21. Yüzyıl Türkiye-Rusya İlişkileri. Muhammet Koçak

Чтение книги онлайн.

Читать онлайн книгу 21. Yüzyıl Türkiye-Rusya İlişkileri - Muhammet Koçak страница 11

Автор:
Жанр:
Серия:
Издательство:
21. Yüzyıl Türkiye-Rusya İlişkileri - Muhammet Koçak

Скачать книгу

Birliği arasındaki gerilimin azalması, Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki ilişkilerin özellikle ticaret alanında daha da gelişmesinin yolunu açtı. Benzer şekilde, Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve SSCB’nin dağılması da yoğun iş birliğinin önünü açarak ikili ilişkilerde köklü değişikliklere neden oldu.

      Sonraki üç bölümde, 2001-2022 yılları arasındaki Türkiye-Rusya ilişkileri, önemli olaylar ve yerel karar alma mekanizmaları göz önünde bulundurularak incelenecektir.

      ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

      2001-2009 YILLARI ARASINDAKİ TÜRKİYE – RUSYA İLİŞKİLERİ

      Bu bölümde, 2001-2009 yılları arasındaki Türkiye-Rusya ilişkileri incelenmektedir. Bu dönemde Irak’ın ABD tarafından işgal edilmesi, iki ülke arasındaki ilişkilere yön veren ana unsur olarak ele alınmıştır. Bu dönem, Irak’ın işgalinin etkisini iki ülkenin içerisinde bulunduğu süreç ile birlikte değerlendirmek amacıyla 2001 senesinden itibaren ele alınacaktır. Bu sürecin yönledirici gelişmesi, 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD’nin Irak’ı işgali oldu. 2000’lerin başında Türkiye’de Erdoğan, Rusya’da ise Putin’in iktidara gelmesi hem iki ülke siyaseti hem de bu ülkelerin dış politikaları açısından yeni bir dönemi beraberinde getirdi. Bu gelişmeler sonucunda Türkiye‐Rusya ilişkileri de hareketli bir sürece girdi.

      Bu dönemde Putin ve Erdoğan’ın Irak’ın işgaline giden süreçte ve sonrasında izledikleri politika, Türkiye ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerin şekillenmesinde en önemli rolü oynadı. İki kutuplu düzenin egemen olduğu Soğuk Savaş döneminden farklı olarak Soğuk Savaş sonrası dönem, Türkiye gibi bölgesel güçlere daha fazla manevra alanı sağladı. Rusya ise Sovyet sonrası dönemin ilk yıllarında önceki bölümde anlatıldığı üzere bir bocalama sürecine girdi. Bu bocalama döneminde ABD’nin liderliğini yaptığı Batı hegemonyasını kabullenen bir görüntü çizen Rusya, bu anlayışla şekillendirdiği politikasından sonuç alamayınca eski Sovyet coğrafyasında hegemonya kurmaya ve küresel seviyede ABD’nin etkisine ket vurmaya odaklanan bir dış politika stratejisine dönmüştü. Tüm bunlar Putin döneminde tedricî bir süreç içerisinde devam etti. Sonuç olarak ABD’nin Irak’ın işgali sonrası yaşadığı küresel prestij kaybı, Türkiye-Rusya ilişkisinin ABD kontrolünden çıkmasına ve 2000’li yıllar boyunca Ankara ile Moskova’nın ikili ve bölgesel platformları güçlendirmesine, aynı zamanda ikili ticarette rekorlar kırmasına sebep oldu.

      Bu bölüm 2000’li yılların genel bir değerlendirmesiyle başlamaktadır. Öncelikle Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Ak Parti (Adalet ve Kalkınma Partisi) hükûmetinin oluşumu ve Rusya’da Vladimir Putin liderliğinin ortaya çıkışı özetlenecektir. Ardından Rusya ve Türkiye’nin dış politika stratejilerindeki değişikliklerin ikili ticaret ve enerji ilişkilerini, Orta Doğu, Karadeniz ve Sovyet sonrası bölgelerde iki ülke arasındaki iş birliği/rekabet dinamiklerini nasıl etkilediği analiz edilecektir.

      Bölgesel ve Küresel Düzlem

      2000’li yıllarda George Bush yönetimi altında ABD’nin izlediği dış politika, Türkiye-Rusya arasındaki iş birliği dinamiklerini dolaylı olarak güçlendirdi. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD, Usame bin Ladin’i iade etmeyi reddeden Taliban liderliğindeki Afganistan’ı işgal etti. Bu noktada Türkiye ve Rusya, ABD’ye destek verenler arasında öne çıktı. Ancak Irak’ı işgal etme fikri masaya geldiğinde Bush yönetimi, müttefiklerinin ve bölgesel aktörlerin çoğundan destek bulamadı. ABD, işgalin meşruiyetini Saddam Hüseyin rejiminin uluslararası teröristleri barındırmasına ve kitle imha silahlarına sahip olmasına dayandırdı. Bush yönetimi, Saddam rejimini Kuzey Kore ve İran ile birlikte “Şer Ekseni” olarak adlandırarak güvenlikleştirdi. Uluslararası toplum böyle bir meşruiyeti ne kabul etti ne de Saddam rejimini bu şekilde bir güvenlikleştirme süreci içerisinde ele almayı tercih etti. Birçok Avrupa ülkesi ile beraber Türkiye ve Rusya da ABD’nin emperyalist genişlemesi olarak gördükleri Irak’ı işgal fikrine karşı çıktılar. İşgal her ne kadar ABD’nin başat konumda olduğu NATO ve DTÖ’nün işleyişi üzerinde minimal, negatif bir etki yaratsa da ABD ile Avrupalı müttefikleri arasında da bir sürtüşmeye sebebiyet verdi.62 Örneğin, 2002’nin sonlarında BMGK (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi) üyeleri Fransa, Çin ve Rusya; Irak’ın silahsızlanma yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirten 1441 sayılı Karar’ın ABD’ye güç kullanma hakkı vermediğinin altını çizen ortak bir bildiri yayımladı.63 Tüm bu gelişmeler ABD’nin diğer ülkeler üzerindeki etkisini zayıflatarak çok kutuplu bir düzenin oluşmasına katkı sağladı.

      Uluslararası muhalefete rağmen gerçekleşen ABD işgali çerçevesinde sadece beş hafta içinde ABD kuvvetleri Bağdat’ı ele geçirdi. Ancak savaşı kazanmak barışı korumaktan daha kolaydı. Irak’ta devlet örgütünün dağılmasıyla ülke, ABD’nin ortadan kaldırmaya çalıştığı çeşitli terör örgütlerinin yuvası hâline geldi ve seneler sürecek istikrarsızlığa sürüklendi. Irak’ın yanı sıra Afganistan’da da bir türlü sükûnetin sağlanamaması, ABD birliklerinin iki ülkede de kirli bir gerilla savaşının içerisine sürüklenmesi sebebiyle ABD ordusunun imajına da zarar verdi. Zira harcanan yüz milyarlarca dolara, hayatını kaybeden binlerce ABD askerine rağmen ABD ordusu amacına ulaşamamıştı. Üstelik Abu Gharib Hapishanesi’nden çekilen ürkütücü fotoğraflarda ortaya çıkan insan hakları ihlalleri, küresel boyutta Amerikan karşıtlığını körükledi.64 Ekonomik boyutta ise bu savaşların ABD bütçesine yükü 2021 itibarıyla 8 trilyon doları aştı.65 Tüm bunlar Erdoğan ve Putin gibi iddialı liderlerin yönetimi altında Türkiye ve Rusya’nın dış politika stratejilerini kurarken daha bağımsız hareket edebileceği bir bölgesel ve küresel düzenin oluşumuna katkı sağlayacaktı.

      Türkiye-Rusya ilişkileri Putin’in Rusya’da iktidara gelmesinden itibaren hareketlenmeye başladı. Kasım 2000’de dönemin Türkiye Başbakanı Ecevit’in Moskova’yı ziyareti sırasında Türkiye ve Rusya, medya alanında iş birliğinden vize muafiyetine, veterinerlik konularından terörizmle mücadelede iş birliğine kadar birçok anlaşma imzaladı.66 Dönemin Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov’un Haziran 2001’de Türkiye’ye yaptığı ziyarette, taraflar, bölgede güvenlik ve refaha katkıda bulunacak ikili iş birliği ve projeler geliştirme konusunda anlaştılar. Kasım 2001’de New York’ta Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları, Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Avrasya İşbirliği Eylem Planı’nı imzaladılar. İmzalanan dokümanda bölgesel iş birliğinin geliştirilmesi; siyaset, güvenlik ve ekonomi konularında ikili iş birliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulunuldu.67 Rusya’nın Türkiye Büyükelçisi Alexander Lebedev verdiği bir röportajda, belgenin Türk-Rus ilişkilerinde bölgesel konularda rekabetten iş birliğine geçişi işaret ettiğini belirtti ve Soğuk Savaş günlerinin bittiğine, uluslararası terörizme karşı birlik olması gerektiğine de dikkat çekti.68

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте

Скачать книгу


<p>62</p>

Bk. Barry Buzan ve Ana Gonzalez Perez, “ ‘International Community’ after Iraq”, International Affairs 81, No. 1 (2005), 41-43.

<p>63</p>

United Nations Security Council (UNSC), Annex to the Letter Dated 8 November 2002 from the Representatives of China, France and the Russian Federation to the United Nations Addressed to the President of the Security Council, UN Doc S/RES/1373 (8 Kasım 2002).

<p>64</p>

“America’s Image Further Erodes, Europeans Want Weaker Ties”, Pew Research Center, 18 Mart 2003.

<p>65</p>

“Costs of War Project Releases Updated Estimates of Human and Budgetary Costs of Post-9/11 Wars”, Brown University, 1 Eylül 2021.

<p>66</p>

Mitat Çelikpala, “Rusya Federasyonuyla İlişkiler”, içinde Türk Dış Politikası: Kurtuluş Savaşı’ndan Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar, Cilt III (2001-2012), derl. Baskın Oran (İstanbul: İletişim, 2013), 534.

<p>67</p>

T.C. Dışişleri Bakanlığı, Yazılı Soru Önergesi 026.21/2003/SPGY/239371 (Ankara: Turkish Grand National Assembly, 6 Kasım 2003).

<p>68</p>

“Alexander Lebedev ile Röportaj”, Cumhuriyet (15 Ekim 2001).