Balkar Şiir Antolojisi. Kanşaubiy Miziev

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Balkar Şiir Antolojisi - Kanşaubiy Miziev страница 9

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Balkar Şiir Antolojisi - Kanşaubiy Miziev

Скачать книгу

uykusu alıyor payını,

      Kesildiğinde savaşın gürültüsü.

      Şilteden daha rahat görünür askere

      Payına düşen nemli yerin bağrı.

      Ot kokusu sarhoş eder, koyaktan

      Uzaklaştığında çarpışmanın acı dumanı.

      Kısadır kısa – askerin uykusu,

      Uzundur onun ağır savaş günü.

      Uzak orman alanları anımsatarak,

      Üzüyor onu ormanın hışırtısı.

      Uzundur askerin zamansız yolu,

      Kurşun kesmezse yaşamını.

Temmuz, 1942, Savaş cephesinde

      VİŞNELER ÇİÇEK AÇTIĞINDA

      “Savaş nasıl bir yol izliyor?” diye

      Her sabah bakıyorsun belki

      Haritaya. Canın sıkılıyor herhalde

      Bilmediğinden savaş süresini.

      Oturuyorsun, tutup sokak başım,

      Sabah yıldızına güle güle diyerek.

      Ağır düşüncelerle akşam yıldızını

      Karşılıyorsun, hüznünü gizleyerek.

      Veya sağnak yağmur gece yansı

      Pencereni çaldığımda ürke ürke,

      Keserek kaygı dolu rüyanı

      Uyanıyorsun belki… Ne yapalım, ne?

      Yazgımız böyle, irkilerek yağmurdan,

      O, pencereni ansızın çaldığında…

      Dönerim güneşin battığı yerden,

      Baharda vişneler ak çiçek açtığında.

1942, Savaş cephesinde

      OMAR ETEZOV

(ETEZLANI OMAR) (1913-1961)

              Gürhojan köyünde doğdu. Kabardin – Balkar Devlet Üniversitesi Rus ve Balkar Bölümünü bitirdi.

      Leningrad Üniversitesi Filoloji Fakültesi mezunu olduktan sonra Nalçik’te Pedagoji Okulunda öğretmen, Radyo Komitesi görevlisi

      olarak çalıştı 1927’den itibaren şiirler, daha sonra da hikâye ve romanlar yazdı. Balkar Tiyatrosunda uzun yıllar sahnede kalan Kanlı Düğün piyesinin yazandır. SSCB Yazarlar Birliği Üyesi (1940), Anayurt savaşı gazisidir.

      Kitapları: Kayata Unutmadıla (1958, Kayalar Unutmadılar), Kamni Pomnyat (1959, Rusça, Nalçik; Kayalar Unutmadılar), Tarda (İ961, Vadide).

      YAŞAMI SEVİNİZ

      Yeni günün sıcaklığında ısınarak

      Kötülüğü kınayıp yoldan atarak

      Yaşamın aydınlık yolunu tutarak

      Yaşayın siz, işi seven insanlar

      Yaşam yolu türlü türlü oluyor

      Kimi yaşamından hep çıkar umuyor

      Kimi tüm zorluklan yıkıyor

      Yıkamayan dibe yıkılmaktadır

      Anlar kovana bal toplar nasıl

      Suyun hızı değirmeni döndürür nasıl

      Sen de öyle işçi ol yorulmayan

      Herkese örnek, anıt insan ol

      AZRET BUDAEV

(BUDAYLANI AZRET) (1915-1942)

      1915’te Oğarı Bahsan köyünde doğdu. Çocukluktan edebiyat yanı güçlü ve konuşma sanatına yatkın olmasından dolayı köyde kendisine Kıyama (Kıyamet) lakabı verilmiştir. Pyatigorsk öğretmen okulunu bitirir (1931). Daha sonra şiir yazmaya başlar ve ilk şiiri Balkar şairlerinin ilk şiirler seçkisinde yer alır (1935). Kommunizmge Jol gazetesi sorumlu sekreteri olarak çalışır. 30ılu yıllarda devlet ve parti görevleri de üstlenen şair Alman nazi birliklerinin Kabardin-Balkar Cumhuriyeti’ni işgal ettiklerinde (1942) Çerek İlçe Parti Komitesi Başkanı görevinde, Almanlara karşı organize edilen gerilla hareketinin başını çekiyordu. Çatışma sonucu esir düşen Budaev faşistler tarafından işkence gördükten sonra öldürülür ve cesedi Balkar vadisinde bulunan Çirik Köl’’e (Çirik Göl) atılır. Şimdi bu gölün kıyısında şairin mermer heykeli dikilidir. Oğarı Bahsan köyü okulu ise Azret Budaev’in adını taşıyor. A. Budaev’in Bir Avcının Hikâyesi destanı ve Telefon şiiri Balkar okuyucularının, özellikle yazıldığı dönemde, ezbere bildikleri, çok popüler eserlerdi.

      Kitapları: Stihle bîa Jırla (1935, Şiirler ve Şarkılar), Tuuğan Jurtum (1938, Vatanım), Ötgen Jıllada (1941, Geçmişte), Nazmula bla Jırla (1957, Şiirler ve Şarkılar), Stihii Poemı (1962, Rusça, Şiirler ve Destanlar).

      TELEFON

      “Alo, alo” diyerek,

      O, kepçeye üflüyor,

      Onun bu yaptığını

      Çoban Aznor görüyor.

      Dikkatli baktı ona:

      “Ne oldu, zavfermaya?9

      Ne ilginçtir, ne seyir?

      Bak sen şu temaşaya!”

      Zavferma konuşuyor,

      Alnından ter damlıyor,

      Kendini savunuyor,

      Bir hayli yoruluyor.

      “Şu kadar koç ve kuzu

      Vardır, sürüde toptan,

      Şu kadar tüfek lazım,

      Korumaya kurtlardan”.

      Aznor görür: zeminde

      Siyah kutu yatıyor,

      O siyah ‘kepçe’ ona

      Kordonla bağlanıyor,

      Aznor usul sokulup

      Şaştı, gözünü dikti:

      – Müdürüm, söyle bana,

      Bunun görevi nedir?

      – Yiğit, görmüyor musun?

      Ben köyle konuşurum.

      Dağ yaylasından köye

      Haber iletiyorum.

      – Dur, yalan söylüyorsun.

      Dağlar yerinden oynar!

      Tam iki günlük yolda

      Seni kim, nasıl duyar?

      Zavferma gülümsüyor,

      Aznor’a açıklıyor,

      Telefonun görevi

      Ona

Скачать книгу


<p>9</p>

Zavferma: Yayladaki Kolhoz çiftlik müdürü