Manas Destanı. Keneş Yusuf

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Manas Destanı - Keneş Yusuf страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Manas Destanı - Keneş Yusuf

Скачать книгу

batışını görememekte. Onlar tutsak oldular, dertlerini kimseye söyleyemediler, kuma akan su gibi tutunacak yer bulamadan, şaşırdılar. Çin Hanı Esen Han eline geçirdiği göçmen Türk ve Kırgız yiğitleriyle “vahşiler” diye alay etti. Kalmuk, Moğol ve Tırgotlardan muhafız koyup dağa ve ata alışmış halkı, gasp ettikleri hayvanlara bakıcı yaptılar. Onları hududa yakın yerleştirip, Çin Şeddi’nin önünde saldıran düşmanına karşı mızrak kalkanı olarak kullandılar. Zavallı halk bir deri bir kemik kalmıştı. Kabahat halkımızdaydı. Onlar, yıllar sonra Altay’da ancak birleşebildiler. İşte şimdi sen doğdun. Demin de söylediğim gibi aklını buldun, kuvvetle doldun. Yavrum, ataların, halkı gözbebeği gibi koruyup, muska gibi onlara tünek olup, saklayıp korudular. Atalığın gereğini yerine getirdiler. Ben onlar kadar olamadım. Ahvalim iyi gitmedi. Aklım, kuvvetim kâfi gelmedi. Şimdi senin zamanın, senin yerine getirmen gereken şeyler var. Umudum sendedir. Halkın senden beklediklerini gerçekleştir. Şerefini koru. Korktuğum şey şudur; artık sırtını dayayabileceğin ataların, o kuvvetli Kırgızlar yok. Etrafında toplanan arkadaşların yok. Yalnızsın, yavrum…” Gönlündekini söylediği için rahatlayan Cakıp, derin bir iç çekti. Manas düşündü.

      Manas’ın aklına sözleştiği kırklar geldi. O anda karşısında hoş bir ata binen, kara bir elbise giyen, görünüşü muazzam, gök bayraklı, gaza için var olan Kırklar peyda oldu. Onlar Manas’tan başka kimseye görünmeden, sözleri duyulmadan değişik bir kılıkla çıkageldiler. Manas onlarla şakalaşarak onlara Kortuk’u öldürdüğünü söyledi.

      Cakıp Bay, oğlu sapasağlam iken birdenbire hiç bir şey yokken onun ileri geri konuştuğunu, boşu boşuna kahkaha atıp çırpındığını görünce, çok korktu. Oğluma cin çarptı diye ne yapacağını şaşırdı. O bu korkulu anda hanımı Cıyırdı’yı hatırladı.” Hanıma çabuk ulaşayım, ıssız yerlerde dolaştığı için Manas’ın delirdiğini anlatayım. Baksın, yüreği sızlasın.” diye atını kamçıladı.

      Cakıp Bay, atını bağlamadan, kimseye bakmadan, kamçısını sallayarak yürüdü. Gözlerinden yaş dökülüyordu. Başını eğdi. Dalgın dalgın yürüyordu. Çıyırdı’nın çadırına felaket haberi getirdi.

      “Ey Hanım, bunu kimse bilmesin, tamam mı? Bizim ışığımız söndü. Gözümüz oyuldu. Hayatımızı karanlık bastı. Felâket geldi.” diye Cakıp dizlerine vurdu.

      “Ne diyorsun, dilin yansın senin ihtiyar! Ağzındaki sözlerini köpeğe söyle. Yavrumun hâlini çabuk anlat! Ölüyorum, çabuk söyle…”

      Cakıp Manas’ın sararmış sahrada dolaşıp delirdiğini anlattı.

      “Gözbebeğim, bir tanemi sahrada niye yalnız bıraktın? Hey deli ihtiyar, ben Baykuş Ana oldum, çocuğa doyan sen oldun. Senin Manas’tan başka kimin var? Atalarınla beraber soyun kurusun, onları niye böyle esirgiyorsun? Bana yavrumu göster. Yavrum, kuzum ne olursa olsun, atını yedekleyerek onu eve getir, hadi! Oğlum sahraya bırakılır mı, baş belası, ihtiyar!” diye bağırdı Cıyırdı gözlerinden yaş dökerek.

      Cıyırdı’nın dünyası karardı, o ateşe düşen sinek gibi kıvranıyordu. Bu aciz kullar arasında Cıyırdı gibi yaşlandığında sahip olduğu biricik oğlundan kötü haber alıp da üzülmeyen kadın var mıdır? Bu kadınlar dünyasında, yavrusuna yardım elini uzatmadan yuvasını yılan basan turgay gibi kıvranan bir başka zavallı var mıdır?

      Cakıp, avuluna gelirken bir kötü haber daha ulaşmıştı. Kalmuklar Kortuk’un kan bedeli olarak yarın Cakıp’ın avulunu herkesin gözü önünde yok etmek istiyormuş. Her şey üst üste gelip Cakıp’ı sıkıştırdı. O, Akbalta’yı çağırtıp onu dinledikten sonra kendine geldi. Cesaret bulup, sırdaş ve komşu Kazak, Nayman, Konguratlardan yardım istemeye adam gönderdi.

      Zavallı Cıyırdı, Kalmuklar gelmeden önce Manas’ı görmek istiyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı.

      Cıyırdı başındaki büyük beyaz sarığını çıkarıp, yerine kara başörtüsünü örttü. Belini sıkı bağladı, ışık saçan yüzü sarardı. Her zaman nazik idi, bu kez kocasının hiç binmediği Boztaylak’ına binip, kocasının engellemesine rağmen “ölmüşse ben de öleyim, yaşıyorsa beraber geliriz.” diye çöle doğru yola koyuldu.

      Biricik oğlum Manas’la birlikte ben de ıssız çölde delireyim, terk-i dünya edip dolaşayım. Biricik oğlumdan ayrılıp yaşamanın bir anlamı yoktur diye ağlıyordu Cıyırdı.

      Issız çölde Cıyırdı’nın eteği rüzgârla savruluyor, atının kuyruğu ve yelesi dalgalanıyordu. O bir tepenin eteğinde Manas’ı arıyordu.

      Atları otlatmakta olan Manas, annesi Çıyırdı’yı görünce karşısına çıktı.

      “Anne, sana ne oldu?”

      Cıyırdı bir söz söylemeden atın üzerinde Manas’a sarılarak gözlerini boşalttı, yalvardı, ağladı. “Kurban olayım bir tanem! Gökteki güneşim! Sağ mısın? Var mısın? Başın sağ mı?”

      Çıyırdı oğlunun sağ salim olduğunu görünce, kalbi rahatladı, esenlik buldu, ağlaması kesildi, dünyaya yeniden gelmiş gibi sevinerek yola çıkmak için hazırlandı. Babasının söylediklerini öğrenen Manas “Allah iyiliğini versin senin baba!” diye kahkaha ile güldü, ona itibar etmedi.

      Manas ile Çıyırdı’nın önüne birden bire atlarını yedeğe alan yedi Kalmuk çıkıverdi. Onların birisi Manas’ı tanımıştı, “Kortuk’u öldüren işte o!” diye bağırmaya başladı. Biri atlarına baktı, altısı Manas’a vurmak için ellerini kaldırarak yaklaştılar.

      “Ne olur, biricik oğluma dokunmayın! Beni üzmeyin!” diye Manas’ın önüne geçerek bağırdı, Çıyırdı.

      “Anneciğim, ne yapıyorsun?” dedi Manas önüne çıkarak. “Ee, bunlar altı kişi değil mi. Altmışı gelse de bir şey yapamaz, anneciğim.”

      Bu sırada Kalmuklar Çıyırdı’nın atını dizgininden tutarak götürdüler.

      “Hey çek elini dizginden! Gebereceksin!” dedi Manas hiddetlenerek.

      Kalmuklar söz dinlemeden atı yedeğe aldılar.

      Manas iki Kalmuk’u omuzlarından tutup birbirine öyle bir çarptı ki, onlar o anda can verdiler. Bunu gören Kalmuklar atlarını bırakıp kaçtılar.

      Manas ile Çıyırdı avula geldiğinde Cakıp’ın bıyığı diken diken olmuş neredeyse korkudan ödü patlamıştı. Oğlunun sağ salim olduğunu görünce kalbi rahatladı, şükrederek beyaz tekeyi kesti, keyfi yerine geldi.

      “Tanrının yazdığını görelim. Artık Kırgızlar epey güçlendiler. Kalmuklar mahvolsun. Oğlum Manas varken bir savaşıp görelim!..”

      Manas, Kalmukların saldıracağı gün hiçbir şeye aldırmadan, güneş doğuncaya kadar uyudu.

      “Kırgızlar yiğitlerimizi öldürdü. Kardeşimizseniz yardıma gelin, Kırgızları keselim.” diye haber gönderdi Mançular, Altay Kalmuklarına.

      Mançular ile Altay Kalmukları kardeş gözüktüğü hâlde birbirlerini

Скачать книгу