100 büyük romancı. Sabri Kaliç

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу 100 büyük romancı - Sabri Kaliç страница 13

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
100 büyük romancı - Sabri Kaliç

Скачать книгу

ölmesiyle birlikte İzmir’de yaşamaya başladı. İzmir’de kaldığı sekiz yıl soyunca Demokrat İzmir gazetesinin başyazarlığını ve genel yayın yönetmenliğini yaptı. Aynı yıllarda şiir kitabı Yasak Sevişmek ve Aynanın İçindekiler roman serisinden Bıçağın Ucu yayınlandı. 1968’de evlendi, on beş yıl evli kaldı.

      1973’te Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını üstlenerek Ankara’ya taşındı. Sırtlan Payı ve Yaraya Tuz Basmak romanlarını Ankara’da yazdı. 1981’e kadar Ankara’da kalan yazar Fena Halde Leman adlı romanını tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti. İstanbul’da gazetecilik serüveni Milliyet ve Gelişim Yayınları ile devam etti. Bir süre Güneş gazetesinde yazan Attila İlhan, 1993-1996 yılları arasında Meydan gazetesinde yazmaya devam etti. 1996 yılından itibaren köşe yazılarını Cumhuriyet gazetesinde sürdürdü. 1970’lerde Türkiye’de televizyon yayınının başlaması ve geniş kitlelere ulaşmasıyla beraber Attila İlhan da tekrar senaryo yazmaya başladı. Senaryolarını yazdığı Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar ve Yarın Artık Bugündür halk tarafından beğeniyle izlenilen diziler oldu.

      Attila İlhan ilk kalp krizini 1985 yılında geçirdi. Bu tarihten sonra kardiyolojik sorunları devam eden İlhan’ın 2004’ten itibaren sağlık durumu daha da bozuldu. 10 Ekim 2005’te İstanbul’daki evinde geçirdiği ikinci kalp krizi sonucu hayata veda ettiğinde 80 yaşındaydı. Şair ve yazar Attila İlhan’ın kabri İstanbul’da, Aşiyan Mezarlığı’nda bulunmaktadır.

      Romanları: Sokaktaki Adam (1953), Zenciler Birbirine Benzemez (1957), Kurtlar Sofrası (1963), Bıçağın Ucu (1973), Sırtlan Payı (1974) Yaraya Tuz Basmak (1978), Fena Halde Leman (1980), Dersaadet’te Sabah Ezanları (1981), Haco Hanım Vay (1984), O Karanlıkta Biz (1988), Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa (2002), Allah’ın Süngüleri: Gazi Paşa (2006), O Sarışın Kurt (2007)

      20

      Adalet AĞAOĞLU

      (1929 – )

      Siyasi kavgalarla birlikte en derin aşklar, çığlık çığlığa haykıran oyun kahramanlarının yanı sıra çıtını çıkarmadan da yaşayabilen kadın karakterler Adalet Ağaoğlu ile girdi Türk edebiyatına. Bir yandan tiyatro oyunlarıyla, bir yandan romanlarıyla tüm bir kuşağın kadınlarının sancılarını seslendirdi yazar Adalet Ağaoğlu…

      1929’da Ankara’nın Nallıhan ilçesinde doğdu. Dört çocuklu bir ailenin tek kızı ve oyuncu Güner Sümer’in (1936 – 1977) ablasıdır. Ortaöğrenimini 1946’da Ankara Kız Lisesi’nde tamamladı. 1950’de Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Açılan bir sınavla Ankara Radyosu’na girdi. 1951-1971 yılları arasında TRT’de çeşitli görevlerde bulundu. Aynı dönemde oyuncu ve yönetmen dört arkadaşıyla birlikte (Kartal Tibet, Üner İlsever, Çetin Köroğlu, Nur Sabuncu) Ankara’nın ilk özel tiyatrosu olan Meydan Sahnesi’ni kurdu ve Meydan Sahne Dergisi’ni çıkardı. 12 Mart Darbesi’nin ardından, kurumun özerkliğine el konulması sonucu TRT Radyo Dairesi Başkanlığı’ndan istifa etti. Yazmaya 1946’da Ulus gazetesinde yayınlanan tiyatro eleştirileriyle başladı. 1948-1950 arasında Kaynak dergisinde şiirleri yayınlandı. Sevim Uzgören’le birlikte kaleme aldığı Bir Oyun Yazalım 1953’te Ankara Küçük Tiyatro’da sahnelendi. İlk romanının yayınladığı 1973’e kadar sadece tiyatro yazarlığıyla ilgilendi.

      Adalet Ağaoğlu daha öğrencilik yıllarında başladığı yazarlığı 1970’den sonra tek mesleği olarak benimsedi. Radyo ve sahne oyunlarını romanlar, öykü, anı ve deneme kitapları izledi. Bu çalışmalarında hayatın değişim ve dönüşümlerine duyarlı yaklaşımıyla dikkat çekti. Doğa, toplum, zaman ilişkisinin insanın iç dünyasındaki yansımalarını irdeledi. Toplumsal değişimler karşısında edebiyatın yapısal durumu bakımından da arayışçı davrandı; kendine özgü anlatım biçimleri geliştirdi.

      1973’ten sonra çalışmalarını öykü ve romanda yoğunlaştırdı. Eserlerinde toplumun çalkantılı dönemlerini ve bu dönemlerin bireyler üzerindeki etkilerini irdeledi. Konularının yanı sıra eserlerinin biçimsel yetkinliğiyle, özellikle ayrıntıları değerlendirişi ve geriye dönüşler ya da iç monologlar gibi değişik tekniklerden yararlanmadaki başarısıyla dikkat çekti. İlk romanı “Ölmeye Yatmak” 1973’te basıldı. Çeşitli kitapları ve yazıları nedeniyle birçok kez hakkında dava açıldı ve kovuşturmaya uğradı. Adalet Ağaoğlu hakkındaki yazıları bir araya getiren arşiv, eşi Halim Ağaoğlu tarafından hazırlanmış ve 2003’te Adalet Ağaoğlu’nun yazarlığının 55. yılı anısına Herkes Kendi Kitabının İçini Tanır adı ile basılmıştır. Adalet Ağaoğlu İstanbul’da yaşamaktadır.

      Romanları: Ölmeye Yatmak (1973), Fikrimin İnce Gülü (1976), Bir Düğün Gecesi (1979), Yazsonu (1980), Üç Beş Kişi (1984), Hayır… (1987), Ruh Üşümesi (1991), Romantik Bir Viyana Yazı (1993)

      Ödülleri:

      1974 Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü (Üç Oyun)

      1975 Sait Faik Hikaye Armağanı (Yüksek Gerilim)

      1979 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Bir Düğün Gecesi)

      1980 Orhan Kemal Roman Armağanı (Bir Düğün Gecesi)

      1980 Madaralı Roman Ödülü (Çok Uzak-Fazla Yakın)

      1992 Türkiye İş Bankası Edebiyat Büyük Ödülü (Tiyatro oyunlarıyla) 1997 Aydın Doğan Vakfı Roman Ödülü (Romantik Bir Viyana Yazı) 1995 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat (Edebiyat) Büyük Ödülü

      21

      Fakir BAYKURT

      (1929 – 1999)

      Fakir Baykurt sadece yaşamanın bile bazen mücadele gerektirdiği bir ülkede bir de yazar olmanın çilesini çekti yıllarca. Yazdığı romanlarla “köy romanı” adı verilen türün ortaya çıkmasına öncülük etti ve hayatı bir de köylülerin ağzından dinletti bize…

      Fakir Baykurt (Tahir Baykurt) Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy’de doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber kendi anlatımı ile 1929 yılında haziran ortası olduğu varsayılmaktadır. Tahir Baykurt’un annesinin adı Elif, babasının adı Veli’dir. Doğduğunda ona savaşta vurulup geri dönmeyen amcasına atfen Tahir ismi verildi. İlkokulu bitirdikten sonra Isparta Gönen Köy Enstitüsü’ne yazıldı. Köy enstitüsü yıllarında özellikle şiire olan ilgisi arttı, kendini okumaya verdi. Bu dönemde özellikle Türkçeye çevrilen Batı klasiklerini okudu. Fakir Baykurt, köy enstitüsündeki yıllarını ve kendisine kazandırdıklarını her zaman son derece olumlu biçimde anlattı.

      Bu yıllarda Bursa Cezaevi’nde olan Nazım Hikmet’in şiirleri ise gizli gizli yayılmaktaydı. Tahir Baykurt da bu dönemde Nazım Hikmet’in şiirlerini bulup gizli gizli okuyanlardan biri oldu. Köy

Скачать книгу