Kralların YürüyüŞü . Морган Райс
Чтение книги онлайн.
Читать онлайн книгу Kralların YürüyüŞü - Морган Райс страница 4
“Beni almaya daha gelmediler,” dedi Merek. “Ama gelecekler.”
Thor kendini berbat hissetti. Merek sanki utanmis gibi kafasini çevirdi. Thor da aynisini yapti. Bunu düsünmek istemiyordu.
Thor bas agrisina ragmen düsüncelerini düzenlemeye çalisiyordu. Basini ellerinin arasina aldi. Son bir kaç gün rüzgar gibi geçmisti; bu kadar kisa zamanda bu kadar çok seyin olduguna inanamiyordu. Bir açidan basari kazanmis ve hakli çikmis oldugunu hissediyordu; gelecegi, MacGil’in zehirlendigini görmüs ve onu kurtarmisti. Belki de kader her seye ragmen degistirilebiliyordu, yazgi bükülebiliyordu. Thor kendisiyle gurur duydu; krali kurtarmisti.
Diger yandan ismi lekelenmisti ve bu konuda bir sey yapamayacagi bir halde zindandaydi. Lejyon’a katilma sansi dahil bütün umutlari ve hayalleri sarsilmisti. Artik hayatinin sonuna kadar burada kalmak zorunda olmamasi bir sans olurdu. Thor’u bir baba gibi bagrina basan MacGil’in onun kendisini öldürmeye çalistigini düsünmesi aci vericiydi. MacGil onun sahip oldugu tek gerçek babaydi. En iyi arkadasi Reese’in onun babasini öldürmeye çalistigini düsünmesi aci vericiydi. Daha da kötüsü, Gwendolyn de böyle düsünüyor olabilirdi. Son karsilasmalarini düsündü. Kiz onun genelevleri ziyaret ettigini söylediginde hayatindaki her güzel seyin elinden alindigini düsünmüstü. Bütün bunlarin neden onun basina geldigini merak ediyordu. Sonuçta sadece iyilik yapmak istemisti.
Thor basina ne gelecegini bilmiyordu; umurunda da degildi. Simdi tek yapmak istedigi insanlarin onun krala zarar vermek istemedigini ögrenmesi ve böylece ismini temizlemekti; içten gelen bir gücü oldugunu ve gelecegi gördügünü bilmelerini istiyordu. Basina ne gelecegini bilmiyordu ama bir seyden emindi: Bir sekilde buradan çikmaliydi..
Thor bunlari düsünürken tas koridorlarda ayak sesleri duydu. Agir botlar giymis birileri geliyordu; anahtarlarin singirtisini duydu ve kisa bir süre sonra koridorda iri yari bir gardiyan gördü. Thor’u buraya sürükleyip suratina vu-ran adam buydu. Onu görünce Thor yanaginin sizladigini duyumsadi ve ilk defa bu yumrugun fiziksel etkisini hissettiginin farkina vardi.
Gardiyan “bak bak, bu bizim Krali öldürmeye çalisan afacan degil mi,” deyip ona bakti. Demir anahtari kilide sokup çevirdi. Anahtar kilidin içinde bir kaç kez döndü. Sonra gardiyan uzandi ve hücrenin kapisini açti. Bir elinde kelepçe ve belinde de küçük bir balta vardi.
“Sen de zamani gelince göreceksin,” dedi Thor’a ve Merek’e döndü. “Ama simdi senin siran seni küçük hirsiz. Üçüncü kez,” dedi ve sinsice güldü, “istisna yok.”
Birden Merek’e dogru atildi ve onu sikica kavradi. Merek’in bir kolunu arkaya kivirdi ve kelepçeyi takti. Diger ucunu da duvardaki bir kancaya geçirdi. Merek bagiriyor ve kelepçeye asiliyordu. Kurtulmaya çalisiyordu ama nafile. Gardiyan arkasina geçip onu tuttu. Merek’in bostaki elini alip tastaki bir çikintiya koydu.
“Bu sana hirsizlik yapmamayi ögretir,” dedi.
Baltasini çikardi ve basinin üzerine kadar kaldirdi. Agzi bir karis açikti ve pis pis güldükçe çirkin disleri görülüyordu.
Merek “HAYIR!” diye bagirdi.
Thor dehsete düsmüs, gardiyanin baltasini Merek’in bilegine dogrultmasina kilitlenmisti. Thor anlar içinde bu zavalli çocugun elini sonsuza kadar kaybedeceginin farkina vardi. Yaptigi sadece ailesine yemek bulmak için yaptigi minik hirsizliklardi. Bu durumun adaletsizligi içini yakti ve buna izin veremeyecegini biliyordu. Bu adil degildi.
Thor bütün vücudunun isindigini hissetti. Sonra içinde ayaklarindan baslayip avuç içlerine kadar akan bir yanma hissetti. Ne oldugunu bilmiyordu ama zamanin yavasladigini ve adamdan daha hizli hareket ettigini hissetti. Adamin baltasi havada asiliydi. Thor avucunda bir enerji topunun yandigini hissetti ve arkasina yaslanip bunu gardiyana firlatti.
Avuç içinden firlayan sari bir topun havada uçarak karanlikta bir iz birakmasini ve dogruca gardiyanin suratina çarpmasini hayretle izledi. Kafasina sert bir sekilde çarpmisti ve gardiyan baltasini düsürüp odanin duvarina çarpti. Yere yigilmisti. Thor Merek’i baltanin bilegini koparmasina ramak kala kurtarmisti.
Merek gözlerini fal tasi gibi açmis Thor’a bakiyordu.
Gardiyan basini sallayip kendine gelmeye çalisti. Ayaga kalkip Thor’a yönelmeye baslamisti. Ama Thor içinde gücün yandigini hissetti ve gardiyan ayaga kalkip karsisina dikildiginde Thor ileri atildi, havaya zipladi ve gögsüne tekme atti. Daha önce farkinda olmadigi bir gücün damarlarinda aktigini hissediyordu. Adam uçarak duvara çarpmisti ve bir kirilma sesi gelmisti. Bu sefer baygin bir sekilde yerde yatiyordu.
Merek sok olmustu. Thor ne yapmasi gerektigini biliyordu. Baltayi aldi ve gidip Merek’in kelepçesini kirmaya basladi. Kelepçenin bagi çözülürken büyük bir kivilcim olusmustu. Merek suratini korudu ve tekrar kafasini çevirip ayaginin dibinde kelepçeyi gördügünde artik özgür oldugunu fark etti.
Agzi açik bir sekilde Thor’a bakiyordu.
“Sana nasil tesekkür edecegimi bilmiyorum,” dedi Merek.
“O her ne idiyse onu nasil yaptigini, ya da senin kim ya da ne oldugunu bilmiyorum ama hayatimi kurtardin. Sana borçlandim. Ben sözümün eriyimdir.”
“Bana borçlu falan degilsin,” dedi Thor.
“Hayir,” dedi Merek ve uzanip Thor’un kolunun ön kismini tuttu. “Artik kardesimsin. Ve sana borcumu ödeyecegim. Bir sekilde. Bir gün.”
Bunlari dedikten sonra Merek açik hücre kapisindan aceleyle çikti ve koridor boyunca kostu. Bu sirada diger mahkumlar bagiriyorlardi.
Thor baygin gardiyana ve açik hücre kapisina bakti. Kendisinin de gitmesi gerektigini biliyordu. Mahkumlarin bagirislari gitgide çogaliyordu.
Kapidan çikti ve sagina soluna bakip Merek’in aksi yönüne gitmeye karar verdi. Sonuçta ikisini birden yakalayamazlardi.
Üçüncü Bölüm
Thor Kral’in Sarayinin sokaklari boyunca kostu. Gece olmustu ve etrafindaki karmasikliga inanamiyordu. Sokaklar her zaman oldugundan daha kalabalikti. Insanlar tedirgin ve heyecanli bir sekilde sokaklarda dolasiyorlardi. Çogunun elinde geceyi aydinlatan ve suratlara gölge vuran mesaleler vardi ve sarayin çanlari susmak bilmiyordu. Dakikada bir çalan, derinden gelen bir sesti ve Thor bunun ne anlama geldigini biliyordu: Ölüm. Ölüm çanlari. Ve bu gece krallikta çanlar tek bir kisi için çaliniyor olabilirdi: Kral için.
Thor bunu düsünürken heyecandan kalbi çarpiyordu. Rüyasindaki hançer gözlerinin önüne geldi. Dogru muydu?
Emin olmak zorundaydi. Yoldan geçenlerden bir tanesini, aksi yöne kosan bir çocugu tuttu.
“Nereye gidiyorsun?” dedi Thor emir verirmisçesine. “Bütün bu kalabalik da neyin nesi?
“Duymadin mi?” diye bagirdi çocuk, delirmis gibiydi. “Kralimiz ölüyor. Biçaklanmis. Kral’in Kapisi önünde olusmaya baslayan kalabalik bir seyler ögrenmek istiyorlar. Eger bu dogruysa, hepimiz için çok kötü bir haber. Düsünebiliyor musun? Kralsiz bir toprak?”
Bunlari dedikten sonra Thor’un elini itip gecenin karanligina dogru kosmaya devam etti.
Thor kalbi hizla çarpar bir sekilde orada durdu ve etrafindaki gerçekligi kabullenmek istemedi. Zar zor inanabiliyordu. Rüyalari, önsezileri; hayal görmüyordu.