Deliler saltanatı. İskender Fahrettin Sertelli

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Deliler saltanatı - İskender Fahrettin Sertelli страница 4

Жанр:
Серия:
Издательство:
Deliler saltanatı - İskender Fahrettin Sertelli

Скачать книгу

beraber, Kara Mustafa Paşa’ya içten içe kızdı ve o günden itibaren Mustafa Paşa’yla arası açılmaya başladı.

      İşin aslı ise göz koyma olayından çok farklıydı. Mustafa Paşa, bütün icraatine rağmen bir türlü Padişahın gözüne giremiyordu. Padişahın gözünde bir değeri olmadığı için, düşmanlarının sayısını arttırıp, konumunu tehlike düşürmek istemiyordu. Bu yüzden saray müntesiplerinin ve diğer paşaların gittikçe artan hüküm ve haksızlıklarına göz yumuyordu. Bu durumdan kurtulmanın yolunu da padişahın gözdesi olan Turhan Sultan’ı saraydan uzaklaştırmada görüyordu. Çünkü eğer, Padişahın her istediğini yapması için izin verdiği Turhan Sultan saraydan uzaklaşırsa, diğer hasekiler ve cariyeler Padişahın yeni gözdesi olmak için yarışacak, kendisi de bu müddet boyunca biraz rahatlayacak ve işlerini istediği gibi görmeye fırsat bulacaktı.

      Ancak sadrazamın hesabı tutmamıştı. Kara Mustafa Paşa’nın tüm tahminleri yanlış çıktı. Padişah, Turhan Sultan’ın üstüne birkaç kadınla daha birlikte olduğu halde, onun herhangi bir isteğini reddetmiyordu, o ne isterse yapıyordu.

      Hatta bir akşam Rus dilberinin Sultan İbrahim’den isim gününün kutlanmasını istediği Sadrazama iletilmişti:

      Kara Mustafa Paşa’ya malum ola ki, Frenk adeti üzere doğduğu günü kutlayacak olan Turhan’a bu mesut gününde on iki cariye emrine tahsis edilmiş ve Üsküdar çengilerinin görevini yerine getirmesine müsaade olunmuştur.

      Turhan Sultan, Padişahın bu izninden yalnızca Kösem Sultan’a bahsetmişti.

      Turhan Sultan, üç gün sonra yapılacak olan isim günü kutlamaları için kendi dairesinde yapılacak olan muhteşem bir eğlencenin hazırlığıyla meşgul olmaya başladı.

      Rus dilberi, bir sene evvel de isim gecesini bir fermanı hümayunla kutlayabilmişti. Genç kadının zevk ve eğlencesine ve bilhassa böyle yılbaşı ve isim günleri kutlama merasiminin gerçekleşmesine Mustafa Paşa daima engel olmaya çalışırdı. Sadrazam tüm bu merasimlerden haberdar olan ancak ses çıkarmayan Kösem Sultan’a da kızmaya başlamıştı.

      “Öyle ya… Rus dilberini Valide Sultan’ın bu kadar çok himaye etmesine ne gerek vardı?”

      Mustafa Paşa, birkaç defa Kösem Sultan’ın mavi gözlülerden hoşlandığını söylediğini duymuştu. Paşa, saraydaki mavi gözlüleri düşünürken aklına mavi gözlü ve çok yakışıklı bir genç olan, babası Anadolu’da valilik yapan Hamza Bey geldi.

      Kösem Sultan, Hamza Bey’i sarayda alıkoyduğu halde onunla hiç de sık sık görüşmez, odasına davet etmezdi.

      Kösem Sultan mavi gözlülerü sevdiği halde neden bu delikanlıyı bu kadar çok ihmal ediyordu? Kara Mustafa Paşa, Kösem Sultan’ın ne Turhan Sultan’a ilgi göstermesini ne de Hamza Bey’e ilgisiz kalmasını anlayabilmişti. Kafası iyice karışmıştı.

      Aslında Hamza Bey o kadar yakışıklıydı ki peşinde yüzlerce Çerkes dilberi dolaşıyor, onunla bir dakika başbaşa kalabilmek için bin türlü oyun ve hileye başvuruyorlardı.

      Ancak Hamza Bey aksi gibi, bütün bu ilgiye lakayt görünerek, sarayda tek bir kadınla meşgul oluyor, bir kadının peşinden koşuyordu: Turhan Sultan’ın…

      Kösem Sultan da Hamza Bey’in Turhan Sultan’ı sevdiğinin farkındaydı.

      Bir gece, Turhan Sultan’ın dairesinden Hamza Bey’in çıktığını görmüşler ve hemen bu durumu Kösem Sultan’a iletmişlerdi.

      Kösem Sultan bu haberi veren cariyeye “Sen yanlış görmüşsün. Sakın bunu başka bir yerde söylemeyesin. Dilini koparırım.” demişti.

      Kösem Sultan, işte bu hadiseden sonra Turhan Sultan’la ilgilenmeye başlamıştı.

      Turhan Sultan da aynı Hamza Bey gibi, sarayda mavi gözlerinin ve endamının güzelliğiyle yer etmişti.

      Gerçekten de Rus dilberinin büyüleyici gözleri vardı. Kösem Sultan, Turhan Sultan’ın en çok gözlerinden hoşlanmış ve oğlu İbrahim’e de onun gözlerinden ve zekasından defalarca bahsetmişti.

      Zaten Kösem Sultan’ın yol göstermesi ve himayesi olmasaydı Padişah, Turhan Sultan’ı diğer kadınlara tercih eder miydi?

      Bu manidar yakınlığın inceliğini anlayamayan Kara Mustafa Paşa, merakından ne yapacağını bilemiyordu.

      Sadrazam, Turhan Sultan hakkında tertip ettiği planı suya düşünce, Rus dilberinin isim günün kutlaması için hiçbir engel kalmadı. O, isim gününü kutlamak için hazırlıklarını tamamlayarak, dairesine en samimi dostlarını yani Padişahın kendisine tahsis ettiği on iki cariye ile birlikte yalnız Kösem, Muazzez ve Dilâşup Sultanları davet etti.

      O gece, Kara Mustafa Paşa’nın karısı ve gözdeleri de bu eğlenceye davet edileceklerini düşündükleri halde, Turhan Sultan’ın onları çağırmaması birçok dedikoduyu da beraberinde getirdi.

      Halbuki Turhan Sultan, Kösem Sultan’dan aldığı talimatlara göre hareket ediyordu.

      Valide Sultan, “Onların meclisimizde bulunmasını uygun bulmuyorum!” dedikten sonra Sadrazamın ve gözdelerinin davetine imkan var mıydı?

      Kutlama gecesi, Sultan İbrahim sakallarına inciler donatarak Şekerpare ile birlikte Turhan Sultan’ın dairesine gelecek ve Üsküdarlı çengilerin göbek atışlarını seyredecekti.

      Saraydakiler de dedikodularıyla kutlamaya kimlerin katılacağını ve Padişahın kutlama için nasıl hazırlandığını yayıyorlardı:

      “Seni çağırdı mı?”

      “Beni çağırmadı.”

      “Eğlencede kimler olacak?”

      “En başta padişah.”

      “Emin misin?”

      “Kulağımla işittim. Dün gece kahvesini götürdüğüm zaman, Şekerpare yanında oturuyordu. Padişahımız ‘Turhan’ın eğlencesinin olduğu gece erken gel ve bana beş dirhem amber getir!’ dedi.

      “Beş dirhem amberi de ne yapacakmış?”

      “Sevdiklerine dağıtır. Padişahımızın huyunu öğrenemedin mi daha?”

      “Son zamanlarda Turhan’ı unutmaya başlamıştı. Yine nereden hatırladı bu kâfiri?”

      “Kim ne derse desin, Efendimiz ondan çok hoşlanıyor.”

      “Sadece hoşlanıyorsa zararı yok. Ya seviyorsa?”

      “Zannetmem.”

      “O zaman bunca hazırlık neden?”

      “Anlamıyor musun?”

      “Kösem Sultan’la aralarından su sızmıyor. Muhabbetleri o kadar derinleşti ki!”

      “Tabii Katibenin gözleri mavi… Anlarsın ya…”

      “Anlıyorum,

Скачать книгу