Entelektüelin kutsal kitabı. David S. Kidder

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder страница 3

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Entelektüelin kutsal kitabı - David S. Kidder

Скачать книгу

Mi bemol, Mi, Fa, Fa diyez veya Sol bemol, Sol, Sol diyez veya La bemol, La, La diyez veya Si bemol ve Si). Diyez ve bemoller ile takip edilen perdeler arıza olarak adlandırılır ve en basit biçimde piyano klavyesindeki siyah tuşlar olarak tarif edilebilirler. Müziksel olarak, kendilerinden önce ve sonra gelen perdelerin tam ortasında yer alırlar. Örneğin, Re diyez ve Mi bemol aynı perdededir. Perde, notalama veya yazılı müzik bağlamında ele alındığında nota olarak adlandırılır.

      GAM: Seslerin sıklıkla bir melodiye temel oluşturan, kademeli dizilişidir (örneğin; Do, Re, Mi, Fa, Sol, La, Si, Do). Bir parçada veya parçanın bir kısmında, genellikle sadece belli bir gamda bulunan notalar kullanılır. Batı müziği hangi biçimiyle olursa olsun esasen majör gam veya minör gam kullanır. Çoğu insana göre majör gam perdelerin kendine özgü dizilişinden dolayı kulağa “iç açıcı”, “neşeli” veya “olumlu” gelir. Benzer şekilde minör gam genelde “iç karartıcı”, “hüzünlü” veya “olumsuz” olarak tanımlanır.

      TONALİTE: Bir melodinin itici kuvveti ve referans noktası olarak görev yapan, genellikle majör veya minör gamlara dayanan bir perde sistemi veya düzenidir. Tonik (eksen), belli bir tonalitede yazılmış bir parça için sıklıkla başlangıç ve bitiş noktasıdır. Yani, bir parça Mi majörde yazılmışsa, Mi perdesi parçanın tonal merkezi olarak görev yapacaktır.

EK BİLGİLER:

      1. Bu temel unsurların hepsi beş paralel yatay çizginin oluşturduğu tekrarlanan setin, portenin üzerinde gösterilebilir. Porte parçadaki eş süreli bölümlerin belirtilmesi için sıklıkla ölçülere ayrılır ve her portenin başına, notaların tanımlanması için referans noktası görevi gören anahtar işareti konur.

      2. Bir parça asıl tonalitesinden kaydığında, bu durum modülasyon olarak adlandırılır. Yazılı müzikte tonalite, her portenin başında yer alan donanım (arıza işaretleri) ile gösterilir.

      3. Dünyanın farklı müzikal kültürlerinde kullanılan yüzlerce gam vardır. Sitar veya diğer çalgılarla çalınan Hint müziğinde, Batı müziğindekinden bazen daha dar bazense daha geniş aralıklı toplam yirmi iki perde kullanılır. Bu durum perdeler arasındaki farkı son derece belirsiz

      kılar. Dolayısıyla, klasik Hint müziği icra etmek büyük ustalık gerektirir.

      Görünüş ve Gerçeklik

      Tarih boyunca felsefenin en önemli konularından biri görünüş ile gerçeklik arasındaki ayrım olagelmiştir. Bu ayrım, Yunan filozofu Sokrates’ten (MÖ 469-399) önce yaşadıkları için “Sokrates Öncesi Filozoflar” olarak adlandırılan erken dönem filozoflarının görüşlerinin merkezinde yer alıyordu.

      Sokrates Öncesi Filozoflar gerçekliğin nihai doğasının görünen şeklinden büyük ölçüde farklı olduğuna inanmışlardı. Örneğin, Thales adındaki bir filozof görünüşler değişse de tüm gerçekliğin nihayetinde sudan oluştuğu görüşündeydi; Herakleitos ise dünyanın ateşten meydana geldiğini düşünüyordu. Dahası, Herakleitos her şeyin devamlı olarak hareket halinde bulunduğunu ileri sürüyordu. Diğer bir düşünür Parmenides ise hiçbir şeyin gerçekte hareket etmediği ve görünen tüm hareketin bir yanılsama olduğu konusunda ısrarcıydı.

      Sokrates Öncesi Filozoflar tüm gerçekliğin nihayetinde temel bir ana maddeden yapılmış olma ihtimali üzerinde durdular. Ve eleştirel olmayan, günlük gözlemlerin bize dünyanın genellikle aldatıcı bir resmini sunduğundan şüphe duydular. Bu nedenlerden dolayı, onların görüşleri çoğu zaman felsefe kadar modern bilimin de öncüsü olarak görülmektedir.

      Sonraki dönemlerde Platon, Spinoza ve Leibniz gibi birçok filozof bu geleneğin takipçisi oldular ve gerçekliğe sıradan, genel dünya görüşünden daha yakın olduklarını iddia ettikleri, alternatif gerçeklik modelleri ortaya koydular.

EK BİLGİLER:

      1. Görünüş ile gerçeklik arasındaki ayrım, şüphecilik olarak bilinen saygıdeğer bir felsefi geleneğin de merkezinde yer almaktadır.

      2. Immanuel Kant da görünüş ve gerçeklik arasındaki farka işaret etmiştir. Deneyimlediğimiz şeyler ile kendi deyişiyle “kendinde şeyler”i birbirinden ayrı tutmuştur.

      Tevrat

      Tevrat Museviliğin kutsal kitabını oluşturan kitapların ilk beşine veya “Musa’nın Beş Kitabı”na genel olarak verilen isimdir. Hıristiyanlar bu kitapları diğer Musevi metinleri ile beraber Eski Ahit olarak ele alırlar. Tevrat kelimesi aynı zamanda sözlü geleneklerin yanı sıra pek çok metni de kapsayan Musevi hukukunun tamamı için de kullanılabilir.

      Musa’nın Beş Kitabı, Musevi inancını yönlendiren 613 yasanın temelini oluşturur ve dünyanın en büyük üç tektanrıcı inancı –Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam– için esastır. Kitaplar şu şekilde özetlenebilir:

      YARATILIŞ (Tekvin): Yaratılış hikâyesinin yanı sıra İsrailoğulları’nın, İbrahim, İshak ve Yakup ile ailelerinin tarihini de anlatır.

      ÇIKIŞ (Mısır’dan Çıkış): Musa’nın On Emir’i alması da dahil olmak üzere, Mısır’dan Kenan’a yapılan toplu göçü aktarır.

      LEVİLİLER (Leviticus): İbadet kurallarını ve usullerini içerir.

      SAYILAR (Çölde Sayım): İsrailoğulları’nın çölde yaptıkları yolculukla ilgilidir.

      TESNİYE (Yasanın Tekrarı): Musa’nın ömrünün sonunda verdiği, İsrail tarihini ve ahlak öğretilerini anlatan hitabelerden oluşur.

      Geleneksel olarak beş kitabın Musa’ya Sina Dağı’nda verilmiş olduğuna inanılır. Alternatif teoriler, Tevrat’ın başlangıcının Sina Dağı’nda verildiğini, ama vahiylerin Musa’nın hayatı boyunca devam ettiğini savunur.

      Arkeologlar Tevrat’ın MÖ 10. ve 6. yüzyıllar arasında bir yerde yazıldığını ileri sürmektedir. Belgesel hipotez (Wellhausen hipotezi) taraftarları, ki bu Ortodoks Yahudilere göre sapkınlıktır, orijinal beş kitabın dört kaynaktan geldiğini, sonradan beşinci bir yazar veya redaktör tarafından birleştirilerek tek bir kitapta toplandığını iddia ederler. Bu tezi destekleyen deliller ise Tanrı için çeşitli isimler kullanılması, değişen yazım tarzları ve hikâyelerin tekrarıdır.

      Başlangıçtan bu yana Tevrat’a, tümüyle anlaşılması için elzem olan sözlü bir gelenek eşlik etmiştir. Sözlü geleneği yazmaya kalkışmak kafirlikle eş tutulmasına rağmen, bunu yapmanın gerekliliği sonunda netleşmiş ve Mişna oluşturulmuştur. Sonraları, hahamlar bu iki metin hakkında fikir alışverişinde bulunup münazara ettikçe, onların görüşlerini toparlamak amacıyla Talmud yazılmıştır.

      Musevi geleneği, sayısız kanun ve âdet türetmek için Tevrat’ı kullanır. Musevi din bilginleri anlam çıkarabilmek için her kelimeyi tek tek inceleyerek tüm ömürlerini harcamaktadırlar.

EK BİLGİLER:

      1.İbranice olarak elle yazılan Tevrat tomarları, 304.805 harften oluşur ve hazırlanmaları bir yıldan fazla zaman alabilir. Eğer tek bir hata yapılırsa, tüm tomar geçersiz sayılır.

Скачать книгу