Can Pazarı. Hüseyin Rahmi Gürpınar

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Can Pazarı - Hüseyin Rahmi Gürpınar страница 26

Жанр:
Серия:
Издательство:
Can Pazarı - Hüseyin Rahmi Gürpınar

Скачать книгу

sonra:

      “Biz şunu bunu tarıyoruz, eliyoruz. Kanuna karşı mazeret arıyoruz. Tavcıları üç yüz lira tavladığımızı, silah mağazasında çocuğu bağlayıp sandıktan revolver aşırdığımızı söylesek bu hâlimizi nasıl anlatırsak anlatalım, dünya yüzünde bizi suçsuz görecek bir hâkim bulunmaz sanırım. Yakayı ele verince kimse bize ‘Aferin yiğitler, pekâlâ yapmışsınız.’ demez, bizi hemen deliğe tıkarlar.”

      Muhsin: “Malum…”

      Maşuk: “Biz Boğmaklı Reşide’yi soyduk, üç yüz lirasını aldık, üç yüz lirasını da üzerinde bırak…”

      Muhsin: “İşte bu ahmaklıktır. Bizden daha kuvvetli birkaç kişi işi haber alıp da bize çullanmış olaydılar, üzerimizde buldukları paranın hepsini alırlar, yarısını bize bırakmak hımbıllığında bulunmazlardı.”

      Maşuk: “Bu da malum…”

      Aziz: “Bana lafı yasak ettiniz ama söylemesem çatlayacağım. Bir insan ya namuslu olur ya hırsız, dolandırıcı, mantarcı olur. Bir parça namuslu, bir parça tavcı hırsız olmak olamaz. Bir adam ya büsbütün öyle olur ya böyle olur. Bulduğunuz paranın yarısını sahibine bırakmakla avallıktan başka bir şey yapmış olmazsınız.”

      Veysi arkadaşlarına söz yetiştirmek için bir dolu kadeh yuvarladıktan sonra biraz süzgünlük gelen gözleriyle hepsinin yüzüne bakarak: “Ben lakırtı ebeliği istemem. Ben katilliğin pek kötü bir şey olduğunu deminden beri söyledim. Adam öldürelim demiyorum, geçinelim diyorum.”

      Aziz: “Hırsız yakaladığı adama: ‘Çıkar paranı!’ deyince soyulan hemen çıkarıp verse hiç öldürme cinayeti olmaz. Kabahat kimde?”

      Veysi: “Biz insanları soyanları soyacağız. Bu davranışımız için özür aramak yahut yaptıklarımızı kanuna, şeriata uydurmak saçma bir şeydir. Yakalanırsak bizim gibilerini götürdükleri yere bizi de tıkarlar. Bunu göze almalı. Ama yine yakalanmamaya bakmalı.”

      Maşuk: “Yakalanmayı hangi hırsız ister? Bu, istenilmeyerek uğranılan bir kazadır.”

      Veysi: “Bu işin tehlikesinden korkuyor, namuslu kalmak istiyorsanız yol yakın iken dönebilirsiniz.”

      Muhsin’le Maşuk gözlerini kadehlere dikerek tuhaf bir gülüşle düşünmeye daldılar.

      Veysi, Aziz’in arkasını okşayarak: “Siz çekilirseniz bana bu çocuğun arkadaşlığı yetişir. Çokça lafazan ama vurgunculuk için çok cevherli bir kopil… Zannederim ki sözümden bir nokta dışarı çıkmaz.”

      Aziz, sevincinden yerinde birkaç defa hopladıktan sonra lakırtı yasağını bozarak: “Benden her yararlık bekleyiniz. Bana inanınız, bana güveniniz. Emrediniz, denizlerden yürüyerek Adalar’a gideyim. Tayyaresiz beş dakikada Çamlıca’ya uçayım. Masallarda büyülü külahı giyenler gibi şimdi gözlerinizin önünden kaybolayım. Suratımı değiştireyim. Genç iken ihtiyar şekline gireyim, erkek iken kadın olayım.”

      Veysi: “Pek iyi, pek iyi… Anladım. Şimdilik lafa yekûn çek. Senden, başka fedakârlık, başka mucize istemem.”

      Veysi, bir zaman arkadaşlarının cevaplarını bekledi. İçki, onların üzerlerinde tersine bir tesir yapıyor gibiydi. Serbestleyecek, şahlanacak, suya ateşe saldıracak, her tehlikeye meydan okuyacak yerde uyuşur, duraklar gibi bir şeyler oluyorlardı. Sözlerine cevap alamayınca Veysi devam etti:

      “Namuslu kalmak istiyorsanız iki vurgundan aldığınız paralar ile silahları tam olarak bize veriniz.”

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Mangiz: Para. (e.n.)

      2

      Kokoz: Parası olmayan, züğürt. (e.n.)

      3

      Salamurya: Şenlik, curcuna. (e.n.)

      4

      Boğada: Küllü veya sodalı su ile çamaşır yıkama. (e.n.)

      5

      Gusto: Beğeni, haz, ağız tadı. (e.n.)

      6

      Kantin atmak: Palavra, yalan söylemek, aldatmak. (e.n.)

      7

      İrat: Gelir getiren. (e.n.)

      8

      Prostela: Önlük. (e.n.)

      9

      Tavcı: Yurt dışından geldiğini söyleyerek üzerindeki değeri düşük altın veya mücevherleri çok değerli gösterip dolandırıcılık yapan kimse. (e.n.)

      10

      Mega: Aman Tanrı’m. (e.n.)

      11

      Tenavül: Yemek, yutmak. (e.n.)

      12

      Zadegân: Soylular. (e.n.)

      13

      Luit Corç: David Lloyd George. (e.n.)

      14

      Tarikat-ı kebabiye: Kebap tarikatı. (e.n.)

      15

      Şavullamak: Araştırmak. (e.n.)

Скачать книгу