Çengi. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Çengi - Ахмет Мидхат страница 8

Жанр:
Серия:
Издательство:
Çengi - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

da kalmayıp kadın kıyafetinde genç erkekler ve hatta aralıkta bir kere tulumbacı bozması adamlar da gelmeye başlamasından dolayı, Dadı’nın da sabrı tükenmişti.

      Gerçi bir altı ay kadar daha hırladı gürledi. Bunlar, yalnız Dadı Kalfa ile Peri arasında cereyan etmiş ve Daniş Çelebi’ye asla renk verilmemişti. Peri Hanım’ın “Bre Arap! Ben peri padişahının kızıyım! Bende senin gibi milyonlarca Arap vardır. Hem ben istersem seni bir anda yok edebilirim. Sen benim zevkime ne karışabilirsin?” diye vermek istediği gözdağlarına Arap, bir alaycı kahkahasıyla gülerek, “Sen o ağızları, Daniş Çelebi gibi mecnunlara sat aşüfte! Beni de onun gibi mecnun yerine koyma! Ben senin ne mal olduğunu çoktan biliyorum. Beni yok etmek değil; kılıma bile dokunamazsın!” Yollu cesurca tartışabilir idiyse de; kızın peri olmadığını ve âdeta insan evladı ve hem de insan evladının en şirretlerinden olduğunu Daniş Çelebi’ye anlatamayacağını nazarıdikkate aldıkça, çaresiz Arap kederinden kahrolmak derecelerini bulurdu.

      Nihayet bir gün, Peri’nin sokağa gitmiş olmasını fırsat bilerek Da-niş Çelebi’ye birkaç söz söyleyebilmeye cesaret buldu. Şöyle ki:

      Arap: “Beyim, size bir şey söyleyeceğim. Ama korkarım ki size doğru bir şekilde vereceğim haber, benim hakkımda güvensizliğinize ve gazabınıza sebep olacaktır.”

      Daniş: “Nedir Dadı? Ne ise söyle bakalım, hiç ben sana güvensizlik gösterebilir miyim?”

      Arap: “Öyleyse söyleyeyim! Şu Peri Hanım’ı nasıl tanırsınız?”

      Daniş: “Amma soru ha! Nasıl tanıyacağım? Peri tanırım!”

      Arap: “Yani insan evladı değil; öyle değil mi?”

      Daniş: “Evet! İnsan evladı böyle mi olur? Yaptığı işleri bilmiyor musun?”

      Arap: “Ya ben bunu insan evladıdır, diye iddia edersem ne dersiniz?”

      Daniş: “İnsan evladı diye iddia edersen mi?”

      Arap: “Evet!”

      Daniş: “Ne mi derim? Ne diyeceğim? Âdeta çıldırmışsın derim! Bunun insana benzer neresi var?”

      Arap: “Hayır beyim! Hiç de bana çıldırmışsın diye hükmedemezsin. Sen, her ne kadar bu kadının peri olduğuna inanır isen, ben sana çıldırmışsın diye hükmederim!”

      Daniş: “Aman Dadı! Bu nasıl söz? Ben çıldırmışım ha! Aman aklıma dokunacak! Sen bu sözlerden vazgeç! Hatta hatırından bile çıkar. Zira Peri, bu işin farkına varır ise sonra seni de bitirir beni de! Görmüyor musun ki kız ta Kaf Dağı arkasından ve Dış Deniz’in öte tarafından buraya peri kızları getirmek derecesinde beceriler gösteriyor! Beni ulvi âleme gönderip çok farklı ve garip şeyleri bana seyrettiriyor!”

      Arap: “O acayip ve garip dediğiniz şeyler ihtimal ki sihirdir. Valideniz Saliha Molla da bu sanatta pek usta değil miydi? Fakat gelen çengiler vesaire kaltaklar Kaf Dağı’nın arkasından ya da Dış Deniz’in öte tarafından gelmiyorlar. Nereden geldiklerini ben de biliyorum. İsterseniz bunları size ben de getiririm!”

      Daniş: “Hayır hayır! Ben başımdan korkarım Dadıcığım. Sen de kendi başından kork. Validem bile bu kızın peri olduğunu anlamış, bilmişti. Hatta bana bile söyledi.”

      Arap, öfkesini yenemeyerek ve ağzından çıkanı kulağı işitmeyerek: “Validen seni aldatıyordu! Senin gibi bir divaneyi başka türlü idare edemeyeceğini bildiği için böyle söylüyordu. Senin bu çılgınlığına sebep de o validen olan sihirbaz değil midir? Onun da yaptıklarını ben bilirim? Şeyh der getirir; hoca der getirir âlemde ne kadar efsuncu var ise getirir, beraber bir odaya kapanarak sihir çömlekleri kaynatırdı!”

      Daniş: “Dadı sen aklını mı bozdun Allah’ını seversen! Bana divane demeye ne hakkın var! Ben adamı!” diye mecnunun gözleri dönmüş dili dolaşmış ve hemen Arap’ın kafasına bir şey vurmaya ramak kalmış iken Arap kaçıp kendisini kurtardığı gibi nasılsa Çelebi de bu Arap’ın valide makamında bir emektar olduğunu düşünerek yavaş yavaş öfkesini yenmişti.

      Gerçi gerek Dadı ve gerek Daniş Çelebi bu kavgayı Peri’den gizli tuttukları gibi Peri bundan hiçbir haber alamamış idiyse de Arap’ın kızgınlığının şiddeti o aralık son dereceye varmış olduğundan Peri kadın bunlardan şüphelenmiş ve korkusundan aralarında geçen en ufak hareketlere bile dikkat etmişti.

      O günkü kavga üzerine Dadı Kalfa birkaç ay kadar Daniş Çelebi’ye Peri Hanım hakkında hiçbir söz söylemeyip sabretmiş idiyse de, bu sükût, davadan vazgeçtiği anlamına gelmiyordu. Zira bu sükût gerçek bir sükût değildi. Belki deliyi ikna edebilmenin bir kolayını arayıp bulmak içindi.

      Nihayet Arap, aradığını buldu. Şöyle ki:

      O büyük mecnunun o büyük cinnetiyle beraber fevkalade bir cimriliği de vardı. Cebinden bir parasını almak, canından bir parça almakla aynıydı. Arap, Daniş Çelebi’yi Peri Hanım’ın zevki israfıyla ikna edebileceğini zihninde kararlaştırıp bir gün Çelebi’yi sıkıştırdı ve şu sözlerle biçareyi doldurmaya başladı:

      Arap: “Nasıl beyim şu aralık evimizin masrafına dikkat ediyor musunuz?”

      Daniş: “Hay! Hay! Her zamankinden fazla bir şey yok. Gün aşırı ikişer okka et. Günde bir buçuk okka ekmek hafta…”

      Arap: “Hayır hayır! O masrafları sormuyorum. Bir evi yıkan masraf bu değildir. Çekmecenizin, sandığınızın, hazinenizin hâlini soruyorum.”

      Daniş: “O! Bunu merak etme. Rahmetli validemin bıraktığı gibidir. Asla el sürmedim.”

      Arap: “İnanırım. Gerçi siz asla el sürmediniz. Fakat sizden başka sürenler vardır. Hele bir kere çekmecenizden başlayarak bir yoklayınız da görürsünüz.”

      Daniş: “Neyi göreceğim? Sanki evin içinde hırsız mı var diyeceksin?”

      Arap: “Orasını bilmem. Fakat siz de Kaf Dağı’nın arkasından veyahut Dış Deniz’in öte yanından gelen peri çalgıcılarını bedava mı geliyorlar sanırsınız? Validenizin göz ile bakmaya kıyamadığı zümrütlerden, yakutlardan birtakımı başkasının kulaklarına küpe oldu. Çapkınların parmağına yüzük yapıldı.”

      Daniş: “Deme Allah’ını seversen Dadı! Sanki bunlar, perinin şerrine mi uğradı diyeceksin?”

      Arap: “Git efendim git! Bir yoklayıver. Sonra sen erkek değil misin? Kendi işini kendin gör. Malına sahip ol. Sadık Dadı’n sana bu kadar bir haber verebilir.”

      Arap’ın şu sözleri, geçenki ifadeleri gibi Daniş Çelebi’yi hiddetlendirmekten başka, hatta etkisiz de kalmamıştı. Mecnun, bir kere başını önüne eğdi. Zümrütlerin, yakutların başkalarının kulağına küpe ve çapkın parmağına yüzük yapılması havadisi yüreğini sızlatmıştı. Kendi kendisine “Aman ya Rab! Acaba Dadı’m iddiasında doğru çıkacak mı? Ya o hâlde ben ne yaparım? Koca bir peri kızını nasıl sorgularım? Evet, çekmeceyi açabilir ya! Demir sandıklarımı da açabilir. O peridir. Ruhtur. Latif bir cisimdir.

Скачать книгу