Anar'ın Dünyası. Pervin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Anar'ın Dünyası - Pervin страница 4

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Anar'ın Dünyası - Pervin

Скачать книгу

dalgalar…

      Yeşilimsi-yaz başında deniz.

      Mavi dalgasız deniz.

      Siyahımsı – Denizin öfkesi.

      Firuzemsi -Denize yakışan.

      Yukarıda belirtilen misaller okunduğunda Resul Rıza’nın bunları bir maksatla yazdığı düşünülür. Sanki şair Gökçay’ın doğasından aldığı boyalarla Abşeron’un sert, çıplak güzelliğinin temelini teşkil eden denizi gönlünün istediği gibi renklendirmiş, biraz daha cazibeli hâle getirmiş. Ve bu işi öyle ustalıkla yapmış ki süslenmiş deniz tabiliğini, zarifliğini zerre kadar kaybetmemiş, aksine! Belki de gerçekte o, renkleri de denizleştirmiş ve bu şekilde mana vermiş. Şairin iki farklı şiirinde Deniz’e ve Renkler’e benzer münasebeti, ilgisi, sevgisi besbelli görünür. Biri “Renkler Fışkırması”, diğeri “Denizden Büyük” şiiridir. “Renkler Fışkırması”nda:

      Tablonun sahibi Tural Anaroğludur

      Renkler!

      Sevincim,

      Acım, kırgınlığım!

      Sizsiz ne rahatım,

      Ne dincim.

      …diyen şairin “Denizden Büyük”de denize aynı hassaslıkla, ilgiyle yaklaşır:

      Dünya ne kadar olurdu,

      Deniz olmasaydı.

      Deniz düşündürür beni.

      Hayatın gücüne.

      Şairin “Seçilmiş Eserleri’ne “Denizle ilgili nağmeler” başlığı da ilave edilmiş şiirlere “Renkler” (1962) dizisinden önce ve sonra yazılmış eserler dâhildir. Bu şiirlerde sadece rengârenk değil, kendine has özellikleri olan, sinirlenen, üşüyen, sıkılan, seven, sevilen, şikâyet eden, özlemle sabahı bekleyen, şaire ilham veren Deniz imgesini görebiliriz. Fakat onun diğer-“Renkler” ve “Denizle ilgili nağmeler” dizisine alınmayan şiirlerinde de bu iki imgeye, renkli denize veya deniz renklerine sık sık rastlanır. Şairin “ Balıkların nağmesi”, “Taşlar ne söylüyordu?”, “ Toprak olmuş kemikler”, “geçen günler”, “sensiz”, “sevgilim” ve başka şiirleri bu kunuda dikkati çeker. …Resul Rıza yenilikçi, yaratıcı, kendine has ekloü olan bir şairdir. Hiç şüphesiz, onun denizi, renkleri farklı, değerli, şaşırtıcı olduğu kadar göğü, yeri, meşesi, çayı, dünyası da benzersizdir. Sadece bunları hisseden, idrak eden araştırmacıya ihtiyacı vardır şairin. Bence o okuyucuyu da araştırmacıyı da Resul Rıza’nın kendisi yetiştirir… Yazdıklarıyla. Sadece zaman gereklidir. Yazımın başlarında da söylediğim gibi… Bir de sakin düşünce…

      P.S. şimdi, nedense, birden bire “Küçük ressamın çizdiği…” küçük öğrencinin tükenmez kalemle defterinin köşesine karaladığı güneş aklıma geldi. Daha doğrusu deminki defter.Kırmızı kalemle yavaş yavaş dalgalanan deniz de çizilmiş oraya… Güneşin gölgesinden ya da belki utandığından kızarmış deniz… Resul Rıza’nın rengârenk denizi…

      Çiçek kokulu şiirler…

      Gönlün yine bin derdine çare bulunmaz

      Bir derdimi arz eyleyen o yâre bulunmaz

      Ahşam kızıllaşmış göklere çöktüğünde karanlık,

      Gönlüm evini yakan ateşlere bulunmaz

      Âşıklara sordum, dediler: Ey gamı pünhan

      Gizli yaranın ağrısı çok yâre bulunmaz.

Nigar Refibeyli

      …Kadın olmak her şeyden önce mesuliyettir. Nigar

      Refibeyli’nin mesuliyeti ise üç kattır. Hududat Bey Refibeyli’nin kızı, Resul Rıza’nın hanımı, Anar’ın annesi olmanın mesuliyeti… Bu üç şahsiyetin hayatını, yaşadıklarını, yazdıklarını düşündüğümde Nigar Hanım’ın gücüne hayret ederim. Her mısrasında masumluk kokan çiçek kokulu şiirler yazarı, zarif ruhlu hanımın sağlam karakterinin belki de neredeyse ilahi bir sihir vasıtasıyla her üç kişiyi de sonuna kadar korudu, zirveyi korudu. Ve şimdi, bu özel kadının yüz yaşında biyografisine, şiirlerine, yazılarına, tercümelerine bakıldığında onların üçünün de yansıması açıkça görülür.

      …Babası Hudadat Bey Avrupa’da okumuş, yüksek öğrenim görmüş Azerbaycanlı bir cerrahtı. Bizim açımızdan bakıldığında sadece bu gerçekle ömür boyu gururlanılır değil mi? Ama o zaman devir başkaydı. Hatta o kadar başkaydı ki küçük Nigar’ın yüksek öğrenim görmüş babasını Nargin Adası’nda kurşuna dizdiler. Çünkü o, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti zamanında Sağlık Bakanlığı, Gence vilayetinin valiliği görevlerinde bulunmuştu…Aslında hangisi daha acıydı, bilmiyorum: Çocukken babasız kalmak mı ya da cumhuriyetçi beyin kızı olduğu için sonuna kadar baskı korkusu ile yaşamak mı?! Her hâlde hiçbiri hafif değildi. Bugün ilk gençlik yıllarından Bolşevik Eliheyder Karayev’in ifadesiyle belirtirsek “Matmazel Nigar” manevi baskılara, zorlamalara maruz kalıyordu. Ve bence “her an bir şey olabilir” tedirginliği, beklentisi şairi sonuna kadar terk etmedi. Ama en ilginci şu ki devrin kaidelerine göre ilk bakışta hürmet görmeyen geçmişini, beylik hasletini Nigar Hanım gizleyemez, bu onun şiirinde açıkça görünür:

      Ben gönül mülkünün hükümdarıyım,

      Hayal dünyasının baş nigarıyım.

      Vatan toprağında iftihar olan

      Şanlı nesillerin yadigârıyım.

      Elbette kanından, geninden gelen asillik NigarRefibeyli’nin karekterinde, davranışındaydı… Şiirindeydi! Ama yaşamak uğruna mücadele, sonuna kadar devam etmeliydi. Bunun için yazarlığının ilk yıllarından, istibaratçıların kalemini köreltmek için yeni yapıyı anlatan şiirler, “Komsomolçu1 Kızlar” şiiri gibi eserler yazıyordu. Fakat bununla beirlikte şaire asıl vazifesinden de geri durmuyordu. Güzelliği terennüm etmekti onun asıl işi… İnsan hislerinin, tabiatın, hayatın, yaşamanın, dünyanın güzelliğini:

      Uykuda dünyayla vedalaşıyordum,

      Dünya güzeldi, ayrılmak çetin.

      Diyorlar, güzeldir yaşlanıp ölmek,

      Böyledir kanunu kor tabiatın.

      Dünyadan ayrılmak çetindir, gülüm,

      Tezde gelse, geç de götürse ölüm.

      Hayatın günleri geçse de acı,

      Ölümden istemez insan ilacı…

      “Veda” şiiirnden aldığım mısralarda Nigar Hanım’ın hayata ümitle, iyimser bakışı sergilenir… Onun tabiatı dillendirdiği, çiçekleri konuşturduğu, turna olduğu, denizle dost olduğu günlerde de dünyaya sonsuz sevgi, ince münasebet aşılanır.

      …Ve öyle bir anda dünyayı güzelleştiren temel mevzuda konuşmanın önemi ortaya çıkar. Nigar Hanım’ın hayatında ise bu zaman 1931’de görülür. O zamanlar “Kendi bildiği gibi” yazarak şair olmak isteyen Resul Rıza ile tanıştığında. İşte o yıllarda “yasemin

Скачать книгу


<p>1</p>

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde Leninist Genç Koministler Birliği’nin kısaltmasıdır.