Reşit Hanadan ve Romancılığı. Yasin Yavuz

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Reşit Hanadan ve Romancılığı - Yasin Yavuz страница 7

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Reşit Hanadan ve Romancılığı - Yasin Yavuz

Скачать книгу

yararlanmak istemeleri, ‘otobiyografik’ yöntemi gündeme getirmiştir. Otobiyografik yöntem, biyografi eksenli bir sunuş, bir anlatım biçimidir. Bu yöntemde anlatıcı, doğal olarak 1. tekil kişidir. Bir diğer deyişle, ‘anlatan’ (anlatıcı) ile ‘anlatılan’ (hikâye eden) aynı kişidir.58

      Otobiyografik yöntemin uygulandığı romanlarda genellikle yaratmadan/yaratıcılıktan yana bir kısıtlılık, eksiklik görülür. Bunun belki de kuvvetli nedeni anlatan ile anlatılanın aynı kişi olmasıdır. “Otobiyografik yöntemin darlığını kırmanın bir yolu, romanın diğer unsurlardan, anlatıcının yükünü hafifletecek derecede yararlanmaktır.”59

      2.1.3.7. Leitmotiv Tekniği

      Özünde bir müzik terimi olan leitmotiv, edebiyatta bir kelime, bir cümle ya da mimiklerin tekrarlanarak kullanılmaktadır. Bu kullanım anlatım farklılığı yaratacağı gibi canlılık da katacaktır. “Yazarlar veya şairler, leitmotiv tekniği ile öncelikle muhtevada sürekliliği sağlama amacı güderler. Eğer leitmotiv kahramana ait bir söz veya bir tavır olarak gerçekleşiyorsa, bu, o söz veya tavrın kahramanın çok belirgin bir yönünü karakterize ettiğinin işaretidir. Bunun da ötesinde leitmotiv, edebî metne simetrik ve estetik bir değer kazandırır.”60

      Mehmet Tekin, leitmovi üçe ayırır:

      a) telaffuz farklılığı,

      b) jest ve mimikler,

      c) yaratılış özellikleri61

      2.1.3.8. Diyalog Tekniği

      Gündelik yaşantımızı normal bir biçimde idame ettirebilmek her gün defalarca bir şeyler ister, sorar, yanıtlar ya da açıklarız. Roman sanatı, çoğu zaman, harici alem esas alınarak oluşturulan itibari alemden oluşmaktadır. Dolayısıyla roman içerisinde karakterlerin de bir şeyler istemesi, sorması ve yanıtlaması oldukça doğaldır. Roman kişilerinin birbirleriyle kurdukları iletişim, diyalog tekniği sayesinde olmaktadır. Bu noktada diyalog tekniği romana gerçeklik katıyor, diyebiliriz. “Her şeyden önce diyalog yöntemi, romana çeşitli açılardan güç katmakta, romanın edebî ve düşünsel dokusunu zenginleştirmektedir. Diyalogun basit ama temel işlevi, gizli olanı ‘aşikar’ kılmak, somutlaştırmaktır. (…) İlk elde romanın bünyesinde katılmak istenen her şey, cansızdır; bir nesneden ibarettir. Romancı onlara, adeta bir ‘Mesih gibi’ ruh verir; canlandırarak okuyucusunun karşısına çıkarır. Bu işlemin gerçekleştirilmesinde ‘diyalog yönteminin katkısı büyüktür.”62

      2.1.3.9. İç Diyalog Tekniği

      Modernist romanlarla birlikte, kişiler kurmaca dünyada daha aktif olmuşlar, kendi iradelerini romana daha fazla yansıtmışlardır. Bu nokta, iç diyalog tekniği, roman karakterinin iradesine dayalı bir anlatım tekniğidir. Roman sanatında karakterlerin iç dünyalarını aktarmak için, roman karakterinin kendi kendisiyle, sanki karşısında biri varmış gibi, konuşmasına iç diyalog tekniği denilmektedir. Bilinç akımı tekniğinden ayrılan yönü ise cümlelerin gramer kurallarına uygun olarak kurulmasıdır.

      2.1.3.10. İç Çözümleme Tekniği

      İç çözümleme tekniği (interior analysis) , en kısa tanımıyla, roman kişisinin duygu ve düşüncelerinin anlatıcı ağzıyla anlatımıdır. Bu tekniği uygulayan yazar, karakterin duygu ve düşüncelerini aktarırken kendi yorumunu katmamalı, tarafsız olmalıdır. “Olay örgüsünde yer alan önemli kahramanların iç dünyalarını okuyucuya aktarma arzusunun doğurduğu iç çözümleme/tahlil, bir tür tahkiye/anlatmadır. Ancak bu tarz anlatımda anlatıcının yaptığı olayları nakletmek değil, kahramanların duygularını, düşüncelerini, korkularını, sevinçlerini; kısacası onların ruh veya psikolojik dünyalarını okuyucuya aktarmak ve deşifre etmektir.”63

      2.1.3.11. İç Monolog Tekniği

      İç monolog tekniği (interior monologue) roman kişisinin kendi kendisiyle tek taraflı konuşturulması tekniğidir. Bu sayede karakterin iç dünyası, anlatıcı olmaksızın, açığa çıkartılmış olur. Fakat bu tekniğin uygulanmasında dil ve anlatıma dikkat etmek gerekir. “İç monolog dilin düzeyini –veya niteliğini– şöyle değerlendirmek gerekir. Bu yöntemin uygulandığı bölümlerde dil, dilbilgisi kurallarına uygun ve bilinçli bir yaklaşımla kurulmuş cümlelerden çok, konuşma diline daha yatkındır. Konuşma dilinin doğallığı ve yalınlığı söz konusudur. Yani ‘iç monolog’ yönteminin uygulandığı parçalarda, ne ‘iç çözümleme’ yönteminde anlatıcının marifetiyle düzenlenmiş mantıktan gücünü alan cümlelerle, ne de ‘bilinç akımı’ yönteminde mantık silsilesi bozulmuş cümlelerle karşılaşırız. İç monologda doğal bir süreç, yalın bir yapılanma vardır ve cümleler, düşüncelerin, duyguların doğal akışına uygun olarak serbest bir akışla şekillenir.”64

      2.1.3.12. Bilinç Akımı Tekniği

      Roman sanatının psikanalize olan yakınlığının bir sonucu olarak oluşan bilinç akımı (stream of consciousness) tekniği, en kısa tanımıyla, roman karakterinin psikolojik yapısının aracısız ve düzensiz olarak aktarılması demektir. Bilinç akımını, kendisine benzeyen iç çözümlemeden ayıran en büyük özellik, gramer yapısının tamamen altüst ediliyor olmasıdır. Dahası, iç çözümlemede akan düşüncelerde mantıksal bir bağ varken, bilinç akımında mantıksal bir bağdan söz etmek mümkün değildir.

      Bilinç akımı tekniğinin kullanımı roman tarihi kadar eski değildir. “Bilinç-akışı tekniği yenilikçi romanın dokusuna yeni bir anlatım boyutu olarak eklenmiştir. Toplumsal insanın bireyleşme yönteminin sonucu olarak, roman kişileri gerçekliği yalnızca yaşamakla kalmayıp kendilerinde var etmeye başladıkça, roman teknikleri de sürekli yenilenmeye uğradı.”65 Bu yenilenmeyle romanda bağımsızlığını kazanan roman kişisinin bilinci doğrudan ve bütün çıplaklığıyla ortada olacaktır.

      Bilinç akımından yararlanmak isteyen bir yazar, özellikle şu üç unsuru dikkate almak, onlar aracılığıyla elde ettiği verileri özenle kullanmak zorundadır:

      1. zihnî alan,

      2. söz sanatları,

      3. imaj ve semboller (Humprey R., “Bilinç Akımında Kullanılan Araçlar”, Yeni Dergi, sayı: 8, 1965).66

      2.2. Anlatı Yerlemleri

      2.2.1. Zaman

      Anlatmaya bağlı edebî metinler şekillenirken zamana ihtiyaç duymaktadır. Romancı ister gizil, ister açık olsun, anlattığı öyküyü mutlaka bir zamana oturtmak zorundadır. “Romanını dokurken roman yazarının zamanı yok sayması diye bir şey olamaz. Sımsıkı değilse bile, az çok öyküsünün ipini elinde tutması, o upuzun zaman şeridini bırakmaması gerekir onun. Yoksa o da bizim gibi anlaşılmaz duruma gelir ve bu da romancı için

Скачать книгу


<p>58</p>

Mehmet Tekin, a.g.e., s. 271.

<p>59</p>

Mehmet Tekin, a.g.e., s. 271.

<p>60</p>

İsmail Çetişli, a.g.e., s. 112.

<p>61</p>

Mehmet Tekin, a.g.e., s. 274.

<p>62</p>

Mehmet Tekin, a.g.e., s. 277.

<p>63</p>

İsmail Çetişli, a.g.e., s. 107.

<p>64</p>

Mehmet Tekin, a.g.e., s. 290.

<p>65</p>

Semih Gümüş. (2011). Roman Kitabı, İstanbul: Can Yayınları, s. 177.

<p>66</p>

Mehmet Tekin, a.g.e., s. 301.