Paris’te Bir Türk. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Paris’te Bir Türk - Ахмет Мидхат страница 37

Жанр:
Серия:
Издательство:
Paris’te Bir Türk - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

tabiat: Metafizik, içyüz. (e.n.)

      34

      Müdahane: Başka bir kişiye yaltaklanarak hoş görünme çabası, dalkavukluk. (e.n.)

      35

      Müdahin: Birisini yalandan yüzüne karşı metheden, yüzüne gülen. (e.n.)

      36

      Serrişte: Vesile, başa kakma. (e.n.)

      37

      Beşaşet: Tazelik, güler yüzlülük. (e.n.)

      38

      Müsellem: Tasdik olunmuş, kimse tarafından inkâr veya itiraz olunamayan. (e.n.)

      39

      Mahlut: Karıştırılmış, katılmış, karışık. (e.n.)

      40

      Tazim: Hürmet. Riayet. İkramda bulunmak. Bir zat hakkında büyük sayıldığına delalet edecek surette güzel muamelede ve hürmet ifade eden tavırda bulunmak. (e.n.)

      41

      Emr-i itibarı: Hakikatte, hariçte vücudu olmayıp var kabul edilen emir, iş. (e.n.)

      42

      Meşhudat: Görünenler, seyredilenler. (e.n.)

      43

      İtizar: Kusurunu bilerek özür dilemek. Kusurunu beyan edip ve anlayıp af dilemek. (e.n.)

      44

      Muzî: Eziyet ve sıkıntı veren. Rahat bırakmayan, inciten. (e.n.)

      45

      Tevlit etmek: Doğurtmak. (e.n.)

      46

      Müsaraat: Teşebbüs, girişme, sürat ve acele etme. (e.n.)

      47

      Müfredat: Bir bütünü meydana getiren şeylerin her biri, bir şeyin içindekiler. (e.n.)

      48

      Müsellem: Teslim olunmuş olan, doğruluğu herkes tarafından kabul edilip emniyet ve itimat edilen. (e.n.)

      49

      Şekerrenk: İki kişi arasında dostluk ilişkilerinin bozuk olması. (e.n.)

      50

      Menasıb-ı ilmiyye: Osmanlı idari yapılanmasının belirgin hâle geldiği XVI. yüzyıldan itibaren yargı, eğitim görevlerini ve bazı dinî görevleri gören sınıf. (e.n.)

      51

      Behremend: Nasibi olan, bilen, anlayan. (e.n.)

      52

      Efrenc: Bu kelime, Orta Çağ’da teşekkül ederek o sıralarda Frankların ve bilhassa Charlemagne’in hükmü altında bulunanlara ve zamanla genişleyerek bütün Avrupalılara denmiştir. Frenk. Avrupalı ve hasseten Fransız. (e.n.)

      53

      Batı ilimleri ile Şark ilimlerini merak edip ömrünü onlara adayanlara denir. (y.n.)

      54

      Mebna aleyh: Üzerine kurulmuş şey, bir fikrin dayandırıldığı temel konu. (e.n.)

      55

      Kassam: Hukukta, vârisler arasında miras malını taksim eden ve küçüklerin hakkını koruyan şeriat memuru. Taksim eden. (s.n.)

      56

      Hitap: Söz söyleme. Topluluğa veya birisine karşı konuşma. (e.n.)

      57

      Tefhim: Anlatmak, bildirmek. (e.n.)

      58

      Kâbil-i hitap: Sözden anlar. Kendisi ile konuşulabilir olan kimse. (e.n.)

      59

      Aklam-ı devlet: Tanzimat’tan sonra Bâbıâli yeniden düzenlenirken bütün kalemler kaldırılarak aklâm-ı devlet adı altında resmî niteliği daha belirgin yeni bürolar oluşturuldu. Aklâm-ı devletin aynı zamanda birer okul işlevi görmesi geleneğine de ağırlık verildi. (e.n.)

      60

      Tederrüs: Ders alma, okuyup öğrenme. (e.n.)

      61

      Gavamız: Anlaşılması zor hakikatler. İnce ve derin meseleler. (e.n.)

      62

      Musalli: Namaz kılan. Beş vakit namaza devam eden. (e.n.)

      63

      Maktu: Pazarlıksız, değeri ve pahası biçilmiş. (e.n.)

      64

      Arz-ı hulus etmek: Samimi sevgi göstermek. (e.n.)

      65

      Müstelzim: Lüzumlu, gerektiren. Mucip ve sebep. Bais olan. Bir şeyin lüzumunu deruhde eden. (e.n.)

      66

      Müdebbir: Evvelden düşünüp işleri ona göre ayarlayan. Her şeyin evvelden tedbirini yapan, gören. (e.n.)

      67

      Mutasarrıf: Tasarruf eden. Bir işi kendi isteğine göre idare eden. (e.n.)

      68

      Fodla: Çoğunlukla imaretlerde yoksullara verilen kepekli undan yapılmış pideye benzer bir tür ekmek. (e.n.)

      69

      Tenezzüh: Gezinti.

Скачать книгу