Mehmet Akif ve İstiklal Marşı. İbrahim Halil Er

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Mehmet Akif ve İstiklal Marşı - İbrahim Halil Er страница 5

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Mehmet Akif ve İstiklal Marşı - İbrahim Halil Er

Скачать книгу

lütfu ve nimeti geniştir, o bilendir.” (Maide 54)

      Bazıları Mehmet Akif’in millet kelimesi yerine ırk kelimesini kullanmasını eleştirmekte ve bunun İstiklal Marşı’nın ruhuna aykırı olduğunu belirtmektedir. Kanaatimce bu, millet kavramının o günkü anlamıyla bugünkü anlamı arasındaki farklılıktan kaynaklanmaktadır. Çünkü Osmanlı’da millet, bir kavmi veya ırkı simgelemezdi. Millet, Osmanlı’da din anlamında kullanılan Kur’anî bir kavramdır.4 Mehmet Akif, burada Türk ulusuna seslendiğini belirtmek ve millet kavramıyla arasındaki çizgiyi çizmek için ırk kelimesini bilinçli kullanmıştır. Mehmet Akif, millî marşın Türk milletine özgü olacağını biliyordu. Bu nedenle milleti muhatap almaya çalıştı.

      Irk kelimesi günümüzde içinde birçok olumsuz anlam barındırmakta, ırkçılığı çağrıştırmaktadır. Fakat Mehmet Akif burada ırkçılıktan çok belli bir ırkı hedef alan, o ırka kimliğini -İslami kimliğini- hatırlatan bir anlam vermektedir. O, Maide Suresi 54. ayetini hatırlatmakta, bu davayı taşımaya talip olmadığı zaman, Allah’ın başka bir kavmi getirebileceğini hatırlatmaktadır. Bu ayeti genelde Osmanlı aydınları (Elmalı, Bediüzzaman, Ömer Nasuhi Bilmen) Türklere yorumlamaktadır. Hatta yine Türk olmayan (Kürt kökenli) Bediüzzaman bu ayeti şöyle yorumlamaktadır:

      “İşte, ey ehl-i Kur’an olan şu vatanın evlatları! Altı yüz sene değil, belki Abbasiler zamanından beri, bin senedir Kur’an-ı Hakîm’in bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kur’an’ı ilan etmişsiniz. Milliyetinizi Kur’an’a ve İslamiyete kal’a (kale) yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz, müthiş tehacümatı (saldırıyı) defettiniz (ortadan kaldırdınız). Ta

      5 ayetine güzel bir masadak (işaret edilen millet) oldunuz. Şimdi Avrupa’nın ve Frenk-meşrep (Batılı) münafıkların desiselerine (hilelerine) uyup şu ayetin evvelindeki hitaba masadak (layık) olmaktan çekinmelisiniz ve korkmalısınız.

      Ey Türk kardeş! Bilhassa sen dikkat et. Senin milliyetin İslamiyet-le imtizaç etmiş (şekillenmiş); ondan kabil-i tefrik değil (ayrılmaz). Tefrik etsen (ayrılsan), mahvsın (yok olursun). Bütün senin mazideki mefahirin (geçmişteki övünç duyduğun her şey) İslamiyet defterine geçmiş. Bu mefahir (bu övündüklerin), zemin yüzünde hiçbir kuvvetle silinmediği hâlde, sen şeytanların vesveseleriyle (sözleri), desiseleriyle (hileleri) o mefahiri (övüncü) kalbinden silme.”6

      Türklere hitap eden, onları eski günlerindeki başarısıyla motive etmek isteyen tüm aydınlar, Türk kökenli olmasalar bile asabiyet (yani ırki, millî) özelliklerine vurgu yapmaktadırlar. Bu, bir psikolojik motivasyon ve kitleleri harekete geçirme taktiğidir.

      Bu kavramı kullandığı için Mehmet Akif’i kınamak yerine dönemi ve şartları iyi okumak, Osmanlı aydınlarının olaya nasıl baktığını iyi bilmek gerekir. O, dönemde nasyonal sosyalizm daha çıkmamış ve ırkçılık bu kadar olumsuz kavramları bünyesinde barındırmamıştı. Kelimenin örfi ve sözlük manaları olan belli bir kandan veya belli soydan gelme anlamında da kullanmıştır Mehmet Akif.

      Mehmet Akif, İslamcı bir şairdir. Fakat o, İslam’ın eski güçlü günlerine kavuşmasını Türklerin sağlayacağına inanmakta ve bu millete “kahraman” sıfatını vermektedir. Mehmet Akif, ırk kelimesini İstiklal Marşı’nda iki yerde kullanır. İkinci kıtada “kahraman ırkıma” ifadesinde, bir de onuncu kıtada “sana yok, ırkıma yok izmihlal” sözünde görülmektedir. O, ırk ile Türkleri kastetmekte, kavim millet yerine kullanmaktadır. Irkçılık yapmamaktadır çünkü tüm hayatı boyunca ırkçılığa karşı mücadele etmiştir. Onun “kahraman ırk” tipolojisine ilk dönem Osmanlı askerleri örnek teşkil etmektedir. Bir şiirinde olayı şöyle tasvir etmektedir:

      Nerde Ertuğrul’u koynunda büyütmüş obalar?

      Hani Osman gibi, Orhan gibi gürbüz babalar?

      …………..

      Değişik sanki o arslan gibi ırkın torunu!

      Mehmet Akif’in kavmiyetçiliğe ve ırkçılığa karşı olduğunun yazdığı diğer şiirler delil olmaktadır:

      Ayrılık hissi nasıl girdi beyninize?

      Fikr-i kavmiyeti (milliyetçilik) şeytan mı sokan zihninize?

      Birbirinden müteferrik (ayrı) bu kadar akvamı (milletler)

      Aynı milliyetin altında tutan İslam’ı,

      Temelinde yıkacak zelzele kavmiyettir (milliyetçiliktir).

      Bunu bir lahza (an) unutmak ebedî haybettir (korkudur)…

      Arnavutlukla, Araplıkla bu millet yürümez…

      Son siyasetse bu, hiç böyle siyaset yürümez!

      Sizi bir aile efradı yaratmış Yaradan;

      Kaldırın ayrılık esbabını (sebeplerini) artık aradan.

      Ayrıca Mehmet Akif, İslam uğrunda mücadele yapılmasının ırkçılık olmayacağını (hilal kavramı), ırkçılığın sadece belli bir milletin selameti yapılması durumunda olacağını belirterek kelimeyi iyi ve kötü anlamda kullanmıştır. Irkçılığın sınırını çizmiştir. O, bu savaşın din ve İslam için olduğunu, dolayısıyla bir ırk savaşı, bir ırkın üstünlük mücadelesi olmadığını göstermeye çalışmıştır.

      Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…

      Milletime gülümsemezsen, böyle kaşlarını çatarsan, senin uğrunda döktükleri kanlar sonra helal olmaz. Yani bu kadar kızgın olduğundan sana döktükleri kanlarını helal etmezler.

      Mehmet Akif burada bayrağa seslenmekte, bayrak uğrunda tarih boyunca dökülen kanları hatırlatmaktadır. Yalnız bayrağın kaşlarını çatmaktan vazgeçmesinin koşulu bağımsızlığın elde edilmesi veya ülkenin işgalden kurtulmasıdır. Çünkü bayrak, ülkenin içinde bulunduğu koşullardan dolayı kaşlarını çatmıştır.

      Mehmet Akif, Allah yolunda dökülen kanların helal olmasının yolunun Allah’ın merhametiyle olacağını vurgulamaktadır. Çünkü bir şeyi ancak Yaradan helal yapabilir. Onun uğrunda dökülen kanların helal olup olmaması onun vereceği kararla olur. İslam (hilal) uğrunda olmayan ölümlerin geçerli bir ölüm olmayacağı, helal bir ölüm olmayacağı, yani şehadet olmayacağını da vurgulamaktadır. Irk uğrunda değil, hilal yani din uğrunda ölündüğü zaman şehit olunacağını, bu dökülen kanların helal olacağını vurgulamaktadır. Mehmet Akif, ırk kelimesini kullanarak hem ırkçılığı eleştirmiş ve hem de hangi koşullardaki mücadelenin ırkçılık olmayacağını vurgulamıştır. Yani burada hilal ile simgelediği İslam ifadesinde gizlemiştir.

      İslam uğrunda olmayan tüm mücadeleler batıl mücadelelerdir. Bu uğurda dökülen kanlar makbul değildir, helal olmaz. Tek mücadele yöntemi veya dökülen kanların helal olmasının tek yolu din, İslam, vatan, millet ve bağımsızlıkla olur. Ama bütün bunlarda yine Allah rızası gözetilmelidir. “Sonra helal” derken hangi sonradan bahsediyor? Yani kıyamet gününde, yani mahşer gününde, yani Allah’ın huzurunda hesap verirken bu dökülen kanlar eğer meşru yollarla dökülmemişse kabul edilmez diyerek sonra ifadesiyle hesap gününü kastetmektedir.

      Peygamber

Скачать книгу


<p>4</p>

“De ki: Allah doğru söylemiştir. O hâlde hanif olarak İbrahim’in milletine (din anlayışına) tabi olun. Şirk koşanlardan değildi (o)!” (Ali İmran 95)

<p>5</p>

Maide Suresi, 54. ayet.

<p>6</p>

http://www.saidnur.com/foreign/trk/risaleler/hutbe/hutbe.htm; Bediüzzaman, Lemalar