Tarihin Kuyumcusu - Cüceler Nasıl Dev Olur, Devler Nasıl Cüce?. Mikâil Bayram

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Tarihin Kuyumcusu - Cüceler Nasıl Dev Olur, Devler Nasıl Cüce? - Mikâil Bayram страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Tarihin Kuyumcusu - Cüceler Nasıl Dev Olur, Devler Nasıl Cüce? - Mikâil Bayram

Скачать книгу

style="font-size:15px;">      Bizim Saray’da lakabı Yekkoş olan Abdülkadir Efendi adında bir müftü vardı. Yekkoş, tek kulaklı demektir. Adamın anadan doğma bir kulağı yoktu. Onun için birisi ile konuştuğu zaman kulağı olan tarafı çevirirdi ve iyi dinlerdi. İyi bir âlim ve şairdi. Farsça, Kürtçe, Türkçe şiirler yazabilen bir adamdı. Şimdi onun şiirleri oğlunun elindedir; hâlâ yayımlamadı.

      O zatın Saray’da manevi bir otoritesi vardı. Böyle ailelerde dinî meseleleri soruşturdukları zaman gider ona danışırlardı. Aynı zamanda camilerde vaaz ederdi.

      Ben küçükken ilkokul 4. ya da 5. sınıfta cuma namazlarına gitmeye başladım. Bir grup arkadaşımızla birlikte cuma namazlarına giderdik. Küresinli ailesinden olan İsmail Emmi diye birisi vardı. O aile kızını bir mollaya vermiş, o molla da gelir sürekli onların evinde kalırdı ve o ailenin fertlerine din öğretirdi. O molla dediğim adam Fakı Tahir diye bilinirdi. Fakı Tahir tahsilini Tebriz’de yapmış, Tebriz Sanat Meslek Lisesinden mezundu. Çok güzel yazı yazar ve güzel Farsça bilirdi. İşte o ailenin fertlerine, yani kayınbiraderlerine dersler verirdi. Fakı Tahir’in kayınbiraderlerinden biri de benim sınıf arkadaşımdı. Ben de bu vesileyle o hoca efendiyi tanıdım ve derslerine devam ettim. En azından kayınbiraderine öğrettiğini o da bana öğretirdi, bu şekilde ondan yararlandım.

      Bunun dışında böyle dinî bir hava mevcut değildi. Fakat şunu biliyorum, o Yekkoş hayatta olduğu sürece çok uzak yerlerden birileri Yekkoş’tan ders almak için Saray’a gelirlerdi. Mesela Başkale müftüsü geldi, bir ay Saray’da kalıp Yekkoş’tan ders aldı. Yekkoş derslerinde sırf şiir ve şiir usulü öğretir, aruz ilmi okuturdu.

      Dinî bir ders değil yani?

      Edebiyat öğretirdi, edebiyatı çok iyi bilirdi. Şiir yazma, şiirleri tahlil etme, şiirleri şerh etme gibi bir birikimi vardı. Bu Yekkoş denilen zatın Küfrevi şeyhleriyle teması vardı. Küfreviler bizim Doğu Anadolu’da bir ailedir. Bitlis’te Şeyh Muhammed Nesimuddin Efendi’nin dergâhı vardı. Bu Yekkoş dediğim kişi o dergâha bağlıydı.

      Senenin belli zamanlarında Bitlis’e gider, Şeyh Nesimuddin Efendi’den ders alırdı. Bu Şeyh Nesimuddin de Erzurumlu Alvarlı Efe’nin hocasıdır. Dolayısıyla bizim o Yekkoş Bitlis’e gidip geldiği için Alvarlı Efe’yi tanırdı. Hatta bir tane de şiiri vardı, Erzurumlu Efe’ye diye onu metheden bir şiir yazmış. Divanında mevcut.

      Bir de tabii bu Nesimuddin Küfrevi Efendi’nin üç oğlu vardı. Cesim Küfrevi, Besim Küfrevi, Kasım Küfrevi.

      Kasım Küfrevi Demokrat Partisi milletvekiliydi.

      Evet. Bu Yekkoş rahmetli, Demokrat Parti zamanında Kasım Küfrevi’ye mektup yazardı. Kasım Küfrevi’den gelen mektupları da açar ve o az önce söylediğim talebesine okurdu. O mektup bir defa değil, birkaç defada okunurdu.

      Kasım Küfrevi de çok güzel inşa bilen bir adamdı. Hatta Cevdet Sunay’ın bir Afganistan seyahati olmuş o zaman tercüman olarak da Kasım Küfrevi’yi götürmüşler. Çok güzel Farsça bilmesi sebebiyle Afganistan’da Kasım Küfrevi’ye büyük bir hayranlık duymuşlar.

      Tabii talebelik dönemimde üniversiteye başladığım sıralarda Kasım Küfrevi hayattaydı. Ankara’da onun yanına da birkaç defa gittim.

      Kasım Küfrevi’nin abisi olan Cesim Küfrevi de sık sık Van’a gelirdi. Ben lisede talebeyken Cesim Küfrevi gelmiş diye bizim arkadaşlar arasında ona ilgi duyanlar olurdu. Onlarla beraber Cesim Küfrevi’yi nasıl dinleyebiliriz gibilerden. Cesim Küfrevi bir parkta ya da başka bir yerde oturduğu zaman ben de onların arasına katılıp giderdim. Yani bizim dinî çevremiz aşağı yukarı bunlardan ibaretti.

      Özalp’e Ortaokulu Kim Yaptırdı?

      Burada ortaokul okudunuz mu?

      Senenin birinde bizim Özalp’te ilkokul öğretmenleri Adnan Menderes’e bir mektup yazmışlar. Adnan Menderes’ten ilçemizde ortaokul yapılmasını istemişler. Adnan Menderes’in de bu çok hoşuna gitmiş. “Yörenin insanları okul talep ediyorlar diye emir vermiş, buraya okul yapacaksınız.” demiş.

      Saray’a mı Özalp’e mi?

      Özalp’e. Saray’ı o zaman köy durumuna getirmişlerdi. Saray. 33’ler olayından sonra Fevzi Çakmak Genelkurmay Başkanı, uçakla Saray’a gelmiş. Saray’da bir düzlük yer var, uçak oraya inmiş.

      Fevzi Çakmak Saray’a gelince, bakmış karşıda hudut var. “Hudut’a yakın bir ilçe olursa bu tür olaylar eksik olmaz, kazayı buradan kaldırın” diye emir vermiş. Hududa 20 km. içeride Özalp denilen ilçeyi kurdular.

      Devletin politikası böyle. Mesela Trakya’da da Edirne’ye devletin pek böyle ciddi yatırımlar yapmadığı söyleniyor.

      İran’dan geldiniz; sizin aşiretten kızlar komşunun çocuğunu beğendik veya annesi babası biz bu adamlara kız verebiliriz veya onlardan bir kızı beğendik, onlardan bir kız alalım, onlarla münasebetimiz olsun, akraba olalım geçinelim veya mesela Saray’daki mukimler biz bunlardan kız almayız, gelinimiz olmasın filan mı dediler?

      Evet. Saray’a gelen Küresinlile genellikler kendi içlerinde evlenirlerdi. Yani akraba evlilikleri olurdu. Amca çocukları, dayı çocukları gibi böyle evlilikler olurdu. Fakat bizde galiba kız çocuğu sayısı fazla ki Kürtlerden de (çevredeki) Küresinlerden de kız almayı çok makbul bulurlardı. Dolayısıyla benim emsalim olan kız çocuklarının birçokları köylerde Kürtlerle evlendiler, Kürtler onlara çok değer verirlerdi. Bu şekilde evlenmeler olurdu ama dediğim gibi genel olarak kendi içinde evlenmeleri çok olurdu.

      Saraylılar Devleti Neden Mahkemeye Verdi?

      Ortaokuldan devam edelim.

      Saray köy durumuna getirildi. Hatta birkaç sene köy olarak kaldı. Ondan sonra nahiye yaptılar. Daha sonraki dönemlerde nahiyeyi de ortadan kaldırdılar. Saray gene köy durumuna geldi.

      Süleyman Demirel 1990’lı yıllarda cumhurbaşkanı olunca bizim köylüler bir dava açıp devleti mahkemeye veriyorlar. Dilekçelerine de şöyle yazıyorlar:

      “Bizim 33 tane adamımızı öldürdünüz, ondan sonra bizi de cezalandırdınız, ilçeminizi köy durumuna getirdiniz.”

      Demirel, Saray’a telefon ediyor. Telefona Cabbar Emmi çıkıyor. Cabbar, dangul dungul konuşan birisiydi. Demirel onlara açtıkları davayı hatırlatmış. Cabbar Emmi de “He biz bir dava açtık. Hem bizi öldürdünüz hem de bizi köy yaptınız.” demiş. Demirel de “O davanızı kaldırın ben sizi ilçe yaptım.” demiş. Dolayısıyla Saray tekrar ilçe oldu.

      Ortaokul Neden Öğrencisiz Kaldı?

      Kendisine gönderilen mektuptan memnun kalan Menderes, Özalp’e ortaokul yaptırıyor.

      Evet. Ancak açılan ortaokula talebe bulamıyorlar. Bir iki memur çocuğu var talebe olabilecek ama, çevrede başka talebe yok. Babama diyorlar “Senin de ilkokul bitiren bir oğlun var, hele oğlunu ver ortaokula kaydedelim.”

      Ben ilkokulu bitireli üç sene olmuş. O kocaman hâlimle babam beni ortaokula kaydetti.

Скачать книгу