Kırgız Zamane Edebiyatı. Mustafa Kundakçı

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kırgız Zamane Edebiyatı - Mustafa Kundakçı страница 10

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kırgız Zamane Edebiyatı - Mustafa Kundakçı

Скачать книгу

kelimesi Kırgız diline Arapçadan geçmiştir. ‘Zamana’ Kırgız Türkçesinde: “zaman, ahir zaman ve hayatın belli bir vakti” anlamlarına gelmektedir. Ferit Devellioğlu sözlüğünde ise: “saat, devir, mevsim, süre, an, şimdiki zaman, baht, talih, felek” gibi anlamlara gelmektedir. Bununla birlikte ‘Zamane’ terim olarak Kırgız düşünce ve edebiyat tarihinde bir akımı, dönemi karşılamaktadır. Zamane temsilcileri, Rus işgalcilerinin koloni siyaseti kapsamında acımasızlığını ve zulümlerini, Kırgız beylerinin sorumsuz davranışlarını, halkın içine düştüğü acı durumu, kısaca zamanın bozulduğu, kötülerin çoğaldığı temasını şiirlerinde çoğunlukla ‘zaman’ kelimesini kullanarak anlattıkları için Zaman akınları veya Zamancılar olarak adlandırılırlar. ‘zaman’ kelimesi bu edebî anlayışın dönemin durumunu anlatmak için kullandığı bir sembole, bir metafora dönüşür.

      XIX. yüzyılda sadece Kırgız toplumunda değil, bütün dünya toplumlarında daha önce görülmedik bir biçimde hızla gelişen teknolojiye bağlı olarak siyasî, ekonomik, kültürel, sosyolojik, psikolojik açıdan büyük değişimler meydana gelir. Tek tek insan hayatı, toplumsal kabuller ve düşünme biçimi sanayileşme süreci, pazar arayışı sebebiyle köklü bir biçimde farklılaşır. Bütün bu değişim ve farklılaşma süreçleri diğer toplumlar gibi bir dünya toplumu olan Kırgızların hayatında da benzer alanlarda insanları, yöneticileri, sanat ve düşünce adamlarını nihayet tüm toplumu değişmeye ve esası sorunlu olan toplumlara benzemeye zorlar. Toplumun zamanın şartlarına bağlı olarak dış etkilerden kaynaklı bir değişim ve farklılaşmaya zorlanması özellikle akınlık geleneğinin de bu yeni gelişmeler etkisinde şekillenmesine neden olur.

      Tarihin içerisinde gelişen ve toplum hayatını derinden etkileyen olaylara o toplumların duyarlılığı en yüksek fertleri olan sanat adamları asla kayıtsız kalamaz. Bu olaylara gereken tepkiyi toplum adına vermek özellikle şairler için neredeyse doğal bir sorumluluktur. Bu anlamda yaşanan önemli olaylar halk şairlerinin şiirlerinde yeni konu ve içerikler ile yeni biçimleri de beraberinde getirir. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Kırgız topraklarını işgal eden ve sömüren baskıcı Ruslara karşı halk şairlerin irticalen söyledikleri şiirlerde; dönemin olaylarını, halkın çektiği acıyı, yaşadıkları hayatın sıkıntılarını, istek ve arzularını ‘zaman’ kelimesi ile şiirlerinde sembolleştirerek zamane fikrini canlandırır ve daha sonra ‘Zamane Akımı’ olarak adlandırılacak yeni bir çığır açarlar. Halkı da derinden etkileyen ve bilinçlendiren zamane düşüncesi XIX. yüzyıl Kırgız şiirinin değişmez konularının başında gelir (Turdugulov, 2005: 7).

      XIX. yy.’da ciddi toplumsal sorunlarla karşı karşıya kalan Kırgız halkının yaşadığı her sorun hayatın gerçeklerinden beslenen Kırgız sözlü ürünlerinde özellikle şiirlerinde sıkça ele alınır. Bu durumun bir sonucu olarak aynı yüzyılda Hoca Ahmet Yesevi, Sufi Allahyar, Süleyman Bakırgani gibi tasavvufi şahsiyetlerin dinî eserlerinin ve özellikle ‘ahir zaman’la ilgili düşüncelerinin etkisinde kalan Kırgız akınları arasında gelişen ‘Zamane’ akımından farklı edebî ekoller de ortaya çıkar. 1916 Ürkün İsyanı sonrası halkın çektiği acıları anlatan ‘Azgan El’, ‘Kayran El’, ‘Kaytkan El’ gibi şiirlerin temsilcileri ‘Ürkün’ akımını ortaya çıkarır. 1911 yılında Kırgızistan’da meydana gelen büyük depremi şiirlerinin konusu yapan ve o depremin sebepleri, sonuçları üzerinde duran şairler ise ‘Zilzala’ ekolünü oluşturur (Alimov, 2003: 15).

      Zamane şairleri, kendi öz vatanlarında Rusların sömürü, kıyım ve asimile siyaseti sebebiyle halkın içine düşürüldüğü olumsuz durumu kabullenmez. Bu şairler halkın geleneklerini, örf ve adetlerini bozan; tarihini ve kültürünü yok etmeye çalışan emperyal dayatmalara karşı sivil bir direniş başlatırlar. Bu direnişin en karakteristik yanı geçmişe duyulan özlemi bugün yaşananlara bir itiraz yöntemi olarak kullanmasıdır. Zamane şairleri şiirleriyle bugün yok edilen, bozulan, gizlenen her doğru, güzel ve iyi şeyin geçmişte bulunabileceği ve onların zamana yeniden kazandırılmasıyla her şeyin düzelebileceği düşüncesiyle toplumları geçmişlerine sahip çıkmaya çağırır. Zamane edebiyatında şairler toplumsal olaylar karşısında yaşadıklarını, gördüklerini şahsî his ve fikirleriyle harmanlayarak adeta kendi dönemlerinin resmini çizerler:

      Kalk kısılgan,

      Zaman buzulgan

      Baş ayak bolgon

      Ayak baş bolgon

      Azuluuga bar zaman

      Beçaraga zar zaman

      Halk baskı altında

      Zaman bozulmuş

      Başlar ayak olmuş

      Ayaklar baş olmuş. (Kalıgul)

      Güçlüye var zaman

      Çaresize zor zaman (Arstanbek)

      Güçlüye var zaman

      Çaresize zor zaman (Arstanbek)

(Kölbayeva, 2015: 20)

      Zamane akımı ile ilgili olarak Kırgız edebiyat tarihçileri yaptıkları birçok araştırmaya dayanarak özellikle içerik ve üslup bakımından bu ekolü Kırgız şiirinde yeni bir akım olarak kabul eder. Şiirin bu dönemle birlikte eskiye göre sadece içeriğinin değil kendisini var eden koşulların da farklı olduğunu, bu yeni koşullara göre şairlerin de şiir anlayışlarını yeniden yapılandırdığını savunan araştırmacılar zamane şiirinin yeni olmakla birlikte Kırgız şiir geleneğinin genel akışına bağlı olduğunu da belirtmektedir. Bazı araştırmacılar zaman akınlarının söyledikleri şiirleri ‘sanat-nasihat ırları’ grubunda gösterirken, bazı araştırmacılar ise ‘arman ırları’nın bir türü olarak göstermektedir.

      Zamane şairleri içinde bulundukları dönemin olumsuz ve ağır şartlarını şiirlerinde zaman teması etrafında dile getiren molla şairlerdir. Kırgızlar medrese eğitimi alan eğitimli, aydın insanlara ‘molla’ unvanını vermektedir. Bu nedenle medrese eğitimi alan şairler Moldo Niyaz, Moldo Kılıç, Nurmoldo, Aldaş Moldo gibi asıl isimlerin yanında bu unvanla anılmaktadır. Mollalar sadece din adamı değil; Klasik Doğu edebiyatını yakından tanıyan, birkaç dil bilen devrin önemli şahsiyetlerindendir. Bunların çoğu medrese eğitimi alan veya köylerindeki mollalardan tahsil görerek eğitimlerini tamamlayan insanlardır. Bir kısmı da eğitimlerinin bu ilk devresinden sonra Buhara’ya veya Kaşgar’a giderek oradaki büyük âlimlerden ders alarak ilmi tahsillerini daha da geliştirirler. Bu şekilde yetişen bu isimler devrin önde gelen bilim adamları sıfatıyla çeşitli medreselerde eğitim vermenin yanı sıra yazılı edebiyatın oluşumu ve gelişiminde de büyük rol oynarlar (Özgen, 2014: 43) (Duishonkul Uulu, 2018: 2).

      Dönemin en iyi eğitim imkânlarıyla yetişen akınlar, XIX. yüzyıl sonunda ortaya koyduğu şiirleriyle İslam dininin ve dine ait kültürün halk arasında yayılması yanında Rus işgaline karşı halkın bu dinî ve millî değerleri ile gelenekleri etrafında bir araya gelerek uyanmasını sağlamayı da amaçlamaktadır. Kırgız halkının dinî ve milli değerlerine sahip çıkarak direnişin sembolü olan bu ekol, fikirleriyle de halkı bilinçlendirmeye çalışır. Rusların sömürü ve asimile politikalarına karşı ilmî ve dinî sahada şiirleriyle ve mücadeleleriyle halka örnek ve önder olan zamane şairleri, dönemin direnişinin de sembol isimleridir (Duishonkul Uulu, 2018: 2). Zamane akımının başlıca temsilcileri olan Kalıkul Bay Uulu, Arstanbek Buylaş Uulu, Moldo Kılıç Şamırkan Uulu, Moldo Niyaz, Aldaş Moldo, Nurmoldo gibi akınlar, söyledikleri doğaçlama şiirler ve özellikle ‘zamane’

Скачать книгу