Boşnak Alhamiyado Edebiyatı. Aksoy Ömer

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Boşnak Alhamiyado Edebiyatı - Aksoy Ömer страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Boşnak Alhamiyado Edebiyatı - Aksoy Ömer

Скачать книгу

kaleme alındığı bu edebiyat geleneğinde mensur eserlerin yazımı 18. yüzyıl ortalarına dayanmak suretiyle manzum eserlere nispeten daha geç tarihlerde örneklerine rastlarız. Bu edebiyat geleneğine dâhil edilen ilk mensur eser 1757 yılında kaleme alınan dinî–ahlaki öğütler içeren Sene adlı eserdir. Alhamiyado edebiyatında kaleme alınan eserlerin genel karakteristik özelliği dinî-ahlaki öğütler veren didaktik bir mahiyette olmasıdır. Dinî ibadetlerin gerekliliği, namaz, oruç gibi İslami ritüellerin faziletleri, güzel ahlak, doğruluk, dürüstlük gibi hasletler ve bunların gerekliliği gibi mevzular işlenmiştir. Ayrıca bu tarzda yazılmış çok sayıda mensur eserin kim tarafından yazıldığı ile alakalı el yazmalarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

      Alhamiyado edebiyatına mensup şair ve yazarlar içerisinde çok azının 1878 yılından önce hayatlarından, kaleme aldıkları eserlerden ve onlara ait el yazmalardan haberdar olunmuştur. Çoğunlukla bu isimlerin eserlerinden ve hayat hikâyelerinden 1878 yılından sonra bilgi sahibi olunmuştur. Ayrıca bu geleneğe mensup çok az sayıda da şair ve yazar, eserlerinde otobiyografilerini vermişlerdir. Bu sebepten 1878 öncesinde yaşayan Alhamiyado edebiyat geleneğine mensup şair ve yazarların hayatları hakkında elimizdeki bilgiler oldukça sınırlıdır. Bu isimlerin birçoğu otobiyografilerini vermeseler de yazmış olduğu eserlerin satırları ve mısraları arasından kendi hayatları hakkında ipuçları bırakmışlardır. Bu durum özellikle Abdülvehab İlhamî, Hasan Kaimî, Muhammed Hevaî Uskufî, Abdurahman Sırrî ve Muhamed Rüşdî gibi Alhamiyado edebiyatının en önemli simaları için geçerli bir durumdur. 1878 yılından sonraya ait metinler ve müellifleri ise bilindik şahsiyetlerdir. Buna rağmen alhamiyado edebiyatı içerisinde değerlendirilen metinlerin önemli bir yekûnu anonim eserlerden müteşekkildir. Bunların Hicri olarak hangi yılda terkip edildiği bilgisi el yazmalarda bazen sadece yıl bazen ise gün ay ve yıl olarak verilmiştir.114

      Alhamiyado edebiyatı ürünlerinin kronolojik bir şekilde coğrafi dağılımına göz attığımızda 16. yüzyıl sonlarından 17. yüzyıl başlarına kadar Dalmaçya kıyılarından günümüzdeki Sırbistan topraklarına kadar Arap harfleri ile yazılmış edebî metinlerle karşılaşmaktayız. İlk dönem ürünleri olarak kabul edebileceğimiz bu eserlerin ortak vasfı ise aşk temalı ve lirik bir tarzda teşekkül etmiş olmasıdır. 1588 yılına ait olan Hırvat Türküsü ve 17. yüzyılın başlarına ait olan Nuto Moje Čuda i Ljute Nevolje adlı lirik tarzda yazılmış anonim şiir, 14. yüzyılda yaşayan ve Rönesans döneminde kendine özgü lirik tarzıyla modern lirik şiirin biçimini ve üslubunu yaratarak Avrupa’yı etkisi altına almış olan Francesco Petrarca’nın Dalmaçya ve Dubrovnik kanalıyla Bosna Hersek’te teşekkül eden şiir geleneğini nasıl etkisi altına aldığını göstermektedir.115

      Nuto Moje čuda i ljute nevolje,

      Otkad tebe nisam, gospo, vidio,

      Nije meni suze ronit po volju,

      Jere tebe nisam, zlato vidio. 116

      Bak gör ki başıma gelenleri; tuhaf ve ağır dertleri

      Seni görmeyeli efendim,

      Isteyerek gözyaşı dökmüyorum,

      Zira seni görmedim, altınım benim.

      Bosna Hersek’te İslamiyetin yayılması ve İslami tarzda eğitim veren medreselerde öğrenim gören isimlerin giderek artması bu edebiyat geleneğinin zamanla dinî-tasavvufi bir gelişme çizgisi kaydettiğinin bir delili olarak kabul edilebilir. Yine tarihî süreçte Müslümanların yaşadığı coğrafyada bu geleneğe mensup şair ve yazarların yetişmesi söz konusu olmuştur. İslamiyet’in benimsenmesi ile birlikte lirik temalar yerini dinî-didaktik ağırlıklı temalara ve klasik Türk edebiyatı türlerine bırakmıştır. İslamiyet ile birlikte Türk tekke-tasavvuf geleneğinin Bosna Hersek coğrafyasında yayılmasına paralel olarak dervişlerin mistik serüvenleri ve onların mistik dünyaları edebiyatın önemli malzemelerinden birisi olacaktır.

      İslamiyet’in hızla yayılması ve Türk kültürünün Boşnakları nüfuzu altına almaya başlamasından itibaren Boşnakların Türkizm (Turcizam) adını verdikleri Boşnak diline Türkçeden girmeye başlayan sözcükler de bu edebiyat geleneğinde yazılan şiirler içerisinde oldukça yoğun bir şekilde kullanılacaktır. Türkçe kökenli sözcükler Boşnakçanın fonetik yapısına uygun bir şekilde kullanılmak suretiyle şiirin ahenginde herhangi bir bozukluğa sebebiyet vermemektedir. Bu durum Osmanlı Klasik edebiyat geleneğinde Farsça ve Arapça sözcüklerin Türkçenin fonetik yapısına uyun bir şekilde sanki Türkçe bir kelimeymiş gibi kullanılması ile benzer bir yapı arzeder.

      Şüçür çini kad je kolay,

      Sabur çini kad je belay,

      Dalalete ti ne gleday,

      Taharet nefsu dobro poday.

      U pamet se ti obuy, dost canum,

      Terç uçini alçak huy dost canum, yahuy,

      Dragom Bogu ti robuj, dost canum,

      Allah, Allah, aşkile huy.

      Kolaylığa şükret,

      Belaya sabret,

      Dalaletten uzak dur,

      Nefsine al taharet, iyice temizle.

      Aklını başına topla, canım dostum,

      Alçak huyu terket, canım dostum, ya Hu,

      Güzel Allah’a kulluk et, canım dostum,

      Allah, Allah, aşk ile, ya Hu.

      Bosna Hersek’te Türk hâkimiyeti ve Boşnakların İslamlaşması ile birlikte Osmanlı tarzı klasik medreselerin açılması Boşnak kökenli okur-yazar kitlenin Türkçe, Arapça ve Farsça ile tanışmasına ve bu dilleri edebî eserler vücuda getirecek derecede öğrenmesine imkân sağlamıştır. Girişte üzerinde kısmen durduğumuz; Boşnakların klasik edebiyatı olarak adlandırdığımız bu dönemde Türkçe, Arapça ve Farsça edebî eserler kaleme alan sanatkârlar kısmen kendi ana dillerinde de eserler vücuda getirmeye başlamıştır. Arap, Fars ve Türk dillerinin çok dar bir alana hitap etmesi de bu dil ile söyleyişin bir taraftan da Boşnak halk dilininin de etkisi altına girmesine sebep teşkil etmiştir. Bu bağlamda alhamiyado edebiyat geleneği içerisinde Bosna Hersek sınırları içerisinde konuşulan Boşnakçanın farklı ağız özellikleri belirgin bir şekilde yansıtılmıştır. Bunda elbette ki bu edebiyat geleneğinin didaktik bir yapısı olmasının da etkisi vardır. Ayrıca halk dilini yansıtmasına rağmen klasik edebiyat geleneğini temsil eden Türkçe kökenli sözcükler de oldukça fazladır.117

      Bahsi geçen 3 dilin de bu dönem itibariyle Arap alfabesi ile yazılması, Arap alfabesini iyi seviyede öğrenen Boşnak okur yazar kesimin kendi ana dillerini de bu alfabe ile yazmasında etken olmuştur. 17. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Arap harfleri ile Boşnakça yazın çok geniş bir alanda yayılarak 20. yüzyıla kadar gelişme göstermiştir. Ancak Arap harflerinin Boşnakçaya uyarlanması noktasında tek bir standart kullanım söz konusu olmamıştır. Tüm şair ve yazarlar bu sorunu kendi yöntemleri ile çözmüşler, kendilerine göre bir kullanım şekli geliştirmişlerdir. Arap alfabesinde bulunan sesli ve sessiz harflerin Boşnakçadaki tüm sesleri karşılaması mümkün olmamıştır. Boşnakçada 5 temel sesli harf varken Arapçada bu sayı 3’tür. Yine Boşnakçada bulunan ž (j), c (ts), ć, č (ç), đ (c), p, lj (ly), nj (ny) seslerinin Arap alfabesinde karşılığı bulunmadığı

Скачать книгу


<p>114</p>

Abdurrahman Nametak, Hrestomatija…, s. 10.

<p>115</p>

Abdurrahman Nametak, Hrestomatija…, s. 10.

<p>116</p>

Muhamed Huković, Zbornik…, s. 51.

<p>117</p>

Dževad Jahić vd.,Gramatika Bosanskoga…, s. 53.