İdikut Roman. Ahmetcan Aşiri

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу İdikut Roman - Ahmetcan Aşiri страница 26

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
İdikut Roman - Ahmetcan Aşiri

Скачать книгу

O böyle yoğun, telaşlı zamanlarda bu Budaya secde ederdi. Şimdi de bu Budaya dua etti.

      – Bana iyilik yap, beni koru! Cengizhan’ın kalbini aydınlat! Uygur’la Moğol’un kaderi sıkı bağlansın! Ey Tanrım! Uygur toprağı Cengizhan’ın atlarının ayağı altında kalmasın! Uygur’u rızıksız bırakma! Halkımı ağır azap ve külfetlerde bırakma! Sözümü duyuyorsun, yalnız sana güvenirim ve dayanırım! Sen büyüksün! Bana güç ver. Beni azdırma! Savaştırma! Sana inanırım!

      Buda öylece susup duruyordu. Birisi bu sessizliği bozup kapıyı yavaş açtı. Bavurçuk Art Tekin başını çevirip baktı. Gelen Tarkan Bilge Buka’ ydı. Söze başladı, – Ne zaman yola çıkacaksınız hakanım? diye eğilip sordu.

      – Sizin için önemli mi Tarkanım?

      – Evet, önemli!

      – Hazırlık nasıl?

      – Hepsi tamam! Hazineyi topladık, bağladık, paketledik! Sizi bekliyoruz! Cengizhan’ı endişeden bir an önce kurtarmak gerek! diye hakanın dikkatini çekmeye çalıştı

      – Siz çabuk hareket edin, Cengizhan’a yardım gerek! Sizi bekliyor. Siz, kimseden yardımını esirgemeyen şevketli, cesur, cömert bir zatsınız. İnanıyorum ki bu işleri yapmak suretiyle en merhametli İdikut olacaksınız?!

      Tarkan Bilge Buka, İdikut’u böyle övse de Bavurçuk Art Tekin sabredip sordu,

      – Ya bu işler başımıza bir dert açarsa! Eğer çözülemeyen bir dert ve sıkıntıyı bana tavsiye ediyorsanız boğazınız kesilir!

      Tarkan Bilge Kaya kedi gibi yumduğu gözünü açıp birdenbire kahkaha attı ve durdu,

      – Boynuma ilmek saldığınızın farkındayım. Boynumdaki ipi kendiniz çekin. Sizin elinizden ölmeye razıyım! Hayattaysam sözümün doğruluğunu bilip aferin diye omzumu tıpışlayacak bir an yakında gelecek. Her ikimizin dini Buda, dilimiz bir, ben de Budaya taparım. Hey vefasız dünya! Ben bu Moğol-Uygur ilişkilerinde size bir zarar gelmesinden endişe ediyorum. Hayatta kısas vardır, kötü maksat vardır, suikast vardır! Tanrı sizi bu felaketlerden uzak kılsın! Hiçbir zaman mağlup olmayın! Siz bir kılıçsınız! Cengizhan da bir kılıç! İki kılıç bir kına asla sığmaz! Sığsa da kılıf yırtılır! Taç sahibi, hâkim olan büyük İdikutum! Gitmeme izin verin! dedi.

      – Buyurun Tarkanım!

      Bavurçuk Art Tekin’in suratı hâlâ asıktı. Tarkan bunu görünce tedirgin oldu ve

      – Yanlış söylemişsem Buda Tanrıya tövbe ederim. Saltanatınız büyük, hanlığınız ebedi olsun! dedi ve saraydan çıktı.

      – Bu adamın kılıç gibi keskin bir dili var, onu kesmek lazım! diye düşündü Bavurçuk Art Tekin. Tarkanın çıktığı kapıya bakarak, – Sözün hiledir, yüzün kansız, gözün aldatıcı, şeytanı kandıran bir sihirbazsın. Senin gibi zalimden vefa beklemem. Babamın beynini yıkayıp beni Kıtan’a rehine olarak gönderdiğin aklına geldi değil mi? Maksadına ulaşamazsın! Yağma Buğra ile Tatatunga’yı sürgün edip hiçbir şey olmamış gibi yaşamana bak! dedi öfkeyle.

      Bavurçuk Art Tekin yolculuk hazırlıklarını görmek için dışarı çıktı. Öyle ki, Tarkan’ın sözünden sonra demir yutmuş gibi rahatsız oluyordu. Yüreği ağrıyor, içi bunalıyordu.

      O, sabah ve akşamın gelini güzel aya baktı. İki üç gün sükûnet çöktü. Geceleri sakin geçti, gözü dönük, suratı sönüktü. Kimseye sırrını vermedi, soğukkanlı oldu. “Tarkan ‘Buza yaslanma, düşmana sığınma. Kuş buğdaya sığınır.’ diyerek saman altından su yürütüp, halk arasına bir fitne sokuyor olmalı. Benim tevekkülle gayret gösterdiğimi, tevekkül diye adım attığımı halk belki anlayamayacak. Evet! Uygur’umun geleceğini düşünerek yapmakta olduğum bu işleri Buda Tanrım bilse yeter!” diye kendini teselli etti.

      O altın kafesi olan evine doğru yürüdü. Onun arkasından yakışıklı, keskin gözlü bir kişi geliyordu. Beline gümüş kabzalı kılıç, omzunda ok, yay ve yedi ok konulan sadak asan atlı kişi Bavurçuk Art Tekin’in yaveri Tora Kaya idi. Bavurçuk Art Tekin gümüş gemli atının başını çekip durdurmadı. Şu anda iki at beraber gidiyordu. Beşbalık rüzgârı, arada bir sıcaklığı düşürüyordu.

      – Hazırlıklar nasıl gidiyor? diye sordu İdikut.

      – Düşündüğünüz ve buyurduğunuz gibi!

      – Söyleyin bakalım Tora Kaya cenapları! Biz acele edip acemilik mi yapıyoruz?

      Tora Kaya bu sözün mesajını anladı.

      – Hayır! Önünüzde zikzaklı yollar, dar geçitler, dağ tepeler, engeller olacak tabii, “Eski düşman dost olmaz, eteği kessen kol olmaz.” sözünde olduğu gibi, eğer iki taraf bir birini düşman saymazsa işin başlangıcı iyi olacak.

      – Ben Cengizhan’ı düşman olarak görmüyorum! dedi İdikut içtenlikle.

      – Cengizhan da sizi dost görmüş olmalı, Cenabı hakanım! Siz, vatan ve gelecek nesiller için cesur bir adım attınız!

      Bavurçuk Art Tekin kendini iyi hissetti.

      – Gökteki yıldızlar yolunuzu aydınlatsın! Yıldızınız sönmesin! Kaldı ki vatana zarar gelmesin!

      – İdikut Devletinin bağımsızlığı için zarar görürsek görelim! dedi Bavurçuk Art Tekin, kararlılıkla. Sonra biraz düşündü

      – Dünyadan çekilmek bu dünyayı tamamıyla terk etmek anlamına gelmez, değil mi? dedi.

      İdikut’un başka çaresinin olmadığını Tora Kaya biliyordu.

      – Başka çare, başka yol yok! Başka menzil görünmüyor! dedi Tora Kaya, İdikut’a moral vermek için, – Cengizhan’ı kızdırmayın. Onun eteğinden tutmamız iyi olur.

      İnsan gevheri kabiliyettir. Sizin de büyük işlere muktedir olduğunuza inanıyorum! dedi.

      Bavurçuk Art Tekin ona memnuniyetle baktı.

      – İyiye bakıp tefekkür et, kötüye bakıp şükret! dedi Bavurçuk Art Tekin bu sohbetlerden memnun,

      – Filhakika, sözlerin doğrudur!

      İyi arkadaş, samimi dost olan bu iki cesur, azametli insan bir birine destek verdi, ama bundan sonra ne olacağını, ülkeye ne felaketler, başlarına ne belalar geleceğini tam olarak bilemiyordu.

      Bu uzun boylu yakışıklı yiğitler Beşbalık kırlarına gidip at koşturdu, dinlendi ve sonra evlerine döndü.

      – Buraya gelin! dedi Bavurçuk Art Tekin. Tora Kaya atını koşturup İdikut’un yanına geldi.

      – Cengizhan’a nasıl armağanlar götürürüz? Aklınızda bir şeyler var mı?

      – Evet! Hepsi aklımda! dedi Tora Kaya ve onları tek tek saymaya başladı.

      – Armağanlar

Скачать книгу