Türkistan'da Dil Politikası. Zamira Öztürk

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkistan'da Dil Politikası - Zamira Öztürk страница 5

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkistan'da Dil Politikası - Zamira Öztürk

Скачать книгу

geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasını” ifade etmektedir (İmer, 1990, s. 155-156).

      Haugen’den önce, “dil yapılanması”, “dilin sınıflandırılması”, “dilin gelişimi” gibi terimler kullanılmaktayken, akademik-kurumsal alanda dil planlaması konusuna giderek daha yeni bakış açıları getirilmiştir (Garibova, 2013, s. 16). Bu bölümde dil planlaması kavramı açıklanmaya çalışılmıştır. Takip eden bölümlerde ise dil planlamasının aşamaları ele alınacaktır.

      DİL PLANLAMASININ AŞAMALARI

      Dil, yapısı itibariyle hem bireysel, toplumsal ve kültürel bir kurumdur. Bu açıdan bakıldığında dili, yaşamın her alanı ile yakın ilişkili olarak kabul etmek mümkündür. Toplum ve dilin birbirini biçimlendirmesi de dil planlaması konusunu önemli bir yere taşımaktadır. Toplumsal bir iletişim aracı olan dil, aynı zamanda ulusal ve üniter siyasi yapıların da bir güvencesi hükmündedir. İktidar, dili kullanarak egemenliğini icra edebilir ve kabul ettirir. Bu nedenle, dil planlamasının resmi ve kamusal bir yanı bulunmaktadır (Eker, 2007, s. 132).

      Ekonomik, toplumsal, kültürel ve politik yapının kurucu süreçlerinden biri olan dil planlanması ve yapılan plan dairesinde hayata geçirilen uygulamalar, belirli yöntemler çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Belirli bir dil durumunu değiştirmek için stratejiler tasarlamak ve uygulamaya geçirmek önemli olmakla birlikte yeterli değildir; stratejilerin ve ilerlemenin başarısını izlemek ve değerlendirmek de aynı derecede önemlidir. Bu kapsamda dil politikalarının gelişimini ve başarıya ulaşma düzeyini takip etmek ve bu sırada meydana gelen toplumsal olayları gözlemlemek de sürecin önemli bir aşamasıdır. Uygulamanın toplumsal hedeflere ulaşması için gerektiğinde planın kendisinde de uygun değişiklikler yapılabilmesi, hem plan düzeyinde hem de toplumsal düzeyde bu değişikliğin izlenmesi zorunludur (Kaplan ve Baldauf, 1997, s. 37).

      Dil planlamasının çok yönlülüğü, onu birtakım aşamalardan oluşan bir bütün haline dönüştürmektedir. Bu bağlamda dil planlaması, statü planlaması ve korpus (bütünce) planlaması olmak üzere iki temel aşamadan oluşmaktadır. Aşağıdaki bölümlerde dil planlamasının aşamaları hakkında bilgi verilmektedir.

      Statü Planlaması

      Toplumsal bir iletişim aracı olan dilin işlev alanlarının genişletilmesi ve belli bir dilin saygınlığının planlı bir çaba ile düzenlenmesi dil planlamasının konusunu oluşturmaktadır. Belli bir amaca yönelik bu çabalar sonucunda ise, söz konusu dilin sözlük, dilbilgisi ve yazım kurallarının belirlenmesi ile bir süreklilik elde edilmiş olur. Bu sürekliliğin elde edilmesinde ise ilk aşamalardan biri, üzerinde bir mutabakata varılmış olan dilin statüsünün belirlenmesidir (Fidan, 2005, s. 44).

      Bu aşamada statü planlaması, bir topluluğun sahip olduğu dilin işlevlerinin/işlev alanlarının belirlenmesini amaçlayan çalışmaları anlatmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda bir iletişim aracı olma özelliğine sahip olan o dile, o ülke sınırları içinde resmi dil, standart dil, eğitim dili gibi roller tanımlanır. Böylelikle, dilsel topluluğun iletişim aracı konumunda olan dil, daha geniş kapsamlı birtakım işlevlere de sahip olur. Böylece dile statü kazandırılmış olur. Böylelikle bir dilin toplumsal alanda işlevlerinin belirlenmesi ile dilin “temsil” değeri ortaya çıkmakta ve dil bir statü planlamasının konusu hâline gelmektedir. Statü planlaması sayesinde dilin saygınlığı artar ve bir topluluk o dil ile temsil edilir hâle gelir (Fidan, 2005, s. 44).

      Statü planlamasına genellikle çok dilli toplumlarda rastlanmaktadır. Örneğin, toplum için seçilen bir dilin diğer diller arasında öneminin ve statüsünün artırılması ve bu dilin saygınlığının genişletilmesi de statü planlamasının konusunu teşkil etmektedir (Aliyeva, 2005, s. 23). Bu durumu dile yer belirleme olarak tanımlamak mümkündür. Gorman bunu, “belli yapılar içinde bir dilin kullanım alanlarını muhafaza etmek, genişletmek veya sınırlamak amacıyla alınan otoriter kararlar” şeklinde ortaya koymaktadır (Gorman, 1973, s. 73). Statü planlaması çalışmalarına Sovyetler Birliği döneminde Rusçanın yüksek dil olarak kabul edilip eğitim, öğretim, bilim ve sanat alanlarında egemen dil olarak kullanılıp yaygınlaştırılmasını, günlük hayatta ise daha çok ikincil (düşük dil) olan yerel dillerin kullanılmasını örnek göstermek mümkündür (Açık, 2014, s. 594).

      Sovyetler Birliği döneminden sonra ise Orta Asya devletleri, kendi dillerini Rusçanın egemenliğinden “arındırma” çabalarına girişmişlerdir. Bağımsızlık döneminde, Azerbaycan’da Azerbaycan Türkçesi, Türkmenistan’da Türkmen Türkçesi, Özbekistan’da Özbek Türkçesi, resmi dil olarak kabul edilirken Kazakistan ve Kırgızistan’da Rusçanın resmi dil statüsünü kısıtlayacak tedbirler alınmıştır (Şahin, 2012, s. 377). Verilen bu örnekler, bir zamanlar çift dilli bir toplum yapısına sahip olan bu devletlerde zamanla tek dilin saygınlığının artırılmasına gayret edilen bir dönemin başladığını göstermektedir.

      Dilin standart dil, devlet dili, eğitim dili, medya dili, teknoloji ve ibadet dili gibi işlevleriyle ilgili olarak yapılacak ter türlü düzenleme statü planlamasıyla ilgilidir (dilin işlevleriyle ilgili ayrıntılı bir değerlendirme için bk. Demir ve Yılmaz, 2014, s. 12-21). Statü planlaması sırasında dile yüklenen fonksiyonları Cooper (1990, s. 99-121) şu şekilde belirlemiştir:

      1. Resmi Fonksiyon: Bütün bir ulus üzerinde kabul edilir ve meşru olan dil olma fonksiyonudur. Burada resmi olma durumu, yasalar kullanılarak belirlenmektedir. Resmi dil iki türlü olabilir. Birincisi hükümetin günlük idari ve siyasi faaliyetlerde kullandığı dil iken, ikincisi ise ülkeyi temsil eden simge olan dildir. Buna İrlanda örnek olarak verilebilir. 1937 yılında İrlandaca birincil resmi dil, İngilizce ise ikincil resmi dil olarak kabul edilmişken uygulamada İngilizce gerek parlamentoda gerek günlük resmî faaliyetlerde baskın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu bakımdan, İrlanda’da İngilizce hem statü dili hem de bir çalışma resmi dilidir.

      2. Bölgesel Fonksiyon: Ulusal olmaktan ziyade, dilin bir bölgenin ya da eyaletin resmi dili olması fonksiyonudur. Burada, dil tüm ulusa ait olmaktan ziyade daha küçük bölgelere aittir. Buna ise resmi dili Fransızca olan Quebec örnek verilebilir.

      3. Daha Geniş İletişim: Kullanılan bir dilin, bir iletişim aracı olarak topluma yayılması fonksiyonudur. Daha geniş iletişim fonksiyonuna ise İspanyolların 17. ve 18 yüzyıllarda birden çok dilin kullanıldığı Peru’da Quechua’yı, birden çok dilin konuşulduğu Batı Afrika’daki bölgelerde ise Fransızların yerel nüfusla kolay iletişime geçmek için Mandingo’yu ön plana taşımaları örnek verilebilir.

      4. Uluslararası Fonksiyon: Bir dilin uluslararası ilişkiler düzeyinde hâkim dil olması ve kullanılmasıdır. Örneğin İsrailliler uluslararası ilişkilerinde İngilizceye iletişim aracı olma statüsünü vermişlerdir. Bu bakımdan İsrailliler, yabancılarla iletişimlerinde İngilizceyi yaygın bir şekilde kullanırlar. Ayrıca İngilizce okullarda da yabancı dil olarak öğretilmektedir.

      5. Başkent Fonksiyonu: Özellikle siyasi otoritenin ve gücün başkentle özdeşleştiği ülkelerde bu fonksiyon geçerlidir. Başkent fonksiyonuna sahip diller, merkez çevreye yayılırlar. Bu durumda ise merkezin siyasi ve ekonomik gücünü temsil eden dilin çevreye yayılması söz konusu olabilir.

      6. Grup Fonksiyonu: Bir dilin belirli bir toplumsal grubun kendi içerisinde yaygın bir iletişim aracı olarak kullanılması fonksiyonudur. 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarında İrce ve Hebrew (İbranice) dilinin İrlandalılar

Скачать книгу