Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi. Zekeriya Akman

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi - Zekeriya Akman страница 12

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın Şeyh Safvet (Yetkin) Efendi - Zekeriya Akman

Скачать книгу

rel="nofollow" href="#n105" type="note">105

      Safvet Yetkin’in, 11.05.1326 tarihli bir meclis oturumunda, Kanun-i Esasi’nin tefsir edilmesi ile ilgili bir tartışmada söz aldığı görülmektedir. Kanun-i Esasi’de yer alan, milletvekillerinin seçildiği bölgenin yerlisi olması hususu ile ilgili çıkan tartışmada milletvekilleri, bir yerde ne kadar süre ikamet edince oranın yerlisi olunacağı konusunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Bazı vekiller beş sene geçmesi gerektiğini savunurken, bazı vekiller çok daha kısa sürelerin yeterli olacağını savunmuştur. Safvet Yetkin ise bu tartışmaya farklı bir açıdan yaklaşmıştır. Yetkin, tartışma ile ilgili belirli bir süre söylemek yerine Kanun-i Esasi’de yerli olarak kabul edilme şartı net olarak verilmediği için, bir kişinin bir yere nakil yaptırmasından kaç sene sonra yerli sayılacağını veya bir sürenin geçmesinin gerekip gerekmediğini söylemenin zor olduğunu ve bunun yetkili mercilerce tefsir edilmesi gerektiğini söylemiştir. Yetkin ayrıca, Mebusan Meclisi’nin, kanun tefsir etmeye yetkisinin olmadığını, bu yetkinin Âyan Meclisinde olduğunu söyleyerek, kanunun Âyan Meclisinde tefsir edildikten sonra Mebusan Meclisine gelmesinin, burada o tefsir uyarınca bir karar verilmesinin daha doğru olacağını belirtmiştir.106

      Safvet Yetkin’in, Mebusan Meclisinin yetki ihtilafıyla ilgili konuşmalarına bir başka örnek ise Âyan Meclisinin bütçe düzenleme yetkisi ile ilgilidir. Muvazene-i Maliye Encümeni’nin,107 Âyan Meclisinin bütçesinin düzenlenmesi ile ilgili birtakım çalışmalar yapması üzerine ortaya çıkan yetki ve ihtilaflarla ilgili tartışmalara katılan Yetkin, şu sözlerle herhangi bir ihtilaf olmadığını anlatmaya çalışmıştır:

      “Hallaçyan Efendi’nin mütalaatı hakikaten Kanun-i Esasi dairesindedir. Kanun-i Esasi’nin sarahati iktizasınca müfredat cetvellerinin de bütçede merbut olması lazımdır, bizim bu devre-i içtimaiyede bütçeler hakkında icra ettiğimiz müzakeratta bu şartlara tamamıyla riayet edilmiştir. Çünkü Hallaçyan Efendi’nin buyurduğu gibi müfredat encümenimizde mevcuttur. Muvazene Encümeni ile bizim ve Heyet-i İdaremiz arasındaki ihtilafa gelince: Bendeniz esas itibarıyla bir ihtilaf görmüyorum. Çünkü, malum-u âliniz olduğu veçhile, Meclis-i Mebusan, kendi Nizamname-i Dâhiliyesine hâkimdir. Muvazane-i Maliye Encümeni, nasıl bizim müntahabımız ve tarafımızdan bütçenin tetkikatını icraya memur bir heyet ise Heyet-i İdaremiz de evvelemirde kendi tarafımızdan müntahap bir heyettir. Eğer biz tarafımızdan müntahap olan bir Heyet-i İdarenin, Meclis-i Mebusanın bütçesini tetkik eylemesini kabul eder ve onunla iktifa edersek, Kanun-i Esasi’nin ve Nizamname-i Dâhilinin ahkâmı yerini bulmuş olur. Eğer bu salahiyeti verirsek ki bu salahiyeti vermek bizim kararımıza mütevakkıftır fakat bu salahiyeti Heyet-i İdareye vermekle hiçbir zaman Heyet-i Âyan bütçesinin müfredatıyla beraber Meclis-i Mebusandan geçmemesini istilzam etmez. Çünkü bu salahiyeti biz Heyet-i İdaremize verebiliriz. Fakat hiçbir zaman Meclis-i Âyanın Heyet-i İdaresine veremeyiz. Binaenaleyh, bendeniz Muvazene-i Maliye ile Heyet-i İdaremiz arasında bir ihtilaf görmüyorum. Heyet-i İdare’nin teklifini kabul ettiğimiz hâlde, Heyet-i Âyan hakkında eski fikrimizde ısrar ederiz.

      Meclis-i Âyanın kendi bütçelerinin müfredatın, müfredat cetveli merbut olarak Meclis-i Mebusana vermekten imtina etmelerini bendeniz gayet garip görüyorum. Çünkü Meclis-i Âyanın bu muamelesini Kanun-i Esasi’ye mugayir buluyorum. Hâlbuki Meclis-i Âyanın esasen Kanun-i Esasi mucibince teşekkülü Kanun-i Esasi’nin muhafazası esasına müstenittir. Böyle olduğu hâlde, bu suretle muhalefetleri pek garip bir hâl teşkil ediyor. Kanun-i Esasi’nin doksan sekizinci maddesinde bütçe, yani Muvazene-i Umumiye Kanunu, Meclis-i Umumide madde madde tetkik ve kabul olunur ilahiri deniliyor. Bu sarahate karşı Meclis-i Âyanın müfredatı vermekten imtina etmesine bendeniz hiçbir mana veremiyorum. Eğer Meclis-i Âyanın muhassasatı devletin masarafat-ı umumiyesine dâhil değilse doğrudur, haklar vardır. Kanun-i Esasi’nin bu maddesi ona şamil olamaz. Fakat devletin masraf-ı umumiyesine dâhil olduğu hâlde Meclis-i Âyan herhâlde kendi bütçelerinin müfredatını, şamil bir cetveli Meclis-i Mebusan’a takdim etmelidir. Bu zaruri ve mecburidir.108

      Urfa Vekilleri Safvet Yetkin ve Mahmut Nedim, 18.04.1327 tarihli meclis oturumunda, Urfa’daki orman memurları için ayrılan ödenek ile bir ziraat deposu yapılması için bir önerge vermişlerdir. Söz konusu takriri izah etmek için söz alan Safvet Yetkin; Heyet-i Hükûmetin, orman memurları için ayrılan bütçe dâhilinde 48 bin kuruş tahsisat yapılmasını teklif ettiğini ve bunun encümen tarafından da kabul edildiğini hatırlatarak, Urfa’da içinde orman bulunduran birtakım dağların olduğunu ve bunlardan da yararlanılabileceğini ifade etmiştir. Yetkin ayrıca, söz konusu dağların, aşiretlerin dolaştığı yerler olduğunu, aşiretlerin bir yere iskân edilmediği müddetçe bu ormanlardan yararlanmanın çok zor olacağını belirtmiştir. Safvet Yetkin, bu duruma çözüm olarak Urfa için ayrılan 48 bin kuruş ödeneğin çok da yararı olmayan işlere sarf edilmesi yerine, Urfa’nın oldukça ihtiyaç duyduğu bir ziraat deposu için harcanmasını bakanlığa önceden teklif ettiğini ve bu teklifin encümen tarafından kabul edildiğini ifade etmiştir. Urfa’nın toplam nüfusunun iki yüz bin olduğunu ve bu nüfusun neredeyse tamamının geçimini tarımdan kazandığını belirten Yetkin, arazinin oldukça verimli olduğunu, eğer bir ziraat deposu yapılırsa hem yöre halkının hem de devletin bu durumdan istifade edebileceğini, söz konusu talebin encümen tarafından kabul edildiğini ve heyet tarafından da kabul edilmesini istediğini söylemiştir.109

      23.04.1327 tarihinde, mecliste yapılan bütçe görüşmeleri esnasında, Konya Vekili Mustafa Asım Efendi’nin beraberindeki arkadaşları ile verdiği bir takrirde, Meclis Başkanı’nın da diğer milletvekilleri gibi bir vekil olduğu ve maaşına şimdiye kadar yapılan fazladan tüm zamların Kanun-i Esasi’ye aykırı olduğu iddia edilmiştir. Söz konusu takrirle ilgili çıkan tartışmada Safvet Yetkin söz alarak, müzakerenin yöntemi ile ilgili bir itirazda bulunmuştur. Meclis ilk açıldığında Sadrazam’ın; meclisin süresine yönelik beyan etmiş olduğu vakte 5-10 gün kala, bu bütçenin görüşmelerinin bir sonuca varması gerektiğini, padişahın meclisten beklentisinin yazılı olarak meclise iletildiğini hatırlatmış ve tartışmanın yöntemi bu şekilde devam ederse, bütçe görüşmelerinin söz konusu süreye kadar sonuçlanamayacağı konusunda vekilleri uyarmıştır. Yetkin ayrıca, Konya Vekili Mustafa Asım Efendi ve arkadaşlarının verdikleri takrir ile ilgili yapılan tartışmaları vakit kaybı olarak gördüğünü, hem Âyan hem de Mebusan Meclislerinin verdikleri kesin kararlar ile iki meclisin de başkanlarının maaşlarının belirlendiğini ve burada Kanun-i Esasi’ye aykırı bir durum olmadığını ifade etmiştir. Verilen takririn Kanun-i Esasi’ye aykırılık olarak verilmek yerine, başkanın maaşının azaltılması talebi olarak verilmesi hâlinde, bir müzakere yapılıp karar verilebileceğini söyleyen Yetkin, içinde bulundukları durumun bir vakit kaybı olduğunu yinelemiştir. Diğer vekiller de Yetkin’in söylediklerini onaylayıcı şeyler söyleyince, Yetkin kalan süreyi iyi değerlendirerek padişahın talebini yerine getirmeleri gerektiği konusunda meclisi tekrar uyarmıştır.110

      Safvet Yetkin, 04.05.1327 tarihli meclis oturumunda, Urfa’daki bazı memurluklar için ayrılan bütçe hakkında Dâhiliye Nezareti’ne başvurduklarını ancak buradan yapılan teklifin encümen tarafından kabul edilmediğini şu sözlerle anlatmıştır:

      “Efendim, vaktimiz daraldığı için muhtasaran arz edeceğim. Elviye-i müstakileden Urfa Livası Tahrirat Kalemi Dairesi ile Nüfus Memuriyeti Dairesinin memurları diğer elviye-i müstakileye nispetle pek aşağı bir derecede bulunduğundan, Hükûmet-i

Скачать книгу


<p>106</p>

Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 5, 11.05.1326, s. 438.

<p>107</p>

Mali Denge Encümeni

<p>108</p>

Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 3, Cilt 2, 07.07.1330, s. 481-483.

<p>109</p>

Orman ve Zirai Bütçesi’nin üçüncü faslının birinci maddesinde Urfa Livası namına encümen tarafından 48 bin 600 kuruş kabul edilmiş ise de elyevm Urfa’da orman namına yalnız Tektek Dağı denilmekle maruf bir dağ var ise de haymenişin aşair ile muhat olduğundan ve esasen ağaçları keresteye gayrisalih bulunduğundan, tahsisat-ı mezkûreden bir gûna istifade edilemeyeceği ve Urfa arazisinin kuve-i inbatiyesi adim-ül-imkan olduğu halde alet ve edevat-ı ziraiyeden külliyen mahrum bulunmakta; merkezi livada bir ziraat deposunun tesisi, gerek ahali ve gerek hazinece menafi-i mühimmeyi temin edeceği cihetle mezkûr 48 bin kuruştan Urfa ve Birecik merkezlerinde biri 400 ve diğeri 300 kuruş maaşla birer orman memuru tahsisatı olarak 7.800 kuruşun ipkasıyla mütebaki 40.200 kuruşun beşinci faslın dördüncü maddesine nakliye ziraat deposu ve alet-i ziraiyyeye sermaye ittihaz olunmasına Heyet-i Muhteremenin kararını temenni eyleriz. Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 6, 18.04.1327, s. 74-81.

<p>110</p>

Meclis-i Mebusan Zabıt Ceridesi, Devre 1, Cilt 6, 23.04.1327, s. 235.