Türkmen Türkçesinde Kalıp Sözler. Süveyda Şahin

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türkmen Türkçesinde Kalıp Sözler - Süveyda Şahin страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türkmen Türkçesinde Kalıp Sözler - Süveyda Şahin

Скачать книгу

hemfikirdir ve kimse bu atasözünü yeri ve zamanı geldiğinde kullanmaktan çekinmez. Öyle ise atasözlerinin iletişimde vermek istediği mesaj ne kadar önemli ise kalıp sözlerin de vermek istediği mesaj, o toplumun yaşam biçimini belirmesi ve iletişim noktasında da kolaylaştırması adına bir o kadar önemlidir. Kalıplaşmanın oluşum süreci atasözlerinde daha uzun bir süreci kapsayabilir. Nitekim kalıp sözlerin de uzun süreçler sonucunda kalıplaşmaya girdiği bir gerçektir. Bu kalıplaşma, o dilin konuşanlarına ve o dilin yapısal özelliklerinin yanı sıra toplumsal değerlerine de bağlıdır. Bütün bu kalıplaşma sürecinde meydana gelen her türlü yapısal değişim o toplumun iletişiminde kolaylıklar yaratacak şekilde müthiş bir kültürel ağla örülmüştür. Bu sürecin ne kadar eskilere dayandığı yapılan çalışmalar sonucunda kesinlik kazansa bile dilin canlı bir olgu olması onun hiçbir zaman kesin bilgi olamayacağının da ayrı bir kanıtıdır.

      Gökdayı, atasözleriyle ilgili kalıplaşma sürecini Dîvānü Lugāti’t-Türk’ten aldığı Awçı neçe al bilse adhıg ança yol bilir atasözüyle açıklar. Bu atasözü günümüzde bazı ses değişikliklerine uğrayarak Avcı ne kadar al (hile) bilse ayı o kadar yol bilir şeklinde anlamını koruyarak devam etmektedir (Gökdayı, 2015: 24).

      Gökdayı, deyimlerin kalıplaşma süreci için de Dîvānü Lugāti’t-Türk’ten yararlanır. Dîvānü Lugāti’t-Türk’te başı kökke tegmek deyiminin bugün de başı göğe değmek şeklinde devam edegeldiğini, tarihi süreç içinde sadece ses değişimine uğradığını belirtir. Atasözü ve deyimlerde olduğu gibi, kalıplaşmış birimlerin arasında, girmiş olduğu biçimin tamamen donmuş olduğunu belirten yazar; söz gelimi bin yıllık bir zaman diliminde kullanılan bazı örneklerde değişimin daha çok olduğunu ama hiçbir değişikliğe izin vermeyen birimlerin ise çok az olduğunu vurgulamayı da ihmal etmemiştir (Gökdayı, 2015: 25).

      Gökdayı’ya göre bu kalıplaşma sürecinin yazılı ve basılı eserlerin sayısının artmasına paralel olarak kısaldığı ifade edilir. Diğer bir deyişle daha kısa bir süreçte bazı kelimelerin hemen kalıplaşmaya girdiği bir gerçektir. Yazar, örneğin; Eğitim şart!, Kendine iyi bak!, Yurdum insanı gibi kalıpları düşüncesini ispat etmekte kullanmıştır (Gökdayı, 2015: 25). Şüphesiz bunda çağımızın teknolojik icatlarının payı büyüktür. Televizyon, radyo, akıllı telefonlar gibi aletlerin dünyanın bir ucundan diğer bir ucuna anında iletişim kolaylığı sağlayabilmesi, bilginin hızlı yayılmasında ve bazı sözlerin daha çabuk kalıplaşmasında etkili olmaktadır.

      Sonuç olarak kalıplaşma, bir ya da birden fazla söz öbeğinin sınırlarını çizip yeni bir kalıba girerek o yeni biçimiyle anlamına bakılmaksızın yeni haliyle belli bir işlev için kullanılmasından ortaya çıkmaktadır. Sözcüklerin belli bir süreç içinde kalıplaşmaya girdiği ve günümüzde bu kalıplaşmanın daha kısa zamanda geçekleştiği de bir gerçektir.

      2.1.3. Kalıplaşmadaki Seviye

      Kalıp sözlerin kalıplaşma noktasında geçirdiği süreç birbirinden farklıdır. Çünkü kalıplaşma bir dilin gramer özelliklerine bağlıdır. Öyle ise kalıplaşma seviyesi de o dildeki yapısal özelliklere ait olmalıdır. Bütün bunlar, konuşulan o dilin yapısal özellikleri ve zenginliği ile alakalıdır. Bu açıdan bakıldığında kalıplaşma, yapısal olarak tek bir sözcükten mi yoksa söz öbeklerinden mi meydana geliyor sorusunu kendimize sorabilir ve buna bakabiliriz. Bu, doğru bir gidiş yolu olacaktır. Tabii ki bu noktada ele aldığımız kalıplaşma, yapısal bir dizilimden meydana gelir. Bu yapısal dizilim sonucunda kelime kendi anlamından çıkıyor mu yoksa hala aynı anlamda kullanılabiliyor mu buna da bakmak yerinde olacaktır. Kalıp sözlerde kelimeler birbirleriyle kalıplaşmaya girerken kendi anlamlarını kaybetmezler. Bu açıdan ele alındığında kalıp sözlerin atasözleri ve deyimlerden ayrıldığını yazmıştık.

      Kalıplaşma seviyelerini sınıflandırmak istersek bunu; cümle, öbek, çok sözcüklü sözlük birim ve tek sözcükten oluşan birimler olarak sınıflandırabiliriz (Gökdayı, 2015: 26).

      Kalıplaşma her sözcükte aynı seviyede gerçekleşir mi diye düşünüldüğünde bunun mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Kalıplaşma her birimde farklı derecede gerçekleşmektedir. Bu kalıplaşmada kelimeler bazen çekirdek halinde kalıplaşmaya girerken bazen de kelimelerin tamamı kalıplaşır. Gökdayı’ya göre de kalıplaşma ya birimin tamamında ya da çekirdek bölümde gerçekleşir, çekirdekten kasıt; söz öbeğinin birimini oluşturan ve hiç değişmeyen kısımdır (Gökdayı, 2015: 26).

      2.1.4. Tam Kalıplaşma

      Tam kalıplaşma, sözcüklerin yapısının değiştirilmeden aynı şekilde korunarak kullanıldığı kalıplaşmadır. Bu kalıplaşma türünde kalıp söz birden fazla sözcükten oluşsa da sözcüklerin yeri değiştirilmez ve sözcük öbeği içinde aynı sıralamada kullanılmaya devam eder. Ayrıca bu tür kalıplaşmada kelimeler kendi anlamlarını kaybetmezler.

      Tam kalıplaşmanın en güzel örneklerine atasözlerinde sıkça rastlanır. Atasözlerinin bünyesinde tam kalıplaşmaya girmiş örneklerin sayısı daha fazladır. Örneğin; Mum dibine ışık vermez, Damlaya damlaya göl olur, Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, Ağaç yaşken eğilir, Balık baştan kokar, Düşenin dostu olmaz gibi atasözleri tam kalıplaşmaya girmiş örneklerdir (Gökdayı, 2015: 28). Türkmen Türkçesinde de tam kalıplaşmaya giren atasözlerine bir iki örnek vermek istersek; Aç tovuk düýşünde dary görer (Aç tavuk kendini darı ambarında sanır.) (TDDS-I. 25). Dag daga duşmaz, adam adama duşar (Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur.) (TDDS-I. 27). Süýtde agzy bişen suvy üflӓp içer (Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek içer.) (TDDS-I. 39). Geçӓ jan gaýgy, gassaba- ýag (Keçi can derdinde, kasap et.) (TDDS-I. 453). Gijӓniň haýryndan, gündiziň şeri ýagşy (Gecenin hayrından, gündüzün şerri yeğdir.) (TDDS-I. 469) gibi örnekler verilebilir.

      Deyimlerdeki tam kalıplaşmayı da inceleyen Gökdayı, bu tür kalıplaşmaya deyimlerde daha az rastlandığını belirterek şu örnekleri verir: Dam başında saksağan vur beline kazmayı, Geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye, Kambersiz düğün olmaz (Gökdayı, 2015: 28). Türkmen Türkçesinden örnekler vermek istersek; Din ýoldaşy/ Din yoldaşı (Din kardeşi) (Yılmaz, 2016: 219). Aýnal-baky suvy/ Aynü’l-bakî suyu (Sonsuzluk suyu, ölümsüzlük suyu.) (Yılmaz, 2016: 84-85). Bilbil zyban/ Bülbül lisân (Çok konuşan, tatlı dilli-güler yüzlü, hatip) (Yılmaz, 2016: 144-145). Gözler çyragy/ Göz çeragy (Göz nuru, iftihar kaynağı.) (Yılmaz, 2016:364-365). Nyýaz okum duş gelmez/ Niyaz okum rast gelmez (Dileğim kabul olmaz) (Yılmaz, 2016: 548-549). Arma/Armaň! (Kolay gelsin!) (Gücükov, 1997: 60). Hoş! (İyi!) (Gücükov, 1997: 42). Tam kalıplaşmaya örnek verilebilir.

      Kalıp sözler arasında da tamamen kalıplaşan birimler olduğunu ifade eden Gökdayı, bununla ilgili bir iki örnek de verir: Toprağı bol olsun, İyi yolculuklar, İyi akşamlar, vb. kalıp sözler tamamen kalıplaşmıştır (Gökdayı, 2015: 28). Türkmen Türkçesinden örnek vermek istersek; Alnyň açyk bolsun! (Mutlu ol, başarılar dilerim!) (TTS. 29); Nähili bagt! (Şansa bak!) (TTS. 44); Bagyşlaň! (Bağışlayın, affedin!) (TTS. 43); Baş üstüne! (Baş üstüne!) (TTS. 50); Bayramyňyz bilen! (Bayramınız kutlu olsun!) (TTS. 54); Berekella! (Aferin!) (TTS. 60); Haý berekella! (Bravo!) (TTS. 60); Bar bol! (Teşekkür!) (TTS. 77), Boýnuň oňrulsyn! (Boynun devrilsin!)

Скачать книгу