içinde derinlerde bir yerlerde bunu bulmak için uğraştı. Sadece ipleri kopartsa ve karşı koysa bu bile ona yeterdi.

      Ancak ne kadar çabalarsa çabalasın güç gelmiyordu. Kendi dirayeti de onu tutan tüm askerlerden kurtulmak için kâfi değildi.

      Thor rüzgarın suratını okşadığını hissetti. Durs kılıcını indirirken, çeliğin o apansız darbesi için kendini hazırlamaya çalıştı. Ölmeye hazır değildi. Zihninde Gwendolyn’i gördü, Halka’da onu bekliyordu. Onu yüz üstü bıraktığını hissediyordu.

      Thor aniden etin etle buluşma sesini duydu gözlerini açtığında hala hayatta olduğuna şaşırdı. Durs’ün kolu havada donmuş kalmıştı, heyhüla gibi bir İmparatorluk askeri Durs’a tepeden bakıyor ve bileğini tutuyordu. Durs’ün boyutlarına bakınca bunun olmasının çok da kolay olmadığı söylenebilirdi. Thor’un kafasına kılıcı sokmasına sadece santimetre kala Durs’ün bileğini sıkıca kavramış tutuyordu.

      Durs İmparatorluk askerine şaşkınlıkla dönüp baktı.

      “Liderimiz ölmelerini istemiyor,” dedi asker belirsiz bir mırıldanmayla. “Onları canlı olarak tutsak etmemizi istiyor.”

      Durs karşı çıkarak “Bize kimse böyle söylemedi,” dedi.

      Dross “Onları öldürmek için anlaşmıştık!” diyerek arka çıktı.

      “Anlaşma şartları değişti,” diye karşılık verdi asker.

      Drake haykırarak “Bunu yapamazsınız!” dedi.

      Gürleyen sesle ona dönerek “Yapamaz mıyız?” diye sordu. “İstediğimizi yaparız. Hatta artık sizler de bizim esirimizsiniz.” dedi. Gülümsüyordu. “Fidye için ne kadar çok Lejyon alırsak o kadar iyi.”

      Durs askere baktı, yüzü kızgınlıktan kıpkırmızıydı ve bir an sonra düzinelerce İmparatorluk askeri üç erkek kardeşin üstüne çullanınca kargaşa çıktı. Askerler kardeşleri yere yatırdı ve bileklerinden bağladılar.

      Thor bu kaostan yararlanarak döndü ve Krohn’u aramaya başladı. Bir kaç adım ötede sadık biçimde onu gölgelerin içinde pusuda beklerken buldu.

      “Khron yardım et bana!” diye bağırdı Thor. “ŞİMDİ!’”

      Khron hırıldayarak eyleme geçti, havada döndü ve Thor’un bileğini tutan İmparatorluk askerinin boğazına dişlerini geçirdi. Thor askerin elinden kurtuldu,  özgür kalana ve kılıcını alana dek Krohn bir askerden diğerine geçti onları ısırdı ve pençeledi. Tek bir hareketle dönerek üçünün kafasını kopardı.

      Thor en yakınında olan Reece’e okunu fırlattı

Скачать книгу