Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat. Babahan Muhammed Şerif

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat - Babahan Muhammed Şerif страница 14

Жанр:
Серия:
Издательство:
Müştak Gönülleri Aydınlatan Edebiyat - Babahan Muhammed Şerif

Скачать книгу

gelişmesini candan istiyoruz. Türk birliği hakkında söyler ikenmiz, bu birlik baskaları aşagılamak, başkaların aleyhine çalışmak olmadığını göz önünde bulundururuz. Güç ve imkanları birleştirmek gelişmenin temelidir. Özbeklerde bir ata sözü var: birleşen ozar, birleşmiyen tozar (yani birleşen ileri geçer, birleşmiyen tozar, berbat olur). Başka taraftan bakıyoruz ki, dünya huzursuz, gelecekten endişeli. Bu durumda bir kardeşe bir düşman tehdit etmek istese, başka beş kardeş sen ne diyorsun, o yalnız değil, yanında biz varız, dese tehditçi çekinir elbette.

      Türk ulusunun büyüklerinden biri olan İsmail Bozkurt’un yaratıcılık faaliyetini üç yönden tavsif etmek mümkün. İsmail Bey iyi bir teşkilatçı – organizatör, kabiliyetli yazar, ünlü bilim adamı.

      İsmail Bozkurt’u Üniversite Profesöru, uluslararası – Avrupa, Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar v.b. – ve mahalli sempozyumlarda manadar bildiriler sunan bilim adamı olarak tanıyoruz. Onun bildirileri sempozyum konusunu en iyi şekilde aydınlatan nutuklardan olduğu kanısındayım.

      Organizatörlık tarafına gelince: Hala 24 yaşındayken Türk Mukavemet Teşkilatının Geçitkale–Boğaziçi bölgesinde mücahit komutanlığını yapmış, “Mücahit” gazetesini yayımlamış, sonra bir kaç dönem milletvekili olarak görev yapmış, Parlamento Başkanı, Turizm ve Kültür Bakanı, Yazarlar Birliği, KIBATEK Başkanı olmuş, Türk ülkelerinin değerli dergilerinden biri “Turnalar”ı devamlı yayımlamış, KKTC Cumhurbaşkankığına aday olmuş, ilmi sempozyumlar organize etmiş vs. Bu bir kısa liste, ama onun altında nekadar emekler, eziyetler, kıvançlar var – bunları sadece kendisi değil, İsmail Bey’in yakınları, dostlarımız çok iyi bilirler.

      İsmail Bozkurt kuvvetli bir kalem sahibıdır. Hayata bakışı açısından insanı anlamak için bir de onun yazdıklarına dıkkat etmelidir. Kitabı her kes kendi düşüncesine, zevkine göre okuyor. Biri eğlence için, biri vakit geçirmek için, hatta uyumak için okuyanlar da vardır. Ama aslında edebiyat – hayat dersliğidir. Yazarın yarattığı güzellikten behrement olmak, ortaya koyduğu gayelerden ilhamlanmak, yazarın görüşlerini oğrenip onu anlamak, sanatından zevk almak için okumak en iyisidir. Şimdi bu görüşten yola çıkarak, İsmail Bozkurt roman ve hikayelerinin manaları, millet için önemli tarafları üzerinde duracağız.

      İsmail Bey’i ben ilk önce kitablarından tanımış, başkalardan duymuştum. Özbekistana ilk geldiğinde bize görüşmek nasıp olmadı, o vakitta ben safarda idim. Daha sonraları İsmail Bey’in sayesinde Kıbrıs’a gelmek nasip oldu ve o gün bu gün biz dostuz. Nefakat dostuz, ayni zamanda icadi meslektaşlığımız da vardır. Ben onun “Mangal” romanını ve bir kaç öykülerini Özbek Türkçesine çevirdim, ilk önce gazete ve dergilerde, sonra kitap olarak yayımladım. İsmail Bozkurt’u Özbekistandaki kardeşleri tanıdılar ve eserleri ün kazandı.

      Yazarın hayatı çetinlikler içinde, gençlik ve yiğitlik dönemleri Kıbrıs Türkünün var olma mücadelesiyle geçti ve bu onun eserlerinde yankısını bulmuştur. Hayat vaka/hadiseleri yazarı derin düşündiren, içten heyacanlandıran bir vakitta onda kendi hissiyatlarını okurla paylaşmak ihtiyaçı – niyet uyanır. Ama edebiyatta eser yaratabilmek için sadece niyet kafi değil, bu niyet poetik fikire dönüşmesi lazim, o zaman eser değer kazanır. İsmail Bozkurdun eserlerini okurken, o edebiyatın bu en mühim talepine uyduğunu görüyorum.

      Yurt sevgisi, vatan aşkı, vatanperverlik, insandaki en güzel, onu büyüten sıfatlardandır. Özbekler, “Anavatan’ın varsa, benizin saman olmaz” der.Yurtseverlik, kendi yurduna ve milletine sevgi hisleriyle dolu olmak kadar, evrenseldir, beynelmileldir.

      Edebiyatta ulusal karakterin, tiplerin en güzel özelliği; yurtseverliği tarihi devre, koşullara bağlı olarak tasvir edilmeleridir.Vatan, millet refahı yolundaki mücadeleyi, en insancıl ideallerin zaferi için mücadeleden farklı telakki etmek mümkün değildir.Genel olarak dünya ve özel olarak Türk edebiyatındeki güzel eserlerin olumlu kahramanları vatanperver; vatan, millet özgürlüğü, refahı, hak hukuku için mücadele veren kişilerdir. İsmail Bozkurt’un romanlarındeki bir çok olumlu kahramanlar da vatan, millet yolunda mücadele veren tiplerdir. Yazarın “Bir Gecede” ve “Mangal” romanlarının, bu açıdan ayırdedici bir özelliği vardır. Mezkur romanlarda çeşitli konular anlatılıyor.

      Edebiyatta neyin anlatıldığı değil, nasıl anlatıldığı ve tasvir edilen vaka/hadiselerden anlam çıkarabilmek önemlidir. Bu anlam, milletin hayırlı iyi niyetleri, maksatlarıyla uygunsa, eser toplumsal değer kazanır. “Edebi eserler sadece sanatsal açıdan değil,onunla beraber ve ya daha da aşırı derecede toplumsal ilerlemeye ve ya hiç olmazsa edebi ilerilemeye gösteren etkisine göre değer kazanırlar.” (N.G.Çernişevski; Tanlangan Edebi Tenkidi Makaleler, T.,1956, s. 116)

      İsmail Bozkurt, kendi eserleriyle Kıbrıs Türk Toplumu’nun da, edebiyatının da ilerlemesine büyük katkıda bulunan bir yazardır. Kıbrıs Türkü’nün hayatını, milli mücadelesini renkli ve güçlü sanat araçlarıyla ifade etmek, İsmail Bozkurt’un sanatsal yaratıcılığının temelidir. Kıbrısta geçen tarihi olaylar,Türklerin can-mal bakımından tehlike altında kalmaları, zulme karşı milli mücadelesi, yazarın yaratıcılığına değişik bir biçimde yansımıştır.

      “Bir Gecede” ve “Mangal” romanlarında, Kıbrıs Türkü’nün özgürlüğü, selameti yolunda yaşanan acılar, sevdalar, yurtseverlik duyguları, milli mücadele; başkişiler (Turgut, Mustafa ve başka tipler) vasıtasıyla ortaya çıkarılmıştır. Onlar vatanın hürlüğü için savaşçı, vatanperver tipler olarak canlandırılmıştır.

      Turgut, mukavemet hareketinin, dağ köyü Lefkara’daki lideri olarak tüm köylü Türkler’i savunmak, hemşehrilerinin selameti, huzuru yolunda, canını vermeye hazır kahraman olduğuna inanılır detaylar ve vakalarla gerçekçi olarak tasvir edilmiştir. Zaten vatanı sevmek imandan olduğu gibi, onu korumak, onun için mücadele vermek de imandandır. Turgut da, Mustafa da imanlı insanlardır. Vatan, millet menfaatını kendi çıkarlarından üstün tutuyorlar.

      Mustafa’nın babası Osman (“Mangal”) ise, sözde milliyetçi, yurtsever; gerçekte korkak, bencil, paraya tapınan, nefisi amarenin kölesi olan bir şahıstır. Arkadaşları Erenköy’e cepheye çıkarken, o geride kalıyor, sonuçta ise (her halde paranın gücüyle) milletvekili, bakan oluyor.

      Hayat öyle! Kalıplara sığmaz: Birisi zahmet çekip meyve yetiştirir, ama meyveyi o değil başkası yer.

      Osman, oğlunu da kendisi gibi yetiştirmek, askerlikten kaçırmak ister. Mustafayı okutmaktan asıl amacı da bu!

      “Savaş tehlikesi varken askerliğe koşmak, hele hele askerliği er olarak yapmak deliliktir be!” diyor o. Bereket, Mustafa, babasının tam tersi! Delikanlı babasına şöyle yanıt veriyor:

      “‘Ben bu deliliği yapacağım baba!’“ Osman daha da kızdı.“‘Bunu yaparsan seni reddederim ulan! Evlatlıktan çıkarırım. Zırnık vermem sana.’ ” “Mustafa, Osman’ın bu sözleri ile çoktandır taşıdığı düşünceyi dışa vurabileceği olanağı yakaladı: “’Senin gibi bir babanın oğlu olmaktansa, olmamağı yeğlerim. İstediğini yap.’”(İsmail Bozkurt; Mangal, Galeri Kültür Yayınları, Lefkoşa,1995, Sayfa 107)

      Askerlik hizmeti, her vatandaşın, vatan, millet önündeki mukaddes borcudur. Özellikle savaş zamanında ve ya savaş tehlikesi varken, askerlik yapmak çok önemlidir. Kimin kim, neyin ne olduğu o gün belli olur. Osman tipine benzer tipler Özbek ve başka halkların edebiyatlarında

Скачать книгу