Yabancı. Dinis Bülekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Yabancı - Dinis Bülekov страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Yabancı - Dinis Bülekov

Скачать книгу

güzel omzundan tutup tekrar oturttu. Farklı bir hisse kapılıp, onun sarı saçlarını da okşamayı unutmadı. – Saçların da yumuşacık, Nefiseciğim…

      Sekreter kız birden tutuşup yandı. Yüzleri de al al oldu. Böyle, o eski sevimliliğini kaybediyormuş. Ona Gilman:

      – Sakin ol, niye böylesin şimdi… – diye nazikçe söyledi.

      – Siz, Gilman Semirhanoviç, niye mübalağa ediyorsunuz, yat öl yani pryam… – Nefise çabucak kalkık göğüsleri üstündeki hırkayı çekiştirdi. Belli etmeden, “at kuyruğu” diye adlandırılan saçlarını düzeltti.

      – Sen şehir kızısın değil mi? – Bu kez Gilman “Nefiseciğim” demedi, biraz düşününce, yersiz olacağına inandı galiba.

      – Evet, Gilman Semirhanoviç! Yani, pryam, konuşuyorsunuz, şaşırtıyorsunuz, siz arabanızla gelip aldınız ya şimdi evden. Böyle doğmuşum, İşimbay’da. Babam uzun bir süre, önce şehirde çalışmış, sonra çingene hayatına başlamış…

      – E, evet hatırlıyorum bunları. Unutmadım Nefiseciğim, telaşlanma. Ben tamamen farklı bir şey hakkında sormak istiyordum.

      – Lütfen, Gilman Semirhanoviç.

      Başkan, kızı sınadı ve dolaylı bir yoldan söze başladı:

      – Şimdi ilçe merkezinde yaşam koşulları ağırlaştı, sen biliyorsun. Bal, yağ, et gibi şeyleri kastediyorum yani ben. Seninkilerden ne haber?

      Nefise canlandı. Bunu elbette, Nurihanov görmezden gelmedi.

      – Ya, herkes gibi, yaşıyoruz yani, Gilman Semirhanoviç. Hayat bu, farklı çağları oluyor. Bitip gitmiş…

      Bu yerde Gilman, kızı bekletti.

      – Evet, evet bitip gitmesin bu! Yemek yemeden yaşanmaz. Gelecek hafta ilçe merkezine yolumuz düşecek gibi. Projeyi onaylatmak için gitmemiz gerekecek. İstersen, haydi arabam boş. Aynı gün görüp gelirsin. E şimdi… diğer özelliklere gelince, bu değerli şeyleri kastediyorum ben, mal müdürüne söylerim. Dairene getirip verirler…

      Nefise ne diyeceğini bilemedi. Büyük mavi gözlerini açıp avuçlarını birbirine vurup, omuzlarını biraz kaldırıp Gilman’ın gözlerine baktı.

      – Ya, ne diyeceğimi bilmiyorum, doğrusu.

      Bakışları direktti kızcağızın. En çok bunu beğendi başkan. Ancak “et parçası” sözünü aklına getirip, şunu eklemeyi de unutmadı:

      – Senin hakkında da düşünürüz. Sen kütüphanecilik bölümünü bitirmiştin değil mi? E, çok sıkıcı bir iş bu. Gün boyu köstebek gibi, bu kitap rafları arasında yürü de yürü. İş için endişelenme. Buna özen gösteririz. Onun için buradayız biz. O manalıca Nefise’nin gözlerine doğru baktı. O kızarmıştı. Daha sonra bir tatil yerine gidişini de düşünürüz…

      Bu sırada kendi odasından Kutlubayev çıktı. Parti komitesi sekreterinin görünmesiyle bunların konuşması kesildi.

      – Haydi, buraya gelsene, Keşfi Gellemoviç! Biraz daha görüşelim. – Nurihanov, Parti Komitesi sekreteri önünde kıza sertçe seslenmeyi uygun gördü: – İşte böyle kardeşim!… –O, Kutlubayev’in görmediği bir anda ona göz kırptı. Nefise onu çok iyi anladı, memnun bir şekilde gülümsedi.

      “Güzelmiş, gavur kızı, nereden buldun onu. Şimdiki arkadaşlar yani… Arkadaşlar varken yaşamak mümkün. Babası mühim biri kolhoz için, babası. Tabi kendisi de sevimli, cana yakın… Et parçası meselesini çabuk anladı, zeki, zeki…” – diye düşüne düşüne Kutlubayev’i alarak odasına girdi Nurihanov.

      Üçüncü Bölüm

      Yüzşişme (Yüzpınar) köyü buralarda en büyük köylerden sayılır. O, üç yüze yakın evi barkı Aknögöş suyu boyuna toplamış. Bunun için tek başlarına bir kolhoz olarak göğüslerini gere gere yaşıyorlar. Tabi, Tavlıkay ilçesinde böyle büyük başka bir köy de yok gibi. Eskiden beri Yüzşişme, ilçenin gururu sayılır. Çünkü ilçe esasen ormancılık, arıcılık ve hayvancılık ile uğraşıyor. Sadece Yüzşişme köyü, yani Nurihanov ismindeki kolhoz, bir de tek elin parmaklarını geçmeyecek kadar çiftlik tarımla geçiniyor. İlçeyi onlar doyuruyor desen de doğru. Burada ilk sıralarda yer alan bir orman işletme çiftliği de kurulmuş. Bundan dolayı diğer köyler otuz kırk evden oluşan mezraları hatırlatıyor.

      İlçenin Tavlıkay olarak adlandırılması da boşuna değil. Bu tarafta yayılmış ovaları, tarlaları görmezsin. Dağlı, taşlı, yer yer de üstüne ağır kayalar düşecek gibi görünen bir yöredir burası. Ama Tavlıkay ilçesi cumhuriyette kendi tabiatının güzelliği, göllerinin, ırmaklarının, pınarlarının çokluğuyla bilinir. Nereye baksan orada su, şırıldayıp akan bir pınar. Onların içinde de daha çok bu Nurihanov ismindeki kolhoz zengin. Bu köy Yüzşişme olarak adlandırılmış. Birisinin gözünü bağlayıp, birkaç adım atmasını söylesen hiç şüphesiz o, bir pınar gözüne basacak. İşte böyle bir taraf Tavlıkay.

      İlçenin isminin cismine uygun olması elbette onun yaşayışını da belirliyor. Burada yığın yığın ot yetişiyor. Bunun için hayvan yetiştirmek kolay. İlçe çoğunlukla et, süt temin ediyor, hayvancılıkla ilgili tüm ürünlerin planını gerçekleştiriyor. Ormancılıkta ise şöyle: Kış boyu orman işletme çiftliğinde ağaç kesiyorlar. Yazın Aknögöş’ten Ağizil’e kütükler akıtıyor. E, ağaçlardan, artık gemiler için yelken direkleri yapılacak ağaçlar bile yetişiyor: Kibrit gibi çamlar, kara çamlar. Gerekirse meşesi de akçaağacı da yetişir. Akağaçlık bakımından da zengin Tavlıkay ilçesi meyvelerden de. Burada yaşayan halk reçine kaynatmakla, ot yığmakla, eczaneler için pek çok çilek ve ilaç bitkileri hazırlamakla uğraşıyor. Avcılıkla da tabi. Ama ilçenin diğer bir geçim kaynağı da arıcılık. Ihlamur ile ilçenin üçte ikisi kaplanmış. Bunlar çiçek açmaya başlasa cennet gerekmiyor. Hoş kokulu havayla sarhoş oluyorsun. Bu zamanlarda kovanlar altına denk olan ıhlamur balıyla doluyor.

      Tavlıkaylıları bir tek şey yoruyor. Bu da yolsuzluk. Ufa’ya gidip dönmek gerekse, bu bir dert. Başkente götüren tek bir havaalanı var, oraya da asfalt atılmamış. Çoğunlukla da hava şartları bozulunca boş duruyor. İnsanlar bu havaalanı dedikleri yerin küçücük evinde iki üç gün boşu boşuna ömür geçiriyorlar. Böyle zamanlarda, kendi söyledikleri gibi, Ufa’sına da uçağına tükürüp geri köylerine dönüp geliyorlar. Özet olarak söylediğimizde, ilçeden çıkmak yabancı bir ülkeye yolculuğa çıkmakla aynı. Meşakkatli. Üniversiteye giren gençler de şaşkın şaşkın durmuyor. Birisinin atına, arabasına binip ilçeyle sınırdaş bölgelere çıkıyorlar ve bozkır tarafından geri giderek trene biniyor ve Moskova’ya Paris üzerinden gider gibi dolaşa dolaşa cumhuriyetin tamamen başka bir yerinden Ufa’ya gidiyorlar.

      Tavlıkaylılar yolun olmamasını dert etmiyorlar. Evde kendi köylerinde durup yaşıyorlar sadece. Ataları da böyle yaşamış. Çoğunluğu işleriyle uğraşıp, hastalanmadan doksana yüze kadar yaşayıp dünyadan göçmüşler. Onun için, hükümet şimdi gayretli, zengin. İlçe merkezine İşembay tarafından çok güzel bir yol yapacaklar diye bir haber çıkmış, eğer doğruysa. Böyle şose yoldan uvazik marka arabalarıyla

Скачать книгу