Deliler saltanatı. İskender Fahrettin Sertelli

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Deliler saltanatı - İskender Fahrettin Sertelli страница 3

Жанр:
Серия:
Издательство:
Deliler saltanatı - İskender Fahrettin Sertelli

Скачать книгу

bir iyilik yapacak. Haydi, düş önüme!” diyerek kadını kandırıp saraya götürdü.

      Hüseyin’in karısı Paşanın sözlerine inanmıştı. Sarayın sessiz bir odasında doğum sancılarıyla kıvranarak, Padişahtan iltifat beklemeye başladı. Halbuki Musa Paşa, dışarıda planını uygulamaya koyuldu. İki yeniçeri birden odaya daldı ve kadının üzerine atıldı.

      Yarım saat içinde Hüseyin’in karısı boğulmuş olarak odadan bodrum katına indirildi.

      Bu sırada Hüseyin, Zerefşan’la birlikte aynı gün içinde Edirnekapı civarında tenha bir sokakta bulunan iki odalı bir eve taşındı.

      Padişah da günler geçtikçe Zerefşan’ı unutmaya başladı.

      Kösem Sultan, şımarık ve beyni sulanmış oğlunun etrafı görmesine fırsat vermemek için her gün bin Zerefşan’a bedel kırmızı dudaklı ve tutunç memeli cariyeler bularak, Padişaha takdim ediyordu.

* * *

      Vaktiyle hapis köşelerinde akli dengesi bozulan Sultan İbrahim, işveleriyle kendisini büyüleyen güzel ve körpe cariyelerin koynunda vakit geçirmekten saray dışında olup bitenlerle ilgilenemiyordu.

      Sümbül Ağa, hacca giderken Malta korsanlarına esir düşmüş ve bir çatışmada öldürülmüştü.

      Korsanların bu saldırıları Avrupalılarla Osmanlı arasında büyük bir gerginliğe ve Girit Savaşı’na sebep olmuştu.

      Hükümet ve Kösem Sultan bu gibi harici ve mühim meselelerle meşgul olurken, Sultan İbrahim bu hadiselerden hiç de mutsuz olmaz, gece gündüz ince ve kırmızı dudaklı güzel cariyelerin peşinde koşarak eğlenirdi.

      Padişahın kadınlara olan düşkünlüğü neticesinde, Turhan, Dilâşup ve Muazzez Sultanlardan başka kadınlardan da çocukları dünyaya gelmiş ve hasekilerin sayısı yediyi bulmuştu.

      Bunlarla beraber, Kösem Sultan başta olmak üzere Hatice Sultan, Şivekâr Kadın, Telli Haseki, Hubiyar Kadın, Şekerpare, Şekerbolu, Saçbağı gibi sarayda önemli roller oynayan kadınlar da vardı.

      Sarayda bu kadar kadın olmasına karşın hâlâ Padişahın gözdesi Turhan Sultan’dı ve Turhan Sultan, Sümbül Ağa’dan sonra kafayı Sadrazam Kara Mustafa Paşa’ya takmıştı. Aslında çok da haksız sayılmazdı. Çünkü Mustafa Paşa, bir gün Turhan Sultan’dan bahsederken “Bu kafiri saraydan uzaklaştırmanın çaresine bakmalı!” demişti.

      Bu söz Turhan Sultan’ın kulağına gitti ve genç kadın bu düşünceleri yüzünden Mustafa Paşa’ya düşman oldu. Onun yaptıklarını daima eleştirmeye başladı.

      Turhan Sultan, bir gece Mustafa Paşa’nın buna benzer sözlerini işitince içinden”Bu adama daha fazla tahammül edemeyeceğim, artık sarayda ya o ya da ben kalacağım!” diye geçirdi. Turhan Sultan, sadrazamdan kurtulmanın yollarını düşünmeye başladı. Bir sabah Kösem Sultan bahçede dolaşırken yanına giderek “Bu sarayda beni sizden fazla himaye eden kimse yok, size derdimi açmaya geldim,” dedi.

      Kösem Sultan, oğlunun başka kadınlarla meşgul olduğunu bildiği için Turhan Sultan’ı kıskanmaz hatta bazen ona merhamet ederek kendi dairesine götürür ve birlikte yemek yerlerdi.

      Valide Sultan, Turhan Sultan’ın derdini dinlemek istedi:

      “Söyle bakalım bugünlerde bu kadar sararıp solmana sebep olan derdin ne imiş?” deyince Turhan Sultan derdini anlatmaya başladı:

      “Sarayda çok yalnız kaldım, Sultanım! Dün sabah saraydaki geleceğimle ilgili çok kötü bir haber aldım. Kara Mustafa Paşa beni Rusya’ya sürmek için Padişahı teşvik ediyormuş. Bu adam benden ne istiyor?”

      Kösem Sultan, bu sözleri büyük bir merakla ve dikkatle dinledikten sonra, genç kızın pembe yanaklarını okşayarak “Sen Rusya’ya gitmek istiyor musun ya da kimseye bu yönde bir şey söylemiş miydin?” dedi

      “Hayır. Ben çıldırmadım, Sultanım! Rusya’da ne işim var benim!”

      “O halde bu laf nereden çıktı?”

      “Kara Mustafa Paşa’dan!”

      “Seni Rusya’ya gitmende onun kârı ne olabilir?”

      “Orasını ancak ben bilirim Sultanım!”

      “Sana faydalı olabilmem için bütün bildiklerini bana anlatman lazım. Söyle bakayım, bu adam niçin seninle bu kadar çok uğraşıyor?”

      Turhan Sultan gözlerinin yaşını silerek,

      “Kara Mustafa Paşa çok küstah ve nankör bir adamdır, o kadar küstahtır ki ara sıra beni kendi dairesine davet edecek kadar ileriye gidiyor, Sultanım!” dedi.

      Kösem Sultan bu sözler karşısında gülümsedi:

      “Davetine gittin mi?”

      “Benden bunu bekler misiniz?”

      “Gençlik bu, yavrum! Belki zorlarlar da gidersin. Eğer gitmişsen, eğer seni zorla götürmüşlerse bana açıkça bunu söylemelisin.”

      Turhan Sultan, böyle bir şeyi aklından bile geçirmemişti. Valide Sultan’ın bu sorusuna çok üzülmüş, gözlerinin yaşı elindeki mendili sırıl sıklam etmişti.

      “Ben o alçaklığı yapacak kadar düşük ve düşüncesiz cariyelerden değilim Sultanım! Sadrazamla bir saniye bile halvet olduğum kanıtlanırsa, kendi arzu ve irademle Bostancı’nın kılıcına boynumu uzatmaya hazırım!”

      Bu sözleri duyan Kösem Sultan:

      “O halde Mustafa Paşa, senden bu suretle intikam almak istemiş. Merak etme! Ben bu işin önüne geçerim.” dedi.

* * *

      Turhan Sultan’ın derdini dinleyen Kösem Sultan, hemen harekete geçti ve Kara Mustafa Paşa’yı gizlice odasına davet etti.

      Aslında Kösem Sultan, Kara Mustafa Paşa’nın Rus dilberinde gözü olduğuna inanmıyordu. Sadrazam o kadar akılsız bir adam değildi. Sarayda padişaha yaranmak ve halkın gözünü boyamak için her gün binbir fırıldak çeviren Sadrazamın Padişahın gözdesiyle ne işi olabilirdi?

      Günler geçtikçe saray kadınlarının gizli oyunları da artıyordu. Belki de Kara Mustafa Paşa da, diğer saray müntesipleri gibi bu kadınlardan birinin tesiri altındaydı. Tüm bu ihtimalleri değerlendiren Kösem Sultan, olayı bir de Kara Mustafa Paşa’dan dinlemek istedi:

      “Turhan Rusya’ya gönderilecekmiş, öyle mi?”

      Sadrazam böyle bir soruyu hiç beklemiyordu, şaşkınlıkla:

      “Böyle bir şeyden haberim yok, bunu da kim uydurmuş Sultanım” dedi.

      “Benden saklama, Paşa! Her şeyi öğrendim. Turhan Sultan’ın dairenize bir cariye gibi ara sıra uğramasını emretmişsiniz! Bu hareketinizin Padişaha hıyanetten başka bir manası var mı?”

      Birden Kara Mustafa Paşa’nın

Скачать книгу