Türk Tarihi. Necib Âsım Yazıksız

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türk Tarihi - Necib Âsım Yazıksız страница 39

Жанр:
Серия:
Издательство:
Türk Tarihi - Necib Âsım Yazıksız

Скачать книгу

devam etti ki bu da orduları idareye memur olan zatta bulunması gereken zekâ ve malumata Hazret-i Emir’in tamamıyla sahip olduğunu gösterir. Kuteybe’nin âmillerinden birisi olan Hayyanü’n Nebtî (yani Ârâmî, Mûsevî veya Îsevî olması muhtemel) Yezîd bin Muhalleb204 Tarhan’dan gizli görüşme talep edip bu sebeple idare-i lisan etti: “Saltanatını mahv edeceksin, burasını bilmiyorsun? Kış mevsimi gelir, bizim buradan beslenmemiz gerekecek. Biz burada oldukça Türkler bizimle meşgul olacaklar, fakat biz gittikten sonra hücum edecekleri sensin! Soğd zengin bir memlekettir. Türkler burayı zaptedeceklerdir!” Tarhan bu sözlerden endişelenmiş olarak Hayyan’dan nasihat istedi. “Ne yapmalı?” dedi… Hayyan cevaben: “Kuteybe ile anlaşıp Süleyman Haccac’ın Keş Şehr-Sebz ve Nahşeb yoluyla bize yardım gönderdiğini Türklere söylemeli, eğer bir anlaşma ile birbirimize bağlı olursak o hâlde sen de felaketten kurtulursun.”205 dedi.

      Anlaşma imzalandı: Tarhan mağlup oldu. İhanete uğrayan İranlılar dağıldılar. Yalnız Türkler kaldı ki bunlar da galiba ücretleri verilmediğinden yerlerine geri döndüler. Ve kayıpları telafi etmek için geçtikleri yerleri gasp ve yağma eylediler. “Cenab-ı Hak, Müslümanları tehdit eden ölümcül musibeti defetti. Kuteybe düşman tarafından dört ay kuşatılmıştı. Bu müddet zarfında Haccac kendisinden hiçbir haber alamadı. Bu sebepten, fikrini en müthiş düşünceler istila etmişti. Kuteybe’nin kurtuluşu için cami-i şerifte Kur’an-ı Kerim okunuyor, adaklar adanıyor ve umumi dualar ediliyordu.

      Araplar Tarhan’ı Türklerden ayırdıkları gibi Hatun ile de aralarını bozdular. Alışılagelen âdetleri gereğince adı geçen hakkında da harikulade hikâyeler rivayet ediyorlardı. Hatun’un yalnız ayakkabıları yirmi bin dirhem kıymetinde idi. O derece güzel idi ki Müslümanlarla anlaşma imzalamak için Saîd bin Osman’ın huzuruna geldiği zaman bu dindar Emîr, o putperest kadının aşkından hastalanmış ve bu latif hikâye çok zaman şuara ve ahali tarafından nazım ve bestelere ilham olmuştur.206 Nerşahî hikâyesini tamamlamak için diyor ki: Kırmızı kumaşla tefriş edilmiş bir çadır içerisinde etrafında meşaleler yakılmış cüsseli, gösterişli bir Arap’ı evvelce kadına gösterdiler. Bunun görünüşüne kadın bayıldı. Havası döndüğü zaman kendisini güzel bir surete sahip olan Saîd’in huzurunda buldu.

      İşin hakikati, Araplar silahla Türklerin hakkından gelemediler. Alışılagelmiş hareketlerinden birine yani iftiraya başvurup Hatun’un yerine geçecek olan oğlunun bir esirden olduğunu hikâye ettiler. Askeri arasında nifak çıkartıp kadını halk nazarında zanlı bıraktılar. Araplara katılan İranlıların arasında aşağılayıcı muamelelerle karşılaşan ve memleketinde de desteksiz kalan biçare kadın, kendi tebası arasında namusu lekelendiği ve cesareti kırıldığı için mensup olduğu diyarı terk etti.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Rahip Palladius’un Moğolistan’da İki Cevelan adlı eserinden alınmıştır.

      2

      Şecere-i Türkî, s. 36.

      3

      Seyhun’a “Hocend Suyu” derler. Babürnâme, s. 1.

      4

      Bunun bize göre telaffuzu (Yeni Çay) şeklinde olmalıdır. Türkçenin Kaşgar kolunda (ç) s’ye dönüşür. “Yenice” olmak ihtimali de mümkündür.

      5

      Bu step kelimesinin Türkçede karşılığı bozkırdır.

      6

      Arapçada “cezair-i müctemia” denilen takımadaların Türkçe ismidir. Bu göle Aral denmesi de çok adalı olmasındandır.

      7

      Altay kelimesini bazı lügatler Altun Dağı terkibinden bozma kıyas ediyorlar ise de bu nazar Türkçe telaffuz ile uygun değildir. Altay Ora Türkçesince yüksek orman manasında Al-Tayga terkibinden ibarettir. Bu, oryantalistlerin bakışı ve seyyahlardan Radloff’un sözüdür. Bize kalırsa yine bu manada olarak Al-Toyga’dan değişmiştir.

      8

      Ala Kul, Ala Göl demektir.

      9

      Çincenin (ling) kelimesi “geçitli tepe” demektir. Çung Ling Türkçenin “Gök Arat” terkibinin tam tercümesidir. Türkçede arat kelimesinin asıl manası çatı şeklinde olan dam olması sebebiyle, böyle yerler de bu terimle anılmıştır. Arat yüksekliği çok bir boyunu, yanaşılması kolay veya imkânsız olan komşu iki akarsuyun beslenme teknelerini ayıran sınırdır. Hâlbuki (davan) sarp boğaz ve (bel) gibi geçilmesi kolay boyun veyahut fark olunmadan bir vadiden diğer vadiye geçilen boğaz manasındadır. (Arat) komşu iki akarsuyun beslenme teknelerini ayıran sınır üzerinde boyun, (davan) ise bir geçittir.

      10

      Billur; vahan bölümünde bulunan güney dağlarının bir kısmında iskân olan bir kabile dahi bu adla anılır.

      11

      “Kouen” (değnek, kuru fidan) ve “len” (böğürtlen) demektir.

      12

      Rusların şimdi (çotkal) yazdıkları kelime Türkçenin (çatkal) terkibinden bozmadır. Manası: vadinin dibi ve sel yatağıdır.

      13

      Ruslar bu kelimeyi Kog-art şeklinde tahrif etmişlerdir.

      14

      Alay Vadisinde Kızıl Su Irmağı bir değildir.

Скачать книгу


<p>204</p>

Müneccimbaşı: “Hayyan bir rivayette Horasan’da idi. Ona bazıları (Nebtî) dedikleri lekentine binadır” diyor. C. 1, s. 775.

Nebtî, Nebet veya Nabat olarak anılan kavmin mensuplarına verilen addır, ilavesinde bulunmak gereği duyuyoruz. (ç.n.)

<p>205</p>

Nerşahi Zeyl, s. 266-267.

<p>206</p>

Nerşahi, Zeyl, s. 266-267.