Yanlış Yol. Хеннинг Манкелль

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yanlış Yol - Хеннинг Манкелль страница 15

Yanlış Yol - Хеннинг Манкелль Kurt Wallander

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      “Doğru olmamasını dilerim. Ama şimdilik bunu bir olasılık olarak değerlendirmeliyiz. Harflere ilişkin çalışmalar nasıl gidiyor?”

      “Henüz başlamadım. Ama bu akşam geç saatlere kadar kalıp çalışmayı düşünüyorum.”

      “Kimliğini tespit etmeye çalışıyoruz,” diye hatırlatmada bulundu Wallander. “Bir kaçak aramıyoruz.”

      “Bu akşam evde kimse yok zaten. Boş bir eve gitmeyi hiç sevmiyorum.”

      Wallander, Martinson’un yanından ayrılarak Höglund’un odasının açık kapısından içeri başını uzattı. Ama oda boştu. Acil olayların ve tüm telefonların yanıtlandığı hole geri döndü. Höglund bir polisle oturmuş bir dosyayı inceliyordu.

      “Bir şeyler bulabildin mi?” diye sordu Wallander.

      “Daha dikkatle incelememiz gereken bir iki şey var,” dedi. “Bunlardan biri iki günden beri kayıp olan Tomelilla Üniversitesi’nde okuyan bir genç kız.”

      “Bizim kızımızın boyu 1.63,” dedi Wallander. “Dişlerinde tek bir çürük bile yok. Yaşı da on beşle on yedi arasında.”

      “O kadar genç mi?” diye sordu Höglund şaşkınlıkla.

      “Evet,” diye karşılık verdi Wallander. “O kadar genç.”

      “O zaman üniversitede okuyan kayıp kız olamaz,” dedi Höglund elini dosyanın üstüne koyarak. “Söz konusu olan bu kız yirmi üç yaşında ve uzun boylu.”

      Dosyayı karıştırdı.

      “Bir tane daha var,” diyerek ekledi. “Mari Lippmansson adında on altı yaşında bir kız. Burada Ystad’da yaşıyor ve bir fırında çalışıyor. Üç günden beri işe gitmemiş. Bizi fırının sahibi aradı. Kızı çok merak ettiğini söyledi. Kızın ebeveyniyse buna aldırmıyormuş.”

      “Bu kızı biraz daha incele,” dedi Wallander arkadaşını yüreklendirmek istercesine.

      Ama aradıklarının bu kız olmadığını biliyordu.

      Bir fincan kahve alarak odasına gitti. Araba hırsızlarına ilişkin dosya yerde duruyordu. Bu evrakı zaman yitirmeden Svedberg’e vermesinin iyi olacağını düşündü. Aynı anda da tatile çıkmadan önce önemli bir suçun işlenmemesi için içinden dua etti.

      Saat dörtte toplantı odasında buluştular. Nyberg araştırmasını tamamlamış, olay yerinden yeni dönmüştü. Toplantı uzun sürmedi. Emniyet müdürlüğünden yanıtlaması gereken bir yazı geldiği için Hansson toplantıya katılmayacağını söylemişti.

      “Uzun bir toplantı olmayacak,” dedi Wallander. “Yarın acil konuları bir kez daha gözden geçireceğiz.”

      Masanın bir ucunda oturan Nyberg’e döndü.

      “Polis köpeği bir şey bulabildi mi?”

      “Köpek bir şey bulamadı,” diye karşılık verdi Nyberg. “Her yere benzin kokusu sinmiş, köpek koku alamadı.”

      Wallander bir süre sonra konuşmaya başladı.

      “Beş ya da altı benzin şişesi bulundu. Bu da genç kızın Salomonsson’un kolza tarlasına bir araçla geldiğini gösteriyor. O kadar şişeyi elinde taşıyamaz. Tabii oraya birkaç kez gidip gelmemişse. Göz önünde bulundurmamız gereken bir başka olasılık daha var. O da kızın oraya tek başına gelmediği. Ama bu olasılık pek mantıklı değil. Kendisini yakmak isteyen genç bir kıza kim yardım etmek ister ki?”

      “Benzin şişelerini inceleyebiliriz,” dedi Nyberg kuşku dolu bir sesle. “Ama bunun gerekli olduğundan emin değilim.”

      “Kızın kim olduğunu bilmediğimiz sürece bizi kıza götürebilecek her ipucunu sonuna kadar değerlendirmeliyiz,” diye karşılık verdi Wallander. “Başka bir yerden gelmiş de olabilir.”

      “Salomonsson’un ahırına bakan oldu mu?” diye sordu Höglund. “Benzin şişeleri orada depolanmış olabilir.”

      Wallander onaylarcasına başını salladı.

      “Biri gidip bir baksın,” dedi.

      Bu işi Höglund üstlendi.

      “Martinson’un elde edeceği sonuçları beklememiz gerek,” dedi Wallander toplantıyı kapatmaya hazırlanarak. “Ve Malmö’deki pataloğun raporunu. Yarın bize kızın tam yaşını bildirecekler.”

      “Altın kolye ne olacak?” dedi Svedberg.

      “Kolyenin üzerindeki harfleri çözünceye ya da bir ipucu yakalayıncaya kadar bekleyeceğiz,” dedi Wallander.

      Birden ta başından beri bir şeyi gözden kaçırdığını fark etti. Kızın arkada bıraktığı mutlaka birileri olmalıydı. Onun için yas tutan birileri. Onun yanan bir meşale gibi koştuğunu asla unutmayacak, olayı kendisinden çok daha farklı değerlendiren birileri mutlaka olmalıydı.

      Toplantıdan sonra herkes işinin başına döndü. Svedberg araba hırsızlarına ilişkin soruşturma belgelerini almak için Wallander’in odasına gitti. Wallander ona dosyayla ilgili kısa ama öz açıklamada bulundu. İşleri bittiğinde Svedberg yerinden kalkmadı. Wallander onun konuşmak istediği bir şey olduğunu hissediyordu.

      “Bir ara mutlaka bir araya gelmeli ve konuşmalıyız,” dedi Svedberg duraksayarak. “Teşkilatta olan bitenlerle ilgili.”

      “Eleman sıkıntısından mı, yoksa zanlıların gözaltına alınması işini güvenlik şirketlerinin üstlenmesinden mi söz etmek istiyorsun?”

      Svedberg asık bir yüzle başını evet dercesine salladı.

      “Eğer işlerimizi eskisi gibi yapamazsak yeni üniformaların bize ne gibi bir yararı dokunur?”

      “Bu konuyu konuşmakla bir yere varabileceğimizi sanmıyorum,” dedi Wallander baştan savma bir şekilde. “Bu konularla ilgilenmesi gereken bir sendikamız var.”

      “Hiçbir şey yapmasak bile karşı çıkmalıyız,” dedi Svedberg. “Olacakları sokakta halkla konuşmalıyız.”

      “Bence herkesin yeterince sorunu var,” diye karşılık verdi Wallander ama aynı zamanda da Svedberg’in haklı olduğunu biliyordu. Emniyetteki eleman kesintisinden kamuoyunun da haberdar edilmesi gerektiğini düşünüyordu.

      Svedberg ayağa kalktı. “Hepsi bu kadardı.”

      “Bir toplantı düzenle,” dedi Wallander. “Toplantıya katılacağıma söz veriyorum. Ama bu toplantıyı yapmak için yazın bitmesini bekle.”

      “Düşünürüm,” dedikten sonra Svedberg kolunun altına araba hırsızlığı dosyalarını sıkıştırarak odadan çıktı.

      Saat beşe çeyrek vardı. Wallander pencereden dışarı bakınca yağmur yağdığını gördü.

      Löderup’ta

Скачать книгу