Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt. Сюэцинь Цао

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt - Сюэцинь Цао страница 28

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
Kızıl Odanın Rüyası III. Cilt - Сюэцинь Цао

Скачать книгу

doğana kadar yatıp uyumak da yok, gözüm üzerinizde!”

      “Aptal mıyız biz?” dedi kadınlar, gülerek. “Nasıl cüret ederiz buna?”

      “Efendi Bao yattı mı?” diye sordu Lin Zhixiao’nın karısı.

      Kadınlar bilmediklerini söylediler. Xiren Baoyu’yü dürttü, o da terlikleriyle kapıya çıkıp kadınlara sevecen bir şekilde gülümsedi.

      “Henüz yatmadım. Gelin içeri, oturun.” dedi, sonra Xiren’e döndü. “Bayan Lin’e çay ikram et.”

      Lin Zhixiao’nın karısı ikiletmedi.

      “Demek yatmadınız?” dedi hızla odaya girerken. “Artık günler uzadığına göre, erkenden yatın ki sabah erken kalkın. Geç yatarsanız, sabah kalkamazsınız; insanlar sizinle dalga geçer. Eğitimli, iyi terbiye almış genç bir beyefendiye yakıştıramazlar. Cahil ve eğitimsiz bir işçi yapar bunu!”

      Kıyaslaması hoşuna gitmiş olmalı ki dediklerinden memnun bir şekilde güldü.

      “Haklısın, Bayan Lin. Aslında çoğu akşam erkenden yatıyorum. Genelde sen dolaşmaya çıktığında hiç haberim olmuyor çünkü yatmış oluyorum. Bu akşam o kadar çok erişte yedim ki o yüzden erken yatmadım. Hazımsızlık çekerim diye korktum.”

      Bunun üzerine Lin Zhixiao’nın karısı Xiren’e döndü.

      “Ona biraz Puer çayı demle de içsin.” dedi.

      Xiren ve Qingwen beraber cevap verdiler.

      “Wutong çayı yaptık, iki fincan içti. Hâlâ taze duruyor. İçer misin?”

      Lin Zhixiao’nın karısı, Qingwen’in doldurduğu fincanı almak için ayağa kalktı.

      “Efendi Bao’nın sizi isimlerinizle çağırdığını duydum. Bu uygun bir şey değil. Burada çalışıyor olabilirsiniz ama hâlâ hanımefendinin kızlarısınız, unutmayın. Arada bir kazayla ağzından kaçırsa önemli değil de alışkanlık hâline getirirse, öteki genç beyler de onu taklit ederler; insanlar bu ailede gençlerin büyüklere hiç saygısı kalmamış diye gülerler.”

      “Çok haklısın.” dedi Baoyu. “Aslına bakarsan çok nadiren, kazayla oluyor.”

      Xiren ve Qingwen de hemen doğruladılar.

      “Evet ya, Bayan Lin. Alışkanlık hâline getirdiğini söylemek haksızlık olur. Normalde çok saygılıdır. Evde şakalaşırken bir ya da iki kere olmuştur, herkesin içindeyken değil.”

      Lin Zhixiao’nın karısı gülümsedi.

      “İyi o zaman. Eğitimli bir beyefendinin saygılı olması gerekir. Sen başkalarına ne kadar saygı gösterirsen, onlar da sana o kadar saygı gösterirler. Sadece üç dört kuşaktır bu aileye hizmet eden yaşlı insanları değil, hanımefendiden buraya gelen herkesi kastediyorum. Eğer insanların seni eğitimli ve iyi yetiştirilmiş bir beyefendi olarak görmesini istiyorsan, hanımefendinin kedisine ve köpeğine bile saygı göstermek gerekir.” Sonra çayını bitirdi. “Evet, iyi geceler küçük bey. Artık gitmem lazım.” dedi.

      “Biraz daha kalmaz mısın?” dedi Baoyu.

      Ama Lin Zhixiao’nın karısı kalkmıştı bile. Maiyetindekileri arkasına alıp başka bir daireyi denetlemeye gitti. Qingwen, o gider gitmez kapıyı kilitledi. İçeri girdiğinde gülüyordu.

      “Yaşlı kadın çok içmiş herhâlde, bize nutuk çekti.” dedi.

      “Haklıydı.” dedi Sheyue. “Doğru yoldan şaşmamamız için arada bir birisinin bize hatırlatması lazım.”

      Bunu söylerken bir yandan da masayı hazırlamaya başlamıştı ama Xiren onu durdurdu.

      “Büyük masada oturmamıza gerek yok. Sedirin üzerine armut odunundan, yuvarlak masayı koyabiliriz. Orada daha rahat ederiz.”

      Diğer hizmetçiler yuvarlak masayı sedirin üzerine koyarlarken, Sheyue ve Sier Aşçı Liu’nun kendileri için hazırladığı yemekleri almaya gittiler. En büyük tepsilere koydukları hâlde hepsini getirmek için dört beş tur yaptılar. Bu arada yaşlı dadılar verandada, mangalın önünde çömelip şarabı ısıttılar.

      “Çok sıcak oldu.” dedi Baoyu hizmetçi kızlara. “Üstümüzdekileri çıkaralım.”

      “Siz isterseniz çıkarabilirsiniz.” dediler kızlar. “Biz başlamadan önce sağlığınıza kadeh kaldırmak istiyoruz, biraz daha resmî dursak iyi olur.”

      “Eğer böyle saçmalıklara kalkışırsanız sabaha kadar başlayamayız!” dedi Baoyu. “Bu tür şeylerden hiç hoşlanmadığımı biliyorsunuz. Dışarıda parti verdiğimiz zaman katlanmak zorunda kalıyorum ama kendi odamda aynı şeyi yapınca sanki beni bile bile kızdırmaya çalışıyormuşsunuz gibi hissediyorum.”

      “Tamam, tamam!” dediler. “Nasıl isterseniz!”

      Böylece sedirdeki yerlerini almadan önce saçlarındaki süsleri çıkarıp rahat ettiler. Üstlerinde sadece tunikleri ve pantolonları vardı; süssüz saçları ya gevşek şekilde bağlanmış ya da kıvrım kıvrım serbest bırakılmıştı. Baoyu de koyu kırmızı pamuklu kumaştan bir tunik, bilek kısmı bol, siyah yeşil desenli ipek bir pantolon giymiş, beline de bir kuşak bağlamıştı. Kızlar onu sedire rahat bir şekilde kurulup oturmuş olarak buldular. Arkasına dayanmış, bir dirseğini taze gül ve şakayık yapraklarıyla doldurulmuş, turkuaz bir yastığa dayamıştı. Fangguan’la parmak tahmini oyunu oynuyor, kız avaz avaz bağırıyordu. Fangguan turkuaz, koyu mor ve kırmızı baklava desenli, kısa ve üstüne tam oturan bir tunik, çiçek desenli, açık kırmızı, aynen Baoyu’nünki gibi bilek kısmı bol bir pantolon giymiş, beline de söğüt yeşili bir kuşak bağlamıştı. Minik minik örülen saçları kaz yumurtası kadar kalın tek bir örgü hâlinde ensesinde toplanmıştı. Sağ kulağında ancak bir pirinç tanesi kadar yeşim küpesi vardı; sol kulağından Japon eriği büyüklüğünde, yakut ve altın rengi bir küpe sarkıyordu. Yüzü hiç bu kadar ay ışığı gibi beyaz, gözleri de ışıl ışıl olmamıştı.

      “Şuna bir bakın!” dediler hizmetçiler hayranlıkla. “İkisi sanki ikiz gibiler.”

      “Durun biraz.” dedi Xiren, kadehlere şarap doldururken. “Sonra oynarsınız. Sağlığına kadeh kaldırmamızı istemesen de bari bizim elimizden içme lütfunda bulun.”

      Sonra elindeki kadehi Baoyu’nün dudaklarına götürdü, delikanlı bir yudum içti. Bunun üzerine öteki kızlar da aynı şeyi yaptılar, hepsinden birer yudum aldı. Bu küçük tören bitince, masanın etrafında toplandılar. Sedirin kenarına yakın yerde Chunyan ve Sier için yer kalmayınca, iki tane, keçe kaplı tabure getirip yere koydular. Hepsi çay tabağı boyutlarındaki Ding işi beyaz porselenden kırk tabakta, pirinç şarabıyla tüketilmeye uygun, akla gelebilecek her türden tatlı, lezzetli, taze, kurutulmuş, salamura, tuzlanmış, tütsülenmiş, fırınlanmış, kızartılmış ya da sotelenmiş yiyecekler vardı.

      “Haydi, içki içme oyunu oynayalım.” dedi Baoyu.

      “Evet

Скачать книгу