Kırgın. Tölögön Kasımbekov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kırgın - Tölögön Kasımbekov страница 14

Жанр:
Серия:
Издательство:
Kırgın - Tölögön Kasımbekov

Скачать книгу

Muhafızlar ise bu yerlinin Rusça’yı mükemmel konuştuğuna şaşırıp uzun zaman boyunca baktılar ama içeri almadılar.

      Uykusunu alarak efendilerin kabul etme saatini bilen ihtiyar da geldi.

      At bağlanan dalın dibinde insan yüzlü biri oturuyordu, onu ihtiyarın gözü ısırıyordu oturan da yüzünü gizliyordu.

      Şabdan yine de onu tanımış gibiydi. “Bu burada ne yapıyor” dedi. Oturan da bunu fark etti. Şimdi kalkıp gidecek gibi oldu. Ama gülerek ona doğru gelen kardeşini bırakıp gidemedi. Kalktı vücudunu düzeltti.

      Aynı yaştaydılar.

      –Hayırdır? dedi Şabdan kendinden bezmiş yüzüne bakıp elini uzattı. Neden burada oturuyorsun?

      –Aa işim vardı dedi ona bakmadan. Dür’ler de yavaşça onlara doğru geldiler.

      Şabdan:

      –Ee söyleyeceğin şikâyet var mı?

      Doğru, sıradan insanlar şikâyet etmekten başka ne diyebilir ki?

      – Yere bakarak yok, öylesine geldim dedi.

      Şabdan bunun yardıma ihtiyacı olduğunu hissetti.

      –Tamam, dedi tamam demeye alışkındı zaten, eğer halledemediğin bir iş varsa söyle beraber halledelim.

      Diğeri ise durdu kaldı, yere bakarak hayır dedi. Bu iş yardımsever kardeşine bile söylenilmeyecek kadar sırdı.

      –Gideceğiz galiba diye zorla sesini çıkararak söyledi. Sanki nefes alamıyordu. Bir aydır efendilerden izin istemekten artık yorulmuştu sonra bugünkü oturduğu dalın dibine gidip yine oturdu.

      “Bunlar adaletli Rus hükmüne rağmen bizimkilere yönetme imkânı vermiyorlar, biri ölürse biri kalacak, biri giderse, diğeri gelecek, bizi köle yapacak” diye Şabdan’ın kendisine şikâyet ediyordu.

      Doğru, içeri alacağız dedi. Ruslar onun maddi ve manevi yönünden her şeyini almışlar. Bu zavallı günde iki defa gelir sorar ve kâğıdın efendilere ulaşıp ulaşmadığını sorar, ama belli değil derler, verdiğini sorunca küfürler duyar.

      Şabdan onun rahatsız olduğunu hissetti:

      –Tamam, kendin halledeceksen hallet, çok da zorluk çekmişsin, zahmet etmişsin. Allah isterse bunun bir çaresini bulunur.

      Başını sadece salladı, kaldırıp bakmadı bile.

      Şabdan:

      –Taykürön, dedi her zaman yanına aldığı maliyecisine, bu abine işini halletmesine yetecek kadar para ver!

      Yetecek kadar dediği çok paraydı. Taykürön bir şey demeden dediğini verdi.

      Şabdanı görünce iğrenen ruhundan dolayı parayı alıp almayacağını bilemedi.

      Şabdan:

      –İşine yarar, al! İşini çabuk hallet de köye git. Böyle kendini zorlama ve inat edip burada da oturma.

      Şimdi ise Şabdan Dür’e baktı:

      “Efendi var mıymış?” dediğini anladı bu bakıştan:

      –Bilemedik, dedi Dür.

      Direk çift kanatlı demir kapıya yöneldi ihtiyar. İki tarafta ikişer kişi duran muhafızlara Müslümanlar gibi selam verdi. “Selam verdi” diye çevirmeye de yetişti Dür. Muhafızlar ise hemen sağ kollarını alnına koyarak asker tarzında saygı gösterdiler. “Buyurun” dedi biri işaret ederek. Bunu ihtiyar da anladı. Daha önceleri buraya gelmeye alışkın olan Şabdan başkasının girmesine izin verilmeyeceğini bildiğinden arkasına bakmadan girdi içeri.

      Biri Tınay’ın diğeri Solton’un “müsteşarı” olan Dür ile Baysal çaresizce beklediler.

      “Bu ne ihtiyarın duası mı var?” diye sordu Dür, omzunda omuzlukları olmayan askerler bile ona böyle saygı gösterdi. Hatta onu buranın köpekleri bile tanıyor. Bize imkân verecek gibi hali yok bunun” diye içinden düşünüyordu. Biri doğru der biri yanlış der kim bilir ama kendisi bir zamanlarda yaptığı işler sebebiyle Rusya padişahının hanedanlığı listesinden yer almıştır.

      Ceti-Suu genel valisi her zamanki gibi “Rusya yöneticilerinin kardeşini” gülerek ve sevinerek karşıladı. Kibarca hâl hatırını sordu.

      “Bu yerli, bizim dediğimizi kabul etmez. Kendisinin doğru olarak saydığını yapmaya alışkın inatçı biridir. Şimdi yer ayırma süreci için çok tehlikeli birisidir” diye sürgüne gönderilecekmiş.

      Az ya da çok ama Rusya için birçok işleri yapmıştır. Bu yüzden Ruslar için hâlâ değeri vardır. Onlar için her şeyi feda etmiş. Bu yerlinin onlara karşı hareket yapmayacağını kendi üzerini sorumlu olarak alıp onu çıkardı hapishaneden. Bunu yazılı olarak mühür basılan makbuz ile gerçekleştirdiler.

      –Ee dedi vali, sizin için bu belgeye göre Baytik’i size veriyoruz, Şabi Cantaeviç.

      Teşekkür ettiğini yavaşça başını sallayarak bildirdi Şabdan. Şabdan tercümanına bakıp sonra efendiye baktı. Efendi, böyle hiçbir şeyi sezdirmeyen bakışı bu halkta ilk kez görmüştü. Şaşırdı. Sonra kendisi de tercümana baktı. Güvenilir tercüman ise böyle durumlarda her şeyi fark ederek hemen gerekli olanları söyleyip gerekli belgeleri hazırlayacağını söyleyerek hemen çıktı. Buna sevinen Şabdan beyaz taylak yününden işlenerek yapılan cepkeni özenle efendinin önüne koydu. Efendi korkmadı ürkmedi, Sonra Şabdan’a baktı. “Bu ne?” dediğini anladı Şabdan.

      Bir tane değil gümüş sebike! Elde çok tutulmaması gereken ve gerekli olmayan bavulda yatan servet imiş.

      Efendinin gözüne büyük pencereden gelen güneş ışıkları birleşerek farklı renklerle değiyordu.

      –Evet, mükemmel güzellik!

      “Bu mükemmel güzellik” değil bir halkın oğullarına mirasıydı.

      Yarın çıkarılacak dendiği gün Baytik’i hastaneye götürdüler.

      Orada kendi giysisinin üzerine daha beyaz bir şey giyen kişiler onu soyundurarak göğsünü, kürek kemiğini muayene edip eksik Kazakçası ile “hapishaneden soğuk geçmiş vücuduna” dediler. Bilek damarına iğne vurup ne olduğunu bir Allah bilir diyerek ilaç koydular. “Birkaç gün sonra iyileşeceksiniz” dediler.

      Sanki kanına ateş girmiş gibi olup alevlendi, kalbi güm güm atıyordu, gönlü biraz yerine gelmiş gibiydi, Baytik, “bu ilaç soğuğu kovan bir ilaç mı?” diye düşündü.

      Hapishanenin kapısında birçok insan bekliyormuş. Baytik göründü. Zayıfladığından daha da boyu uzamış gibi göründü. Yine de yelkenini indirmemiş gibiydi, boynu yukarıda yüzü de sakindi.

      Nasıl olsa Baysal çocuk herkesten önce ileriye gitmek istedi ama daha hiç kimsenin onun önüne geçmediği Şabdan’ı görünce durdu. Şabdan’a

Скачать книгу