Çınaraltı Konuşmaları. Зия Гёкальп

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Çınaraltı Konuşmaları - Зия Гёкальп страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Çınaraltı Konuşmaları - Зия Гёкальп

Скачать книгу

ailede de babadan kalan miras taksim olunmaz. Bir dedenin torunları aynı evde yaşarlar ve aynı mutfaktan yemek yerler. Fakat bunlar arasında taaddüdü zevcat kaidesi yoktur. Her erkek kendi hesabına evlenmek hakkını haizdir. Slavlarla eski Araplarda aile bu enmüzece mensuptur. Slavlar buna ‘zadroga’ derler, Araplar ‘ehl’ adını verirler.

      c) Pederşahi aile:

      Taksim olunmamış asabenin emvali, umum asabe zümresine ait olduğu hâlde, bazı cemiyetlerde, bu emval aile reisinin şahsi malı mahiyetini alır. O zaman, aile reisine ‘pederşah’ denildiği gibi, bu aileye de ‘pederşahi aile’ denilir. Bu ailenin reisi yalnız ailenin emvaline maliki mutlak olmakla kalmaz, aileye mensup bütün asabelerin, hatta kendi zevcesiyle çocuklarının hayatı üzerinde de istediği gibi tasarruf eder, bunları satabilir ve öldürebilir. Eski Roma ailesiyle şimdiki Çin ailesi bu enmüzece mensuptur.

      3. Pederî aile:

      Buna pederî aile denmesi, en başta babanın bulunmasından dolayıdır. Ana, babaya hukukça müsavi olmakla müsaviler arasındaki birincilik babaya bırakılmıştır. Bu aile enmüzeci maderî semiyenin pederî semiye ile imtizacından doğmuştur. İptidai cemiyetlerde, çocuk ya yalnız annesinin yahut yalnız babasının semiyesine nispet edilirdi. İki semiyenin yan yana yaşaması mümkün değildi. Çünkü çocuk yalnız bir dine mensup olabilirdi. Her semiyenin ayrı bir dini olduğundan, çocuğun iki semiyeye nispeti iki inhisarcı dine mensubiyeti demek olurdu.

      Fakat bazı cemiyetlerde, ‘din’ pederî semiyeye, ‘sihir’ maderî semiyeye ait olduğu için, bu iki semiye yan yana yaşanmak imkânına malik olmuştur. Bu cemiyetlerde, dinle sihir birbirine müsavi olduğu için, pederî semiye ile maderî semiye de birbirine müsavidir. Bu esasın neticeleri olmak üzere baba anaya, zevç zevceye, amca dayıya, hala teyzeye, birader hemşireye, hülasa erkek kadına müsavidir. Bu müsavatlardan, en demokratik aile enmüzeci doğmuştur. Eski Türklerle Germenlerde bu aile enmüzeci mevcuttur. Türkler, bu aileye ‘soy’, Germenler ise ‘zippe’ adını verirler. Eski Türklerde ana soyu ile baba soyu birbirine müsavidir. Bunun neticesi olarak kadın da erkekle müsavi oldu.

      Sonraları, soy inkısama uğrayarak, ‘pederî aile’ adını alan daha küçük zümreleri doğurdu. Pederî ailede ailevi bir cumhuriyet olup, baba bu cumhuriyetin reisi, ana da reisesi hükmünde idi. Velayet ikisi arasında müşterekti. Baba, hiçbir vakit ananın muvafakati olmaksızın kızını bir erkeğe veremezdi. Aileye ait bütün işlerde ananın reyinin alınması lazımdı. Çocukların da hukuka tecavüz olunmazdı. Binaenaleyh, pederî aile, pederşahi aileye hiç benzemez. Aralarında cezrî bir fark vardır ki müsavatla hürriyetten ibarettir.

      Pederî ailenin inkısamından, (izdivacı aile) enmüzeci doğdu. İzdivaci ailede esas, dolaşırken, gerek güveyinin ve gerek gelinin babalarının ve analarının oturdukları evleri terk ederek, yeni bir ev kurmaları suretinde başlar. Eski Türklerde, bu kaide mevcuttu. Fakat bu kaidenin bir ‘töre’ hâlinde mevcut olması kâfi değildir. İzdivaci ailenin asıl temeli, asri bir devlet tarafından yapılmış asri bir aile kanunundan doğmasıdır. Avrupa milletlerinde bugünkü ailenin menşei, Roma hukuku değildi. Cermenlerin ananevi töreleridir. Fakat Avrupa milletlerinde asri devlet teşekkül edip de asri aile kanunları yapılmasaydı, Avrupa’nın Cermen milletlerinde bile izdivaci aile teşekkül edemeyecekti. Latin ve Slav milletlerde aileler pederşahi ve zadroga enmüzeçlerine mensup olduklarından, bunlarda kendi kendine izdivaci ailenin doğması hiç mümkün değildi. Demek ki bugün Avrupa milletlerinde ailenin (izdivaci aile) enmüzecinde olmasını temin eden asri aile kanunlarıdır. Bu kanunlar, eski törelere ve ananelere nihayet vererek, hürriyet ve müsavat kaidelerine muvafık ve bugünkü demokrat aileleri vücuda getirmiştir. Bu sebeple, eski Türklerde izdivaci ailenin fiilen mevcut olması, ta o zamanlarda bile, milletimizin izdivaci aile devrine atlamış olduğunu ispat etmez. O zaman, Türklerde asri bir devlet tarafından yapılmış bir aile kanunu olmadığı için, yalnız töreye istinat eden bu kaidenin müstakar bir mahiyeti yoktu. Bundan dolayıdır ki biz, izdivacı aile devrine ancak yeni yapılacak aile kanunu ile geçebiliriz. O hâlde, yapacağımız aile kanunundaki veçhemiz, en eski ananelerimizde, yalnız fiilî bir anane suretinde mevcut olan izdivaci aile sistemini, hukuki müeyyidelere malik bir esas olarak kabul etmemizdir.”

(Cumhuriyet, 27 Mayıs 1924)

      20. Asrın En Mühim Müessesesi Gazetedir

      Dün akşam yine meçhul filozofla beraberdik.

      “Bu asrı karakterize eden en asri müessese hangisidir?” diye sordum. Şu cevabı verdi:

      “On dokuzuncu asrı Alfred Fouillée’ye göre karakterize eden ne tayyarelerdir ne tahtelbahirlerdir ne de otomobiller, tanklardır. Bunlar olmasaydı yine asrımız, on dokuzuncu asır olabilirdi. Medeniyet müesseselerinin diğerlerini de birer birer kaldırabiliriz. Asrımızın on dokuzuncu asır olmasına yine bir halel gelmez. Fakat maazallah bir de gazetenin ortadan kalkmasını tasavvur edelim. Bütün diğer medeniyet müesseseleri yerinde dururken, yalnız gazetenin yok olması bizi on dokuzuncu asırdan uzaklaştırarak Kurunu Vusta’ya (Orta Çağ) doğru atar. Demek ki bu asrı karakterize eden en belli başlı medeniyet müessesesi ancak gazetedir. Alfred Fouillée’nin bu sözleri yirminci asır için de doğrudur. Mesela gazetesiz bir millet meclisi farz edelim. Bu neye yarar? Hiçbir şeye yaramaz.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

/9j/4AAQSkZJRgABAQEASABIAAD/2wBDAAMCAgICAgMCAgIDAwMDBAYEBAQEBAgGBgUGCQgKCgkICQkKDA8MCgsOCwkJDRENDg8QEBEQCgwSExIQEw8QEBD/2wBDAQMDAwQDBAgEBAgQCwkLEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBAQEBD/wgARCAG9ASwDAREAAhEBAxEB/8QAHQAAAgMAAwEBAAAAAAAAAAAABQYDBAcAAggBCf/EABsBAAMBAQEBAQAAAAAAAAAAAAABAgMEBQYH/9oADAMBAAIQAxAAAAHaOXrryfAuCgVRNWqIkws11CuBMQtPg4w6j7tV0H04mom1bLRi0xFNRARBAcquku8U2xXAyHSc62x1zHeETnlrC5op7JrlGiNP4HcIk+7VcqMfVKun0ZAl3K7sqhWQNDu1MFoOuWpq8pKQwMduKNJ6ztxmr7FJrI7zMt61jpmFLQpYxpJpei3OAaZKdKcUYcCIOwRj6IjDuEYQB3DgcH2FZRxuQVFVZc9A4xMqZwa4p9jTYstccuF9p9m2eGstn0sztV2ekpPGPTyoOmekD6gMA+AIA4NQLYGgDAPE/DEghC0gaoHYHQMsFoAyYAQPAgALFp+O3pTn6vNe2DAm2RfxNlRnukFZZ5Vp6fj/AKuTeLgiBgMOD1EGGhsQUA8vM9AIkDySz9AU1kXkVnrBCSHnNnuZH51teo091Dz2HoQPAzAAtCy21jHfK9M9CmgoDBLGkSJ1moUe2cN/H3Vy+sKjxWxvBXD2UjDmbujRh/ne17iT7B4Ma/Q5OmHgVr3gnGH59OfdCfidgUXvlPwM175T8DNcA9GmjZbgKnqK8IcBdUZlrVyNpezObfx508t3SPXKakLz2HrEMcCEHUMvDZATgKBoAY+B4OwfQrhooLoeS2e2EeB2e+EeJ2JgjsaaDjsEs7CNI0KLO52lXKvcdhen89fH3Ty59eetJ12ZaLgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcA7GjplqHsPyjU3pmdmZrK9c0jXP5Feqs9cK0xXbjgdhconRXTnc9R1UWWRhKKqqkCRkMk7UQ6ydMJQsBAKyH1lAB7TVGg1loWh5ap1TTclxs2elgNVa8h782f6Z8DgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcDgcD2BzdNvLfHtshwkzSGLO9ci1tqBp/zvunEnqWufjffn9C1BgM2BoBSDdxgxBghAeAAN8DAANgzB5qZ6bR4fa9/qvGTXs9GXAwB4va9a83SOm8u0zGthB6PNPObPBRYuNDRZ3rn6x5+jyb1cm+VDACUA4CgaGHwEIDgZsGoB3AmC2B4AQFAxwN2BEDch+eRNYeO2m9dOhZXVmbU6ChtZB1M3FEAmZjumeWa5e2effyJ08y/cTAGA6C8IyOoFYV0ZANA

Скачать книгу