Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması. Orhan Söylemez

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması - Orhan Söylemez страница 6

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Türk Dünyasında Milli Ruh ve Edebiyata Yansıması - Orhan Söylemez

Скачать книгу

gösterilen hassasiyetin açıkça örneğidir. Millî liderin 1997 yılının Ekim ayında yapılan Azerbaycan Yazarlar Birliği X. Kurultayı’na bizzat katılımı, kurultaydan önce Cumhurbaşkanlığı konağında yazarların temsilcileri ile, ayrıca edebî gençlikle samimi görüşlerini paylaşması, edebî kamuoyunda son derece büyük ruh yüksekliğine neden olmuştur.

      Sovyet döneminde Cumhuriyete başkanlık ettiği yıllarda yazarların tüm kongrelerinde yer almış millî lider, bağımsızlık aşamasında ilk defa yazarların âli tedbirine gelmekle, edebiyatın gelişmesine özel önem verdiğini vurgulamış, aynı zamanda, yazar ve şairlerin Azerbaycan Yazarlar Birliği etrafında toplanmasını desteklemiştir. Kongredeki konuşmasında Haydar Aliyev şöyle demiştir:

      Yazarlar Kongresi’nin çalışmaya başlaması ve bu salona çok sayıda temsilcilerin toplanması, Azerbaycan edebiyatının sorunlarının, aynı zamanda, Cumhuriyetimizin hayatının bazı alanlarının müzakere edilmesi, toplumumuzun yaşamında önemli bir olaydır. Ben çok memnunum ve mutluyum ki, ilk kez Azerbaycan yazarlarının kongresinde 27 yıl önce konuşma yapmıştım, o kongrenin katılımcısı oldum ve ondan sonraki kongrelere de daima katıldım, yazarlarımızla, şairlerimizle, kültür adamları ile bir arada oldum, bugün de sizinle bir aradayım.14

      Gerçekten de, kongreden sonra, Azerbaycanlı yazarların, Yazarlar Birliği çevresinde daha da yakınlaştıkları görülmüş ve edebî süreçte bir canlanma hissedilmiştir. Edebiyata devlet ilgisi geri getirilmiştir. Tüm zorluklara rağmen Yazarlar Birliği’nin faaliyetleri genişlemiş, edebî yayınları – “Edebiyat Gazetesi”, “Azerbaycan”, “Yıldız”, “Gobustan”, rusça “Literaturnıy Azerbaydjana” dergileri devlet desteği ile süreli olarak yayımlanmaya başlamıştır. Yaşlı ve genç yazarlara Cumhurbaşkanı bursu verilmiştir.

      Büyük lider Haydar Aliyev’in kongrede derin ve kapsamlı konuşması, bağımsızlık edebiyatının yöneliminin ve ideoloji kavramının tanımlanmasının temeli olmuştur. Haydar Aliyev’in konuşmasında net bir şekilde görülmüştür ki, Sovyet zamanının tam aksine, bağımsızlık yıllarında devlet edebiyatın işine karışmayacak, yazarların hangi konularda, hangi yaratıcı yöntem ile yazması gerektiği konusunu onların özgür tercihlerine bırakacaktır. Fakat aynı zamanda, edebiyat, halkın ve toplumun karşılaştığı sorunları doğru bir şekilde tanımlamalıdır. Haydar Aliyev yazarları, şairleri, oyun yazarlarını eserlerinde bağımsız Azerbaycan’ın sorunlarına, özellikle Karabağ sorununun çözümü konularına özel önem vermeye çağırmıştır. Aslında, bu tezler, bağımsızlık edebiyatının temel yönünü göstererek, Azerbaycan ideolojisine öncelik vermiştir. Diğer yandan ise edebî-toplumsal ortamda demokrasi ve yaratıcılık serbestliği ilkelerinin rehber tutulması sayesinde, bağımsızlık mefkûresi kaynaklı edebiyatın formülünün ileri sürülmesine yönelik görevler gerçekleştirilmiştir. Gerçekten bütünüyle 1990’lar boyunca ve genellikle de bağımsızlık döneminde edebiyatın baş konusunu – Ulu Önderin ileri görüşlülükle tanımladığı gibi – Azerbaycancılık kaygıları ve Karabağ Savaşı konusu oluşturmuştur. Aynı zamanda, çağdaş dünya sorunlarının yansıması ve millî edebiyatın dünya edebî sürecine katılımı sayesinde edebiyatımızın sanatsal-estetik yönden zenginliği sağlanmıştır.

***

      Bağımsızlık dönemi Azerbaycan edebiyatı, ulusal edebiyatımızın gelişiminde önemli bir tarihî olay ve özel bir edebiyat aşamasıdır. Bilindiği üzere, bağımsız devletçilik fikirleri Azerbaycan edebiyatında yirminci yüzyılın başlarından itibaren oluşmağa başlamıştır. “Molla Nasreddin”ciler ve Cumhuriyetçi yazarlar Azerbaycan edebiyatında devlet bağımsızlığı fikirlerinin sağlam temellerini oluşturmuşlar. Büyük demokrat yazar Celil Memmedkuluzâde`nin 1917’de yazdığı “Cumhuriyet” makalesi, Azerbaycan’da bağımsız yasal devletin yaratılmasının tüzüğü olarak kabul edilebilir. Celil Memmedkuluzâde siyasi fırtınalar döneminin değişim sürecinde devlet bağımsızlığı için savaşırken demokratik bir toplum inşa etmeye odaklanmak için “Cumhuriyet meselesini” dikkat merkezine alarak yazıyordu: “Cumhuriyet, yani Latince “Respublika” öyle bir devlet yönetimine denir ki, orada memleketin yönetimi halkın sorumluluğu ve yetkisi altındadır… Ülke belirli yasalarla yönetilir. O yasaları yazan ve onaylayan milletin mebusları yani vekilleridir. Devlet başkanına “Prezident” (Cumhurbaşkanı) denir. Cumhurbaşkanı ya halkın kendisi ya da parlamento, yani milletvekilleri tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı, devleti yönetmek için kendisine yardımcı olacak bakanlar tayin eder.

      Cumhuriyet Kurulunun seçilmesi için dört önemli koşul vardır. Bu koşullardan ilki geneldir, yani toplumda yaşayan tüm nüfusun seçimlere katılması gerekir. İkincisi, seçimin adil olmasıdır, yani oyların eşitliği… Üçüncü koşul, seçimlerin düpedüzgünlüğüdür… Cumhuriyet Kurulunun bir zîneti de vardır ki, o da tamamen özgürlüktür: itikat özgürlüğü, … toplanma özgürlüğü, birleşmek özgürlüğü, yayınlama, konuşma, siyasi partiler kurma özgürlüğü”.15

      Azerbaycan halkının millî lideri Haydar Aliyev, 1994`de Celil Memmedkuluzâde`nin doğumunun 125. yıldönümü vesilesiyle sunduğu bildiride, “Cumhuriyet” makalesinin büyük öneminden bahsederek demiştir: “Onun (Celil Memmedkuluzâde`nin – İ.H.) yazılarında Cumhuriyet kavramı bugün bizim kuracağımız demokratik, yasal devlet ilkeleri ile bağdaşıyor. Ben onu (“Cumhuriyet” makalesini – İ.H.) okurken düşünüyorum ki, bunlar bugün mü yazılmış? Hayır, bunları Celil Memmedkuluzâde o zamanlar yazmıştır… Bunların hepsini biz yüksek değerlendiriyoruz. İşte, bu yüzden Celil Memmedkuluzâde daim bizimledir”.16

      Celil Memmedkuluzâde`nin “Cumhuriyet” makalesi bağımsız, yasal-demokratik devletin anayasası adlandırılabilir.

      Yirminci yüzyılın başlarında, büyük demokrat-yazar Celil Memmedkuluzâde`nin Azerbaycancılık ideolojisine ve bağımsızlık mücadelesine hasredilmiş eserleri ve Molla Nasreddin`cilik harekatı – Azerbaycancı millî-manevi birlik ve bağımsız devlet ideolojisini kendisinde birleştiren çağrıları yeni tarihsel koşullarda edebiyatı yeniden düşündürmeğe başlamıştır.

      Kuşkusuz, Sovyet döneminde edebiyatta canlandırılan vatansever fikirlerin derin mahiyetindeki bağımsızlık düşüncesi de yaratıcı bir şekilde ele alınmıştır. Özellikle, yirminci yüzyılın yetmişli ve seksenli yıllarının başlarında, Azerbaycan’da devlet düzeyinde desteklenen ve başarıyla uygulanan millî fikirlerin Azerbaycan edebiyatı ve kamuoyundaki büyük yankıları ve halkı gelecekteki devlet bağımsızlığına hazırlamakta büyük önem taşıyan edebiyatın enerjisi modern edebî süreci yönetmek için daha da canlandırılmıştır.

      Devlet bağımsızlığı arefesinde, özellikle Dağlık Karabağ sorununun ortaya çıktığı 1988-1990 yıllarında, Azerbaycan edebiyatının ülkenin toprak bütünlüğü ve halkın millî özgürlüğü uğrunda mücadelesi, bu ruhta yaratılan eserler çökmekte olan Sovyet imparatorluğuna ağır darbe vurmuş, devlet bağımsızlığının kaçınılmazlığını ortaya koymuştur.

      Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti`nin 18 Ekim 1991 tarihinde imzaladığı “Azerbaycan’ın Devlet Bağımsızlığı Hakkında” Anayasa Aktı – Bağımsızlık Bildirgesi, toplum hayatında ve edebiyatta tüm cephe boyu ulusal, özgür ve demokratik düşüncenin gelişmesine başladı. Bu, aynı zamanda ulusal-demokratik bir ideolojiye dayanan yeni

Скачать книгу


<p>14</p>

Bax: Azərbaycan Yazıçılar Birliyi-75, Bakı, 2009, s. 100.

<p>15</p>

C.Məmmədquluzadə. Əsərləri. 4 cilddə, IV c. (tərtib edəni İ.Həbibbəyli) Bakı, Öndər, 2004, s.191-193.

<p>16</p>

Heydər Əliyev. Ədəbiyyatın yüksək borcu və amalı. – Bakı, Ozan, 1999, s.246.