Ak Yol. Omor Sultanov

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Ak Yol - Omor Sultanov страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Ak Yol - Omor Sultanov

Скачать книгу

kalbim, her an göğsümü delip çıkacakmış gibi hızla çarpıyordu, ağlaya ağlaya bir hâl olmuştum.

      O bedbaht gecedeki feryadım Kara-Oy tarlasına sinmiş gibi uzun süre dinmedi daha sonra. Ne ağlama sesine, ne de bir çığlık sesine benzeyen bu ses, gökyüzünü yarıp geçiyor, geceyle beraber tarlayı dolaşıyordu…

      Issızdı her yer… İmdadıma yetişecek kimsecikler yoktu… Çığlık çığlığa ağlıyor, sonra durup düşünüyordum. Gece karanlığı bastırmaya başlayınca Köksandal’a karga gibi tüneyerek eve doğru yol aldım. Büyük ırmağın kenarına gelince durdum. Attan indim. Gece karanlığındaki korkunç suyu karşıma alıp, çenemi dizlerime yaslayarak oturdum. Suyun gür çağlayan sesi kulaklarımı uğuldatıyordu. Nefes alamıyordum. Bağırmak istiyordum, sesim çıkmıyordu. Büyük dere, kendi hâlinde akmaya devam ediyordu.

      – Acaaaa, dedim yengem beni karşıda bekliyormuşçasına. Yüzümü buruşturarak ağlamaya başladım. Karmaşık düşünceler sarmıştı beynimi.

      Mukaş abimin ölüm haberini söyleyecekler. Akşamüzeri, insanlar işten döndüğü vakit söyleyecekler… Bir bahaneyle yengemi eve erken gönderecekler. Belki de ustabaşı, “bugün ev işlerini hallet, biraz dinlen” diye yengemi evde bırakacak. Sonra birkaç kişi toplanacak avlunun arka kısmında. “Eyvah canım kardeşim ov, Mukaş seni kaybettik ov” diye ağlayarak içeri girecekler. İki kadın yengemin iki elini tutacak. Kadınların nasıl, ne zaman eve geldiğini kimse bilmeyecek. Nedense kara haberden önce ulaşacaklar eve. Birinin elinde mutlaka siyah yazma olacak. Yengemin kafasındaki güzelim kırmızı yazmayı çıkartıp, kara yazmayı takacaklar. Yengemin hâli ne olur? Yüzünü tırmalayacak, çenesinden aşağı doğru akan kan eteğine damlayacak. Sonra iki elini beline dayayarak, kafasındaki kara yazmasını çıkarmadan ağlamaya devam edecek. Hiç dinmeyecek ağlamaları… Bir gün… İki gün… Hayatı boyunca ağlayacak. Hayır, Acam öyle yapmaz… Yengem önce inanmayacak abimin ölüm haberine. Kara haber getirenler ağlamayı kesmez de avluya dalacak olurlarsa bir güzel kovacak hepsini. “Gidin küstahlar, kaybolun! Bir daha yüzünüze bakmam. Mukaş’ı öldü diyorsanız ahmaksınız. Giderken döneceğini söylemişti. O ölmeyecek, dönecek! Kötü haber getirmeyin! Dinlemeyeceğim! Duymayacağım!” Kulaklarını kapatıp, köy kenarındaki harman yerine kaçacak. Huyu öyle. Veya haberi duyunca bayılacak. Ya da kalbi patlayacak. Aca’mdan her şey beklenir. Evi barkı ateşe verip, kaçacak belki de. Mukaş abim için yengemden her şeyi beklemek mümkün. Aca’mdan korkarım…

      Dilim yanıyordu. Karnımı ateş sarmıştı. Büyük dere durmadan akıyordu.

      – Ağabeyyyy, dedim Mukaş abim dere yatağında oynuyormuşçasına. Sesimi duyunca çıkagelecekmiş gibi dereye bakıyor, gözyaşlarımla boğulan boğuk sesimle bağırıyordum. Karmaşık düşüncelere dalmıştım yine: Ağabeyim suda balık gibi yüzerdi. Askere alınmadan bir sene önce abimin başını çektiği arkadaşları tam bulunduğum noktada balık avlamışlardı. Ben de yanlarındaydım. O zaman yaşım küçüktü daha. Yaz ortasıydı. Yakıcı bir sıcaklık vardı. Suyun seviyesi çok yüksekti. Ama abim ve arkadaşlarına vız geliyordu bu yükseklik. Kocaman alabalıkları sürü sürü çekiyor, avladığı balıkları kovaya atıyorlardı. Bir süre sonra beni balıkların yanına bırakarak kendileri aşağıya doğru avlanmaya gitmişlerdi. Balıklar sık sık ağızlarını açıp kapatıyor, nefes almakta güçlük çekiyorlardı. Bu acıklı hâllerine dayanamamıştım. Birer birer elime alıp, suya bırakmaya başlamıştım. Balıklarsa benimle vedalaşırcasına kuyruklarını çırparak, suyun derinliklerde kaybolmuşlardı. Ne zaman, nasıl geldiğini hatırlamıyorum ama kafamı kaldırıp arkama baktığımda karşımda abimin ağını boynuna asıp, benim hünerimi seyrettiğini görmüştüm.

      Onu karşımda görünce kendime gelmiştim. Bir tane bile balığın kalmadığı fark edince telaşa kapılmıştım. Abim kızmamıştı bile. Dizlerinin üzerine oturtarak saçlarımdan okşamıştı.

      – Merhametli olacaksın anlaşılan, demişti.

      İşte hepsi orada… İşte dere yatağı… İşte balıkları özgürlüklerine kavuşturduğum kıyı… İşte ahşap köprü… İşte su kıyısında yetişen akdikenler… Her şey yerli yerinde… Aşağı gölden vak vak diye bir ördek sesi geliyor. Geç kalmış yaramaz ördek. Ördekler ancak tek kaldıklarında böyle ses çıkarırlar. Köksandal uslu durmuyor, dizginlerini kemiriyor. Yorgunluktan bitap düşmüş, yanımda uyukluyor.

      Dere kenarında daha ne kadar kaldım bilmem ama eve vardığımda gece yarısıydı. Etrafı ürkütücü bir sessizlik sarmıştı. Bir tek bizim evin penceresinden ışıklar geliyordu.

      Avlu kapısından girer girmez köpeğim Yolbars çok özlemişçesine havlaya havlaya bana doğru fırladı. Beni bir kere kokladıktan sonra geldiğimi haber verip, yengemden müjde alacakmış gibi tekrar evin kapısına koştu.

      Yengem, sapsarı bakır yüksüğü parmağına takmış, Bayzak dedemden aldığı eski meşin pantolonu bana uyacak şekilde küçülterek dikiyordu.

      Başım ağrıyor deyip uykuya çekildim.

* * *

      Yine bir sabaha açtık gözlerimizi… Hayvanlar avludan çıkarılıyor, uykulu gözlerini ovalayan çocuklar, kuyruğundan tuttuğu inekleri ana caddede toplanan sürüye götürüyorlardı. İnekler mütemadiyen mölüyordu. Boynuzuyla ön ayağından bir iple bağlanmış olan bir inek –yeni doğurmuş olmalı- sürü başını atlatarak avluda kalan yavrusuna kaçtı. Sürü başı küfrü bastığı gibi ineğin peşinden koşturdu. Cılız keçiler tek tük meleyerek avlulardan çıkartılıyordu.

      Aca’m, kolhozun geçici olarak verdiği iki keçiyi sağmakla meşguldü. Ben onları sürüye götürecektim. Direğe yaslanmış bekliyor, bir yandan da örgüsü çözülmüş kırbacımı düzeltiyordum.

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Kiçine Bala- Küçük çocuk

      2

      Aca-Acarkül isminin kısaltılmış hâli.

      3

      Sarmerden-erkek

Скачать книгу