Gürcü Kızı yahut İntikam. Ахмет Мидхат

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Gürcü Kızı yahut İntikam - Ахмет Мидхат страница 10

Жанр:
Серия:
Издательство:
Gürcü Kızı yahut İntikam - Ахмет Мидхат

Скачать книгу

bu sözü söylerken epeyce heyecanlı bir tavırla söylemişti. Garip değil mi? Bu hikâye velev ki bir an için olsun beni bile heyecanlandırdı. İradem dışında demişim ki:

      “Vay alçak vay! Pederiniz gibi muhteşem bir prense el kaldırabilsin ha? Bu küstahlığa acaba neden dolayı cesaret edebilmiş?”

      “Pederim, sabah rüzgârının bile şiddetli esmesiyle incitmekten çekindiği yüzüne, Tigran gibi bir sefihin tokat vurduğunu son nefesinde bana itiraf ettiği zaman utancından mosmor kesilmişti. Bu itiraftaki kalbinin derinliğinden gelen üzüntüsünü görünce daha ziyade açıklama talebine ben cesaret edemediğim gibi kendisi de izah etmedi. Yalnız bu müthiş hıyanetinin cezası olmak üzere o zamana kadar kendisi akşam sabah adamı dövmekte bulunduğu gibi benim de adamın ömrü son buluncaya kadar akşam sabah bu dayağı atacağımı beyan ettiren yeminlerden sonra ruhunu teslim etti.”

      Şu hikâye beni hakikaten çok üzdü. İşin içindeki sırra güya kolayca erişme peyda edebilecekmişim gibi beni bir dalgınlık aldı. Neden sonra beni yine bu dalgınlıktan yine prens ikaz etti ve dedi ki:

      “Pederimi defnettikten ve şu ebedî ayrılığın tabii olan keder ve elemini birkaç hafta zarfında ancak atabildikten sonra bir gün Tigran’ı yanıma oturtup uşak ve hizmetkârlarımızın tümünü dışarıya çıkardıktan sonra babamın vasiyetini hatırlatarak bu tokat meselesinin neden ibaret olduğunu sordum. Tigran tereddüt etti. Ve:

      ‘Prens! Eğer pederiniz bu sırrı size etrafıyla açmadı ise bana da söyletmeyiniz. Zira bu daimî işkenceye ben hakikaten müstahak olduğumdan korkarım ki sizden ümitvar bulunduğum merhameti de benden esirgemezsiniz.’ diye beni sualden de menetmeye kalkıştı. Hiddetlenip de herifi tehdit edecek olsam hiç faydası olmayacak. Bilfarz gazabımdan korkup da bir şeyler söylemeye mecburiyet görecek bile olsa mutlaka yalanla geçiştirecek. Bunun için tavrımı değiştirdim. Eğer bu sırra beni vâkıf ederse kendi hakkında zaten hassas olmakta bulunduğum merhameti göstereceğimi anlattım. Bu söz Tigran’ı temin ederek ve hikâyeden bir kelimeyi bile esirgemeyeceğini yeminlerle temin ederek vefat eden pederimle olan macerasını anlattı. Öyle bir müthiş hikâye ki o zamana kadar pederimin akşam sabah alçağı dövmesi pek haklı olduğunu bana teslim ettirdikten başka babamdaki intikam sevdasının bana da intikalini icap ettirdiğinden daha babamın sağlığında bu herif hakkında göstermiş olduğum merhameti velev ki muvakkaten olsun hükümden düşürdü. Birkaç gün ben de herifi büyük bir intikam kızgınlığıyla dövdüm. Nihayet hikâyeyi dosdoğru anlatır ise merhametimi göstereceğim hakkındaki vaadimi yüzüme vura vura gazabımı teskin ederek sopaların şiddetini azaltmaya başladım.”

      “Demek oluyor ki tümüyle dayağı bırakamadınız.”

      “Son nefesinde babama verdiğim yemini nasıl bozayım? Biz bu gibi mukaddes vaatleri yeminler ile temin etmemiş bile olsak ahdimizde vefaya yine mecburuz. Fakat bir hayli seneler Tigran’ı ben de dövdükten sonra bir kere hasta düşmesi üzerine artık dün akşam ve bu sabah gördüğünüz şekilde yalnız değneklerimi boş boşuna kaldırıp indirmek kısmını tercih ettim ki bu bir komedyadan ibaret ise de Tigran’ın ciddi bir dayak yiyormuşçasına feryat ve figanları hiç olmazsa zillet suretiyle olsun vefat eden pederimin intikamını yerine getirdiğimden ben de teselli bularak ve intikamını almış biri olarak rahatlamaktayım.”

      Gerçi prensin bu son sözü ilk heyecanını gidermekle beraber tavrında da epeyce bir memnuniyet peyda etti ise de ben bir türlü cesaret edebilip de Tigran’ın kendisine ne gibi bir sır açmış olduğunu soramadım. Zaten bunca senelerden beri Rusya idaresinde bulunmakla beraber eski olan kadim kızgınlıkları henüz zail olmamış bulunan prenslere öyle Tigran gibi adamların el kaldırması ancak ölümle cezasının verilebilecek bir cinayet olduğunu anlayacak kadar da bu tarafların ahvaline vukuf peyda etmiştim. Vefat eden Prens Gadilla, sadece Tigran hakkında ölümden daha hafif bir ceza olmak üzere bu daimî işkenceyi tertip etmiş olup yediği tokadın tarzı da kim bilir ne derecelerde namus kırıcı imiş ki oğlu bile babasının kızgınlığını takınarak bir zamana kadar Tigran’ı intikam kızgınlığıyla dövmüş.

      Bununla beraber sırrın bu taraflarına kadar merak arzusu içimi yiyip bitiriyordu. Bu derin ızdırap kim bilir yüzümde ne gibi elem peyda etmiş ki prens bile merak ve endişemi anlamış. Zira dedi ki:

      “Size arız olan sükûttan Tigran’ın bana hikâye etmiş olduğu hâle de merak ettiğinizi anladım. Memnuniyetinizin tamamlanması için bu hikâyeyi de size etrafıyla şerh etmek istersem de işin üzerinden hayli seneler geçip Tigran’a bir daha tekrar ettirmemiş olduğumdan işi size layığı veçhile anlatamayacağım. İkametgâhımıza gidelim de hikâyeyi Tigran’a naklettirerek dinleriz. Onun olayı bizzat nakletmesi elbette mükemmel olacağından pederimin böyle uzun süren bir intikamda ne kadar haklı olduğunu siz de anlar teslim edersiniz.”

      Prensin bu lütfuna büyük teşekkürler ettim. Zaten hikâyeyi kendisi nakledecek olsa idi zaman bile bulmayacaktı. Çünkü işin şu size anlattığım derecesini hikâye edip bitirinceye kadar biz de Peşav karyesine yaklaşmıştık. Tigran’ı akşam sabah döver gibi hareket icra etmesinin sebebi pederinin vasiyetinden ve vasiyetin hikmeti de Tigran’ın bir sillesinden ibaret iken sözü evire çevire iki saatte ancak tamamlayabilen adam asıl hikâyeyi teşkil eden tokat vakasıyla bunun aslını, teferruatını ihtimal ki üç günde de söyleyip bitiremezdi.

      7

      Vardığımız zaman prensin seçtiği kişiler ve kendi köyüne gönderdiği kadınlar, erkekler meğer bizden evvel varmışlar. Daha biz gezmeye gitmeden evvel prensin vermiş olduğu emirler tamamıyla icra edilmişler. Zira akşamüzeri varışımızda bizi karşılayan uşaklar asıl ikametgâhın içine götürmediler. Köyün alt tarafında bilek kalınlığında akıttığı sularla geniş ve güzel bir göl teşkil eden ve etrafı yüce ağaçlarla süslenmiş bulunan bir pınar başına götürdüler ki, orada on, on iki kadar saz ve söz ekibi, çalarak ve oynayarak bizi karşıladıkları gibi bir tarafta da beş altı kadar keçiler şişlere dizilip kebap edilmekte ve diğer tarafta da belki yüz kadar sahan, tabak, tepsi bir güzel yemek sergisi teşkil ettiği görülmekte idi.

      Bu akşam bizi ağırlamak ve eğlendirmek için, şarkıların her kavmi nezdinde âdet olan rakı takımından başka şişelerin içinde şaraplar da bulunduğunu gördüm ise de mahalli âdete uyma mecburiyetinden, ziyafetin tertibi hakkında tek kelime bile konuşmadım. Tercümanım vasıtasıyla prens bana dedi ki:

      “Çalgıcılar bir fasıl edinceye kadar biz de birkaç kadeh içeriz. Ondan sonra yemek yiyip bizim prenses ve davet ettiğimiz adamlarımız da buraya geleceğinden kendileriyle de tanışıp konuşursunuz. Bir fasıl da yemekten sonra onların şerefine icra ettirir isek tam uyku zamanımız gelmiş olur. Fakat siz keyfinize bakadurunuz da ben vefat eden pederime verdiğim yemin gereğince vazifemi ifa için Tigran ile bir görüşeyim.”

      Ah bana kalsaydı ben ziyafetten de çalgıdan da vazgeçerdim. Beni Tigran ile bir saatçik yalnız bırakmasını her şeye tercih ederdim. Ne çare ki misafirliğim sebebiyle bu yoldaki arzularımı gidermeye iktidarım yoktur.

      Prens gitti. Tercümanım Mihran Baron ile yalnız kalıp ispirtonun pek meftunu bulunan tercüman sadece kendi keyfini sürdürmek için evvela bana teklif etti ise de ben bu nevi içkiye alışkın olmadığımı anlatarak kendisini serbest bıraktım. Mihran yekdiğerinin ardından birkaç kadeh çakıştırdığı sırada ben çalgıcı, sanatçı ve oyuncu sıfatıyla oraya gelmiş bulunan Gürcü kadınlarını ve kızlarını temaşaya başladım.

      Onlar

Скачать книгу