Acı ve Tatlı Hayat. Joltay Jumat Almaşoğlu

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Acı ve Tatlı Hayat - Joltay Jumat Almaşoğlu страница 6

Жанр:
Серия:
Издательство:
Acı ve Tatlı Hayat - Joltay Jumat Almaşoğlu

Скачать книгу

dikkatle dinle. Muhtemelen kendin de tahmin etmişsindir: İş hayatında şanslı olmama rağmen, aile meselesinde çok mutsuz bir insanım. Bir değil iki kez evlendim. İlki hiç doğum yapmadı ve çocuk sahibi olma arzusu yoktu. İkinci eş daha da kötüydü. O, o … genel olarak, onun ne kadın ne de erkek olduğu belli değildi. Günümüzde buna benzer pek çok “mucize” var. Kısacası meseleyi sonsuza dek ertelemeden ona veda ettim. Üçüncü evlilik için buna ruhum yeterli değildi. İşte böylece, kader bana bir kez daha gülümsedi, büyük büyükbabamın defterini keşfettim ve nihayet, gerçekte kim olduğumu, hangi soydan geldiğimi, atalarımın kimler olduğunu ve tarihi Anavatanım nerede olduğunu buldum. Bunların bir insan için çok önemli kavramlar olduğunu anlayacaksın. Ve çok şanslıydım: Ailemizin son çocuğunu buldum – Hanmurat’ımı. Demek ki ailemiz kesintiye uğramayacak, devam edecek. O defteri ve tüm servetimi ona miras bırakıyorum. Ve senin için Aspan. ”Tomas Trams ağır bir şekilde öksürdü. Sonra derin bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti. – Ve senden, Aspan, Hanmurat’tan sorumlu olmanı istiyorum: ona kardeş gibi ol, onu hatalardan ve yanlış yollardan, tüm ayartmalardan, kötü insanlardan ve bağımlılıklardan koru. Sadece kardeş değil, arkadaş ol, akıllı bir danışman, son yıllarda seninle birlikte olduğumuz gibi! Hatta aile babası ol! – Tomas Trams ateşli bir şekilde Aspan’ı elinden tuttu ve onu delice sarsmaya başladı, yalvararak gözlerinin içine baktı.

      – Merak etmeyin Tomas agay, dediğin gibi her şeyi yapacağım! Aspan, kendisi için çok şey yapmış olan adamı sakinleştirmeye çalışırken yüksek sesle bağırdı.

      Ve sonra Tomas Trams gözlerini sonsuza kadar kapattı…

      Evlatlığı olduğu babasının ölümünden sonra Hanmurat’ın yüreği, özellikle arkadaşı Elmurat’ın da onu orada dört gözle beklemesinden ötürü, Kazakistan’a gitmek için can atıyordu. Ancak ağbisi olarak kabül ettiği Aspan ile görüştükten sonra Amerika’ya yerleşmeye karar verdi. Hanmurat’ı Amerika Birleşik Devletleri’nde kalmaya iten neden sadece büyük işler ve mükemmel beklentileri değil, aynı zamanda evlat edinen babasının ve kan akrabası olan Tomas Trums’ın anısına olan manevi borcu onun için çok şey ifade ediyordu.

      Ayrıca, adı geçen kardeşler ticaret alanında da işbirliği yapmaya karar vermişlerdi.

* * *

      Aspan, sadık yardımcılarından Artur Hazemet’i yanına çağırdı ve ona John Davis’i uygun şekilde soruşturma görevini verdi. Artur yumuşak başlı, çevik bir adamdı. Görevi bu kadar çabuk halleden başka kimse bulunmazdı. Aspan bir şeyden şüphe etmeye başlarsa veya yanlış bir şey hissederse, onu hemen bulur ve yalnızca ipuçları ve yüz ifadeleriyle, görevin özünü astına açıkça hissetirir, gerisi sanki sihirli bir değnekle çözülürdü.

      “Şef, hiçbir şey için endişelenmeyin, John Davis’in tüm ayrıntılarını öğrenene kadar dinlenmeyeceğim!

      – İyi şanslar! Bu işi titizlikle halledin.

      Artur ofisten ayrıldıktan sonra Aspan derin bir nefes aldı, yumuşak koltuğuna iyice yaslandı. Hayattan oldukça mutlu bir şekilde, uzun süre bir şeye yürekten güldü…

      Belki kahkaha sesi her zamankinden biraz daha yüksek çıkmıştı, kapı aniden açıldı ve… Ket ofise girdi. Hayır, hayır, ona öyle gelmişti! Ket’in sadece hayalini görmüştü ve genç bir sekreterin yeni işe alındığı ortaya çıktı. Çok meraklı bir kızdı. Makyajdan ve allanıp pullanmaktan canlı bir kukla bebeğe dönüşüyor gibiydi. Neden kozmetiklere aşırı bağımlı olduğunu anlamak isterim? Fakat Ket? Ket farklıydı! Hem yürüyüşü, yüz ifadeleri, sesi bile farklı özellikteydi…

      Kısacası Ket’ten memnundu. Bu nedenle Aspan onu sekreter görevinden alıp, özel bir iş grubuna dahil etmişti. Ayrıca hayatında özel bir yer almıştı. Ket, uzunca bir süredir hiç belli etmeden, onun yatak odasında da özgürce “ev sahipliği” yapmaya başlamıştı. Tabii ki bu durumu Aspan kendisi onaylamıştı…

      Aspan’ı derin düşüncelerden, sekreterinin sesini uyandırmıştı:

      – Beni mi aradınız?

      – Hayır hayır! Lütfen kendi işinize bakın…

      Zenginlik bataklık çamuru mudur?

1

      Ey, millet, neden sadece maddi zenginlik peşinde koşturuyorsunuz? Ebedi zenginlik arayışı, insanlığın kutsal olan her şeyi unutmasına ve dipsiz bir uçuruma düşmesine neden olmaktadır. Dünya tersine döndü ve insan ruhu bir hayalet imajına dönüştü… Çünkü büyük zenginlik, sadece yalnızlığa değil, aynı zamanda basit bir insan mutluluğu hissinin kaybına da yol açan, kötülüktür. Zenginlik peşinde koşanlar boş kafalı insanlardır.

* * *

      Aspan’ın küçük kardeşinin oğlu Dospan, Şerkala’da yaşıyordu. Ve aniden, beklenmedik bir şekilde, daha önce hiç yapmadığı bir şekilde onu telefonla aradı. Her nasılsa, bir oligarh akrabasını rahatsız etmeye cesaret etmemişti. Aspan bile endişelenmişti – bir şey mi olmuştu diye…

      – Ağam, saygıdeğer ağam. Ben Dospan, merhaba… – Akrabasının sesi titriyordu.

      – Ne var, ne oldu? Konuş haydi! – Diye bağırdı Aspan hoşnutsuzca.

      Küçük yeğeni, sanki dilini yutmuş gibi anında sustu.

      –Konuş haydi, bana ne olduğunu anlat?

      Bir süre sonra, yeğeninin donukluğu geçmiş gibi görünüyordu. Alıcıda zayıf sesi yeniden duyuldu.

      – Ağam! – Seni çok çok seviyorum. Seninle gurur duyuyorum! Diye konuştu.

      – Pekala! Bırak bu sözleri! Hemen en önemli şeyi söyle. Bu lanet telefonu şimdi etmenin sebebi nedir?

      – Son zamanlarda, bir süreli yayında büyük miktarda yazılar yayınlandı. Senin hakkında…

      – Ne yazıyorlarmış? Sanırım beni baştan sona övüyorlar değil mi?

      – Hayır, yazılanlar övgü değil, yerme ve iftira…

      – Peki ne karalamışlar?

      – İşte makalenin başlığı: “Servet çamurunda boğulan bir adam.”

      – Kim miş o? – Bu adam ben miyim?

      – Görünüşe göre sizden bahsediyorlar! Adınız ve Soyadınız her paragrafta geçiyor. Zenginlik ve lüks içinde nasıl boğulduğunuzu ve çamurun içinde nasıl yuvarlandığınızı kendiniz bile fark etmemişsiniz…

      – Saçmalamışlar belli ki! Tükürmüşüm bu saçmalığa, bunları umursamıyorum bile!

      Küçük yeğeni neredeyse hayal kırıklığından dolayı tıkanacak gibi olmuştu, oldukça sarsılmıştı, amcası böylesine benzeri görülmemiş bir iftiraya – suçlamaya o kadar anlamsızca, umursamaz bir tarzda tepki vermişti. Kırgın bir sesle mırıldandı:

      – Bu korkunç iftira seni gerçekten incitmiyor mu? Ben ise kendimi kaldırım taşı yutmuş gibi hissediyorum. Bura-da kendimi kırılmış, ezilmiş hissediyorum, kalbim durmadan sızlıyor.

Скачать книгу