Yıldız'da Neler Gördüm?. İsmail Müştak Mayakon

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yıldız'da Neler Gördüm? - İsmail Müştak Mayakon страница 9

Жанр:
Серия:
Издательство:
Yıldız'da Neler Gördüm? - İsmail Müştak Mayakon

Скачать книгу

kervan geçmez bir yer olmuştu. Bu teşkilatın şu garabeti vardı: Herkes birbirine düşmandı. Türk, Arap’ı sevmez, Arap; Arnavut’tan nefret eder, Arnavut; her ikisinin gözünü oymaya çalışırdı. Sarayda birbirini seven, birbirinden emin, birbirinin mahremi iki insana tesadüf edilemezdi. Herkes teveccühü, terakkiyi, taltifi; komşusunun kuyusunu kazmakta arardı. Sultan Hamit diviser pour regner4 sistemini bütün incelikleriyle evvela kendi sarayında tatbik ediyordu.

      Dört duvar arasında yaşayan, senede iki defa sabahları bayram alayı için Dolmabahçe Sarayı’na, ramazanın on beşinci günü deniz yoluyla Topkapı Sarayı’na giden ve bunun haricinde kendi kullarından başka hiç kimseye görünmeyen Sultan Hamit’e suikast yapmak çok güç olmakla beraber, hünkâr her dakika tedbirli davranırdı. Bilhassa Avrupa’da kendi aleyhine çalışanların bütün hareketlerini tarassut ettirirdi. Paris, Brüksel ve Cenova’daki siyasi memurların en esaslı, en ehemmiyetli vazifesi alçak kimseleri takip etmek, bunları o havalide barındırmamak, gazete ve risale çıkartmalarına veya bu gazete ve risalelerini Türkiye hudutlarına sokmalarına mahal vermemekti. Yalnız sefirler değil, müsteşarlar, başkâtipler, hatta bazı ufak kançılarlar bile doğrudan doğruya sarayla muhabere ederlerdi. Yıldız’daki şifre dairesinin işi gücü hemen hemen buydu.

      İttihat ve Terakki mensuplarından bazıları, gazetelerle yayımlanan hatıralarında, cemiyetin İstanbul’daki taraftarlarıyla muhaberelerini yazmaktadırlar. İstanbul’da üç beş taraftar peyda etmek, İstanbul’la kaldı ki muntazaman olsun mektuplaşmak, buradan haber almak, buraya talimat göndermek boş şeylerdi. İstanbul’da bir kıyam yaparak Sultan Hamit’i öldürmek veya tahttan indirmek hemen hemen imkânsızdı. Sultan Hamit’i, Sultan Aziz veya Sultan Murat gibi fetva yoluyla halletmek de güçtü, çünkü bir padişahın fetva kuvvetiyle nasıl tahttan indirildiğini gözleriyle görmüş olan Sultan Hamit, fetva yollarını o kadar sıkı bir gözetim altında bulunduruyordu ki sarıklıların, fetva dairesinin, bütün meşihat teşkilatının en ufak bir kıpırdanma teşebbüsleri bile ihtimal haricindeydi. Ne askeri ne de donanmayı elde edemezlerdi. Hünkârı muhafaza vazifesiyle mükellef olan birinci ve ikinci fırka padişahın “nan ve nimetiyle perverde”5 olan erkân ve ümeranın idaresindeydi. Donanma silahsız, hatta kömürsüz bir korkunç hayalden ibaretti. Gemilerin toplarındaki kamalar “iradei seniyye olmadıkça” depolardan çıkarılamazdı ve her silah deposu bir kulun muhafazasına tevdi edilmişti. Nihayet memlekette ordularla casus vardı. Bazı ecnebi postanelerinin memurları sarayın aylıklı hafiyeleri idi. İttihat ve Terakki cemiyeti İstanbul’da bir ihtilal zemini bulamazdı. Sultan Hamit için de lazım olan bu idi. Hünkârın bütün korkusu dışarıdan ansızın bastıracak olan ihtilal teşebbüslerinde toplanıyordu. Avrupa’da Jön Türklerin, Ermenilerin, anarşistlerin hararetli hararetli çalıştıklarını biliyordu. Bilhassa Ermenilerin, vaktiyle yaptıkları gibi tekrar bir kıyam vukua getirerek bir katliama, bunun neticesi olarak Avrupa’nın müdahalesine ve nihayet memlekette genel bir ayaklanma hareketi baş göstererek ortalığın karmakarışık olmasına sebebiyet vermeleri ihtimalden uzak değildi ve bunun akıbeti saltanata dokunabilirdi. Nitekim Sultan Hamit’in korktuğu başına gelmiş ve günün birinde cuma namazına müteakip Hamidiye Camisi’nden sarayına dönmek üzere arabasına binmeye hazırlanırken yaveran dairesinin kapısı önünde lastik tekerlekli bir araba içinde müthiş bir bomba patlamıştı. Burası ecnebi sefaretler erkânının veya sefaretler tarafından takdim edilen kibar misafirlerin arabalarının durduğu yerdi. Tahkikat neticesinden anlaşıldığına göre bu araba sureti mahsusada Avrupa’dan getirtilmişti. Bunca dikkat ve tarassutlara, casus teşkilatının bunca ihtimamlarına rağmen bu arabanın İstanbul gümrüklerinden içeri sokulabilmesi “Avrupa’daki alçak kimselerin zatı şahane ve makamı saltanat aleyhinde son derece hainane bir maksatla faaliyete geçmeye karar verdikleri” hakkında o aralık her taraftan vuku bulan ihbarların doğruluğunu gösteriyordu. İstibdadı yıkmak isteyenlerin bu çare üzerinde ne kadar hararetle çalıştıklarını bu bomba hadisesi ispat etmişti.

      Avrupa’dan getirilen ve gümrüklerin gözünden kaçan bu machine infernale6 suikast planının tatbikine geçildiğine bir işaretti. Plan çok güzel tertip edilmiş, çok hesaplı tatbik olunmuştu. Eğer Sultan Hamit o gün namazdan sonra, alışılmış hilafı, Şeyhülislam Cemalettin Efendi ile iki dakika fazla konuşmuş olmasaydı arabası tam infilakın önüne gelecek ve kendisi çaresiz berhava olacaktı.

      Bu, Sultan Hamit’e yapılan ilk suikasttı. Bunun şu fenalığı da vardı ki fikirlerde bir intibah hasıl ediyordu. Padişaha bomba atılmıştı, demek oluyor ki padişaha suikast yapılabilirdi. Sultan Hamit o tarihten sonra tazyik ve yıldırma siyasetini arttırırken bilhassa bu intibahı boğmak gayesini takip ediyordu. Bu bomba hadisesi münasebetiyle memleketin dört köşesine sürülenlerin birçoğu bu vehme kurban gitmişlerdi. O gün cuma selamlığına gelen askerî paşalardan biri selamlıktan sonra takacağı gündelik apoletini arabasında bırakmış, kendisi büyük apoletlerle alaya girerek padişahı selamlamıştı. Bomba birkaç yüz metre uzaklara kadar tesirini yaparak birçok at ve arabaları parçaladığı gibi bu paşanın arabasıyla hayvanlarına isabet etmiş, bu meyanda araba içindeki apoletler de yere düşmüştü. Tahkikat neticesinde apoletlerin hangi paşaya ait olduğu anlaşıldı ve o paşa -bilmem ne için- İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Bu hareket yıldırma siyasetinin ne kadar zalim ve kör olduğunu ispata yeterlidir.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      İradei seniyye: Çok yükek ve mühim yerden gelen emir.

      2

      Veziriazamın, padişaha ve yabancı ülkelere göndereceği yazılarını ve müsveddelerini hazırlayan Divanıhümayun üyesidir. (e.n.)

      3

      Osmanlı Devleti’nde bakanlar ve vekillere verilen addır. (e.n.)

      4

      Böl ve fethet. (e.n.)

      5

      Bir kimsenin ekmeğiyle -lütuf ve ihsânı ile- beslenmek. (e.n.)

      6

      Cehennem makinesi.

Скачать книгу


<p>4</p>

Böl ve fethet. (e.n.)

<p>5</p>

Bir kimsenin ekmeğiyle -lütuf ve ihsânı ile- beslenmek. (e.n.)

<p>6</p>

Cehennem makinesi. 80 kilo melinit ve 20 kilo demir kullanılarak hazırlanmış Yıldız suikastında kullanılan bombanın adıdır. (e.n.)