Reşit Hanadan ve Romancılığı. Yasin Yavuz

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Reşit Hanadan ve Romancılığı - Yasin Yavuz страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Reşit Hanadan ve Romancılığı - Yasin Yavuz

Скачать книгу

Yapıt, Yugoslavya Türk edebiyatında yayımlanan ilk roman olma özelliğini taşımaktadır.

      2. Taş Yerinde Ağırdır, 2002. “Taş Yerinde Ağırdır” üçlemesinin ilk kitabıdır.

      3. Başka Olur Rumeli’nin Harmanı, 2003.

      4. Elveda Hüdavendigar Diyarı, 2013

      5. Rumeli’den Çıktık Yola, 2015

      6. Rumeli Deryasında Boğdular Bizi, 2017

      3.3.2. Hikâyeleri

      1. Yazgı

      1. Yazgı

      2. Toprak

      3. Gurbetçi’nin Dönüşü

      4. Beklenmeyen Savaşçı

      5. Tanrı Adına

      6. Hayrat

      7. Köyden Ayrılış

      2. Duygu Tutsağı

      1. Duygu Tutsağı

      2. Aslını Yadsıyan Adam

      3. Bir Hıdırellez Günüydü

      4. Traktör Belası

      5. İneksiz Köy

      6. Hayvan Kredisine Hücum

      7. Yuva Özlemi

      8. Aga Zahyo

      9. Yalancı

      10. Namus Meselesi

      11. Döviziniz Var Mı?

      12. Kiracı

      3. Yıldızlı Ev

      1. Ali

      2. Yıldızlı Ev

      3. Kış Baba Gerçekten Gecikmiş Miydi?

      4. Özlem’in Dayanışmaya Katkısı

      5. Memiş’in Tosunu

      6. Cambazlar

      7. Ayrılık

      8. Küçük Çoban

      9. Köprü

      10. Hortlak

      IV. BÖLÜM

      IV. Sel

      4.1. Anlam Aşaması (İçkin Çözümleme)

      4.1.1. Anlatının Bakış Açısı

      Reşit Hanadan, hem Kosova Türk edebiyatının hem de kendisinin ilk romanı olan Sel’i Tanrısal bakış açısı ile yazmıştır. Tanrısal bakış açısında “olaylar, kimi zaman yakından, kimi zaman uzaktan sunulur; kahramanın iç dünyalarında geçen duygu ve düşünceler, okuyucuyu ikna edecek düzeyde yansıtılır; romanın gerilimli atmosferi, yerine göre hızlandırılıp yavaşlatılır.”91 Reşit Hanadan da Sel adlı romanında bu tekniği –birkaç kusuru dışında– başarılı bir şekilde kullanmıştır. Yazarın söylemine kimi zaman coşkulu bir nutuk kimi zamansa lirik bir hava hâkimdir.

      Reşit Hanadan Sel’de toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla çıkar ortaya. Roman, ana hatlarıyla, hem nesil hem de yenilik-gelenek çatışması ekseninde gelişir ve devam eder. Reşit Hanadan, Tanrısal bakış açısının sağladığı “her şeyi görme/bilme” hâkimiyetini karakterlerin söz konusu kutuplaşmalardaki fikrini okuyucuya aktarırken çok sık kullanır.

      Romanın henüz başlarında Yakup Ağa’nın oğlu Salim, tarlasını sürerken çok yorulur. Yorulan sadece Salim değildir; tarlaya sürdüğü öküzler de çok yorulmuştur. Bu esnada Uzun Hasan’ın oğlu Rasim traktörüyle Salim’in yanından hava atarak geçer ve yazar/anlatıcı Salim’in hem tavırlarını hem de düşüncelerini şöyle ifade eder:

      “Hiddetten öküzlerin kıçlarını yine üvendireyle92 dürttükten sonra Rasim’e, içindeki kini dışa vuran okkalı bir küfür çekti. Bu arada da ‘ah bu babam yok mu!… Beni türlü piçlere rezil etti!…’ diye söylendi.”93

      Yazar, burada, tanrısal bakış açısının sağladığı geniş olanakların da yardımıyla Salim’in hem karşılaştığı durum karşısındaki öfkesini ifade etmiş hem de babasıyla arasındaki çatışmanın da ilk izlenimini vermiştir. Bu noktada okur, Salim ile Yakup Ağa arasında bir traktör çatışması olduğunu hisseder.

      Reşit Hanadan, hâkim bakış açısının verdiği sınırsız yetkiyi sonuna dek kullanır. Yazar/anlatıcı, romandaki çatışmanın geçmişini bildiği için konu hakkında açıklama yapar ve olayı değerlendirir:

      “İşte kendisi öküzlere çift sürüyor diye hor gören, tepeden bakan şu Rasim’e babası traktör alıvermişti bir avuç toprağa sahipken. Oysa kendilerinin toprakları boldu, verimliydi de. Evde, kendisinden başka çalışacak insan da yoktu. Böyleyken, babasını traktör almaya bir türlü razı ettirememişti.”94

      Roman ya da hikâye gibi anlatmaya bağlı edebî metinlerde karakterin düşüncesi kimi zaman yazarın düşüncesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yazar, olayları her zaman birinci ağızdan yani kendi ağzından açıklamaz, kendi düşüncelerini kimi zaman da karakterler aracılığıyla ifade eder. Reşit Hanadan, traktörün yenilik olduğunu ve öküzlerle çift sürmenin geride kaldığını ifade etmek için Rasim’in düşüncelerini kullanır:

      “Rasim tarlasını sürmüş, oradan ayrılmak üzereydi. Yanından geçerken traktöre gaz vererek süratini arttırdı. Bakışları yine küçümseyiciydi. ‘Aptalın teki… Hangi yüzyılda yaşıyoruz ki hâlâ öküzlerle çift sürüyorsun. Geçti o dönemler… Eski kafa, ne olacak!..’ demek ister gibiydi95

      Reşit Hanadan, Sel romanında anlattığı çevreye hâkimdir. Bu nedenle romanda mekân tasviri yaparken farazi bilgiler vermez ve çok net, kendinden emin bir anlatım örneği sergiler. Kullandığı bu anlatım onun roman içindeki rolünün bir göstergesidir. Reşit Hanadan yalnızca bu romanında değil, genel anlamda romanlarında ve hatta hikâyelerinde anlattığı çevrenin adamıdır. Bunun bir örneğine de Sel adlı romanında rastlıyoruz:

      “Savaşın sona erip özgürlüğün gelmesiyle Prizren –Ya-kova yolu asfalt döşenmiş, kente at arabalarıyla gidenler de artık Sırbiça yolunu kullanmaktan vazgeçmişlerdi. Ancak asfalta ulaşabilmek, asfalt yol üzerinden kente varabilmek için, asfalt yolun kıyısında yer alan Pirina köyüne kadar yedi kilometrelik bir şose üzerinden

Скачать книгу


<p>91</p>

Mejmet Tekin, a.g.e., s. 58.

<p>92</p>

Ucuna çivi sokulmuş uzunca çomak. (Roman içerisinde yazarın verdiği dipnottan alınmıştır.)

<p>93</p>

Reşit Hanadan. (1987). Sel, Priştine: Tan Yayınları, s. 10.

<p>94</p>

Reşit Hanadan, Sel, s. 11.

<p>95</p>

Reşit Hanadan, Sel, s. 11.