İskandinav Mitolojisi. Peter Andreas Munch

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İskandinav Mitolojisi - Peter Andreas Munch страница 12

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İskandinav Mitolojisi - Peter Andreas Munch

Скачать книгу

teklif ettiler. Thor, karşısındakilerin ne kadar çok korktuğunu görünce öfkesi dindi ve yatıştı. Fidye olarak köylünün iki çocuğunu yani oğlu Thjalfi ve kızı Roskva’yı almayı kabul etti, o andan sonra bu ikisi Thor’u takip etmeye başladılar.

      Keçileri köylüye bırakan Thor, Jotunheim’e olan yolculuğuna devam etmek için yola koyuldu. Önce kıyıya vardı, sonra okyanusun derinliklerini aştı ve beraberindekilerle birlikte bir kez daha karaya ayak bastı. Çok geçmeden büyük bir ormana vardılar, karanlık çökene kadar bu ormanda zikzak çizip durdular. Ayağı çabuk olan Thjalfi, Thor’un erzakla dolu heybesini taşıyordu. Yol boyunca yemek olarak toplayabilecekleri çok az şey vardı. Gece çökünce başlarını bir yere sokabilmek için etrafa bakındılar ve devasa bir baraka buldular, barakanın yan tarafındaki kapısı en az baraka kadar genişti. İçeri girdiler ve uyumak için uzandılar. Gece yarısı öyle şiddetli bir deprem oldu ki tüm bina adeta yerinden oynamıştı. Thor dostlarını uyandırdı ve orta duvardaki kapıyı göstererek daha küçük olan odaya gitmelerini söyledi, kendisiyse Mjöllnir’i eline alıp binanın eşiğine oturdu. Thor’un kulakları büyük bir patırtı ve velveleyle çınlıyordu. Sabah olunca dışarı çıktılar ve yakınlarda, ormanın içinde uzanmış muazzam cüsseli horlayan bir adam gördüler. Thor, gece duyduğu gürültüye sebep olan şeyin ne olduğunu anlamıştı. Güç kemerini iyice sıktı, ancak tam o sırada devasa adam uyandı ve (söylenene göre) Thor hayatında ilk kez hemen gücüne başvurmak istemedi. Bunun yerine adamın ismini sordu. Adam cevap verdi: “Adım Skrymir. Ben de senin adını sorardım ama gerek yok, çünkü senin Asa-Thor olduğunu biliyorum. Eldivenime ne yapmışsınız böyle?” Skrymir, bu sözleri söyler söylemez eğilip eldivenini yerden aldı. Thor, geceyi geçirdikleri barakanın aslında devin eldiveni olduğunu, küçük odanın ise başparmağı kısmı olduğunu fark etti. “Beraber seyahat edelim mi?” diye sordu Skrymir. “Olur,” dedi Thor. Yola çıkmadan önce iki grup ayrı ayrı kahvaltılarını yaptılar; Skrymir kendi heybesinden, Thor ve beraberindekilerse kendi heybelerinden yediler. Sonra Skrymir, yiyecekleri tek bir heybeye koymayı teklif etti. Thor bu teklife razı oldu, böylece Skrymir hem onların erzağını hem de kendi erzağını tek bir heybeye koyup omzuna attı. Skrymir, gün boyunca diğerlerinin önünden devasa adımlarla yürüdü, akşam olunca da kocaman bir meşe ağacı bularak gece yatacakları yeri belirledi. “Ben burada uyuyacağım, heybeyi alıp yemeğinizi yiyebilirsiniz,” dedi. Hemen sonra uykuya daldı ve şiddetle horlamaya başladı. Thor, heybenin düğümünü açmaya koyuldu ama başaramadı. O kadar çabalamasına rağmen çok vakit kaybedince öfkelenmeye başladı, Mjöllnir’i iki eliyle kavrayıp Skrymir’in kafasına vurdu. Skrymir uyanarak “Başıma bir yaprak mı düştü?” diye sordu. Ardından “Yemeğinizi yediniz mi?” dedi. “Evet, yedik,” diye cevap verdi Thor. “Biz de şimdi yatıyorduk.” Gece yarısı Thor, yine Skrymir’in horlayışıyla ayağa fırladı, tüm orman bu sesle yankılanıyordu. Devin yanına gitti, çekicini havaya kaldırdı ve alnına öyle bir darbe indirdi ki çekicinin ucu devin kafatasına kadar gömüldü. Skrymir uyanıp sordu: “Şimdi ne oldu? Başıma bir meşe palamudu mu düştü? Thor, sen ne yapıyorsun?” Thor, yeni uyandığını ve vaktin geceyarısını henüz geçtiğini söyleyip oradan uzaklaştı. “Ah ona üçüncü kez bir vurabilsem, işte o zaman bir daha asla gün yüzü göremez,” diye düşündü Thor kendi kendine. Skrymir tekrar uykuya dalana kadar bekledi. Günün doğmasına az bir zaman kala dev yeniden uykuya daldı ve Thor hemen devin yanına giderek tüm gücüyle şakaklarına darbe indirdi, öyle ki bu kez çekici sapına kadar devin kafatasına gömüldü. Skrymir uyandı, eliyle çenesini kaşıdı ve şöyle dedi: “Herhalde tepemdeki ağaçta kuşlar var, dalların üstünden kafama bir şey düşüp duruyor. Sen uyanık mısın Thor? Hadi, yola çıkma zamanı geldi, Utgard Kalesi zaten çok uzakta değil. Kendi aranızda konuşurken duydum, benim çok büyük olduğumu söylüyordunuz, ama Utgard’a vardığınızda benden çok daha büyük adamlar göreceksiniz. Ayrıca izin ver giderayak sana iyi bir tavsiye vereyim: Çok böbürlenme. Utgard-Loki’nin yanındakiler, çok böbürlenen küçük adamlara tahammül etmezler. Belki geri dönmek istersin ki bu yapabileceğin en akıllıca şey olur. Ama ille de gideceğim diyorsan doğuya doğru ilerle. Ben şurada gördüğün dağlara, kuzeye doğru gideceğim.” Skrymir, bu sözleri söyledikten sonra erzak heybesini omzuna atıp ormanın dışına doğru yürüdü. Thor ve yanındakiler, onun gitmesine çok memnun oldular.

      Thor ve yoldaşları gün ortasına dek yürüdüler. Ardından açık arazinin ortasında yükselen bir kaleyle karşılaştılar, bu kalenin tepesini görebilmek için kafalarını öyle fazla kaldırdılar ki başları enselerine değiyordu neredeyse. Kalenin içine açılan geçitler demir parmaklıklarla kapatılmıştı, fakat küçük kapağın yanından içeri sokuldular ve kocaman bir salonla karşılaştılar, buraya doğru yürümeye başladılar. Kapı açıktı. İçeri girdiler ve muazzam boyutlardaki birçok adamın oturaklar üstünde oturduğunu gördüler. Kral Utgard-Loki de bu adamlar arasındaydı. Thor ve yoldaşları Kral’ı selamladılar, ama Utgard-Loki yalnızca küçümseyici bir kahkaha atıp karşısındaki minik adamın Binici Thor olup olmadığını sordu. “Hiç şüphesiz göründüğünden daha büyüksündür,” dedi. “Söyleyin bakalım, sen ve yoldaşların ne gibi işlerde iyisiniz? Ayırt edici bir yeteneği olmayan hiç kimse bizim konuğumuz olamaz.” Diğerlerinin arkasında dikilen Loki söz aldı: “Sonucunu görmeye dünden hazır olduğum bir yeteneğim var, buradaki hiç kimse benden daha hızlı yemek yiyemez.” Utgard Loki cevap verdi: “Birazdan öğreniriz.” Sonra Logi adındaki bir adama oturduğu yerden kalkıp öne çıkmasını, Loki’yle yemek yeme yarışı yaparak yeteneğini göstermesini emretti. Üstü et dolu büyük bir tahta içeri getirildi ve zemine bırakıldı. Et dolu tahtanın bir ucuna Loki, diğer ucuna Logi oturdu ve bütün güçleriyle yemeye başladılar. Nihayetinde tahtanın ortasında buluştular, fakat Loki yalnızca eti yerken; Logi etlerle birlikte kemikleri, bir de üstüne tahtayı yemişti. Dolayısıyla Loki yarışı kaybetti. “Şuradaki genç çocuk ne yapar?” diye sordu Utgard-Loki. “Ben de biriyle koşu yarışı yapmak isterim,” dedi Thjalfi. “Öyleyse çok hızlı koşman gerekecek,” oldu Utgard-Loki’nin cevabı. Sonra açıklığa giderek Hugi adındaki küçük bir adamdan, Thjalfi ile yarışmasını istedi. İlk yarışta Hugi o kadar öne geçti ki hedefe dokunup geri döndüğünde yolda Thjalfi’yle karşılaştı. “Eğer kazanmak istiyorsan bacaklarını azıcık daha açmalısın ama şu âna dek bizi ziyaret eden en hızlı koşucu sensin doğrusu,” dedi Utgard-Loki. İkinci yarışta Hugi hedefe dokunup geri dönmüştü ki Thjalfi’nin hâlâ koşacak epey mesafesi vardı. “Çok iyi, çok iyi ama üçüncü kez de koşsanız sonucun değişeceğini sanmıyorum,” dedi Utgard-Loki. Ardından bir kez daha koştular. Hugi hedefe dokunup geri döndüğünde, Thjalfi daha yolun yarısını bile tamamlayamamıştı. Herkes, bu yarışı da bitmiş olarak kabul etti. “Bizimle ne gibi bir yarışa girişebilirsin Thor? Güçlerin hakkında muhteşem övgüler duyduk,” dedi Utgard-Loki. “Aranızda içmek isteyen biri varsa, onunla içebilirim,” diye cevap verdi Thor. “Pekâlâ,” dedi Utgard-Loki. Ardından salona geri dönüp, içki taşıyıcısını çağırdı. Kusur işleyen adamları, büyük bir boynuzdan içki içmekle cezalandırılıyordu, işte bu boynuzun getirilmesini emretti. “Eğer biri bu boynuzu tek içimde bitirebilirse gözümüze girer; zira bazıları iki çekişte anca bitirebiliyor. Ancak üç çekişe ihtiyacı olan zayıf adamların aramızda barınması söz konusu olamaz.” Thor, baktığında boynuzun çok geniş olmadığını ama epey uzun olduğunu gördü. Çok susamıştı ve boynuzu dudaklarına götürüp kana kana içti, ikinci kez yudum almak için kafasını kaldırmasına gerek kalmayacağını düşünüyordu. Ancak ne kadar içebildiğine bakmak için durduğunda, sanki içkiyi hiç azaltamamış gibi geldi. “Güzel içtin ama çok fazla içtiğin de söylenemez. Doğrusu biri bana Asa-Thor’un aslında o kadar da iyi bir içici olmadığını söylese

Скачать книгу